Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/278 E. 2023/197 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/278
KARAR NO : 2023/197

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2019
KARAR TARİHİ : 21/03/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil firmanın davalı firmadan yıllık 500.000 TL’ye baliğ miktarda ürün alıp sattığını, bu nedenle aralarında bayilik sözleşmesi olduğunu, tarafların açık hesap yöntemiyle çalıştıklarını, müvekkil firmanın toplam 50.000 TL açık hesap limiti bulunduğunu,ay içerisinde gelen tüm irinlerin faturalandırıldığını ve davalının vermiş olduğu vade tarihinde ödemeler yapıldığını, 8 yıldır bu şekilde çalışıldığını, bugüne kadar herhangi bir sorun yaşanmadığını, Davalı şirket çalışanları tarafından düzenlendiğini tahmin ettiklerini ve bu senette yer alan imza ve yazıların müvekkil şirkete yada yetkilisi …’a ait olmadığını, davalı yanın sahte imza atarak müvekkili zarara uğratmak kastı ile hareket ettiğini, Davalı tarafından iletilen 17.12.2019 ödeme tarihli 75.000 TL senedin olduğunun kendilerine bildirildiğini, haciz ile tehdit edildiklerini, dilekçe ekinde sunulan ve müvekkilinin imzalarının bulunduğu imza örneklerinde görüleceği üzere senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, HMK 209 ve ilgili Yargıtay kararları uyarınca da sahtelik iddiası olan senetler ile ilgili başlatılan icra takibinin ihtiyati tedbir kararı ile derhal durdurulması gerektiğini, belirterek Davanın kabulüne, dava konusu 17.12.2019 tarihli senedin iptaline, dava konusu senedin tahsili halinde müvekkil şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin teminatsız veya mahkemenizce uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar davaya konu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu senedin davalının talebi ve başka bir senet verme teklifiyle davalıya iade edildiğini, müvekkil şirketin elinde böyle bir senedin bulunmadığını, olmayan senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinde davacının hukuki yararının bulunmadığını, Davacının müvekkil şirkete olan borcunun bir kısmına karşılık dava konusu senedi verdiğini, senedin müvekkil şirketin uygulaması gereği bankaya teslim edildiğini, banka ihbarname mektubu üzerene davacı senedin herhangi bir işlem yapılmadan kendisine iade edilmesi karşılığında 118.000 TL tutarlı bir senet vereceğini belirtmiş ve bu teklif ve talebin olumlu karşılanması üzerine 118.000 TL tutarlı senedin alınarak dava konusu senedin davacıya iade olunduğunu, İade olunan senet yerine alınan 118.000 TL tutarlı senedin de gününde ödenmemesi üzerine senedin İzmir …İcra Müdürlüğünün ……. E sayılı dosyasıyla icra takibine konu edilirken senetten sonra kalan bakiye cari hesap alacağı 34.458,33 TL’nin tahsili için İzmir ….İcra Md.’nün … E sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, “… ……İcra Müdürlüğü ……. E.” Açıklaması ile ahzu kabza yetkili vekil sıfatıyla kendisinin İş Bankası hesabına ödendiğini ve icra dosyasına haricen ödeme beyanında bulunularak dosyanın kapatıldığını, Bu arada kötüniyetli davacının İzmir ….İcra Müdürlüğü nün ……. E sayoılı dosyasındaki 34.458,33 TL borca itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, belirterek Bu nedenlerle haksız, asılsız, usule aykırı davanın reddine %20 den az olmamak üzere tazminatın kötü niyetli davacıdan tahsiline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 09/12/2021 tarih ve … esas ve …… karar sayılı kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. H.D.’nin 10/03/2022 tarih ve …. esas ve …. karar sayılı ilamı ile ” Somut olayda, davacı vekili davalı yanda bulunan davalı şirket çalışanları tarafından düzenlendiğini iddia ettikleri 17.12.2019 ödeme tarihli ve 75.000,00 TL bedelli senedin müvekkili şirket tarafından imzalanmadığını, yazıların da kendilerine ait olmadığını ileri sürerek bu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti mahiyetinde senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafın cevap dilekçesinde de bu senedin davacının talebi üzerine davacıya iade edildiğini, alacaklarına karşılık 118.000,00 TL bedelli yeni bir senet aldıklarını ileri sürmüştür. Mahkemece ise, davanın açıkça 17.12.2019 tarih ve 75.000,00 TL bedelli senedin kendilerince düzenlenmediği, imza ve yazılarının kendilerine ait olmadığı ileri sürülerek iptali talep edildiği halde icra takip dosyaları suretleri getirtilerek tarafların ticari defterleri de incelenmek suretiyle cari hesap ve ticari ilişki kapsamında davacının borçlu bulunup bulunmadığı yönünde konu değerlendirilmek suretiyle esas hakkında karar verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan İzmir ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takibin 118.000,00 TL bedelli kambiyo senedine dayalı olarak başlatıldığı, aynı dairenin …. esas sayılı takibin de cari hesap mutabakatını dayanılarak cari hesaba ilişkin olarak başlatıldığı belirlenmiştir. Bu takip dosyalarının içeriği dava konusu senede dayalı değildir. Davacı açıkça davaya konu edilen ve takibe konu edilmediği dosya kapsamından sabit olan 17.12.2019 ödeme tarihli ve 75.000,00 TL bedelli senedin imza ve yazılarının müvekkiline ait olmadığından iptalini talep ettiği halde mahkemece taleple bağlı kalınarak bu konuda deliller toplanıp inceleme yapılması gerekirken konusu bu senede bağlı olmayan başka bir kambiyo senedinden kaynaklanan ve ayrıca cari hesap ilişkisinden kaynaklanan takiplerin de araştırılarak davacının o takiplere ilişkin açılmış bir menfi tespit davası olmamasına rağmen konuyu değerlendirmek suretiyle talep dışına çıkarak karar vermesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Dava açıkça 17.12.2019 ödeme tarihli ve 75.000,00 TL bedelli senetteki imza ve yazıların kendilerine ait olmadığından dolayı bu senedin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, taleple bağlı kalınarak talep hususundaki deliller toplanıp değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yanılgıya düşülerek yukarıda yazılı şekilde tarafların ticari ilişkileri değerlendirilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” gerekçesi ile bozulmuş olup Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
KANITLAR: **12/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
•Davalının 2018-2019 yıllarında e-defter kapsamında olduğu, 1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği’nde hüküm altına alındığı üzere; Açılış Onayı: Hesap döneminin ilk ayına ilişkin olarak alınan elektronik defter beratını, Kapanış Onayı: Hesap döneminin son ayına ilişkin olarak alınan elektronik defter beratını ifade ettiği, buna göre davalının açılış onayı yerine geçen 2018/2019-Ocak ayı E-defter beratlarını ve kapanış onayı yerine geçen 2018-2019 yılı Aralık ayı yevmiye e-defter beratlarını yasal süresinde aldığı, 6102 sayılı TTK’nun 64/3.maddesi uyarınca 2018-2019 yılları envanter defterlerinin noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı,
•2018-2019 yıllarına ait ticari defterlerin 213 sayılı VUK. 221. ve 222.maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca yapılması gereken kapanış tasdikinin 2018-2019 yılı yevmiye defterleri için süresinde yaptırıldığı, ticari defterlerin birbirini doğruladığı ve usulüne uygun tutulduğu,
•Taraflar arasında mal alım satımından kaynaklanan ticari bir ilişki olduğu,
Davalı ticari defter kayıtlarında;
•Dava konusu edilen 17/12/2019 tarihli 75.000,00 TL bedelli senedin, davalı ticari defterlerinde 31.10.2019 tarih ….. yevmiye madde numarasında kayıtlı olduğu, bu senedin 11.12.2019 tarih …. yevmiye madde numarasında bulunan kayıt ile davacıya iade edildiği, senedin davacıya iadesinden sonra 26.12.2019 tarihi itibariyle davacının davalıya 152.458,39 TL bakiye borcunun olduğu tespit edilmiştir.
Talimat Mahkemesince aldrılan 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda ” Davacı işletmenin İncelenen 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinde; dava konusu edilen 17/12/2019 tarihli, 75.000,00-TL bedelli senedin hiçbir şekllde kayıtlı olmadığını, Dava dosyası için Bağımsız Denetçi- SMMM …. tarafından hazırlanan 26.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2018 ve 2019 yılları ticari defterleri incelenmiş olup, dava konusu edilen 17/12/2019 tarihli 75.000,00-TL bedelli senedin, davalı ticari defterlerinde 31.10.2019 tarih yevmiye madde numarasında alış kaydının olduğu, bu senedin 11.12.2019 tarih ….. yevmiye madde numarasında bulunan kayıt ile davacıya iade edildiğinin yer aldığının belirtildiği tespit edilmiştir.
**Davalı vekilinin senet aslının bulunduğu yer hakkında beyan dilekçesi sunduğu görüldü.
**Davacı Asilin imza asılları alınmıştır.
**Sarıyer Belediyesine yazılan yazılara cevap verildiği görüldü.
**Milli Savunma Bakanlığı’na yazılan yazıya cevap verildiği görüldü.
**Gelir İdaresi Başkanlığına yazılan yazıya cevap verildiği görüldü.
**Halkbank’a yazılan yazıya cevap verildiği görüldü.
**Vakıfbank’a yazılan yazıya cevap verildiği görüldü.
**Ziraat Bankası’na yazılan yazıya cevap verildiği görüldü.
**Bilirkişi incelemesi için İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır.
**İmza incelemesi için İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır.
GEREKÇE :
Dava, davacının bono nedeniyle lehtara karşı açtığı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Öncelikle uyuşmazlığa konu menfi tespit davası ve kötü niyet tazminatına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
Borçlu, aslında borçlu olmadığı veya borçlu olmadığına inandığı bir borcu ödememek için, alacaklının takip yapmasını veya dava açmasını bekleyebilir. Bu durumda aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine itiraz edebilir ve itiraz üzerine takip duracağından, alacaklı bu itirazı bertaraf ettirmek için harekete geçtiğinde, alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması talebi üzerine, borçlu bu konudaki savunmalarını genel mahkemede veya icra mahkemesinde ileri sürebilecektir.
Diğer hâlde borçlu, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması hâlinde borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir (İİK. m. 72/2).
Alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür (İİK. m. 72/3). Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açarak bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamayacaktır. Zira borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez H., Atalay O., Özkan, M. S., Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156-164).
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 72. maddesi uyarınca yukarıda açıklanan şekilde menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir.
05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 2004 sayılı İİK’nın 72/5. fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” olarak değiştirilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334, 335).
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 72. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacının üzerindedir.

Yargıtay GHGK 2019-11-449E, 2022/569 K. 19.04.2022 “… Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, eş söyleyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s.370 ilâ 372).”
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacı, kendisine davalı tarafından iletilen 17.12.2019 ödeme tarihli 75.000 TL senedin olduğunun kendilerine bildirildiğini, haciz ile tehdit edildiklerini, dilekçe ekinde sunulan ve davacının imzalarının bulunduğu imza örneklerinde görüleceği üzere senet üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığını, dava konusu 17.12.2019 tarihli senedin iptaline karar verilmesini talep ettiği, davalı cevap dilekçesinde; dava konusu senedin davacının talebi ve başka bir senet verme teklifiyle davacıya iade edildiğini, davalı şirketin elinde böyle bir senedin bulunmadığını, olmayan senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinde davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacının davalı şirkete olan borcunun bir kısmına karşılık dava konusu senedi verdiğini, senedin müvekkil şirketin uygulaması gereği bankaya teslim edildiğini, banka ihbarname mektubu üzerene davacı senedin herhangi bir işlem yapılmadan kendisine iade edilmesi karşılığında 118.000 TL tutarlı bir senet vereceğini belirttiği ve bu teklifin olumlu karşılanması üzerine 118.000 TL tutarlı senedin alınarak dava konusu senedin davacıya iade olunduğunu, iade olunan senet yerine alınan 118.000 TL tutarlı senedin de gününde ödenmemesi üzerine senedin İzmir ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla icra takibine konu edilirken senetten sonra kalan bakiye cari hesap alacağı 34.458,33 TL’nin tahsili için İzmir …İcra Md.’nün … E sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, “… …İcra Müdürlüğü …. E.” Açıklaması ile ahzu kabza yetkili vekil sıfatıyla kendisinin İş Bankası hesabına ödendiğini ve icra dosyasına haricen ödeme beyanında bulunularak dosyanın kapatıldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın senet üzerinde bulunan imzanın kendisine ait olmadığı iddiası üzerine davacı vekilinin ilgili yerlerden imza incelemesine esas olmak üzere imza örneklerinin dosya arasına aldırıldığı, senet aslının dosya arasında bulunmaması nedeniyle senet aslının sunulması için taraflara ihtarlı tebligat yapıldığı, davalı vekilinin 21/02/2023 tarihli duruşmada senetin davacıya iade edilmesi ve borcun yenilenmesinden sonra, yenilenen borcun icra takibi ile davacıdan herhangi bir kayıt olmaksızın borcu ödediğine ve bu davaya konu senet aslının davacı tarafta bulunduğuna yönelik beyanının bulunduğu, davacı tarafın senet aslının davalı tarafta olduğuna yönelik beyanı, davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan ve davacıya iade olduğuna yönelik dosyada bulunan bilirkişi raporuna karşın davacı defterleri üzerinde yapılan incelemede senedin alış ya da iadesine ilişkin hiç bir kayıt bulunmadığı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ispat yükü üzerinde bulunan davalının, davacının dava konusu senet dolayısıyla borçlu olduğunu ispat edemediği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KABULÜNE,
1-Davacının, 17.12.2019 vade tarihli, 17.12.2019 ödeme tarihli, 75.000,00 TL bedelli, 31/10/2019 düzenleme tarihli, ödeme yeri İzmir, lehtarı … Pazarlama A.Ş., keşideci …. olan senet nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.123,25‬-TL nispi harçtan, peşin alınan 1.280,82-TL harcının düşülmesi ile bakiye 3.842,43-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA,
3-Davacının yatırmış olduğu 44,40-TL başvurma harcı ve 1.280,82-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.325,22-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu 600,00-TL bilirkişi ücreti, 219,00-TL tebligat ve posta gideri talimat mahkemelerince yapılan 600,00-TL bilirkişi ücreti, 85,50-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.504,5‬0-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 12.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın tebliğ masrafları düşüldükten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır