Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/254 E. 2022/238 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/254
KARAR NO : 2022/238

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2022
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizde açılan davanın dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalının, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde açık ihale usulü ile 10/12/2020 tarihinde ihalesi yapılan Katı Atık Transferi ve Depolama Sahasındaki Çöplerin Serilmesi, Örtülmesi Hizmet Alım İşinin 27/01/2021 tarihinde müvekkili şirket tarafından yüklenildiğini, müvekkilinin, işi 31/12/2021 tarihi itibariyle İhale Kanununa ve Teknik Şartnameye uygun olarak bitirdiğini ve davalı Belediyenin Atık Yönetim Başkanlığına teslim ettiğini, buna rağmen bakiye hak edişlerinin bu güne kadar ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye alacaklarının 4.805.000,00-TL olduğunu; yapılan hak edişlerin karşılığı olarak müvekkili şirket tarafından davalıa dına faturalar düzenlendiğini, bunların muhasebeleştirildiğini ve kesinleştiğini, faturaların toplam tutarının 14.460.780,00-TL olduğunu, bunun 8.243.365,00-TL’sinin ödendiğini, ayrıca Sayıştay tarafından rapor edilen ve bloke edilen 1.410.418,00-TL alacakları (bu alacakla ilgili dava açma haklarını saklı tuttuklarını) düşüldükten sonra davalıdan 4.806.997,00-TL alacaklarının kaldığını; alacaklı oldukları faturaların; 15/02/2021 tarihli 157.397,00-TL bedelli, 09/03/2021 tarihli 1.360.370,00-TL bedelli, 09/04/2021 tarihli 1.600.918,00-TL bedelli, 06/05/2021 tarihli 1.752.291,00-TL bedelli, 11/06/2021 tarihli 1.823.963,00-TL bedelli, 09/07/2021 tarihli 1.098.803,00-TL bedelli, 06/08/2021 tarihli 1.768.731,00-TL bedelli, 15/09/2021 tarihli 1.707.721,00-TL bedelli, 14/10/2021 tarihli 1.636.864,00-TL bedelli ve 09/11/2021 tarihli 1.553.723,00-TL bedelli faturalar olduğunu; faturaların toplam tutarının 14.460.781,00-TL olduğunu, davalı ödemesinin 8.243.365,00-TL olduğunu, Sayıştay tarafından rapor ve bloke edilen 1.410.418,00-TL alacak da düşüldükten sonra kalan alacaklarının 4.806.998,00-TL olduğunu; bu tutarın ödenmesi için davalıya İZMİR …….Noterliği’nden 18/01/2022 tarihli ve…… yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiklerini, ihtarnamenin 20/01/2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen verilen sürede davalının borcunu ödemediğini; bu arada davalı adına Genel Sekreter Yardımcısı (……) imzası ile 02/02/2022 tarihli ve ….. sayılı yazı ile cevap verildiğini ve “müvekkili şirketin 4.839.292,50-TL’sinin emanet hesaba alındığı, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sebepler nedeniyle finansman kaynağı yaratmada sıkıntı yaşandığı ve perder pey ödeme yapılacağı” hususunun bildirildiğini; ödeme yapılmayınca davalı aleyhine İZMİR ….. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varılamadığını belirterek, davalının itirazının iptaline, müvekkili yararına % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; hizmet sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı olarak hakkında ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce davanın her aşamasında ve temyiz incelemesi aşamasında re’sen dikkate alınacağından, mahkememizce öncelikle dava şartlarından olan görev konusunda inceleme ve değerlendirme yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, mal varlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesinde; “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeye gör ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar ise aynı kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar; tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Bunlar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu, İcra İflas Kanunu, Finansal Kiralama Kanunu, Ticari İşletme Rehni Kanunu gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da vardır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi gereğince, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu ile kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davalar, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlenmiştir. Üçüncü gruptaki ticari davalar ise; yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Somut olayda; davacı, davalıdan ihale yolu ile aldığı Katı Atık Transferi ve Depolama Sahasındaki Çöplerin Serilmesi, Örtülmesi Hizmet Alım İşini sözleşmeye ve şartnameye uygun olarak yerine getirmesine rağmen davalının kısmi ödeme yaptığını, dava konusu ettikleri alacağın ödenmediğini ileri sürmüştür. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393 ve izleyen maddelerinde düzenlenen hizmet sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, bu tür davaların ticari dava olduğuna ya da Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın ticari dava olarak kabul edilebilmeesi için uyuşmazlık konusunun işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Uyuşmazlık konusu katı atık transferi ve depolama sahasındaki çöplerin serilmesi, örtülmesi işinin davacı şirketin ticari işletmesiyle ilgili ise davalı İzmir Belediye Başkanlığı tarafından uyuşmazlık konusu işin ihalesi, ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Kaldı ki, TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından Belediye Başkanlığının tacir olarak kabulü de mümkün değildir. Bu durumda, eldeki davanın çözümünde mahkememiz görevli olmayıp, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan, davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c, 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Mahkememizin görevsiz olmasından dolayı davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c, 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine
3-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
4-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin iki haftalık süre içerisinde gönderme isteğinde bulunmaması durumunda “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilerek, aynı karar ile yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca karara bağlanmasına,
Dair; tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/03/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …..
¸E-imza
Katip…..
¸E-imza