Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1032 E. 2023/170 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1032 ESAS
KARAR NO : 2023/170 KARAR

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2022
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ K.TARİHİ :10/03/2023
Mahkememizde görülen Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin mermer, kuvars, granit işleme ve satışı yaptığını, müvekkilinin … – …’den mermer, kuvars, granit taşlarını üzerine istiflemek üzere demir sehpa yapmasını istediğini, sehpanın kullanım amacını gösterdiğini, monte edilecek yeri ve istiflenecek mermer ve taşları gösterdiğini, 27/07/2022 tarihinde davalı tarafından işin tamamlandığını, teslimden 12 saat sonra sabaha karşı sehpanın ayağının kırıldığını ve devrildiğini, üzerinde bulunan mermer, kuvars plakalar ve değerli taşların kırıldığını, kazadan sonra davalının sehpanın destekleyici demirlerinin olması gerektiğinden daha önce yapıldığını, temellerinin zayıf olduğunu, sehpanın onarımını kırılmadan sonra aynı sabah müvekkilinin iş yerine gelerek yaptığını, ancak zararı gideremediğini, davalının yapılan işteki sıfatının imalatçı olduğunu, uyuşmazlığın imalatçının sorumluluğu çerçevesinde de değerlendirilmesi gerektiğini, olaydan sonra yapılan keşifte kırılan taşların değerinin belirlendiğini, müvekkilinin zararının bu kadar olmadığını, taşları işleyerek sattığı için taşların işlenerek satım bedeli ve davacının tam zararının hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin yaptığı zararın üretilen sehpanın güvensiz ve ayıplı olmasından kaynaklı olduğunu, açıkladığı nedenlerle; 150.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davacının İzmir 10. Sulh Mahkemesi’ne başvurarak delil tespiti mahiyetinde … D. İş sayılı dosyadan tespit yaptırdığını, bu dosyada bilirkişi tarafından yapılan tespitleri kabul etmediklerini, rapor veren bilirkişinin mesleği ve uzmanlığının İnşaat Mühendisliği olduğunu, dava konusu sehpanın çelikten olduğunu ve Makine Mühendisi’nin uzmanlık alanında olduğunu, alınan raporun geçersiz olduğunu, sehpa imalatında kullanılan malzemenin NPU içi dolu ve kırılması mümkün olmayan en güçlü demir malzeme olduğunu, yapılan sehpada profil demir değil NPU malzeme kullanıldığını, belirtildiği şekilde sehpa ayaklarını kırılmasının söz konusu olmadığını, sehpanın sipariş edildiği şekilde teslim alındığını ve mermerlerin istiflenerek kullanılmaya başlandığını, sehpanın sipariş edildiği şekilde imal edilmemiş olsaydı sehpanın iade edileceğini ve kullanmaya başlanmayacağını, davacının eserin muayenesini de yapmadığını ve doğrudan sehpayı yükleme yapmak suretiyle teslim alır almaz kullanmaya başladığını, açıkladığı nedenlerle; davacının davasının reddini, dava giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat davasıdır
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
Davanın konusu eser sözleşmeleri TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Gaziemir Vergi Dairesi Müdürlüğü ‘nün 30.12.2022 tarihli cevabi yazısında davalının işletme hesabına göre ve VUK 177 maddesine göre 2. Sınıf tacir kapsamında defter tuttuğu bildirilmiştir.
Defter tutma hadlerini düzenleyen Vergi Usul Kanunun 177.maddesi;
“Aşağıda yazılı tüccarlar, I.inci sınıfa dahildirler:
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı
7.200.000.000 (400.000 TL) lirayı veya satışlarının tutarı 8.640.000.000 (570.000 TL) lirayı aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri
safi iş hasılatı 3.600.000.000 (200.000 TL) lirayı aşanlar;
3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (400.000 TL) lirayı aşanlar;
4. Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukardaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.);
5. Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzelkişiler (Bunlardan işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilir.);
6. İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler” şeklindedir.
Davalının faaliyetlerinin sınırı esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Dolayısıyla ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur. Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK 4.maddesinde düzenlenen hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Davalı gerçek kişi olup tacir değildir. Dolayısıyla ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur. Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK 4.maddesinde düzenlenen hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK’nun 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde gönderilme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır