Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/291 E. 2022/615 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/291
KARAR NO : 2022/615

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 28/03/2022
KARAR TARİHİ : 17/06/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin her bir ortağın % 50’şer paya sahip olduğu iki ortaklı bir limited şirket olduğunu, şirket ortaklarından olan …’nın 16/12/2021 tarihinde vefat ettiğini, bunun üzerine müdürler kurulu tarafından 03/03/2022 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılmasına karar verildiğini, yapılan olağanüstü genel kurulda da TTK’nın 596/2. maddesi uyarınca vefat eden ortağın mirasçılarının ortaklığa kabulünün reddedildiğini, “vefat eden ortağa ait esas sermaye payının güncel karşılığının 2.650.000 TL kabul edilerek bu tutarın vefat eden ortağın mirasçılarına ödenmesinin teklif edilmesine” karar verildiğini, bu genel kurul kararının tescil edilmek üzere Bergama Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderildiğini ancak isteğin reddedildiğini, gerekçe olarak da “1-Şirkette veraseten pay sahibi olanların mevcut (halen hayatta olan) ortakla eşit paya sahip olması, 2-Esas sermaye payının güncel değerine yönelik dayanak veri bulunmaması” hususunun gösterildiğini, TTK’nın 32. maddesinde belirtildiği üzere sicil müdürünün görevinin tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemek olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 596. maddesinde düzenlenen “ortaklığa red” müessesesi açısından vefat eden ortağa ait payın güncel değerinin belirlenmesi hususunun kanunda açıkça düzenlenmediğini, bu değerin belirlenmesine yönelik iş ve işlemlerin sicil müdürünün inceleme yetkisine dahi olmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 596/2.maddesinin ortaklığa red durumunda yalnızca vefat eden ortağa ait payı gerçek değeri üzerinden devralmanın önerilmesini aradığını, bunun rakamsal boyutunun sicil müdürünün inceleme yetkisinde olan “kanuni şartların varlığı” çerçevesinde olmadığını; 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul kararında TTK’nın 596/2. maddesine uygun olarak vefat eden ortağa ait pay devrinin kimin hesabına gerçekleştirileceğinin yani pay devrinin kime yapılacağının da kararlaştırıldığını ancak genel kurul kararının ilgili kısmının Sicil Müdürlüğü tarafından sanki “banka hesabı” kavramındaki hesap kelimesi gibi algılandığını, genel kurul tarafından karara bağlanan hususun vefat eden ortağa ait payın kime devredileceği olduğunu, 03/03/2022 tarihli genel kurul kararında “vefat eden ortağa ait payın bir kısmının şirket ortağı ……..’na, bir kısımın ise üçüncü kişi konumundaki …’a devrinin” kararlaştırıldığını, devrin yapılacağı kişiler yönündan kanuna aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, TTK’nın 596/1 maddesinde de belirtildiği gibi esas sermaye payının miras yoluyla devri halinde esas sermaye payının miras hakkının doğumu yani murisin ölümüyle birlikte mirasçılara geçeceğini ancak bu durumda payı iktisap eden mirasçıların doğrudan ortak sıfatını kazanmayacağını, miras yoluyla pay iktisabının gerçekleştiği tarih ile bu tarihten üç ay sonraki tarih arasındaki süreçte miras yoluyla pay iktisap eden kişilerin ortak sıfatına haiz olmadıkları kabulününden hareketle 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulunun çağrısında henüz ortaklık sıfatını kazanmayan vefat eden ortağın mirasçılarına çağrı yapılmadığını, zira; bu kişilerin ortaklık sıfatını kazanmadıklarından genel kurula katılma ya da oy kullanma hakkından mahrum olduklarını, bu nedenle de bu kişiler olmaksızın genel kurul kararlarının alındığını belirterek, Bergama Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 15/03/2022 tarihli ve ………. sayılı kararının kaldırılarak 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının tesciline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafından yasal süre içerisinde cevap dilekçesi verilmemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; ticaret sicil müdürlüğünün kararına itiraz davasıdır.
Davacı şirketin 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde; toplantının TTK’nın 416. maddesi gereğince çağrısız olarak yapıldığı, toplantıda; “1-TTK’nın 596.maddesi gereğince vefat eden ortağın esas sermaye payının geçtiği mirasçılarının ortaklığa kabulünün genel kurul tarafından katılan ortağın oy birliği ile reddine; 2-Vefat eden ortağın mirasçılarına geçem esas paylarının gerçek ve güncel değerinin 2.650.000,00 TL olarak kabulü ile veraset ilamındaki payları oranında nakden ve defaten ödenmek suretiyle teklif edilmesine; 3-Teklifin şirkette muteveffaya ait olan 106.000 payın 100.700 payının şirket ortaklarından … hesabına 5.300 payın ortak olmayan … hesabına yapılmasına” karar verildiği, kararın tek başına … tarafından alındığı görülmüştür.
Bergama Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün davacı şirkete hitaben yazdığı 15/03/2022 tarihli yazı incelendiğinde; “1-Olağanüstü genel kurul toplantısına tüm ortakların katılmaması ve sicil gazetesinde ilan ve ortaklara iadeli taahhütlü posta ile davet yazılarının varlığına ilişkin evrakların bulunmaması; 2-Vefat eden ortak sonrası şirkette kalan ortak ve yetkili kişinin % 50 pay oranına sahip olduğunun görüldüğü, dolayısıyla varisler ile eşit oranda paya sahip olduğu için genel kurulda varislerin şirket ortaklığını reddetme durumu açısından net bir sonuca varılamadığı, eşit pay durumunda ret hakkının olup olmadığı konusunda bakanlığa görüş sorulduğu; 3-Şirkette veraseten hisse sahibi olan/olacak olan kişilerin de pay oranı mevcut ortak ile eşit oranda olduğu için varislerin de oy kullanması sonucu eşit oranlarda kabul ve ret oylarının olacağı; 4-Müdürlüklerine sunulan kararın 1. maddesinde TTK’nın 596/2 maddesine atıf yapıldığı, kanun maddesinde de bahsedildiği gibi gerçek değeri üzerinden ibaresinden yola çıkarak şirketin mevcut hisselerinin dışında bir denetim firmasının değerleme yapıp güncel öz varlığı üzerinden hesaplamaların olup olmadığı konusunda müdürlüklerine beyan edilen herhangi bir şeyin olmaması; 5-Müdürlüklerine sunulan kararın üçüncü maddesinde belirtilen durumun netliği konusunda ellerinde bir evrakın olmaması ayrıca 106.000 payın 100,700 payının şirket ortaklarından … hesabına, 5300 payın ortak olmayan … hesabına yapılmasına karar verildiği ifadesiyle tam olarak neyin kastedildiği, hesabına yapılması ifadesi ile ne demek istendiği konusunda belirli bir meblağ paranın mı yatırıldığı, yatırıldı ise hangi hesaba yatırıldığı, ne zaman yatırıldığı, varisler şirket pay defterinde olacağı için kararın üçüncü maddesinde bahse konu olan durumun pay defterine işlenip işlenmediği, noterde herhangi bir sözleşmenin yapılıp yapılmadığı, konularının net olmaması nedeniyle konunun bakanlığa intikal ettirildiği; 6-İlk beş maddede belirtilen durumları da kapsayacak şekilde olmak üzere tescil için gerekli sürecin tesis edilmesi ve yol haritasının nasıl olacağı ile ilgili konularda ticaret bakanlığına görüş olarak sorulduğu; bu maddeler halindeki durumların net olmaması, yanlış bir işlem yaparak mevcut ortakları ve şirketi zarara uğratmamak, doğru işlem tesis etmek ve makamın kutsallığına gölge düşürmemek adına taraflarına sunulan kararın tescil edilmediği” hususlarının bildirildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 32. maddesinde; “(1) Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. (2) Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir. (3) Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır. (4) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.” düzenlemesine; 34. maddesinde; “(1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. (2) Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 596. maddesinde de; “(1) Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer. (2) Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır. (3) Red kararı, devrin gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir. Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez.(4) Şirket, üç ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemenin 1. fıkrasının gerekçesinde; “Esas sermaye payının, mirasa veya eşler arasındaki mal rejimlerine ilişkin hükümlere göre veya icra yoluyla geçmesi, devre nazaran özellik gösterir. Çünkü, söz konusu varsayımlarda pay bir hukukî işlemle değil, kanun gereği geçmektedir. Kanunî geçişte, genel kurulun onayını aramak, emredici olmayan bir hükmü mirasın, eşler arası mal rejiminin ve icra düzeninin önüne geçirmek olur. Bu sebeple, birinci fıkra anılan hallerde payın, genel kurulun onayına gerek olmaksızın hak sahibine geçeceğini kabul edip, hakların kullanılmasına da izin vermiştir.”; 2. fıkrasının gerekçesinde de; “Red, tek başına yapılamaz; başka bir deyişle, şirket sadece payı edinen kişiyi reddederek süreci sona erdiremez. Şirketin söz konusu kişiyi reddedebilmesi, yani ortak olarak kabul etmediğini bildirebilmesi için, ona payı gerçek değerinden almayı önermesi ve alacak kişiyi de göstermesi gerekir. Şirket kendisi alabileceği gibi ortağını veya üçüncü kişiyi de önerebilir. Bu hükümle, şirketin red yetkisini kullanıp payı eski ortağı bakımından iktisaden değersiz bir konuma getirmesine engel olunmuştur.” denmiştir.
TTK’nın 596. maddesinin 1.fıkrasına göre, esas sermaye paylarının miras yoluyla geçmesi yasa gereğidir. Miras, murisin ölümü ile mirasçılarına geçer. Mirasçıların mirasın geçmesi için ayrıca bir işlem yapmasına, şekil şartına gerek yoktur. Bu nedenle mirasçılar kendiliğinden murisin haklarına ve borçlarına sahip olurlar. Miras olarak geçecek malvarlığı unsurlarından biri de şirket üzerindeki haklar ve borçlardır. Bu çerçevede de murisin şirket içindeki payı diğer ortakların bir onayı veya izni olmaksızın doğrudan mirasçılarına geçebilecektir. Ölüm halinde ölenin ortaklığı sona ereceğinden, mirasçıların şirket esas sermaye payı üzerinde el birliği ile mülkiyetleri söz konusu olacaktır.
Somut olayda; davacı şirketin % 50 pay sahibi ortağı olan …’nın 16/12/2021 tarihinde vefat etmesi üzerine davacı şirkette çağrısız olarak yapılan 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında … tarafından tek başına alınan kararla “TTK’nın 596/2. maddesi uyarınca vefat eden ortağın mirasçılarının ortaklığa kabulünün reddine” karar verilmiştir. Aynı toplantıda “vefat eden ortağın mirasçılarına geçen esas paylarının gerçek ve güncel değerinin 2.650.000,00 TL olarak kabulü ile veraset ilamındaki payları oranında nakden ve defaten ödenmek suretiyle teklif edilmesine” de karar verilmiştir. 03/03/2022 tarihli toplantıda alınan bu kararların tescili isteği ise davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından reddedilmiştir. Kanun hükümlerine göre olgunun/kararın tescilinin mümkün olmaması, tescilin isteğe bağlı ya da zorunlu olmaması, başvuru şartlarının yerine getirilmemiş olmasına rağmen başvurunun kabul edilmiş olması, tescil isteğine dayanak belgelerin sunulmamış olması, olgunun yasal şartları taşımıyor olması gibi durumlarda tescil isteğinin reddine karar verilebilir. Limited şirketin tüm ortakları veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurul toplantısı yapabilir. Çağrısız genel kurul yapılabilmesi için genel kurulda bütün pay sahipleri veya temsilcileri hazır bulunması ve bunlardan hiçbirinin itirazda bulunmaması gereklidir. Tescili istenen toplantı tek başına … tarafından yapılmış ve onun tarafından da söz konusu kararlar alınmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere; murisin şirket içindeki payı diğer ortakların bir onayı veya izni olmaksızın doğrudan mirasçılarına geçebilecektir. TTK’da genel kurula verilen red hakkı geriye etkili olarak sonuç doğurmakla birlikte payları miras, mal rejimi ya da cebri icra yoluyla iktisap eden üçüncü kişi red kararı verilene kadar geçen süre içinde gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında oy kullanabilecek iken, mirasçılara toplantıya davet yapılmamıştır. Nitekim; davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün tescil istemi üzerine görüş sorduğu Ticaret Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda da bu hususa değinilmiştir. Diğer yandan; TTK’nını 596. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesine göre şirketin söz konusu kişiyi reddedebilmesi, yani ortak olarak kabul etmediğini bildirebilmesi için, ona payı gerçek değerinden almayı önermesi ve alacak kişiyi de göstermesi gerekir. Davacı tarafça red kararı verilen 03/03/2022 tarihli toplantıda mirasçılara ilişkin red kararının yanı sıra “vefat eden ortağın mirasçılarına geçen esas paylarının gerçek ve güncel değerinin 2.650.000,00 TL olarak kabulü ile veraset ilamındaki payları oranında nakden ve defaten ödenmek suretiyle teklif edilmesine” de karar verilmiş olmasına rağmen teklife ilişkin bir belge sunulmamıştır. TTK’nın 32. maddesi gereğince sicil müdürünün tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını inceleme yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla tescil isteğinin reddine ilişkin karar da bu yükümlülüğün bir gereği olarak verilmiş olup, kararların tescili koşullarının bulunmadığı kanaatine ulaşıldığından, haklı görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza