Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/240 E. 2022/966 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/240
KARAR NO : 2022/966

DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 11/03/2022
KARAR TARİHİ : 23/11/2022

Mahkememizde görülen davanın dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, kooperatifin üyesi olduğunu, 12/02/2022 tarihinde davalı kooperatifin 2021 olağan genel kurul toplantısının “… Mahallesi, … Sokak, No: …/…, …/İzmir” adresinde gerçekleştirildiğini, toplantının TTK’nın 622 maddesinin göndermesiyle TTK’nın 445. maddesinin delaletinde kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve özellikle de dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu; dava açma süresinin kısa olması nedeniyle davalı kooperatif kayıtlarını detaylı bir şekilde inceleme imkanını bulamadıkları için davalı kooperatife ait Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarının getirtilmesi, hükmi şahsiyetinin devam edip etmediği, ana sözleşmeye uygun olarak organlarının bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, itiraz ve beyan haklarını saklı tuttuklarını; müvekkiline usulüne uygun çağrı yapılmadığını ve gündem maddelerinin usulüne uygun olarak bildirilmediğini; toplantıda davalı kooperatifin alım hakkı (önceliği) sahibi olduğu İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesi’nde, … ada, … ve … numaralı … parsellerin Milli Emlak Müdürlüğü’nden satın alınması ve alım hakları ile ilgili (7) numaralı gündem maddesinin görüşüldüğünü ve davalı kooperatif üyelerinden …’nun “kooperatifin alım hakkı sahibi olduğu parsellerin Milli Emlak Müdürlüğü’nden satın alma hakları ile buna bağlı tüm hakların 3. kişiye devrinin kooperatif için daha doğru olacağını” söylediğini, bunun üzerine söz alan üye …’nın “parsellerin Milli Emlak Müdürlüğü’nden satın alma haklarının ve tüm hakların 1.000.000-(Bir Milyon) TL karşılığında kendisine devredilmesini” istediğini, müvekkilinin söz alarak “öncelikle Milli Emlak Müdürlüğü ile görüşülmesinin, satış bedelinin belirlenmesinden sonra bu doğrultuda değerlendirme yapılarak satın almaya ve yetkiye ilişkin karar verilmesinin doğru olacağını” söylediğini; divan başkanının söz konusu parsellerin Milli Emlak Müdürlüğü’nden satın alma hakları ile diğer tüm tüm haklarının 1.000.000,00-TL bedelle üye …’ya devredilmesini oylamaya sunduğunu ve anılan parsellerin “Milli Emlak Müdürlüğü’nden satın alım haklarının …’ya devri için muvafakatname verilmesine” 19 üyenin kabul, müvekkilinin red oyuyla oy çokluğu ile karar verildiğini, genel kurul kararının 16. maddesinde de görüleceği üzere müvekkilinin gündemin 7. maddesine muhalefet şerhi düştüğünü ve 7. madde kapsamında alınan karara karşı tüm yasal haklarının saklı olduğunu beyan ettiğini; bu kararın iptalinin gerektiğini, çoğunluk pay sahiplerinin şahsi çıkarları ve azınlığı zarara uğratmak amacıyla anılan genel kurul kararını hukuka aykırı surette aldıklarından iptali gerektiğini, TTK’nın 446 ve 447. maddeleri çerçevesinde de anılan kararın iptalinin gerekeceğini; davalının, bir konut kooperatifi olup amacının üyelerine konut edindirme olduğunu, arazi alım-satımı yaparak ticari faaliyette bulunamayacağını, ana sözleşmenin “Kooperatifin Amacı” başlıklı 3. maddesine göre kooperatifin, genel kurul kararı ile dahi olsa herhangi bir taşınmazı, hakkı, menfaati satmasının, devir ve temlik etmesinin mümkün olmadığını, bunun aksine alınan kararların butlan ile malul olduğunu; müvekkilinin vazgeçilmez ve bertaraf edilemez pay sahipliği haklarının ihlâl edildiğini; bu şekilde bir taşınmazın veya taşınmaz üzerinde öncelik sağlayan bir hakkın satışı-devrinin kooperatifin tasfiyesi anlamına geldiğini, bu durumda da gündem maddelerinin içeriğinin, toplantı çağrı ve usullerinin ona göre düzenlenmesi gerektiğini ancak genel kurulda böyle bir tasfiye kararının da alınmadığını, kararın bu yönüyle de iptale tabi olduğunu; davalı kooperatifin 20 üyesinden müvekkili hariç 19 üyesinin cüzi rakamlarla üyelik/ortaklık haklarının sembolik, çok düşük rakamlarla devrine ikna edildiklerini ve bugün için yaklaşık 100.000.000,00-TL değerinde olan parsellerin 1.000.000,00-TL gibi bir bedelle … isimli kişiye devrine karar verildiğini; yönetim kurulunun, bu gündem maddeleri kapsamında bağımsız bir gayrimenkul değerleme kuruluşuna değerleme dahi yaptırmadan tamamen emrivaki uygulamalarla kooperatifin taşınmazlarının 3. kişilere haksız bir şekilde devrine zemin hazırladığını; henüz rayiç bedeli belli olmayan bir taşınmazın satın alma haklarının afaki olarak belirlenen bir bedel ile 3. kişilere devir yetkisi verilmesinin kooperatifin, üyelerin genel çıkarlarına aykırı olduğunu ve iyi niyetli olmadığını belirterek, davalı kooperatifin 12/02/2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan (7) numaralı kararın iptaline, ayrıca yargılamanın sonuna kadar (7) numaralı kararın uygulamasının tedbiren durdurulmasına, devir hususunda herhangi bir işlem yapılmaması için Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne ve Menderes Tapu Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; genel kurul toplantısı için yapılan çağrıya uyarak, genel kurula katılan ortağın iptal davası açabilmesi için, genel kurulca alınan kararlara red oyu vermesi ve neden red oyu verdiğini genel kurul tutanağında yazdırması gerektiğini, görüşmeler sırasında yapılan eleştirinin, muhalefet şerhi sayılmayacağını, “tüm yasal haklarım saklıdır, şerh düşüyorum” şeklindeki ifadelerin davanın açılması için yeterli olmadığını, davacının genel kurul tutanağına, içeriğine hiçbir itirazının olmadığını, toplantı gündeminin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacının, davasını ispat etmekle yükümlü olduğunu, ispat külfetinin davacıda olduğunu, davacı tarafça delil listesinde genel kurul kararının iptalini gerektirecek hiçbir delil sunmadığını, mevzuata aykırılık olmadığı halde kötü niyetli olarak genel kurul iptal davası açılması ve bu yüzden kooperatifin meşgul edilmesi ve zarara uğratılması durumunda TTK’nın 384. maddesi gereğince kooperatife bu şekilde zarar veren üyenin, verdiği zararlardan sorumlu olması gerektiğini, mahkemece kooperatifin muhtemel zararlarına karşı davacının teminat göstermesine karar verilebileceğini, mahkemeden davacının teminat yatırmasına karar vermesini istediklerini, davacının, genel kurula bizzat katıldığını, gündemin 7-a maddesi görüşülürken “Milli Emlak Müdürlüğü’nden taşınmazın değerinin öğrenilmesi daha iyi olur” şeklinde beyanda bulunduğunu, kendisine ve diğer üyelere yönetim kurulu tarafından “kooperatifin Milli Emlak Müdürlüğü ile görüştüğü ancak Milli Emlak Müdürlüğünce taşınmazın rayiç bedelinin söylenmediği, usulen söylenmesinin yasak olduğu, kooperatife gönderilecek yazı ile öğrenilebileceğinin söylendiği” hususunun açıklandığını, müzakerenin ardından oylamaya geçildiğini, oylama sırasında davacının red oyu kullandığını ancak neden red oyu kullandığını açıklamadığını, tutanağa geçirtmediğini, oylama sonucuna da itiraz etmediğini, muhalefet şerhini yazdırmadığını, sadece kapanışta gündemim 16. maddesinde “7. madde kapsamında tüm haklarının saklı olduğunu” beyan ettiğini, dava konusu karar ile ilgili olarak 2019-2020 olağan genel kurullarında da gündem oluşturulduğunu, konunun genel kurulca tartışıldığını, yıllardır kooperatifin gündeminde olan bir taşınmaz ile ilgili olarak genel kurulca karar verildiğini, davacının bir tehdit unusuru olarak, tedbir kararı alarak işlemleri durdurmak, kilitlemek, sürüncemede bırakmak için davayı açtığını, davanın yasal dayanağının bulunmadığını, davacının pay sahipliği haklarının ihlal edilmediğini, kooperatifin, birbirinden bağımsız, farklı 19 üyenin iradesinin, oyunun, hakkının göz ardı edilemeyeceğini belirterek, ihtiyati tedbir isteğinin ve davanın reddine, vekalet ücreti ve tazminat isteklerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davalı kooperatifin 12/02/2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan (7) numaralı kararın yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili 21/11/2022 tarihli dilekçesi ile; davadan feragat ettiklerini belirtmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde; davadan feragat konusunda yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili 21/11/2022 tarihli dilekçesi ile; davacıdan feragat nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücreti isteklerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309. ve devamı maddeleri gereğince feragat, davayı sonlandıran işlemlerden olup, hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabileceğinden ve feragat beyanı verildiği anda kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağından, dava dosyası duruşma günü beklenmeksizin ele alınmış ve davacı tarafın davadan feragati nedeniyle aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre davadan feragat ön inceleme duruşmasından sonra gerçekleştiğinden, karar tarihindeki maktu ve karar ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden ve bu orana isabet edip alınması gereken harç ‭53,8‬0 TL olduğundan, peşin alınan 80,70 TL harçtan alınması gereken harcın düşülerek fazladan alınan 26,90 TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı tarafın vekalet ücreti isteğinde bulunmamış olması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/11/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza