Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/211 E. 2023/142 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/211 Esas
KARAR NO : 2023/142

DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2022
KARAR TARİHİ : 02/03/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra İflas Kanunu’nun 72/3.maddesine göre ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacı tarafın, “gecikmiş kooperatif alacağı” açıklamasıyla, herhangi bir detay ya da belge olmadan, davalı kurumun davacı tarafın aleyhine icra takibi başlattığını, davacı tarafa usulüne uygun yapılmayan tebligattan habersiz olduğu için icra takibine süresi içinde itiraz edemediğini, usulüne uygun yapılmayan tebligatan dolayı bankalardaki hesaplarına bloke konulunca, böyle bir takip yapıldığından haberdar olduğunu, dosyaya sunmuş oldukları tapu kayıtlarından incelenerek davacı tarafın, …Mahallesi, … Ada, …..parsel nolu taşınmazı, 27/05/2020 tarihinde …’tan satın aldığını; tapu kaydında kooperatifle ilgili hiçbir beyan ve şerh bulunmadığını, kooperatife üyelik başvurusunda bulunmadığını, dolayısı ile ortaklık kaydının da olamayacağını, kooperatif üyesi olmayan davacı tarafın, aidat ve benzeri yükümlülüklerden sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafın aleyhine icra takibi yapılması üzerine, taşınmazı satın aldığı …’ı arayarak bilgi almaya çalıştığını, yapılan görüşmeler sonunda her ikisinin de kooperatife üye olduğu ve aidat borçlarını ödemedikleri yönünde bilgiler edindiğini, davalı kooperatif tarafından davacı tarafa, üyelik/ortaklık tebligatı ya da herhangi bir aidat alacağı ya da başkaca bir alacaktan kaynakla tebligat yapılmadığını, özel mülk olan bir taşınmazı, tapuda hiçbir beyan ve şerh olmadığını görerek … adındaki kişiden satın aldığını, isteği dışında kooperatife ortak kaydedilmesi mümkün olmadığından, davacı tarafın haksız bir borç yansıtılmasını kabul etmediğini, keza ortak olan kişiyi bilmesine rağmen davalı kooperatifin, davacı tarafın aleyhine icra takibi yapmasını da kabul etmediklerini, davacı tarafın talebi üzerine davalı kooperatifin, ekteki borç tablosunu gönderdiğini, bu tablodan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin, 1998 yılından itibaren oluşan tüm borçlardan sorumlu tutulduğunu, ayrıca tablodaki faiz hesabının da hatalı ve fahiş olduğunu, alacağın önemli bir bölümünün zaman aşımına uğradığını, ödeme emrinde belirtilen alacağa nelerin dahil edildiğinin anlaşılamadığını, aidat borçları ile faiz borçlarının denetime elverişli olmadığını, talep edilen alacağın aidat ve faizlerden oluştuğunu, Davalı kooperatif tarafından, … aleyhine de icra takibi yapıldığını, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde 14.524,00 TL aidat ile 16.899,00 TL işlemiş faiz talep edildiğini, icra takibine kısmı itiraz edilip, … vekili tarafından, 17/02/2020 tarihinde dosyaya 11.624,00 TL ödeme yapıldığını; … vekilinin itirazından, 2020-Şubat ayı ile öncesine ait tüm borçların ödendiğinin anlaşıldığını, davacı tarafın yapılan tahsilatları dikkate almaksızın mükerrer talepte bulunduğunu, üstelik davacı tarafa karşı başlatılan icra takibinde hiçbir detaya yer verilmediğini, benzer bir olayla ilgili olan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin E.2013/139 – K.2014/694 sayılı ilamının emsal teşkil ettiğini belirterek, konuyla olan ilgileri nedeniyle davanın … ve …’a ihbar edilmesini, İcra ve İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi gereği ihtiyati tedbir kararı verilerek, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılacak ödemelerin, davalıya ödenmemesine karar verilmesini, davacı tarafın İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki borçtan dolayı borçlu olmadığının tespit edilmesini (menfi tespit) ve sözü edilen icra takibinin iptal edilmesini, İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi gereğince, haksız ve kötü niyetli takip sebebiyle davalılar aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı kooperatif adına Başkan … ile 2. Başkan … tarafından imzalanan 16/03/2022 tarihli dilekçede, 1999 yılında açılan tapu iptali davası devam ederken, yasa değişikliğinden dolayı mahkemenin üye İlhami SAĞIR lehine karar verildiğini, devamında mirasçısı …’a geçen taşınmazın daha sonra 3. şahıslara satıldığını, taşınmaz satılırken ortaklık borcunun sorgulandığı ve 30/01/1999-15/03/2022 tarihleri arasında oluşan borç miktarının 34.340,00 TL olarak hesaplandığını, satışa aracılık eden emlakçıya ve satın alan …’a, kooperatife ödenecek miktarın bildirildiğini ve 01/06/2021 tarihinde 40,00 TL ödeme yapıldığını, 03/03/2020 tarihinde …’dan icra yoluyla 8.000,00 TL tahsil edildiğini, 16/03/2022 tarihi itibariyle arsanın, avukat ve dosya masrafları dışında 26.300,00 TL borcunun bulunduğunu, Kooperatif Sözleşmesinin, ortakların şahsi sorumluluklarını düzenlenen 20. maddesinde, “a) Kooperatiften ilişkisi kesilen ortağın sorumluluğu ayrıldığı tarihten itibaren 2 yıl devam eder. b) Kooperatife giren her ortak girişten önce doğmuş olan kooperatif borçlarından dolayı diğer ortaklar gibi sorumludur” hükmünün bulunduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin içtihadına göre, kooperatife üye olsun veya olmasın yahut istifa etmiş ortak konumunda bulunsun, kooperatif hizmetlerinden yararlanan kişilerin, bu hizmetlerin karşılığı olan aidatları ödemekle yükümlü olduklarını, kooperatif hizmetlerinden yararlandığı halde bu hizmetlerin karşılığını ödemeyen kişilerin sebepsiz zenginleşmiş olacağını, taşınmazı en son satın olan …’ın, 02/11/2020 tarihinde kooperatife, tapu ve kimlik fotokopisi ile açık adresini ve telefon numarası gönderip, kooperatiften hizmet almak istediğini belirttiği’ni, buna karşılık kendisine arsanın borcu hakkında bilgi verildiği, kooperatifte ikamet eden ve kooperatifin verdiği hizmetlerden (yol, su, güvenlik, temizlik, çevre düzenlemesi, ortak hizmet alanlarının yapımı ve bakımı) yararlanan …’ın, 16/03/2022 tarihine kadar herhangi bir ödeme yapmadığını, bu şekilde …’a ait olan… Ada,……. Parselin, 2022-Mart ayı itibariyle 26.300,00 TL borcunun oluştuğunu, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibi hakkında verilen tedbirin kaldırılarak, takibin devamına karar verilmesini, İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi gereğince, haksız ve kötü niyetli yapılan itiraz sebebiyle davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddedilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyası ve … sayılı icra dosyası celp edilmiştir.
Kooperatif Bilirkişi …’nden 06/07/2022 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Kooperatif Bilirkişi …’nden 10/11/2022 tarihli bilirkişi ek raporu alınmıştır.
GEREKÇE :
Dava, kooperatif aidat borcundan kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Öncelikle uyuşmazlığa konu menfi tespit davası ve kötü niyet tazminatına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
Borçlu, aslında borçlu olmadığı veya borçlu olmadığına inandığı bir borcu ödememek için, alacaklının takip yapmasını veya dava açmasını bekleyebilir. Bu durumda aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine itiraz edebilir ve itiraz üzerine takip duracağından, alacaklı bu itirazı bertaraf ettirmek için harekete geçtiğinde, alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması talebi üzerine, borçlu bu konudaki savunmalarını genel mahkemede veya icra mahkemesinde ileri sürebilecektir.
Diğer hâlde borçlu, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması hâlinde borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir (İİK. m. 72/2).
Alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür (İİK. m. 72/3). Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açarak bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamayacaktır. Zira borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez H., Atalay O., Özkan, M. S., Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156-164).
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 72. maddesi uyarınca yukarıda açıklanan şekilde menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir.
05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 2004 sayılı İİK’nın 72/5. fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” olarak değiştirilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334, 335).
Başka bir ifadeyle; İİK.’nın 72. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacının üzerindedir.
Yargıtay GHGK 2019-11-449E, 2022/569 K. 19.04.2022 “… Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, eş söyleyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s.370 ilâ 372)…”
Tapu kayıtlarından ……… Mevkiinde yer alan……. Adadaki…….. nolu Parselin (700,16 m2 arsa), 27.05.2020 tarihinde davacı … tarafından satın alındığı anlaşılmaktadır. Sözü edilen taşınmazın, Didim Yeşiltepe Yerleşkesine dahil olduğu ve davalı kooperatif tarafından üretilip, ortak olarak İlhami Sağır’a tahsis ve devredildiği, adı geçenin vefat etmesiyle, intikalen eşi …’a geçtiği, sonrasında …’ın …’a, …’ın ise davacı …’a sattığı taraflarca kabul edilmekte ve bu hususlarda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İzmir 2. Noterliğinde 07.01.2020 tarih ve ……yevmiye numarası ile onaylanan Karar Defteri üzerinde yapılan incelemede, davacının ortaklığa kabulü ile ilgili bir karar bulunmadığı, davacının davalı kooperatife 13.11.2020 tarihinde kooperatifin sunduğu içme ve kullanma suyu hizmetinden üzerine düşen kat payı karşılığında yararlanmak istediğine ilişkin talepte bulunduğu, Kooperatifin tüm aidatların ödenmesine talep etmesi nedeniyle artezyen açmak suretiyle su ihtiyacını karşıladığı anlaşılmıştır.
Dava konusu icra takibinde toplam 25.845,00 TL talep edilmiş olup, 2.830,50 TL’sinin aidatlardan, 3.800,00 TL’sinin masraflardan (ki bunların, taşınmazın … adına kayıtlı olduğu dönemde başlatılan icra takipleri ve açılan davalarla ilgili bilirkişi ücreti, vekalet ücreti, icra ve dava masrafı olduğu anlaşılmaktadır. 11.800,00 TL tutarındaki masrafların 8.000,00 TL’si tahsil edildiği, 3.800,00 TL’si kalmıştır. Bakiye 19.214,50 TL’sinin ise gecikme faizlerinden (ceza) oluştuğu anlaşılmaktadır.
Kooperatifler Kanunu’nun 8. Maddesinde ve Ana Sözleşme’nin 10. Ve 11. Maddesi hükümlerine uygun ortaklık tesisi (davacı …’ın, ortaklık taahhütnamesi imzalayıp, ortaklık başvurusunda bulunması ve yönetim kurulunun kabulü) söz konusu değildir. Ortaklığın devir alındığı da iddia ve ispat edilmemiştir.
Davacı …’ın, davalı kooperatife ortak olduğuna ilişkin ortaklık tesisi ilişkisinin bulunmadığı, Didim Yeşiltepe Yerleşkesindeki taşınmazlardan birisinin maliki olan ancak davalı kooperatife ortak olmayan davacı …’dan, kooperatif ortaklarına mahsus bir yükümlülük olan aidatların değil, sadece yararlandığı hizmetlerin bedelinin talep edilebileceği ancak davalı tarafça yararlanılan hizmete ilişkin dosyaya evrak da sunulmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜ ile;
Davacının, İzmir 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu asıl alacak ve tüm fer’ileri yönünden BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Kötüniyet tazminatına yönelik talebin şartları oluşmadığından REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.765,47 TL nispi harçtan, peşin alınan 441,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.324,10 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 441,37-TL peşin harç, 155,50 TL tebligat ve posta gideri ve 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.427,57 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulünce anlatıldı. 24/03/2023

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza