Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/218 E. 2022/723 K. 08.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/221
KARAR NO : 2022/679

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2022
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekilinin dava dilekçesinde; Müvekkili şirketinin …Köyü … mevkii … km Kemalpaşa adresinde iken davalı kuruma 02.01.2018 tarihinde abone olduğunu ve 21.09.2018 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi tadil ilanlarında ve MERSİS‘te de görüleceği üzere İzmir … Caddesi No:… /… Kemalpaşa İzmir adresine taşındığını, taşıma işleminden bir süre sonra 13.05.2019 tarihinde abonelikten çıkış dilekçesinin kuruma sunulduğunu ve abonelikten çıkışın yapıldığını, 16.05.2019 tarihinde sökülen sayacın kurumca incelendiğini ve 22.150,27 TL bakiyesinde taraflarına bir borç çıkartıldığını, ancak müvekkili şirketin söz konusu bu borcu 28.09.2021 tarihinde banka işlemlerini yerine getirmek için eyleme geçtiği süreçte tapudaki taşınmazlarına İzmir … İcra Dairesi Müdürlüğünce konulan hacizlerin varlığı ile öğrendiğini, daha öncesinde bu borçtan asla haberdar olmayan müvekkili şirketin banka işlemlerine acil olarak devam etmesi gerektiğinden ve idarece başlatılan takibin sonucunda şirket aleyhine konulan hacizleri kaldırmak için ekteki dekont miktarınca söz konusu borcu cebri icra tehdidi altında ödeme zorunluluğu doğduğunu, ilgili idari kuruma uzlaşma başvurusunda bulunulduğunu, 02.12.2021 tarihli idarenin cevap yazısındaki iddia ve beyanların hukuka ve gerçeğe aykırı aykırı olduğunu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, ilgili idarinin tutmuş olduğu tutanakların tek taraflı olduğunu, müvekkili şirketin bilgisi ve rızası alınmadan tek taraflı bir iradeye dayanarak tutulmuş olmakta, hukuken geçersiz olduğunu, olaya konu su sayacının hiçbir zaman kilit altında tutulmadığını, ilgili mevzuat çerçevesinde hukuka uygun hareket edildiğini, davalı idarenin borcu bildirim yükümlülüğüne uymayarak, direk icra takibi yoluna gittiğini, Sayın Mahkemenin de görüleceği üzere uzlaşma başvurularının ilgili idarece red edildiğini ve işbu davayı açma zorunluluklarının doğduğunu, müvekkil şirketin şu an Kemalpaşa … Mahallesi …sokak No:… Kemalpaşa İzmir adresine bulunduğunu, bu adres kaydının şu an TC Ticaret Bakanlığı’na bağlı MERSİS sorguda açık ve net gözüktüğünü, … tarihli Ticaret Gazetesinde ilan edilmiş olan tadil ile de şirketin merkezinin İzmir … Caddesi No:…/ … adresinden, Kemal Paşa … Mahallesi … sokak No:… Kemalpaşa İzmir adresine taşındığının açıkça görüleceğini, şirketin … tarihli Ticaret Sicil Gazetesi nde ilan edilip tescillenmiş diğer adres değişikliğini de sunmak istediklerini, takibe konu adres ile bir bağlantısının olmadığının açıkça görüldüğünü, ekte de görüleceği üzere şirket merkezi …Köyü … mevkii .. km Kemalpaşa adresinden, İzmir … Caddesi No:… / … Kemalpaşa İzmir adresine taşındığını, yukarıda açıklandığı üzere de … tarihli ilanda da görüleceği ve MERSİS‘ te de görüleceği üzere takibe konu adresle ilgisi ve bağlantısı olmayan başka bir yere taşındığını, ancak davalı tarafın, müvekkilinin takibe konu adres ile alakası olmayan ve adres bilgilerini her kurumda güncelleştirdiği 21.09.2018 tarihinden çok sonra icra takibi başlatmalarına rağmen, müvekkili şirketin sizlere sunmuş olduğu üzere yeni adresi ile bağlantısı olmayan başkaca bir adres … Mahallesi … Caddesi No:…/… Kemalpaşa İzmir adresine tebligat çıktığını, müvekkili adına gönderilmiş olan ödeme emrinin Tebligat Kanunu aykırı olarak tebliğ edildiğinden, usulsüz olduğunu, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/1 maddesine göre “Tebligat tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir”, 11.01.2011 tarihinde 6099 sayılı kanunun üçüncü maddesine eklenen 10/2 maddesine göre; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” denildiğini, bilinen son adresi … tarihli Ticaret Sicil Gazetesi nde ilan etmiş olduğu üzere ve ilgili diğer kurumlardan de güncellenmiş olduğu üzere Kemalpaşa … Mahallesi … sokak No: … Kemalpaşa İzmir adresi olduğunu, bilinen son adresini burası olması ve tüm adres sorgu işlemlerinde bu adresin görünmesine nedeniyle tebligatın bu adrese yapılması gerektiğini, davalı kurumun bu borcu taraflarına ilk gün iletseydi, müvekkili şirketin, firma aleyhine bir faiz işlemesine izin vermeyeceğini, hukuka ve dürüstlüğe uygun bir şekilde o gün borcunu ödeyecekken, davalı kurumun bildirim yükümlülüğü yerine getirmediği gibi, icra takibi başlattığını ve bu takibi hukuka aykırı bir şekilde müvekkili şirketin MERSİS ve Ticaret Sicil Gazetesi nde bulunan güncel adresine değil başkaca bir adrese tebligat çıkardığını, o adreste başka bir şirketin işleri olması nedeniyle müvekkili şirket ile herhangi bir organik bağı olmayan başkaca bir çalışanın tebligatı teslim aldığını ve memurun usulsüz tebligatı ile icra ödeme emrinin usulsüzce kesinleştiğini, söz konusu olay akışında müvekkili şirketin başlatılan bu icra takibinden de yukarıda anlatmış olduğu üzere 28.09.2021 tarihinde haberi olduğunu, o tarihe kadar işleyen faiz ve takibin ferilerinin usulsüz olduğunu, hukuka ve dürüstlüğe aykırı olduğunu, yukarda ayrıntıları ile açıklanan nedenlerden ötürü borç 22.150,27- TL iken, müvekkili şirkete tebliğ yükümlü uyumamış borca, hukuka aykırı bir şekilde faiz işletildiğini ve söz konusu icra ödeme emrinin kanuna aykırı bir şekilde şirket ile illiyet bağı olmayan başkaca bir adrese gönderildiğini, müvekkili şirket aleyhine usule aykırı bir şekilde takibin kesinleştirildiğini ve kendilerini cebri icra yolu ile borcu ödemeye zorladıklarını, ifade etmektedir.
Davalı Vekilinin cevap dilekçesinde: Davacı … Elektrik Malzemeleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından dava dilekçesi ile … nolu aboneliğe ilişkin olarak İdarelerince açılan …/… MTS No’ lu icra takibine 41.889,45-TL ödeme yapmış olduklarını ve yapılan bu ödemenin cebri icra tehdidi altında yapıldığını iddia ederek, ödemenin 19.739,18 TL kısmının haksız olduğunu belirtmek suretiyle, bu bedelin faiziyle birlikte idarelerinden tahsilini Sayın Mahkemeden açılan işbu dava ile talep edildiğini, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği hususların hukuka aykırı olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde dava konusu borca ilişkin idarelerince tek taraflı olarak tutanak tutulduğunun iddia edildiğini, işbu istirdad davasına konu olan alacağa ilişkin idarelerince tek taraflı tutulan bir tutanağın söz konusu olmadığını, dava konusu alacağın, davacının imzalamış olduğu abonelik sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğunu, sözleşmenin bizzat davacı şirket yetkilisi tarafından imzalandığını, davacının iddia etmiş olduğu gibi bilgisi ve rızası dışında gerçekleşen herhangi bir tutanağın olmadığını, davacının tebligatı usulsüzlüğüne ilişkin iddiasını İcra Hukuk Mahkemesi nde ileri sürmesi gerektiğini, davacının ikame etmiş olduğu işbu davanın istirdad davası olduğunu, davacının açmış olduğu istidat davasında ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüz olduğunu iddia ettiğini, davacının söz konusu usulsüz tebligat iddiasını kabul etmemekle birlikte, tebligata ilişkin bir itirazı var ise bu durumu usulsüzlüğü öğrenmesinden itibaren yedi gün içerisinde İcra Hukuk Mahkemesi nde açacağı bir dava ile ileri sürmesi gerektiğini, halihazırda davacının bu süreyi de kaçırdığını, davanın açılmış olsa dahi tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin İcra Hukuk Mahkemesi nde yapılacak yargılamada tebligatın iptali ya da davanın reddi yönünde karar verilebilecek olduğunu, bu durum borcun muhteviyatı ve alacağın varlığı hususunda bir eda hükmü içermediğini, Sayın Mahkeme nezdinde açılan mezkur davada da tebligatın usulsüzlüğe ilişkin iddianın, alacağın varlığı ve borcun haklı olup olmadığına, herhangi bir etkisinin olmadığını, davacının ödemelerinde tebliğ edildiği adresle şirket adresinin bir ilgisinin olmadığını iddia etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının … Caddesi No:…/… … …Kemalpaşa adresinde bulunan iş yeri için idarelerine abonelik başvurusunda bulunduğunu, başvuru evrakları içerisinde yer alan Kemalpaşa Belediyesinden alınmış yapı kullanma izin belgesi ve numarataj belgesinin Sayın Mahkemece incelendiği taktirde, davacı şirketin fabrika kullanın binasının … caddesi … kapı numarasında ve deposunun da …/… kapı numarasında, numarataj aldığının tespit edilebileceğini, Kemalpaşa Belediyesinden alınmış söz konusu belgelerin abonelik başvurusu yapılırken İdarelerine bizzat davacı yanca sunulduğunu, davacının abonelik adresinin ve ödeme emrinin çıktığını adresin, şirketin iş yeri adresi ile herhangi bir bağlantısının olmadığını iddia etmesinin borçtan kurtulmaya yönelik haksız iyi niyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan ve mahkemeyi yanılmaya yönelik iddialar olduğunu, merkezi takip sisteminin …/… dosya numarasından davacı yapılan tebligatın, …Mahallesi … Caddesi No: …/…/…. Kemalpaşa İzmir adres başlığı ile tebliğe çıktığını, abonelik tesisinin yapıldığı adres ile tebligatın çıktığı adresin aynı olduğunu, davacının tebligat adresinin abonelik adresi olduğunu ve bu adresi yapılan tebligatların geçerli olduğunu, abonelik sözleşmesi ile kabul ettiğini, davacının başvurusu sonucu imzalı abonelik sözleşmesinin 4. Maddesi “… ile abonelik sözleşmesi imzalayan gerçek ve tüzel kişi sözleşmede belirtilen adresine … tarafından yapılacak her türlü tebligatın geçerli olduğunu ve kendisine yapıldığını kabul eder” şeklinde olduğunu, tarafların her türlü tebligat adresinin abonelik adresi olduğunu ve bu adrese çıkacak tebligatın geçerli olduğu hususunda sözleşmede mutabık kaldıklarını, bu nedenle abonelik sözleşmesinin 4. maddesi gereği davacının … nolu abonelik adresi olarak davacının … Caddesi No: …/… ……-Kemalpaşa adresine çıkan tebligatın geçerli olduğunun kabulünün gerektiğini, davacının ödemiş olduğu borcun bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmeyerek, bir kısmının istirdatını talep etmesinde haklı ve hukuki bir dayanağı olmadığını, davacının İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı icra dosyasına 41.889,45 TL ödemiş olduğunu, ancak esas borcun 22.150,27 TL olduğunu, bu miktar dışındaki 19.739.18-TL kalan miktarın tebligatın usulsüz olmasından kaynaklandığını iddia ederek, 19.739,18 TL istirdatını talep ettiğini, davacının bu iddiası ve talebinin mesnetsiz olduğunu, zira İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyasının takip çıkışı dahi 28.957,81 TL olduğunu, takip çıkışı üzerine de 607,46-TL icra giderleri (MTS harcı + Vekâlet Harcı + Tebligat Ücreti) 2.110,40 TL tahsil harcı, 4.329,11 TL icra vekalet ücreti, 4.987,00 TL takip sonrası faiz ve 897,66-TL faizin %18 KDV’ si eklendiğini, belirtilen alacak kalemlerinin ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmesi iddiası ile bir ilgisi bulunmadığını, bu nedenle davacının borcunu kısmen kabul edip, kısmen istirahat etmesinin yasal ve haklı bir dayanağı bulunmadığını, davacı yanın idareleri ile imzalamış olduğu Abonelik Sözleşmenin feshini 13.05.2019 tarihli dilekçesi ile talep etmiş olduğundan, bu tarihe kadar tahakkuk eden borçtan sorumlu olduğunu, idare ile davacı arasına hukuki ilişkinin 02.11.2018 tarihli abonelik sözleşmesine dayandığını, abonelik ilişkisinin taraftarın sözleşmeyi fesih beyanı ileri sürerek feshetmediği müddetçe devam ettiğini, davalının idareleri ile imzalamış olduğu Abonelik Sözleşmesi Genel Hükümlerin 1. maddesinde belirtilen “Abone yürürlükteki kanunlar yönetmeliklerle bunlara dayalı olarak çıkarılan genel müdürlük, yönetim kurulu ve genel kurul kararlarını ve ileride bunlarda yapılabilecek değişikliklerin de uygulaması aynen kabul eder.” 4. maddesinde belirtilen “İdare (İZSU) ile abonelik sözleşmesi imzalayan gerçek ve tüzel kişi sözleşmede gösterilen adresine idarece yapılacak her türlü tebligatın geçerli olduğunu ve kendisine yapıldığını kabul eder” 5. maddesinde belirtilen “Bu sözleşmenin süresi 1 yıldır. Abone tüm borçlarını ödemek ve yazılı olarak başvurmak şartıyla sözleşmenin feshini isteyebileceği gibi suyunun geçici olarak kapatılmasını da isteyebilir. “Suyu kapalı olan abone suyunun açılması için açma ücreti ve diğer hizmetlerin bedelini ödemeyi kabul eder. Aboneliğin iptali istemediği takdirde sözleşme aynı şartlarda devam eder. “Abone abonelikten doğan haklarını hangi nedenle olursa olsun bir başkasına devredemez. Abonenin ölümü halinde bu sözleşmeden doğan borçlardan mirasçıları sorumludur. “Veraset yoluyla intikal etmiş olsa daha mirasçıların kendi adına abone olması zorunludur. “Abone tahakkuk eden su borcunu ödemediği takdirde suyu kapatılır. Suyunun kapatılmasına rağmen borç ödenmezse sayacı kaldırılıp sözleşmesi tek taraflı olarak feshedilerek hesabı tasfiye edilir” 6. maddesinde belirtilen “Abone … ile yaptığı bu sözleşmede belirtilen taşınmazla ilişkini kesmeden, sözleşmesini feshetmeden terk ederse, başkaları tarafından kullanacak suyun bedelinden sorumlu olacaktır.” hükümleri bulunduğunu, Yargıtay kararları ile de açık ve net olarak kabul edildiği üzere abonelik sonlandırmadığı sürece abone olan kişi tahakkuk eden borçtan sorumlu bulunduğunu, davacı … Elektrik Malzeme Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi …’nün 13.05.2019 tarih ve … sayılı ilişik kesme dilekçesi doğrultusunda … nolu aboneliğe su veren … seri numaralı su sayacının 16.05.2019 tarihinde abonelik adresinden İdarelerinin açma kapama servisi görevlilerince … endeks ile söküldüğünü, ilişik kesme dilekçesine istinaden … seri numaralı su sayacı Bakım Onarım Ve Kontrol Şube Müdürlüğüne … endekste teslim edildiğini ve … seri numara su sayacını Sayaç Bakım Onarım ve Kontrol Şube Müdürlüğü yetkilileri tarafından 3516 Ölçüler Ve Ayarlar Kanununun 9/d ve Ölçü Ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliğin 18. Maddesi gereğince muayenesi sonucunda, sağlam olduğu ve doğru çalıştığının tespit edildiğini, idarelerinin Sayaç Bakım Onarım Ve Kontrol Şube Müdürlüğü’nün 27.06.2021 tarihi … sayılı raporuna istinaden … seri numaralı su sayacının bağlanma tarihi 03.01.2018 (endeks “0”) ile sayaç söküm tarihi 16.05.2019 (endeks 4.546) tarihleri arası 498 gün için 4.546 metreküp tüketim karşılığı 22.330,86-TL Temmuz 2019 dönemi faturasında borç olarak tahakkuk ettirildiğini, davacının Temmuz 2019 faturasına yansıtılan borcu, sayacın bağlanmasından sökülmesine kadar sarfiyat kaydeden atıksu ücreti olduğunu, davacının Temmuz 2019 faturasını ödememesi üzerine, 22.330,86 TL den güncel teminat alacağı 178.85 TL ile 1,34 TL yuvarlama alacağı toplamı 180,19 TL düşündükten sonra 22.150,67 TL alacak için merkezi takip sisteminin …/… numaralı dosyası ile hakkında takip başlatıldığını, davacının; borcun kendisine zamanında iletilmemesi nedeniyle tahakkuk eden borca faiz ödemek zorunda kaldıklarını, şirketlerine borcun icra takibinden önce iletilmediğini belirttiğini, abonelik sözleşmesi Tahakkuk Ve Tahsil Bölüm başlıklı 13. maddesinin a bendi “Adreste takılı olan sayaç üzerinden tespit edilen su ve atık su tüketimi, tarifesinde belirtilen fiyata göre ve aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilip aboneden tahsil edilir.” f bendi “Abone su bedelini son ödeme tarihine kadar ödemek zorundadır” ve g bendi “Ödenmemesi halinde tarifeler Yönetmeliğinin 32. nci maddesi uyarınca tahakkuk eden bedel … Yönetim Kurulunun belirlediği faiz oranları uygulanır” şeklinde olduğunu, gecikme faizi hukuki dayanağının yönetmelik olduğunu, Tarifeler Yönetmeliğinin 24. Madde hükmü “Tahsilatı hızlandırmak ve abonelerin borçlarını süreleri içinde temin için, ihbarnamenin son ödeme tarihinde ödenmemesi halinde gecikme cezası ilave edilir. Gecikme cezası oranlarını belirlemede uygulama devrelerini tespitte ve hangi abonelere uygulanacağını belirtmekte Yönetim Kurulu yetkilidir” buna göre yönetmeliğin ilgili maddesinde geçen borca uygulanacak faiz oranı dilekçe ekindeki Yönetim Kurulu kararları ile de sabit olduğunu, Katma Değer Vergisi Kanunu madde 24 “vade farkı, faiz, pirim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat ve değerler” Katma Değer Vergisi matrahına tabi bulunduğunu, yukarda arz ve izah edilen gerekçelere davacının davasının reddine karar verilmesini arz ve talep ettiklerini, ifade etmektedir.
Dava; davacı tarafından cebri icra tehdidi altında ödemiş olduğun 41.889,45 TL bakiyenin 22.150.27 TL’si hariç olmak üzere 19.739,18 TL bakiye kısmının davalı kurumdan faiziyle tahsiline yönelik açılmış istirdat davasıdır.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası getirtilmiş, abone şahsi dosyası, abone borç bilgileri getirtilmiş, taraflar arasındaki su ve atık su sözleşmesi getirtilmiş, makine bilirkişi de dahil olmak üzere bilirkişi heyetinden karar vermemize dayanak teşkil eden rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının su tüketimine herhangi bir itirazının olmadığı, ihtilafın asıl alacağa işletilen faiz ve cebri icra masraflarından doğduğu, faiz ve diğer icra masraflarının hesaplanmasında bilirkişi raporunda herhangi bir hataya rastlanılmadığının bildirildiği, davacı tarafça abonelik sözleşmesinin feshini 13/05/2019 tarihinde talep etmesine rağmen bu fesih işlemine bağlı olarak hesaplanan borcu ödemediği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalı İzsu’nun son faturayı, davacının yeni adresine göndermek gibi bir yükümlülüğünün, sorumluluğunun olmadığı, davacının da bu yönde özel bir başvurusuna başvurulmadığı, hayatın olağan akışı içinde aboneliğini iptal ettirenlerin bakiye borçlarını da ödedikleri de dikkate alındığında, tacir olan davacının varlığını kabul ettiği borcu ödemek için yöne adresine fatura tebliğini beklemekle haklı bir yönü olmadığından tüm dosya içeriği, alınan usul, yasa ve mevzuata uygun bilirkişi raporu da dikkate alındığında, idarenin son faturayı davacının yeni adresine göndermek gibi bir yükümlülüğünün olmadığı, tacir olan davacının aboneliğini iptal ettirirken sözleşme kaynaklı bakiye borcunun varlığının farkında olması gerektiği, bakiye borcun yeni adresine bildirilmesine ilişkin davacının bir talebi olmadığı, abonelik sözleşmesinin 4. Maddesi kapsamında abonelik adresine yapılan tebligatın geçerli olduğunun düzenlenmiş olduğu, davacının abonelik iptal işlemi ile birlikte hesaplanması gerektiği belirtilmiş ve bu koşullar altında asıl borca faiz işletilmesi ve takibe konması nedeniyle doğan fer’i borçların hukuka aykırılığından söz edilemeyeceği ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı idareci, davacı aboneye karşı yürütülen işlemlerde hukuka aykırı bir işlem bulunmadığından davanın reddine dair mahkememizdeki vicdanı kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 337,10 TL harçtan maktu red harç tutarı olan 80,70 TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 256,4‬0‬ TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde DAVACI TARAFA İADESİNE.
3-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
4-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
7- HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine.
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulünce anlatıldı.30/06/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza