Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/986 E. 2022/314 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/986
KARAR NO : 2022/314

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirket nezdinde …. No’lu ” Genişletilmiş Kasko Filo Sigorta Poliçesi” ile sigortalı … plakalı aracın 02/04/2018 tarihinde, davalıların murislerinin maliki ve yine davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın kusurlu olarak çarpması neticesinde hasarlandığını, kazadan hemen sonra kaza yerine gelen polisler tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında da görüleceği üzere; Karayolları Trafik Kanununun 56/1-a maddesinin ihlal edilmiş olduğunun belirtildiğini, davalının kazanın oluşumunda %100 ve asli kusurlu olduğunu, Nitekim 02/05/2018 tarihli ‘Kesin Ekspertiz Raporu’ ile poliçe genel şartlarına uygun olarak karşı yanın müvekkili şirkete sigortalı araca çarpması nedeni ile meydana gelen hasarın tespit edilerek hasar tazminatının hesaplandığını ve tazminat tutarı olarak 10/05/2018 tarihinde 53.303,44- TL, 18/05/2018 tarihinde 9.594,62-TL ve 25/05/2018 tarihinde 1.708,64TL olmak üzere toplam 64.606,70-TL ödendiğini, müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödenen tazminat tutarından davalının kusuru oranında bakiye kalan 57.140,70-TL için müvekkili şirketin bu hususta sigortalısının 3. şahıslara karşı olan talep ve dava hakkını halefiyet ilkesi gereğince temlik aldığını, nitekim müvekkili şirketin rücu talebini rücu talep yazısı ile bildirerek ödemenin yapılması gerektiğinin ihtarında bulunduğunu, lakin müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava konusu trafik kazası sonucu sigortalılarına ait araçta oluşan hasar nedeniyle ödenen tutarın tahsili için İzmir ……… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borca itiraz edildiğini, icra dosyasına sunulmuş olan bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere borçlu davalıların itirazının kötüniyetli ve icra takibini uzatma amaçlı olduğunu, davalılar tarafından her ne kadar ödeme emrine itiraz edilmişse de gerek ödeme emri gerekse takip taleplerinin incelenmesinde borcun sebebinin açık ve net şekilde belirtildiğinin görüldüğünü, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını, açıklanan nedenler ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı borçluların İzmir …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasına vaki borca itirazının iptaline ve takibin devamına, haksız ve zaman kazanma amacına yönelik itirazda bulunan davalı borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamaması nedeniyle AAÜT madde 16/2c uyarınca davalı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …. ….cevap dilekçesi ile özetle; Olay tarihinde alkol bağımlısı olan ve daha önceden alkollü araç kullanması nedeniyle ehliyetine uzun yıllar el konulan davalı abisi …’ın, annesi olan 2019 yılında vefat eden Nuran Kontaş’a ait … plaka sayılı aracını kullanmak için kendisine verilmemesi nedeniyle annesiyle tartıştıklarını, annesinin abisine alkollü araç kullandığından ve ehliyetine el konulduğundan aracını vermek istemediğini, akabinde abisinin sinirlenerek evden çıkarken gizlice her zaman masanın üstünde bulunan kontak anahtarını alarak evin önündeki park halindeki aracı alarak bir kafeye gittiğini ve burada alkol alarak Ordu İli şehir merkezine doğru yola çıktığını, tam şehir merkezinde sollama yaparken karşı şeride geçerek 61 K 10972 sayılı tır ve çekicisiyle çarpıştığını, bu tırın da karşı şeride geçerek…… plakalı Tofaş marka taksiye çarptığını ve bu araçlara da davaya söz konusu olan … plaka sayılı tır ve çekicisinin çarpması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, annesinin, davalı abisi olan …’ ın kendisinden habersiz, gizlice aracının kontak anahtarını çalmasıyla ilgili kolluk makamlarına şikayette bulunduğunu, davalı abisinin alkollü olması nedeniyle toptancı bir yaklaşımla tüm kusur ona verilerek trafik ekiplerince tutanak tutulduğunu, oysaki Adli Tıp Trafik İhtisas Kurulundan tam kusur raporu alınarak sonucuna göre işlem yapılması gerektiğini, bu sebeple kusur durumunun yetkili kuruldan tespitini talep ettiklerini, yine dava konusu araç ile ilgili olarak 13.06.2018 tarihinde 11.367 TL tırın çekicisine, 18.07.2018 tarihinde ise 7.466 TL tırın kendisine ve Tofaş marka araca 12.000 TL Halk Sigorta tarafından ödeme gerçekleştirildiğini, dava konusu tırın, kazada en az zarar gören ve en son kaza yapan araç olduğunu, 61 plakalı asıl çarpılan tıra taraflarınca toplamda 178.667 TL ödeme yapıldığını, ancak dava konusu …Sigorta’nın mevcut hasarının çok üstünde fahiş bir meblağ ve fiyat istediğini, kazayla ilgili olmayan hususların da fiyata dahil edilmiş olunabileceğini, yapılan işin yapıldığı tarih ve rayice göre bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, davacının icra inkar tazminatına ilişkin isteminin reddine karar verilmesi gerektiğini, müteveffa annesinin Halk Sigorta’nın davacı …Sigorta’ya yaptığı ödemelerle ilgili o tarihte Halk Sigorta yetkilileri ile görüşerek ve kendileri ile anlaşarak kendisine bir ödeme planı çıkartıldığını, 12 ay aylık 4.100 TL olacak şekilde 11 ay taksitleri düzenli bir şekilde ödediğini ve taksitleri öderken son taksiti ödeyemeden vefat ettiğini, kalan son taksiti davalı abisi …’ın Halk Sigorta’ya ödediğini, davacı tarafından açılan bu davada , davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını, ayrıca iş bu davada 1 yıllık hak düşürücü sürenin de sayın mahkemece dikkate alınmasını talep ettiklerini, davacının İzmir 8.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki borca itirazının iptali ile talebinin reddine ve takibin durdurulmasına ve iptaline, Yüksek Mahkeme kararıyla tespiti yapılan likit ve muayyen olmayan alacak ile ilgili istenen icra inkar tazminatı talebinin reddine, arabuluculuk, yargılama gideri ve diğer ücretlerin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
DAVA: Sigortacı tarafından kasko sigorta sözleşmesine istinaden sigortalısına yapılan ödemenin kazaya karışan karşı araç sürücüsünden rücuen tahsili istemiyle açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı sigorta şirketi, kasko poliçesi ile sigortalanan sigortalısına ait araca, davalı Gökhan Şimşek’in yönetimindeki aracın çarpması nedeniyle sigortalısına ait araçta meydana gelen hasar bedelini sigortalısına ödediğini, sigortalının haklarına halef olduğunu belirterek bu bedelinin zarar sorumlu olan davalılardan rücuen tazmini için yapılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir.
6102 SK.nun 1472.maddesinde Halefiyet “ Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”şeklinde düzenlenmiştir. Maddede de belirtildiği gibi sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı hangi nedene dayalı olarak hangi dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edecektir.
HMK.nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK.nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde ticari dava “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davaları ticari dava olarak sayılmıştır.
Somut olayda ihtilaf meydana gelen haksız fiilden ve hasardan davalıların sorumlu olup olmadığı hususuna dayanmaktadır.
Yargıtay 17.HD. Başkanlığının 2013/573-2095 esas karar sayılı, Yargıtay 5. HD’nin 2021/14628 esas, 2022/648 karar sayılı 24/01/2022 tarihli kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararı gibi emsal kararlar dikkate alındığında davacı sigorta şirketinin, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerektiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararının gerekçesinde ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur.” şeklinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda davacı ancak sigortalısının sahip olduğu dava hakkına halef olabilecektir. TTK.5 maddesi (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine” bakmakla görevlidir. Hükmüne göre her ticari işle ilgili dava ticari dava olarak kabul edilemeyeceğinden işbu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerekir.
TTK.nun 5/3. Maddesine göre Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı,TTK’nun 4/1. Fıkrasında sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, dava dışı sigortalı tacir olsa da davalı tacir olmadığından gerçekleşen haksız fiilin TTK’nun 4/1. Maddesi uyarıca nispi ticari iş olarak da kabul edilemeyeceği, iş bu davada görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmakla görev dava şartı olduğundan HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından açılan işbu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- HMK.nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde istemde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3- HMK.nun 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza