Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/306 E. 2022/995 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/306 Esas
KARAR NO : 2022/995

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 01/04/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasında 06/01/2022 tarihinde gerçekleşen …’a ait … idaresindeki … plakalı aracın davacı tarafa ait … idaresindeki … plakalı aracına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’ın %100 kusurlu olduğunu, davacıya ait aracın hasar onarımının … Oto Servis’inde yapıldığını, hasar gören araç için davalı sigorta şirketinde … numaralı hasar dosyası açıldığını ve onarıldıktan sonra 9.647,00 TL ödeme yapıldığını fakat ekspertiz raporunda belirtilen ücretin 25.739,81 TL olup kısmi ödeme yapıldığını, taraflar arasındaki arabuluculuk safhasında da anlaşılamadığını ileri sürerek, 16.272,00 TL hasar bedeli ile 466,77 TL değer kaybının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 21/03/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaca tarafın müvekkiline başvurması üzerine hasar dosyası açıldığını, bu kapsamda düzenlenen eksper raporu doğrultusunda 03/03/2022 tarihinde 9.467,00 TL ödeme yapıldığını sorumluluğun eksiksiz şekilde yerine getirildiğini, dava konusu aracın 2000 model olduğunu, kazanın meydana geldiği 06/01/2022 tarihi itibariyle aracın model yılından 3 yıllık sürenin geçtiğini, bu nedenle orijinal parçaya ilişkin taleplerin haksız olduğunu, aracın anlaşmalı merkezlerde onarılması ve parça tedarikinin sağlanması durumunda en az % 15 – %30 oranında iskonto uygulanabileceğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin hasar bedelinin KDV’sine ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından onarım faturası veya onarıma ilişkin ödeme yapıldığına ait dekont sunulmadığını, davacı tarafça ödenmeyen KDV bedelinin tazminat hesabına dahil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ekspertiz raporunda değer kaybının 1,033,23 TL olarak tespit edildiğini, bu miktarın 05/04/2022 tarihinde davacıya ödendiğini, müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirdiğini, başvuruya konu aracın kaza tarihinde 22 yılını doldurmuş olduğunu bu nedenle değişen ve boyanan parçaların değer kaybı meydana getirmeyeceğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temin ettiği ekspertiz raporu ücretinden sorumlu olmadıklarını, başvuru tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, ticari faiz talebinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
KANITLAR: Türkiye Noterler Birliği’nden dava konusu aracın trafik tescil kayıtları celbedilmiştir.
Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi’nden dava konusu aracın tramer kayıtları getirtilmiştir.
Davalı sigorta şirketince hasar dosyası ibraz edilmiştir.
Adli trafik ve makine mühendisinden oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan raporda; davalı … Sigorta A.Ş. 07/12/2021/2022 tarihleri arasında … sayılı trafik poliçesiyle …’a ait … plakalı 2018 Ford Transit kamyonet sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları trafik Kanununun diğer sürücü kusurlarından 57/C-2 ile sürücü asli kusurlarından 84/H kurallarını ihlal ettiği,
Davacı … adına kayıtlı … plakalı 2000 model Peugeot sürücüsü … kazanın oluşumunda 2918 sayılı Karayolları trafik Kanununun 57/A kuralını ihlal ettiği,
Dava konusu aracın hasarlı olduğu anlaşılan parçaların, dava konusu 06/01/2022 tarihli maddi hasarlı trafik kazası ile uyumlu olduğu, hasarın giderim bedelinin 25.739,81 TL olduğu, kaza tarihi itibariyle dava konusu aracın yaklaşık 80.000 TL olduğu göz önüne alındığında otomobilin onarımının ekonomik olacağı, davalı tarafça araç sürücüne %75 oranında kusur takdir edilmesi halinde davalı sigorta şirketinin yaptığı ödeme düşüldükten sonra bakiye hasar bedelinin 9.837,85 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu görüş olarak açıklanmıştır.
Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda; sürücü …’nın kusursuz olduğu, sürücü …’ın %100 kusurlu olduğu ve davalının hasar ve zararın tamamı olan 26.329,00 TL’den sorumlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE:Dava, davacı aracında meydana gelen hasar zararı, değer kaybı bedelinin karşı araç ZMMS sigortacısından tahsili davasıdır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar, 17/07/2020 tarihli iptal kararının, 9 Ekim 2020 günü 31269 sayılı RG’de yayınlandığı, bu karar ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı 3. Maddesiyle değiştirilen 90. Maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin iptallerine karar verildiği, iptal kararının gerekçesinde; ” Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere verilen zararlardan dolayı, işletenin hukuki sorumluluğu haksız fiilden doğan sorumluluk niteliği taşıdığı için tazminat borcunun kapsamının 6098 sy TBK’na göre belirlendiği, işletenin söz konusu tazminat borcunun dolayıyla zarar gören üçüncü kişilerin tazminat alacaklarının teminat altına alınması amacıyla öngörülmüş olan zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinin tazminat borcunun kapsamının ise Genel Şartlara göre belirlendiği, bu durumun tazminatın kapsamının farklılaşmasına yol açtığı, bunun nedeninin ise idarenin düzenleyici işlemi niteliğindeki tazminat hesaplamasını düzenleyen kurallarında, 6098 sy TBK’nun gerçek zararın tazminini öngören kurallarından ayrılan hükümlere yer vermiş olmasından kaynaklandığı, Anayasa’nın 48. maddesinde sözleşme özgürlüğünün güvence altına alındığı, bu özgürlüğün sözleşme yapıp yapmama serbestsinin yanı sıra yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da içerdiği, sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan borcunun kapsamının 2918 sy Kanun çerçevesinde hazırlanan GŞ’a göre belirleneceği, bu kuralların sözleşmeden doğan borcun kapsamını belirlemek suretiyle Anayasa’nın 48. Maddesinde güvence altına alınan sözleşme özgürlüğünü sınırladığı, Anayasa’nın 13. Maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin öncelikle kanunla yapılması gerektiği, sözleşme özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp, kanuni düzenlemelerin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve örgörülebilir nitelikte olması gerektiği, kanunun bu niteliklere sahip olmasının esasen Anayasa’nın 2. Maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereği olduğu, 2918 sy KTK’nun 90. Maddesinde sigorta şirketinin ZMMS sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup, bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan Genel Şartlara göre belirlenmesinin öngörülmesi ile borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunlarla belirlenmeyerek idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı, bu itibarla sözleşmenin içeriğine yönelik sınırlama öngören kuralların kanunilik ölçütü yönünden Anayasanın 13. ve 48. Maddelerine aykırı olduğu, Anayasa’nın 17. Maddesinde yaşama hakkı ve kişilerin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının, 35. Maddesinde mülkiyet hakkının güvence altına alındığı, Anayasanın 5. Maddesinde insanın maddi ve manevi varlığını geliştirebilmesi için gerekli şartları hazırlamanın devletin temel amaç ve görevleri arasında sayıldığı, motorlu araç işletilmesine bağlı olarak kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma, bedensel zarar, eşya zararı ve manevi zararın Anayasa’nın 17. ve 35. Maddelerinde düzenlenen hakların ihlali sonucunda ortaya çıkan zarar niteliğinde olduğu, dolayısıyla karayolunda motorlu taşıt işletilmesini düzenleyen kuralları belirlemenin ve motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararın tazmin edilmesini güvence altına almanın da devletin görevleri kapsamında olduğu, ZMMS kapsamında sigorta şirketinin bu zararlardan dolayı sorumlu tutulmuş olmasının, zarar gören kişinin Anayasa’nın 17. ve 35. Maddesinde düzenlenen haklarının Anayasa’nın 5. Maddesiyle bağlantılı olarak korunmasının amaçlandığını gösterdiği, sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamının idarenin düzenleyici nitelikteki işlemi ile belirlenmesinin zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine, sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açacağı… ” belirtilerek bu nedenlerle 6704 sayılı 3. Maddesiyle değiştirilen 90. Maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. Ve 48. Maddelerine aykırı olması nedeniyle iptallerine karar verildiği görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı değer kaybı zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, ülkenin şartları, aracın özellikleri, kilometresi, piyasanın algısı, aracın piyasadaki tercih edilebilirliği, markası, ikinci el piyasası, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, onarım özellikleri, aracın geçmiş hasar kayıtları gibi pek çok etkenin dikkate alınması gerektiği, dolayısıyla değer kaybının doğru ve hakkaniyetli şekilde belirlenebilmesi için uzun yıllardır Yargıtay içtihatları ile benimsenen, aracın kaza öncesi hasarsız rayiç değeri ile onarımdan sonraki rayiç değerinin göz önünde bulundurularak, aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında 06/01/2022 tarihinde gerçekleşen …’a ait … idaresindeki … plakalı aracın davacı tarafa ait … idaresindeki … plakalı aracına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda; sürücü …’nın kusursuz olduğu, sürücü …’ın %100 kusurlu olduğunun belirtildiği, davacıya ait aracın hasar onarımının … Oto Servis’inde yapıldığı, hasar gören araç için davalı sigorta şirketinde … numaralı hasar dosyası açıldığı, araç onarıldıktan sonra sigorta şirketi tarafından 9.647,00 TL ödeme yapıldığı, dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda davalının hasar ve zararın tamamı olan 26.329,00 TL’den sorumlu olduğu, aracın yaşı ve hasar durumu dikkate alındığında değer kaybının bulunmadığı belirtilmiştir.
Meydana gelen kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, talep edilen zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan hasar kaybı zararından sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin 29.03.2022 tarihinde temerrüde düştüğü,sigortalı araç hususi araç olduğundan temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davacının davasının kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda davalının hasar ve zararın tamamı olan 26.329,00 TL’den sorumlu olduğu belirtilmiş ise de davalı tarafından ödenen 9.647,00 TL ve yargılama giderleri arasında gösterilmesi gereken 590,00 TL Ekspertiz ücreti düşüldükten sonra hesaplanan 16.272,00 TL bakiye hasar kaybının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının bakiye hasar kaybına yönelik davasının KABULÜ ile;
16.272 TL bakiye hasar kaybına yönelik tazminatın sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 29/03/2022 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Davacının 466,77 TL değer kaybına yönelik tazminat talebinin REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden alınması gereken 1.111,54 TL nispi karar harcından davacı tarafından yatırılan 365,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 745,84 TL’nin davalıdan tahsili hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça ödenen 365,70 TL nispi karar harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan başvurma harcı 80,70 TL, vekalet harcı 11,50 TL, tebligat ve yazışma gideri 125,25 TL, 590,00 TL ekspertiz ücreti ve bilirkişi ücreti 1.500,00 TL olmak üzere toplam 2.307,45 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranı dikkate alınarak 2.243,10 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 11.50 TL vekalet harcı giderinin kabul ve ret oranı dikkate alınarak 0,32 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin hükümleri uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin hükümleri uyarınca 466,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde varsa artan avansın taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.29/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır