Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1082 E. 2023/763 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1082 Esas
KARAR NO : 2023/763
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2022
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Menderes İcra Dairesi nezdinde ikame edilmiş olan … İcra sayılı dosyada mübrez ilamsız icra takibinde; davalı-borçluya kesilen faturalara ve cari kayıtlara dayanan ve vadesinde ödenmeyen, 12.617,01 TL’nin ferileri ile birlikte tahsili talep edildiğini, davalı-borçlu tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi; 04/08/2022 tarihli dilekçesi ile borcun tamamına itiraz edildiğini ve takip durduğunu, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak görüşmelerden olumlu sonuç alınamamış olduğunu, takibin devamı ve konusu belirli bir miktar paranın ödenmesini ihtiva eden alacaklarının tahsili için 6102 sayılı TTK.’nın m.5/A “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca; 03/10/2022 tarihinde arabuluculuk hizmetine başvurulduğunu ve sonuç alınamadığını, davalı-borçlunun itirazı haksız ve yersiz olduğunu, davacı şirketin muhasebe kayıtları incelendiğinde kanıtlanacağı üzere davacı şirketin 12.617,01 TL vadesi gelmiş alacağının olduğunun açık olduğunu, ancak davalı tarafından vade tarihlerine uygun ödeme yapılmadığı gibi gerek takip tarihi gerekse de iş bu dava tarihi itibari ile de takibe konu alacak ödenmiş olmadığını, ayrıca davalı-borçlu tarafından söz konusu vadesi gelmiş borçlara ilişkin yapılan, 04/08/2022 tarihli itirazda bahsi geçen muhasebe kayıtlarına dair bir delil ibraz edilmemiş olduğunu, bu hususta yapılmış olan tüm itirazların soyut ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, tarafların ticari defterlerinin mahkemece incelenmesiyle de davalı tarafın, davacı şirkete iddia ettikleri tutarda borçlu olduğunun kanıtlanacağını, itirazın haksız ve hukuka aykırı olup iptalinin gerektiğini, TTK. m.89 hükmüne göre, “iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir.” maddesi gereğince, somut olayda, davacı şirket alacaklı, davalı taraf olan borçluya muhtelif tarihlerde mal satmış ve bu satım sözleşmesine dayanılarak taraflarca, davalı tarafa, davacı şirkete olan borçlarını ödememiş olduğunu, dolayısıyla davalı/borçlu tarafın takip konusu borca itirazı kötü niyetli bir davranıştan ibaret olduğunu, ayrıca zaman kazanmaya yönelik olduğunu, davalı tarafın haksız itirazının iptalini ve davalı tarafa icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ettiklerini, tüm bu açıklanan nedenlerden dolayı itirazının iptali ile takibin devamını, davalı tarafa asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesin dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dosya kapsamında tesadüf edilmemiş olmakla birlikte, takip dosyasında itirazında davalı tarafın alacaklı olduğunu iddia eden davacı firma ile alışverişinin olmuş olduğunu, ancak kendi muhasebe hesaplarına, kendi kestiği iade faturalarına işlenmemiş ve dolayısıyla cari borç görülmüş olduğunu, gerçekte böyle bir borcunun olmadığını, davacı şirket ile herhangi bir iletişiminin veya alışverişinin olmaması sebebiyle, davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR: Bursa Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden davalı… ile alakalı bilgiler celp edilmiştir.
Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nden davalı … ile alakalı bilgiler celp edilmiştir.
Bursa Osmangazi Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davalı … ile alakalı bilgiler celp edilmiştir.
SMM Bilirkişi …’dan 14/08/2023 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
-14/08/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı vekilinin Menderes İcra Dairesi’nin … icra dosyasında başlatılan talep edilen alacak icra takibine Davalı’nın borçlu sıfatıyla yaptığı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemiyle açılan işbu dava ile alakalı olarak; davacı yasal ticari defter ve kayıtları ile dava dosyasındaki belge,beyanların etraflıca incelenmesi sonucu;
-Hukuki yön ve delillerin nihai takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Davacı şirketin 2022 yılı yasal ticari e- defterlerinde 6762 sayılı TTK.’da öngörülen “açılış onaylarına” ilişkin vecibelerini ve “kapanış onaylarına” ilişkin vecibelerini yerine getirdiği anlaşılmakta olduğunu,
-GIB. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı Osmangazi Vergi, Dairesi Müdürlüğü’nün 29/12/2022 tarih … sayılı cevabi yazısı incelendiğinde …’nün tarh dosyası ve GİB İntranet kayıtlarının tetkikinde 01/01/2022 tarihinden itibaren bilanço esasına göre defter tuttuğunun belirtildiği görülmekte olduğunu,
-Davalı takip dosyasında itirazında alacaklı olduğunu iddia eden firma ile alışverişim olmuş ancak kendi muhasebe hesaplarına benim kestiğim iade faturaları işlenmemiş ve dolayısıyla cari borç görülmüştür, gerçekte böyle bir borcunun olmadığını ifade etmiş olmakla birlikte davalı yasal ticari defterinin fiilen incelenmemiş olması ve dosya kapsamından da davalı tarafından düzenlenmiş iade faturası vb. herhangi bir tespite ulaşılamamış bulunmakta olduğunu,
-Davacı yasal ticari defterlerinde kayıtlı davalı adına düzenlenmiş muhtelif faturalar davalı ödemeleri ile alacaklı olduğunu iddia eden firma ile alışverişim olmuş şeklindeki davalı takip dosyasındaki beyanının taraflar arasında ticari ilişkinin varlığını gösterdiği kanaatine varılmış olduğunu,
-İncelenen davacı 2022 yılı yasal e-defterlerine göre davacı’nın, davalı’dan 19/07/2022 takip tarihi itibariyle 12.617,01 TL asıl alacağının bulunduğu görülmekte olduğunu, Davacı Muavin defter dökümlerinde kayıtlı davalı ödemeleri dışında davalı tarafça sunulmuş başkaca Makbuz, Dekont vb. ödeme belgesine de dosya kapsamında tesadüf edilmemiş bulunmakta olduğunu,
-Mevcut tüm bu doneler birlikte değerlendirildiğinde, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere incelenen davacı 2022 yılı yasal e-defterlerine göre davacı’nın, davalı’dan 19/07/2022 takip tarihi itibariyle 12.617,01 TL asıl alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
GEREKÇE :
Dava; cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK 190. maddesi “”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir.( Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir. (M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede “İncelenen davacı 2022 yılı yasal e-defterlerine göre Davacı Tarafın, Davalı Taraftan 19/07/2022 takip tarihi itibariyle 12.617,01 TL asıl alacağının bulunduğu görülmekte olduğunu, Davacı Muavin defter dökümlerinde kayıtlı davalı ödemeleri dışında davalı tarafça sunulmuş başkaca Makbuz, Dekont vb. ödeme belgesine de dosya kapsamında tesadüf edilmemiş bulunmakta olduğunu, incelenen davacı 2022 yılı yasal e-defterlerine göre Davacı Tarafın, Davalı Taraftan 19/07/2022 takip tarihi itibariyle 12.617,01 TL asıl alacağının bulunduğu ” tespit edilmiştir.
HMK.’nın 222/1. fıkrası uyarınca taraf defterlerinin incelenmesinin kabul edildiği, kesin süre içinde ticari defter ve kayıtların ibraz edilmemesi veya bulunduğu yerin bildirilmemesi ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz edilmeme hakkında kabul edilebilir bir mazeret gösterilmediği takdirde, söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanılmaktan vazgeçmiş sayılacağının, karşı tarafın ticari defter ve kayıtlarını sunması halinde, 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sy. yasanın 23. maddesi ile değişik HMK.’nın 222/3. fıkrası uyarınca karşı tarafın HMK.’nın 222/2. fıkrasına uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edileceğinin, defterinin sunulmasına yönelik usulüne uygun ihtar yapılmasına rağmen davalı defterlerinin dosyaya sunulmadığı, davalı tarafın ticari defterlerini dosyaya sunmaması durumunda davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinin lehine delil olarak kabul edilebileceği, davacının ticari ilişkiyi ispat ettiği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nun 67/2. Fıkrasına göre ;bir davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
Kanuni düzenlemeye göre davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için takip tarihi itibari ile itirazında haksız bulunması yeterlidir. Diğer bir anlatımla kötüniyetli olması alacaklı bakımından getirilmiş bir koşuldur. Ancak itirazın haksızlığı tek başına icra inkar tazminatına hükmedilmesine elverişli değildir. Yani bu tazminata hükmedilmesi için takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesinin mümkün nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. (Yargıtay HGK 13/12/1967 Tarih, …- …) Diğer bir anlatımla alacağın likit ve belli olması gerekir.
Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Menderes İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalının 12.617,01 TL asıl alacağa yönelik yapılan itirazının İPTALİNE, takibin takip talebinde belirtilen şartlar altında DEVAMINA,
2-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 861,91 TL nispi harçtan, peşin alınan 152,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 709,52 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 152,39 TL peşin harç, 256,50 TL tebligat ve posta gideri ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.989,59 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT. hükümlerine göre 12.617,01 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
16/10/2023
Katip …
¸E-imza
Hakim …
¸E-imza