Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/224 E. 2023/693 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/224
KARAR NO : 2023/693
DAVA : Ticari Şirket Feshi
DAVA TARİHİ : 07/03/2022
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
Mahkememizde görülen davanın dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalı şirkette % 20 pay sahibi olduğunu, davalı …’ın da % 80 pay sahibi olup, aynı zamanda şirketi temsile ve ilzama münferiden yetkili olduğunu, davalı şirketin faaliyet alanının eğitim öğretim olduğunu, ortalama 140 öğrencinin anaokul düzeyinde eğitim gördüğünü, müvekkilinin, davalı şirkete hem ortak olduğunu hem de ögretmen sıfatıyla çalışanı olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete 02/09/2021 tarihinde % 20 payı …’den alarak ortak olduğunu, devir sırasında gerekli incelemeleri yaptığını ve şirketin 15 yıllık köklü geçmişine ve davalı …’a da güvenerek payları devraldığını, müvekkilinin, şirket merkezine sokulmaması üzerine duyulan şüphe ile araştırmaları sonucunda “gelirlerin muvazaalı şekilde başka firma ve şahısların üzerine kaçırıldığını, diğer çalışan ögretmenlerin sigorta primlerinin yatırılmadığını, maaşlarının eksik gösterildiğini, tüm kontrat ve Bakanlıktan alınan izinler, lisanslar şirketin üzerine olmasına rağmen ismen benzer başka bir firmayı sanki müvekkilinin de ortağı olduğu firma gibi gösterilerek hem Milli Eğitim Bakanlıği müfettişlerinin hem de velilerin kandırılmaya çalışıldığını, çeşitli üstü kapalı gizli saklı işlemler yapılmaya çalışıldığını” belirlediğini, aynı adreste aynı faaliyet alanı, çok benzer ünvanlarla davalı şirketin lisans izin belgelerinin ve kira kontratlarının kullanılarak … A.Ş.’nin, … Ltd. Şti imiş gibi gösterilmek istendiğini, bu işlemlerin tek başına yetkili davalı …’ın bilgisi ve izni olmadan yapılmasının imkansız olduğunu, sadece bu işlemlerin bile haklı sebeple çıkartma davasında rekabet yasağı kuralına aykırı hareket ettiğini göstergesi olduğunu, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 03/06/2003 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararında rekabet yasağı kuralını ihlal eden ortağın ortaklıktan çıkarılabileceğinin içtihat edildiğini, davalı …’ın eylemlerinin açıkça rekabet yasağına aykırı olduğunu, Yargıtay’ın gecikmesinde sakınca olabileceğini varsayarak şirket müdürünün yetkilerinin alınmasında çok hızlı hareket edilmesini, müdürün yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla elinden alınarak dava süresince ortaklığa kayyım atanmasını içtihat olarak yerleştirdiğini, TTK’nın 630/2 maddesi gereğince haklı sebebin varlığında her ortağın, mahkemeden yöneticinin yönetim ve temsil haklarının sınırlandırılmasını veya kaldırılmasını isteyebileceğini, davalının şirket faaliyetlerini sekteye uğrattığını, ağır kusurlu olduğunu, TTK’nın 531. maddesinde; “ (1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” düzenlemesine yer verildiğini, her ne kadar fesih amaçlı dava açılmış ise de öncelikli isteklerinin davalıdan kaynaklı haklı sebeplerin varlığı nedeniyle davalının şirketten pay bedelinin ödenerek çıkarılması, böylelikle duruma uygun bir çözümün mahkeme karar ile sağlanması olduğunu belirterek, davalı …’ın şirket merkez ve faaliyet alanlarına alınmamasına, müşterilere gönderilen mail ve her türlü yazışmanın durdurulmasının ihtarına yönelik karar ile birlikte şirketin faaliyetlerinin ve hizmet görevini icrasının devamı amacıyla davalı şirketi tamamen temsil etmesi ve yönetmesi için müvekkilinin görevlendirilmesine, uygun görülmediği takdirde şirkete resen müvekkili ile birlikte veya tek başına yetkili kayyım atanmasına; davalı …’ın davalı şirketteki pay bedellerinin davalının ağır kusurlarının olması da dikkate alınarak kendisine ödenerek azline yahut şirketin feshine; yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, şirkete kayyım atanmasını gerektiren durumların yasal dayanağının TMK’nın 426 ve 427. maddeleri olduğunu, bu maddelerde geçen koşulların oluşmadığını, limited şirketlerde haklı nedenlerle fesih hakkının ise TTK’nın 636/2. maddesinde düzenlendiğini, bu hususların yerine gelmediğini, şirketin tasfiye ya da fesih aşamasında olmadığını, fesih şartlarının oluşmadığını, ticaret şirketlerinde kayyım atanmasıyla ilgili TTK’da bir düzenlemenin bulunmadığını, ortakların her konuda aynı fikirde olmalarının beklenemeyeceğini, fikir ayrılıklarının kayyım atanmasını haklı göstermeyeceğini, şirketin yönetim ve temsilinin müdürlere ait olduğunu, müdürlerin azledilerek yerlerine yenilerinin seçilebileceğini ve koşulları varsa müdürlerin sorumluluğuna gidilebileceğini, yönetim beceriksizliğinin kayyım atanması için haklı neden oluşturmayacağını, kaldı ki şirketin gayet iyi şekilde yönetildiğini, limited şirketlerde kayyım atanmasının istisnai bir çözüm olduğunu ve temeldeki amacın şirketin sürekliliğini sağlamak olduğunu, hali hazırdaki yönetici olan müvekkilinin gerek yurt içinde, gerek yurt dışında eğitim alanında tecrübeli bir kişi olduğunu, müvekkilinin yönetim yetkisini kötüye kullandığı yolunda herhangi bir delilin bulunmadığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davalı şirketin feshi, davalının haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına izin verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili 16/06/2023 tarihli duruşmada hazır bulunmadığından ve mazeret dilekçesi verilmiş ise de aynı tarihli ara karar ile mazereti geçerli görülmediğinden “taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının HMK’nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına” karar verilmiştir.
Dosyanın işlemden kaldırıldığı 16/06/2023 tarihinden bu yana geçen 3 aylık süreye rağmen davanın yenilenmediği anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/5. maddesi gereğince davacının davasının açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının HMK’nın 150/5. maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın düşülmesi ile kalan 189,15 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, taraf vekillerinin yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2023
Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza