Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/12 E. 2023/8 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/12
KARAR NO : 2023/8

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili; 26/07/2021 tarihinde müvekkile ait ………… plakalı araca seyir halinde iken davalı sigortacı tarafından sigortalı davalı …’a ait … plakalı araç tarafından sol arka kısmına çarpılmak suretiyle zarar verildiğini, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, … poliçe numarası ile sigortalı/davalı …’ın sigorta şirketi olan diğer davalı … … Sigorta A.Ş’ye yazılı olarak başvurulduğunu, PTT aracılığıyla …………. barkod no ile gönderilen başvuru ile 05/10/2021 tarihinde sigorta tarafından Vakıfbank’ta bulunan müvekkil hesabına 18/11/2021 tarihinde 2.776,00-TL ödeme yapıldığını fakat ödenilen bedelin zararı karşılamadığını, mevcut kazada aracın değer kaybına uğradığını, dava şartı olarak Arabuluculuk bürosuna başvurulduğu fakat buradan da bir sonuç alınamadığını, izah edilen sebeplerden dolayı yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde artırılmak üzere 100-TL değer kaybı ve 100-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek faiz ile davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalının dava dilekçesine cevap verilmediği görüldü.
KANITLAR: Adli Trafik Bilirkişisi Mustafa Kulaber ve Makine Mühendisi …’dan bilirkişi raporu alınmıştır. Aynı bilirkişi heyetinden ek bilirkişi raporu alınmıştır. Araçlara ait poliçe suretleri alınmıştır. Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden ekspertiz raporu alınmıştır. İzmir İl Emniyet Müdürlüğünden araç hakkında bilgi alınmıştır. Davacı vekilinin ıslah dilekçesi sunduğu görülmüştür.
GEREKÇE :
Dava; davacı aracında meydana gelen hasar zararı, değer kaybı bedelinin karşı araç malikinden ve karşı araç ZMMS sigortacısından tahsili davasıdır.

6098 Sayılı TBK. 49 maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.

Kural olarak araçta meydana gelen “değer kaybı” (istikrar kazanan yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre); aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle önceki kazalar araştırılarak niteliği ve etkisi göz önüne alınarak, tartışılarak hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, modeli, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak kazadan sonraki tamir edilmiş halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmadan ibarettir. Daha somut bir ifade ile aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmalıdır. (Yargıtay 17. HD’nin 2016/16876 E – 2017/12161 K sayılı, 27/12/2017 tarihli ve 2015/5301 E – 2017/11098 K sayılı, 28/11/2017 tarihli kararları)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar, 17/07/2020 tarihli iptal kararının, 9 Ekim 2020 günü 31269 sayılı RG’de yayınlandığı, bu karar ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı 3. Maddesiyle değiştirilen 90. Maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin iptallerine karar verildiği, iptal kararının gerekçesinde; ” Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere verilen zararlardan dolayı, işletenin hukuki sorumluluğu haksız fiilden doğan sorumluluk niteliği taşıdığı için tazminat borcunun kapsamının 6098 sy TBK’na göre belirlendiği, işletenin söz konusu tazminat borcunun dolayıyla zarar gören üçüncü kişilerin tazminat alacaklarının teminat altına alınması amacıyla öngörülmüş olan zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinin tazminat borcunun kapsamının ise Genel Şartlara göre belirlendiği, bu durumun tazminatın kapsamının farklılaşmasına yol açtığı, bunun nedeninin ise idarenin düzenleyici işlemi niteliğindeki tazminat hesaplamasını düzenleyen kurallarında, 6098 sy TBK’nun gerçek zararın tazminini öngören kurallarından ayrılan hükümlere yer vermiş olmasından kaynaklandığı, Anayasa’nın 48. maddesinde sözleşme özgürlüğünün güvence altına alındığı, bu özgürlüğün sözleşme yapıp yapmama serbestsinin yanı sıra yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da içerdiği, sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan borcunun kapsamının 2918 sy Kanun çerçevesinde hazırlanan GŞ’a göre belirleneceği, bu kuralların sözleşmeden doğan borcun kapsamını belirlemek suretiyle Anayasa’nın 48. Maddesinde güvence altına alınan sözleşme özgürlüğünü sınırladığı, Anayasa’nın 13. Maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin öncelikle kanunla yapılması gerektiği, sözleşme özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp, kanuni düzenlemelerin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve örgörülebilir nitelikte olması gerektiği, kanunun bu niteliklere sahip olmasının esasen Anayasa’nın 2. Maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereği olduğu, 2918 sy KTK’nun 90. Maddesinde sigorta şirketinin ZMMS sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup, bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan Genel Şartlara göre belirlenmesinin öngörülmesi ile borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunlarla belirlenmeyerek idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı, bu itibarla sözleşmenin içeriğine yönelik sınırlama öngören kuralların kanunilik ölçütü yönünden Anayasanın 13. ve 48. Maddelerine aykırı olduğu, Anayasa’nın 17. Maddesinde yaşama hakkı ve kişilerin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının, 35. Maddesinde mülkiyet hakkının güvence altına alındığı, Anayasanın 5. Maddesinde insanın maddi ve manevi varlığını geliştirebilmesi için gerekli şartları hazırlamanın devletin temel amaç ve görevleri arasında sayıldığı, motorlu araç işletilmesine bağlı olarak kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma, bedensel zarar, eşya zararı ve manevi zararın Anayasa’nın 17. ve 35. Maddelerinde düzenlenen hakların ihlali sonucunda ortaya çıkan zarar niteliğinde olduğu, dolayısıyla karayolunda motorlu taşıt işletilmesini düzenleyen kuralları belirlemenin ve motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararın tazmin edilmesini güvence altına almanın da devletin görevleri kapsamında olduğu, ZMMS kapsamında sigorta şirketinin bu zararlardan dolayı sorumlu tutulmuş olmasının, zarar gören kişinin Anayasa’nın 17. ve 35. Maddesinde düzenlenen haklarının Anayasa’nın 5. Maddesiyle bağlantılı olarak korunmasının amaçlandığını gösterdiği, sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamının idarenin düzenleyici nitelikteki işlemi ile belirlenmesinin zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine, sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açacağı… ” belirtilerek bu nedenlerle 6704 sayılı 3. Maddesiyle değiştirilen 90. Maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. Ve 48. Maddelerine aykırı olması nedeniyle iptallerine karar verildiği görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı değer kaybı zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, ülkenin şartları, aracın özellikleri, kilometresi, piyasanın algısı, aracın piyasadaki tercih edilebilirliği, markası, ikinci el piyasası, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, onarım özellikleri, aracın geçmiş hasar kayıtları gibi pek çok etkenin dikkate alınması gerektiği, dolayısıyla değer kaybının doğru ve hakkaniyetli şekilde belirlenebilmesi için uzun yıllardır Yargıtay içtihatları ile benimsenen, aracın kaza öncesi hasarsız rayiç değeri ile onarımdan sonraki rayiç değerinin göz önünde bulundurularak, aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde;
26/07/2021 tarihinde davacının ait… plakalı araca seyir halinde iken davalı sigortacı tarafından sigortalı davalı …’a ait … plakalı araç tarafından sol arka kısmına çarpılmak suretiyle zarar verildiğini, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, … poliçe numarası ile sigortalı/davalı …’ın sigorta şirketi olan diğer davalı … … Sigorta A.Ş’ye yazılı olarak başvurulduğunu, PTT aracılığıyla ……………barkod no ile gönderilen başvuru ile 05/10/2021 tarihinde sigorta tarafından Vakıfbank’ta bulunan davacının hesabına 18/11/2021 tarihinde 2.776,00-TL ödeme yapıldığını fakat ödenilen bedelin zararı karşılamadığını, mevcut kazada aracın değer kaybına uğradığını, Mahkememizce aldırılan 31/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacıya ait araç sürücüsünün bu trafik kazasının meydana gelmesine etkisi olabilecek trafik kuralı ihlalinde bulunmadığının belirtildiği, davacı yanın 5.780,62 TL bakiye hasar alacağı, 7.500,00 TL. değer kaybı zararı meydana geldiğinin belirtildiği, aldırılan ek raporda davacı yanın 4. 724,00 TL bakiye değer kaybı, 5.007,22 TL bakiye hasar bedeli olduğunun belirtildiği, davalıların hasar ve zararın tamamından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Meydana gelen kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, talep edilen zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan hasar kaybı ve değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davalı araç malikinin de sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin 14.10.2021 tarihinde temerrüde düştüğü, davalı araç sürücüsünün kazanın meydana geldiği tarihte temerrüde düştüğü, sigortalı araç hususi araç olduğundan temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davacının davasının kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜNE
1-4.724,00 TL bakiye değer kaybı bedelinin davalı … … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi 14.10.2021, diğer davalı … yönünden kaza tarihi 26.07.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
2-5.007,22-TL bakiye hasar bedelinin davalı … … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi 14.10.2021, diğer davalı … yönünden kaza tarihi 26.07.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
3-Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin Reddine
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 664,74-TL nispi harçtan, peşin alınan ve ıslah ile tamamlanan 304,09-TL harcın mahsubu ile bakiye 360,65-TL karar ve ilam harcının davalı taraftan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA,
5-Davacının yatırmış olduğu 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç ve 223,39 TL ıslah harcı olmak üzere toplam ‭384,79‬ TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu 1.500,00-TL bilirkişi ücreti, 245,70-TL tebligat ve posta gideri, olmak üzere toplam 1.745,70-TL Yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1.279,14 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 3.549,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı sigorta şirketine verilmesine,
10-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kalan kısmın tebliğ masrafları düşüldükten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi. 10/01/2023

Katip..
e-imzalıdır

Hakim ..
e-imzalıdır