Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/312 E. 2023/125 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/312 Esas
KARAR NO : 2023/125

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2022
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından 17/02/2002 tarihli ticari nitelikteki sözleşmeye dayanarak İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile davalı …’ın da aralarında bulunduğu borçlulara yönelik takip başlattığını, davalı taraf ödeme emrine 13/08/2014 tarihinde itiraz ettiğini ve takip durdurulduğunu, buna müteakip borçlu … tarafından 22/07/2016 İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açmış olduğunu, 30/01/2018 tarihine davanın reddine karar verildiğini, davalı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı ile İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini, bunun üzerine davalı tarafın 05/10/2021 tarihinde temyiz kanun yoluna başvurmuş olduğunu ve dosyanın derdest olarak görülmeye devam ettiğini, 30/09/2021 tarihinde 17/02/2002 ticari nitelikteki sözleşmeye dayanan İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasının yenilenmesi ve arşivden çıkarılmasını talep edildiğini ve dosya yenilenerek … Esas numarası aldığını, davalı tarafın icra takibine 13/08/2014 tarihinde yaptığı itiraz üzerine takip durdurulduğunu, menfi tespit davasında haksız çıkan davalının icra takibine yaptığı itiraz, hukuken ayakta olduğundan takibe devam edilebilmesi için itirazın iptali davası açmak için dava şartı olan arabuluculuğa başvuruluşmuş olduğunu, 04/01/2022 tarihli son tutanağın sonucunda taraflarca anlaşma sağlanamadığını, davalının itirazı ve bu itirazı dayandırdığı gerekçeleri hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sadece takibi durdurmaya ve davacı tarafın alacağına kavuşmasını önlemeye yönelik olduğunu, davalı tarafın alacaklısı olduğu İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasına konu olan 17/02/2002 tarihli sözleşme başlıklı belgenin gerçek dışı olduğunu, sözleşmedeki imza ve kaşenin kendisine ait olmadığını beyan etmiş olduğunu, daha sonrada “her ne kadar imza ve kaşe davalı tarafa ait olsa da, yukarıdaki metni kapsamamaktadır.” şeklinde ki hukuki dayanaktan yoksun beyan ve iddialarını sürdürdüklerini, davacı tarafın 17/02/2002 tarihli sözleşmeye dayanarak, Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 06/07/2011 tarihinde kendisine ödenmeyen sekiz yıllık asgari kar payını talep ettiğini, ilamsız olarak açılan icra takibinde borçluların itirazı ile takip doğrudan, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası olarak açıldığını, davalı tarafın o tarihteki sözleşmedeki imzasının kendisine ait olmadığını iddia etse de, söz konusu sözleşmedeki imza ve kaşenin kendisine ait olduğunu, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … hazırlı soruşturmasında da bunun ispatlandığını, bu husustaki iddiaların bilimsel delillerle çürümesi sonrasında, davalı tarafın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esasına kayıtlı, 02/06/2015 tarihinde açmış olduğu menfi tespit davasının, dava dilekçesindeki iddiaları, şirkete ortak olduğu dönemde şehir dışına gittiği zamanlarda şirketteki işlerin aksamaması için imzalı ve kaşeli antetli kağıtlar bıraktığını, davacı tarafın bu antetli kağıtları kötüye kullanarak icra takibine dayanak belgeyi oluşturduğu yönünde değiştirdiğini, ancak bu kez de iddialarını yazılı delille ispatlaması gereken davalı taraf, ileri sürdüğü iddiaları ispatlayamadığından İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararında da iddia hiçbir yazılı delil ile ispat edilemediği için davalının ilgili itirazı da haklı bulunmadığını, davalı taraf hakkında imzanın kendisine ait olduğunu bildiği halde, davacı taraf hakkında suç duyurusunda bulunarak iftira suçunu işlediği gerekçesi ile Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını, ceza yargılaması devam ederken de davacının yüksek miktarda icra takibi ve haciz sebebi ile mali durumunun vahim olmasını davalı tarafın fırsat bildiğini, davacı ile 06/03/2012 tarihli protokolü imzalayarak davacı ile Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcunu sona erdiren bir sulh yaptığını, davalı itirazında taraflar arasında yapılan 06/03/2012 tarihli “Protokol” gereğince bu sözleşmeye dayanarak dava ve icra takibi yapılmayacağını beyan ettiğini, ancak 06/03/2012 tarihli protokolün içeriğinde “her yıl 30.000,00 USD”nin davacı tarafından yapılmış bir feragat ya da davalıya bir ibrası bulunmadığını, bu protokol ile davacı tarafın davalı taraf aleyhine ceza davasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası açmamayı taahhüt ettiğini, davaya konu olan İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi incelendiğinde ise takibe konu alacağın 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait üç yıllık olduğu ve alacağın dayanağının 17/02/2002 tarihli imzası ile davalı tarafa ait olduğu sabit olan sözleşme olduğunun kanıt olarak görüldüğünü, bu nedenle İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında gönderilen ödeme emrine davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı tarafın İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına sorumluluktan kaçma amacıyla yapmış olduğu itirazların haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve tamamen takibi durdurmaya yönelik olan haksız itirazın iptaline, takibin devamına, itirazın kötü niyetli olduğu hususu da göz önünde bulundurularak İİK. madde. 67/2 uyarınca asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın bir dönem dava dışı, asılsız iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, Davacı …’ün, bir dönem dava dışı, … Sanayi Tesisleri İmal. Mont. İnş. San. Taah. Ltd. Şti.de işçi olarak çalıştığını, dava dilekçesinde belirtilen ve İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …Esas (yeni esas … Esas) sayılı icra takibine dayanak yapılan 17/12/2002 tarihli sözleşmedir, başlıklı belgede, %25 hisse sahibi görünen davalının bu tarihte şirket ortağı olmadığını, davalı tarafın 23/12/2004 tarihinde, eşit hisselere sahip 2 ortaklı şirketin ortaklarından …’ın hisselerini devralarak, … Şirketi’nin %50 ortağı olduğunu, davalı tarafın ortağı olmadığı bir tarihinde şirketin adına, şirket çalışanı ile gizli ortaklık sözleşmesi yapması, sözleşme ile sadece kar verileceğinin ve bu kar payının asgari 30.000,00 USD olacağının taahhüt edilmesi hayatın olağan akışına, usule ve hukuka aykırı olduğunu, 12/09/2013 tarihinde tasfiye edilen … Şirketi’nin Ticaret Sicil kayıtları getirtildiğinde ortaklık durumları, ilgili vergi dairesinden şirketin mali durumu hakkında bilgi talep edildiğinde ise şirketin büyüklüğünün, kar edip etmediğinin görüleceğini, 30.000,00 USD dahi değeri olmayan bir şirket için %25 gizli ortak için 30.000,00 USD kar payı verilmesinin mümkün olmadığını, 2004 yıllarında işten ayrıldıktan yıllar sonra, nasıl düzenlendiği meçhul olan 17/12/2002 tarihli sözleşmedir, başlıklı belgenin ortaya çıkarılarak icra takibi yapılması ve haciz tazyikiyle para koparılmasının istenmesi, karşı tarafın kötü niyetli olduğunun ispatının olduğu, davalı tasfiye olan … Sanayi Tesisleri İmal. Mont. İnş. San. Taah. Ltd. Şti.’nin 23/12/2004 tarihinden, tasfiye tarihine kadar ortak olduklarını, davacı, 17/12/2002 tarihli sözleşmedir başlıklı metne dayanarak, 30/05/2014 tarihinde, İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davalı tarafın takibe itiraz etmiş olduğunu ve bunun üzerine takip durduğunu, devamında, davalı tarafın borçlu olmadığının tespiti için İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığını, … Esas, … Karar sayılı bu dosyanın da Yargıtay inceleme aşamasında olduğunu, davacı tarafın icra takip tarihinde, tasfiye olunmuş olan … Şirketi’ne usulsüz olarak tebligat yapıp, fiili haciz işlemi dahi yaptırdığını, haciz esnasında İstihkak iddiasında bulunulmuş olması nedeniyle alacaklı tarafından açılan davada; İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, …… Karar sayılı hüküm ile davacı tarafından açılan dava reddedildiğini, 17/12/2002 tarihli sözleşmedir, başlıklı belgenin Türk Ticaret Kanunu’na göre de yok hükmünde olduğunu, bu nedenle dava ve icra takibi davalı karşı açılamaz olduğunu, bu nedenle husumet de bulunmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 573. maddesi 2. fıkrası uyarınca, şirket borcundan dolayı (Kamu borcu hariç) davalı tarafın sorumlu olmadığını, davacı tarafın bahse konu belgeye dayanarak daha önce de Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile o dönemde faal olan … Sanayi Tesisleri İmal. Mont. İnş. San. Taah. Ltd. Şti. ve davalı aleyhine icra takibi yaptığını, bu takipte de davacı tarafın, gerçekte var olmayan 8 yıllık “ortaklık asgari kar payı” olarak 240.000,00 USD talep ettiğini, davalı ve … Sanayi Tesisleri İmal. Mont. İnş. San. Taah. Ltd. Şti. tarafından yapılan borca itiraz dosyası ile itirazın iptali için başvuruda bulunulduğunu, ancak davada haksız olduğunu bilen davacı tarafın harcın da yanacağını bildiği için adli yardım talebinde bulunduğunu, bu talep de reddedilince dosyanın işlemden kaldırıldığını, itirazın iptali davası sürecinde davacı tarafın haksız çıkacağını bilmesi nedeniyle dolaylı yollardan davalı tarafa anlaşma talebinde bulunduğunu ve protokol başlıklı, 06/03/2012 tarihli belgenin taraflarca imzalandığını, davalı tarafın icra ve haciz tazyikinden bunalmış olması ve olayın hukuki boyutundaki bilgi eksikliği nedeniyle davacı tarafın 40.000,00 TL talebini kabul edip bu protokolü imzaladığını, protokol başlıklı yazı incelendiğinde davacı tarafın takipten feragat ettiğini, herhangi bir talepte bulunmayacağını, hem … Sanayi Tesisleri İmal. Mont. İnş.San.Taah. Ltd. Şti.’yi hem de davalı’nın ibra ettiğini belirttiğini, ancak davacı tarafın akde ihanet ederek, dayanağı aynı olan taleplerini yeniden icra takibi başlatarak işi bu safhaya getirdiğini, 240.000,00 USD alacağı olan birisinin 40.000,00 TL’ye razı olması, tüm alacağından feragat etmesinin mümkün olmayacağını, dava açılmadan önceki arabuluculuk görüşmesinde de davacı tarafın vekilinin “bir miktar ödeme yapın, davalarla uğraşmayalım” şeklinde de teklifte bulunduğunu, taraflarınca da bunun kabul edilmediğini, bu davranışlarında davacı tarafın “ne koparabilirsem kar” mantığıyla kötü niyetinin ispatının göstermekte olduğunu, daha önce dava harcını dahi yatıramayacak kadar düşkün birisinin, yılda 30.000,00 USD kar getirecek bir şirkete gizli ortak olmak için ne kadar sermaye ödediğini, neyin karşılığı olarak gizli ortak yapıldığını izah etmesi gerektiğini, işten çıkarıldığı 2004 yılından sonra gizli ortağı nerelerde olduğunun ispatının gerektiğini, 17/12/2002 tarihli sözleşmedir, başlıklı belgenin içeriğinin kabul edilemez olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, sermaye şirketlerinde de kar payı alacağı 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, itirazın iptali davası’nın 1 yıllık kar düşürücü süreye tabi olduğundan, süresi içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, açıklamış oldukları usule ve esasa ilişkin sebeplerden dolayı haksız ve kötü niyetli davanın usulden reddine karar verilmesini, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … hazırlık soruşturma dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Davacı tarafın sunmuş olduğu 06/03/2021 tarihli protokol aslı kasaya alınmıştır.
Tarafların tacir olup olmadığı konusunda ilgili Ticaret Sicil Müdürlüklerinden, Esnaf ve Sanaatkarlar Odasından ve Bağlı bulunduğu Vergi Dairelerinden bilgiler celp edilmiştir.
İlgili Ticaret Sicil Müdürlüğünü’ne müzekkere yazılarak … Ltd. Şti.’nin kurucu, ortak, hissedar, faal olup olmadığı konularındaki tüm tescil bilgileri ve ayrıca davalının ne zaman şirket ortağı ya da hissedarı olduğu konusundaki evraklar celp edilmiştir.
GEREKÇE :
Dava; davacı tarafından, duran takibin devamı amacıyla açılan itirazın iptali davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK.’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosya kapsamından, gerçek kişi olan davacının işletme esasına göre defter tuttuğu, en son vergi beyannemesindeki gayrisafi hasıla miktarı dikkate alındığında bilanço esasına göre defter tutma hadlerinin altında kaldığı, dolayısıyla davacının tacir sıfatını haiz olmadığı, davacının tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. HD:’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere,
1-Davanın mahkememizin GÖREVSİZ olması nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. maddesi gereğince karar verildiği anda kesinse bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. maddesi uyarınca 2 haftalık süresi içinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2023

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza