Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/288 E. 2022/1036 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/288 Esas
KARAR NO : 2022/1036

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2022
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/11/2022 tarihinde davacıya ait … plakalı araç ile davalı … plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana gelerek, 9.217,74 TL (KDV dahil) hasar meydana geldiğini, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 04/01/2022 tarihinde hasara ilişkin 2.411,82 TL kısmi ödeme yapıldığını, kısmi ödeme yapılması üzerine, davaya konu araçta oluşan hasar bedelinin ödenmesine ilişkin başvuruda bulunmuş iseler de başvuruya ilişkin herhangi bir dönüş alınamaması sebebiyle, hasar dosyası değerlendirilerek Sigorta Eksperi tarafından hasar bedeli konusunda, hasar raporu alındığını, sigorta şirketinin hasar bedelini eksik belirlemesi, hasar bedelinin bu olduğunu ispatlamadığını, TTK. 1409 madde de davalı sigorta şirketinin hasar bedelini değerlendirirken sorumluluğunun olduğunu, davacı başvuran tarafın tek taraflı olarak serbestçe sigorta eksperi tayini yoluna gitmesi, iyi niyetli ve yasal hakkını kullanması olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ortada bu şekilde bir kanun mevcut iken hiçbir hukuki dayanağı olmayan Sigorta Eksperleri İcra Komitesinin 21 Ocak 2014 tarihli toplantısında belirlenen “Sigorta Ekspertiz Ücreti Rehber Tarifesi’nin baz alınarak kabul edilmemesi gerektiğini, … Arabuluculuk dosya numaralı dosya üzerinden arabuluculuk yoluna başvurulduğunu fakat anlaşma sağlanamadığını, eksik olan gerçek zararın karışlanarak resen tespit edilecek nedenlerle davacının aracında meydana gelen hasar bedeli ve eksper ücretinden davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu, hasarı ret tarihinden (temerrüt tarihi) itibaren, işletilecek avans faizi ile yargılama giderleri de dahil olmak üzere davacı tarafın zararlarının tazminini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davaya herhangi bir cevap verilmemiştir.
KANITLAR: Sigorta bilgi ve gözetim merkezinden davacı tarafın aracı için tramer kayıtları istenmiştir.
Bilirkişi … ve …’dan 31/08/2022 tarihli bilirkişi heyet raporu alınmıştır.
GEREKÇE :
Dava; davacı aracında meydana gelen bakiye hasar bedeli zararının karşı taraf araç ZMMS sigortacısından tahsili davasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usulü kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K), dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan ve bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakka göre değil sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 esas, 2020/1025 karar sayılı, 2019/3373 esas, 2020/1022 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı hasar zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, işçilik maliyetleri, KDV dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; 23/11/2022 tarihinde davacıya ait … plakalı araç ile davalı … plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, 9.217,74 TL (KDV dahil) hasar meydana geldiğini, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 04/01/2022 tarihinde hasara ilişkin 2.411,82 TL kısmi ödeme yapıldığını, kısmi ödeme yapılması üzerine, davaya konu araçta oluşan hasar bedelinin ödenmesine ilişkin başvuruda bulunmuş iseler de başvuruya ilişkin herhangi bir dönüş alınmadığını, bilirkişi raporunda açıklanan gerekçelerle davalı sigortalısına ait aracı kullanan sürücünün kusurlu olduğu, davacının bu trafik kazasının oluşumunda herhangi bir etkisinin bulunmadığını, davacıya ait araçta kaza nedeniyle yedek parça, işçilik ve KDV dahil 9.217,74 TL hasar meydana geldiği, davalı sigorta şirketi tarafından ödenen 2.411,82 TL’nin mahsubu ile bakiye hasar tazminat bedelinin 6.805,92 TL’lik hasar zararından sorumlu olduğu,, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, bakiye zarar miktarının bakiye poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan bakiye hasar zararından sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/2.1. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte kendisine ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde ödeme yükümlülüğü bulunduğu, 6102 sayılı TTK’nın sigorta sözleşmelerine ilişkin genel hükümlerin düzenlendiği kısmında yer alan 1426/1. maddesinde “sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından, rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır” düzenlemesi uyarınca davacı tarafından zararın tespiti için araç üzerinde yapılan eksper incelemesine neticesinde ödenen (ve belgesi sunulu) ekspertiz ücretinin de anılan kanun hükmü kapsamında yargılama giderleri içinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, 6.805,92 TL bakiye hasar bedelinin zarar veren araç ticari nitelikte olmayıp haksız eylemin de TTK.’nun 4. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına göre temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
1-6.805,92-TL bakiye hasar bedeli tazminatın temerrüt tarihi olan 03/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 464,91 TL harçtan peşin alınan ve değer artırım yoluyla tamamlanan 188,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 276,52 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR OLARAK KAYDINA,
3-Davacının yapmış olduğu 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 188,39 TL peşin yatırılan ve değer artırım yoluyla tamamlanan harç, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 74,00 TL tebligat ve posta gideri, 323,91 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 2.178,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan maktu Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı yararına takdir olunan 6.805,92 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine,
7-Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2022

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza