Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/942 E. 2022/782 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/942
KARAR NO : 2022/782

DAVA : Rücuen Tazminat (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 01/06/2016
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, sigortalısı olan …. Tic. A.Ş.’nin Çiğli’deki fabrikasında 08/07/2015 tarihinde davalının imalatçı-tedarikçi-montajcısı olduğu 2.25 ton kapasiteli gezer köprülü vincin kancasının yerinden çıkıp üzerine düşmesi sonucu “…” marka film sarma makinesinde ve bazı ekipmanlarında maddi zarar oluştuğunu, yapılan tespit ve alınan ekspertiz raporu ile zarara neden olan kancanın yerinden çıkarak düşmesinin sebebinin “davalının montaj hatası olduğunun” belirlendiğini, bu durumun davalının kendi ekipleri tarafından yapılan servis raporu ile de sabit olduğunu, hasarın tespitinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında yapıldığını, müvekkilinin, sigortalısına zarar miktarı olan 169.526,95-TL’yi 04/11/2015 tarihinde ödeyerek onun hakkında halef olduğunu belirterek, 169.526,95-TL’nin 04/11/2015 ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının TTK’nın 1472. maddesi gereğince sigortalının halefi olmadığını, halefiyet hakkı kazanmadığını ve dava hakkının bulunmadığını, davaya konu olayın 08/07/2015 tarihinde saat:14.00 civarında gerçekleştiğini, davacının ….. poliçe numaralı Makine Kırılması Sigorta Poliçesinin düzenleme tarihinin 08/07/2015 olduğunu, poliçenin düzenleme saatinin ve acentenin hazırladığı poliçenin davacı şirketçe onaylandığı ve geçerli olduğu zamanın davacının resmi ve değiştirilemez kayıtlarından bilirkişi incelemesi suretiyle belirleneceğini, davacının ilk ekspertiz tarihinin 08/07/2015 ve poliçeye göre peşinatın ödeneceği tarihin 08/07/2015 olduğunu, sigortalının önceki poliçe süresi dolduğu halde ya da geçerli bir poliçe bulunmadığı halde o güne kadar yapılmamış olan yeni makine kırılması poliçesinin 08/07/2015 tarihinde kazanın gerçekleşmesinden sonraki saatlerde düzenleme saati içermeyecek şekilde hazırlandığını, buna göre davacının sorumluluğu başlamadan rizikonun meydana geldiğini ve davacı tarafından ödenmemesi gereken sigorta tazminatının ödendiğini, bu bakımdan davacının sigorta tazminatı sorumluluğunun doğmadığını, ayrıca sigorta tazminatı bedeli ödendiği ileri sürülen sarma silindirinin demirbaş listesinde yer almadığını, dolayısıyla poliçeye göre bunun teminat kapsamında kalmadığını, ortada olduğunu, poliçe şartlarına aykırı uygulama yapıldığını, davacı tarafça düzenlettirilen ekspertiz raporunda hasarlandığı ileri sürülen makinenin imal tarihinin, yaşının ve satın alma tarihinin boş bırakılarak yazılmadığını, 15 yaş üzeri makinelerin teminat harici olduğunu, müvekkiline sigortalı tarafından usulüne uygun olarak süresi içinde bir ayıp ihbarının yapılmadığını, davaya dayanak yapılan ve müvekkili ekipleri tarafından düzenlendiği ileri sürülen servis raporunun gerçek dışı olduğunu, sunulan 09/07/2015 tarihli “taraflar arası tutanak” olarak tanımlanan adi yazılı kağıt altında tarafların imzalarının bulunmadığını, böyle bir belgenin düzenlenmediğini, davacının sigortalısının İş Yasası’na göre zorunlu olarak raylı sistem tavan vinci operatörlük belgesine sahip ehil bir personeli tarafından kullanılmamış olan vinçten kaynaklandığı ileri sürülen hasardan dolayı müvekkilinin sorumluğunun bulunmadığını, ayrıca imal tarihine göre yıpranma bedeli düşülmeden ödeme yapıldığını, hurda bedelinin dahi dava konusu istekten mahsup edilmediğini, ödeme tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini, ticari faiz isteğinin de yasal dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; sigortalıya yapılan hasar bedeli ödemesinin, hasara sebebiyet verdiği ileri sürülen davalıdan rücuan tazmini istemine ilişkindir.
Davacı, sigortalısına Akbank aracılığıyla 04/11/2015 tarihinde 169.526,65 TL tutarında hasar ödemesi yapmış, sigortalıdan ibraname ve temlikname alarak dosyaya sunmuştur.
Mahkememizce dava dışı sigortalı şirkete yazılan yazıya verilen 15/12/2016 tarihli cevapta; dava konusu olay sırasında vincin şirket personellerinden İsmail Akça isimli kişi tarafından kullanıldığı bildirilerek, bu kişiye ait işe giriş evrakları ve vinç kullanım ve eğitim sertifikası örneği gönderilmiştir.
Davalı vekili bu yazıya karşılık; gönderilen sertifikanın gayri resmi olarak alınmış bir sertifika olduğunu, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 05/04/2011 tarihli ve 29 sayılı, 2918 sayılı KTK’nın 42. maddesi gereğince raylı sistem tavan vinci kullanacakların Raylı Sistem Tavan Vinci Operatörlük Belgesi almasının zorunlu olduğunu, dava dışı şirket tarafından vinci kullandığı bildirilen İsmail Akça isimli kişinin bu nitelikte bir belgeye sahip olmadığını, böylece vinci ehliyetsiz olarak kullandığının ortaya çıktığını, dolayısıyla dava dışı şirketin zararın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu belirtmiştir.
Davacı sigorta şirketi ile dava dışı …. Tic. A.Ş. arasında 02/07/2015 başlangıç-31/12/2015 bitiş tarihli …poliçe numaralı Makine Kırılması Sigorta Poliçesi düzenlenmiştir. Poliçede ödenecek prim miktarı 42.522,31 TL olarak belirlendikten sonra, 10.642,31 TL tutarındaki peşinatın 08/07/2015 tarihinde, kalan 5 taksitin ise ilerleyen aylarda 6.382,00’şer TL olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. Poliçenin ilk sayfasının sonunda ise düzenleme tarihi 08/07/2015 olarak gösterilmiştir.
Davalı vekili; dava konusu olayın 08/07/2015 tarihinde gerçekleştiğini, olayın gerçekleştiği sırada ortada düzenlenmiş ya da yenilenmiş bir poliçenin bulunmadığını ileri sürmüştür. Davacı vekili; olayda TTK’ya göre halefiyet hükümlerinin uygulanacağını, bu mümkün olmasa dahi en azından alacağın temliki hükümlerine dayalı olarak da bu alacağın istenebileceğini belirtmiştir.
Davalı sigorta şirketinden gelen yazı cevabında; poliçenin 08/07/2015 tarihinde saat 09.05’te onaylanıp yürürlüğe konduğu, ilk prim taksitinin 31/12/2015 tarihinde 10.642,31 TL olarak ödendiği bildirilmiştir.
Davalı vekili itirazlarında 4 ana konuya dayanmıştır; birincisi; “dava konusu olayın gerçekleştiği sırada henüz kurulmuş bir sigorta poliçesi ilişkisinin bulunmadığı, poliçenin düzenlenme tarihi ile olayın meydana geldiği tarihin aynı tarih olması, poliçede düzenlenme ve onay saati konusunda herhangi bir açıklık bulunmaması”; ikincisi; “vincin yeterli ve gerekli operatörlük belgesine sahip olmayan kişiye kullandırılmış olması”; üçüncüsü; “hasara uğradığı ileri sürülen makinenin demirbaş listesinde yer almayıp poliçe teminatı kapsamında kalmaması”; dördüncüsü ise; “davacı tarafın dava dilekçesinde alacağın dayanağı olarak sadece halefiyet hükümlerine dayanması, alacağın temliki hükümlerine dayanmaması, bu konuda müvekkiline yapılmış bir ihtarın ve müvekkilinin temerrütünün söz konusu olmaması, bu aşamadan sonra alacağın temliki hükümlerine dayanılmasının ancak ıslah yoluyla mümkün olabileceği” yönündeki itiraz ve hususlardır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “08/07/2015 tarihinde gerçekleşen dava konusu hasarın oluşunda kimin, ne şekilde ve ne oranda kusurlu olduğu, bu olay nedeniyle dava dışı sigortalı şirkete ait film sarma makinesinin ve ekipmanlarının uğradığı hasar miktarının ne olduğu, olayın gerçekleştiği tarih ve saat itibariyle ortada dava dışı şirket ile davacı sigorta şirketi arasında kurulmuş bir sigorta poliçesi ilişkisinin ve bu anlamda davacı sigorta şirketinin sorumluğunun bulunup bulunmadığı, makinedeki hasarın poliçe teminatı kapsamında kalıp kalmadığı, olayda halefiyet hükümlerinin mi yoksa alacağının temliki hükümlerinin mi uygulanacağı, bu çerçevede davacının davalıdan sigortalısına ödediği dava konusu tutarın tazminini isteyip istemeyeceği, olayda uygulanması gereken faiz türünün ne olduğu” konularındadır.
Davalı sigorta şirketine yazılan yazıya verilen cevapta; 08/07/2015 tarihinden önce mevcut poliçenin kayıtlarında bulunmadığı, ……… numaralı poliçenin 08/07/2015 tarihinde saat 09.05’te onaylanıp yürürlüğe girdiği, ilk prim taksitinin 31/12/2015 tarihinde 10.642,31 TL olarak ödendiği bildirilmiştir.
Poliçe 08/07/2015 günü saat 09.05’te onaylanmış ise de ilk taksitinin 31/12/2015 tarihinde ödenmesi nedeniyle poliçe ilişkisi bu tarihte kurulmuş sayılacak olup; dava konusu olayın gerçekleştiği tarihte her ne kadar bir poliçe ilişkisi yok ise de davacı tarafın sigortalısına yaptığı ödeme nedeniyle alacağın temliki hükümlerine göre başvuru hakkı bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına değer verilmemiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu’na yazılan yazıya verilen cevapta; gezer köprülü vinç (raylı sistem) kullanılabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı veya Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yetkilendirilen kurumlarda verilen eğitim sonunda yapılan sınavda başarılı olanlar için düzenlenen “Kaldırma, Taşıma Raylı Sistem Tavan Vinci İş Makinesi Kullanma Yetki Belgesi” veya “Kaldırma, Taşıma Raylı Sistem Köprülü Vinci İş Makinesi Kullanma Yetki Belgesi” alınmasının zorunlu olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili; dava konusu vincin müvekkilinin sigortalısı tarafından davalıdan satın alındığını, arada eser sözleşmesinin bulunduğunu, vincin kanca kısmında davalı elemanlarının yaptığı işlemden sonra vinç ile çalışılırken kanca kısmının yerinden çıktığını ve çalışma alanında müvekkiline ait bazı emtiaların üzerine düşerek zarara neden olduğunu belirtmiş, 25/06/2015 tarihli servis raporu örneğini dosyaya sunmuştur.
Mahkememizce, dava konusu “…” marka film sarma makinesi ve ekipmanları üzerinde keşif yolu ile bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Makine mühendisi bilirkişi … hazırlayıp mahkememize sunduğu 26/03/2018 tarihli raporunda özetle; davalı şirket tarafından kurulumu tamamlanan köprülü vincin montaj ve devreye alma işlemlerinin 13/04/2015 tarihinde tamamlandığını, köprülü vinç bedelinin KDV dahil toplam 64.500,00 Euro olduğunu, dava dışı …. Tic. A.Ş. tarafından 13/04/2015 tarihli e-fatura ile davalı şirkete ödendiğini, bu tarihten itibaren dava dışı şirket tarafından kullanılmaya başlandığını, davalı şirketin servis teknisyeni ile dava dışı …. Tic. A.Ş. müşteri temsilcisi tarafından imzalanmış olan “………” antetli 08/07/2015 tarihli servis raporunda “sahada yapılan tespit sonucu yerinden çıkan kanca gagasının ve somunun proje imalat ölçülerine uygun ve hatasız olduğu, …söz konusu arızanın sistemin tesliminden sonra sahada yapılan kanca gagası değişiminin hatalı yapılmasından kaynaklandığının belirlendiği” hususunun belirtildiğini, yerinden çıkan kanca gagasının ve somunun yenisi ile değiştirildiğini ve müşteri isteği doğrultusunda eski parçaların müşteri sahasında bırakıldığını, kancanın 25/06/2015 tarihinde davalı tarafından değiştirildiğini, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında aldırılan 27/08/2015 havale tarihli raporda “kazanın kancayı sabit tutmaya yarayan somunu kilitleyen emniyet cıvatasının yanlış yere takılması sonucunda oluştuğu” tespitine varıldığını, dava dışı………….’ya davalı şirket tarafından vinç kullanımı ve bakımı konusunda bir sertifika verildiğini, keşif günü dava konusu kontak rulonun muhafaza edildiği sandığın açılarak gözle detaylı bir şekilde incelendiğini, yapılan muayenede kayda değer bir hasar olmadığının görüldüğünü, dosya içeriğinde yapılan incelemede de hasar gördüğü ileri sürülen kontak rulo ile ilgili olarak gerek fabrika teknik personeli gerekse imalatçı firmanın teknik ekibi tarafından hazırlanan kontak rulo hasarına ilişkin bir test raporunun görülmediğini, sadece Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tespit dosyasında kontak rulonun tam hasar gördüğünün belirtildiğini, yapılan piyasa araştırmasında kontak rulo tabir edilen silindirlerin tamir edilebileceği, halen piyasada sektörde kullanıldığı ve belirli ömür saatini tamamladıktan sonra belli işlemlere tabi tutularak onarım görüp revize edilerek tekrar fabrikada kullanıldığı bilgisine ulaşıldığını, dolayısıyla kontak rulonun da onarımının yapılabileceğini, vinç kancasının düşme sebebinin kancayı sabitlemeye yarayan somunun montajını yapan ekibin emniyet primini yuvasına tam olarak oturtmayışından kaynaklandığını, dosya içerisinde bu işlemi kimin yaptığına ilişkin bir belgeye rastlanmadığını, vinç kancasının tavan vincinin iki yıllık garanti kapsamında düştüğünü, kontak rulonun kullanılmasının sakıncalı olduğuna dair imalatçı firma veya davacı şirketin ekspertiz raporuna eklenmiş bir test raporu veya teknik raporun bulunmadığını, vinci kullanan kişinin sertifikası İSG mevzuatı gereği yasal bir belge olmamakla birlikte vinci o anda kullanan kişinin vinç kancasının düşmesine doğrudan doğruya bir etkisinin olmadığını, rulo üzerinde ciddi bir ezik, kırık, çatlak ve kopukluk belirlenmediğini bildirmiştir.
Mahkememizce, bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle; “davalı üretici ile dava dışı sigortalı şirket arasında 19/11/2014 tarihli sözleşmenin imzalandığı, bu sözleşme ile davalının “2 x 25 ton’luk çift kiriş arabalı gezer köprülü vincin imal, otomasyon, aksesuarlarının imali, nakliyesi, montajı ve devreye alınması” işini yüklendiği, bu taraflar arasında eser sözleşmesinin bulunduğu, işin garanti süresinin 2 yıl olduğu, kurulumun, montaj ve devreye alınmasını işleminin 13/04/2015 tarihinde tamamlandığı, dava konusu olayın ise 08/07/2015 tarihinde garanti süresi içerisinde gerçekleştiği, eserin bedelinin dava dışı sigortalı tarafından davalıya ödendiği, olay günü vincin kancasının yerinden çıktığı, dava dışı sigortalı şirketin müşteri temsilcisi ile davalının servis yetkilisi tarafından 08/07/2015 tarihinde düzenlenen ve imzalanan servis raporunda “yerinden çıkan kancanın gagasının ve somununun proje imalat ölçülerine uygun ve hatasız olduğu, arızanın sistemin tesliminden sonra sahada yapılan kanca gagası değişiminin hatalı yapılmasından kaynaklandığı” şeklinde tespite varıldığı, bu işlemin kim tarafından yapıldığının belli olmadığı, buna ilişkin bir tutanak da bulunmadığı, her ne kadar vinci kullanan kişinin yeterli düzeyde belgesi yok ise de bilirkişi raporunda da belirlendiği şekilde bu kişinin dava konusu olaya sebebiyet vermediği, zarar gördüğü ileri sürülen kontak rulonun kullanılmasının sakıncalı olduğu yönünde yapılmış bir test raporunun veya teknik servis raporunun da bulunmadığı, yapılan keşifte hasar gördüğü ileri sürülen vincin kancası ve film sarma ünitesinde herhangi bir hasar belirtisine rastlanmadığı, kullanılmasında sakınca olduğuna ilişkin herhangi bir tespit ya da tutanak bulunmayan dava konusu ünitenin muhtemelen tedbir amaçlı olarak kullanılmadığı kanaatine varıldığı, zararın ve zarara sebebiyet veren olayı gerçekleştirenin davalı olduğu yönündeki ispat yükünün davacı tarafta olduğu ancak davacı tarafça davalının üretiminden ya da montajından kaynaklı bir sorunun varlığı ve zararın oluşunda davalının kusurlu ve sorumlu olduğu konusunda mahkememizde kanaat oluşturacak nitelikte delil sunulmadığı, davanın ispatlanamadığı” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE” ilişkin 08/05/2018 tarihli, …… Esas ve ……. Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı istinaf kanun yoluna gidilmiştir.
Mahkememiz kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 21/10/2021 tarihli,…. Esas ve …. Karar sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
Bu kararın gerekçesinde;
“Dava, makine kırılması poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez.
Somut olayda uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır.
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 26/03/2018 tarihli bilirkişi raporu ile tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu arasında çelişki mevcuttur.
Hal böyle olunca mahkemece, dosyanın iki makine mühendisi (vinç konusunda uzman), bir sigorta hesap uzmanından oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, dava konusu uyuşmazlık hakkında taraf vekillerinin iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporlarına karşı itirazları ve dava konusu olayla ilgili daha önce yaptırılan tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu da ayrıntılı olarak incelenmek sureti ile, davalının, dava konusu makine kırılması poliçesine konu zarardan kaynaklanan sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı hususunun net olarak tespit edilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” denmiştir.
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş dosyasında makine mühendisi bilirkişi tarafından sunulan raporda; 08/07/2015 tarihinde saat 14.40 sıralarında bahse konu vinç aracılığı ile sahadaki WİNDER B sarıcısına boş bobin mili yükleme işleminden sonra vinçin boşa alınması sırasında vinç sisteminin operatör tarafından 50 kg ağırlığındaki kancası yerinden çıkarak WİNDER B kancası sarıcısı üzerine düştüğü, MİLL ROLL (Üretilen filmin sarıldığı çelik rulo), FİLM (Üretimi yapılan BOPP gıda ambalaj filmi, KONTAKT RULO (Karbon fiber çekirdekli kauçuk kaplama yapılmış, baklava desenli yiv açılmış özel rulo) makine aksamlarına zarar verdiğinin belirlendiği; vinç halatları ucuna bağlı yük taşımaya yarayan kancanın, düşmenin oluştuğu anda kancaya bağlı bir yük olmadığı, kazanın kancayı sabit tutmaya yarayan somunu kilitleyen emniyet civatasının yanlış yere takılması (emniyet piminin pasolu yuvaya oturması ve somunu kilitlemesi gerekmektedir) sonucunda oluştuğu; karşı tarafın (…. SAN. VE TİC. A.Ş.) tedarik ettiği ve montajını yaptığı vincin düşmesi sebebiyle meydana gelen olayda karşı tarafın …. SAN. VE TİC. A.Ş.’nin montaj kusurunun, vinç kancasını sabit tutmaya yarayan somunu kilitleyen emniyet civatasının (piminin) yanlış yere takılması sonucunda oluştuğu; davaya konu olay sebebiyle MİLL ROLL (Üretilen filmin sarıldığı çelik rulo), FİLM (Üretimi yapılan BOPP gıda ambalaj filmi, KONTAKT RULO (Karbon fiber çekirdekli kauçuk kaplama yapılmış, baklava desenli yiv açılmış özel rulo) makine aksamlarına zarar verdiği; davaya konu olan sebebiyle hasara uğrayan malzeme ve ekipmanların keşif ve tespit tarihi itibariyle değerinin 63.116,00 EURO olduğu bildirilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 21/10/2021 tarihli, …… Esas ve …….Karar sayılı kararı üzerine mahkememizce görevlendirilen iki makine mühendisi (vinç konusunda uzman) ve bir sigorta hesap uzmanı bilirkişiden yeni bir rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 01/06/2022 tarihli raporlarında özetle; bahsi geçen iş kazasının; kanca piminin somununa bağlandıktan sonra monte edilen emniyet piminin kendi yuvasına takılmamış olması nedeniyle meydana geldiğini, emniyet piminin kanca piminin üst kısmına gelen yere takıldığı hususunun dosya içinde bulunan fotoğraflarda görüldüğünü; dava dosyasının incelemesinde kancanın ne zaman ve kimin tarafından değiştirildiği konusunda net bir bilgi bulunmadığını ancak …….. San. ve Tic. A.Ş.’nin sözleşmesi gereği vermiş olduğu “2 yıllık garanti kapsamı” içinde değerlendirilmesinin uygun olacağını, hasar gören malzemelerin bedelleri için belirlenmiş olan 35.700,00 Euro masrafın gerektiğini; uyuşmazlık konusu “Zarar/Mal Sigortası” türlerinden olan Makine Kırılması Sigorta Poliçesinin 02/07/2015 başlangıç – 31/12/2015 bitiş tarihli…….sayılı olduğunu, sigortalısının ……….. TİC.A.Ş., riziko adresinin “……… İzmir” olarak gösterildiğini, anılan adresteki sigortalıya ait makine ve tesislerin 59.983.976,28 TL’ye kadar teminat altına alındığını; sigorta konusu mal/makinelerin değerlerinin tespiti bakımından ekspertiz çalışmasının 29/06/2015 tarihinde başladığını, yazılı mutabakatlı ekspetiz kıymet raporunun ise 21/07/2015 tarihinde düzenlendiğini, demirbaş/makine/tesisler için 66.482.000 TL ve elektronik demirbaş/makine ve tesisler için 5.931.740,00 TL kıymet taktir edildiğini; hasar gören …marka film sarma silindirinin sigorta değerinin 5.435.000 TL, sigorta bedelinin ise 5.439.467,12 TL olduğunu, riziko konusu işyerinin, yeni tesis edilmekte ve henüz deneme üretimine başlamış bir ticari işletme olduğunu; sigortacı ile sigortalı işyerinin bağlı olduğu … Holding arasında süregelen sigorta sözleşmeleri ve hatta bu holdinge özgü özel şartların bulunduğunu, bu bağlamda sigorta konusu ticari işletme bina ile mal/makinelerin değerlerinin tespiti bakımından ekspertiz çalışmasının 29/06/2015 tarihinde başlamış olduğunun anlaşıldığını, TTK’nın sigorta sözleşmelerini düzenleyen 1401 ve izleyen maddelerinden de anlaşılacağı üzere aslında tarafların sigorta sözleşmesinin esaslı unsurları üzerinde (bu bağlamda sigorta teminatının 02/07/2015 tarihinden itibaren geçerli olacağı konusunda) en geç 29/06/2015 tarihinde anlaşarak sigorta sözleşmesini kurduklarını, sigorta bedellerinin, teminat limitinin tespiti bakımından mutabakatlı ekspertiz raporunun düzenlenmesini beklediklerini; bu nedenle uyuşmazlık konusu bakımından TTK’nın 1458.maddesinde yer alan ve geçmişe etkili sigortayı geçersiz kılan hallerden söz edilemeyeceği kanaatine varıldığını; taraflar arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin kurulmuş olduğunun kabulü halinde uyuşmazlık konusu makine kırılmasının poliçe teminatı kapsamında kaldığı hususunun poliçe özel ve genel şartları ile açıkça görüldüğünü; davacı taraf sigortalısının bu hasardan kaynaklı zararının olay tarihi itibariyle 35.700,00 Euro olduğunu, 08/07/2015 tarihinde 1 Euro TCMB efektif satış kuru karşılığı 2,9774 TL olmakla bu zararın TL karşılığının 106.293,18 TL olduğunu, sözleşme özel şartları gereği 350 Euro’dan az olmamak üzere (350 Euro*2,9774= 1.042,09 TL dir) % 10 tenzili muafiyet (10.629,31 TL) uygulandığında 95.663,86 TL tazminat tutarının bulunduğunu; bu nedenle sigortacı tarafından (169.526,95 – 95.663,86)= 73.863,08 TL fazla ödeme yapıldığının belirlendiğini, TTK’nın 1472 maddesi uyarınca: sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceğini, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edeceğini, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebileceğini, sigortalı, sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olacağını, sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalının kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını koruyacağını; halefiyet ilkesinin geçerli olabilmesi için gerekli şartların; “geçerli bir sigorta sözleşmesi bulunması; sigorta kapsamında kalan bir zararın gerçekleşmiş olması; sigortalının, üçüncü kişilere karşı tazminat isteme hakkına sahip olması; sigortacının, sigorta tazminatını sigortalıya ödemiş olması” olduğunu; mahkemece verilen 14/05/2018 tarihli, 2016/729 Esas ve 2018/563 Karar sayılı karara esas alınan bilirkişi raporlarındaki görüşler ile, heyetlerinin teknik bilirkişileri tarafından varılan kanaatlerin örtüştüğünü, hukuki durumun ve delillerin takdirinin mahkemeye ait olduğunu; dava dosyasında kancanın ne zaman ve kimin tarafından değiştirildiği konusunda net bir bilginin bulunmadığını ancak davalı şirket ile sigortalı arasındaki sözleşme hükümleri gereği vermiş olduğu 2 yıllık garanti süresinin dolmamış olduğunu, söz konusu hatalı kanca takılması nedeniyle meydana gelen 3. kişi zararlarının garanti kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin mahkemenin takdirinde kaldığını; hasar gören malzemelerin onarımı için, hasar tarihi itibariyle 35.700,00 Euro masraf gerektiğini; her ne kadar uyuşmazlık konusu hasarın davacı ile sigortalısı arasındaki Makine Kırılması Sigorta Poliçesi Teminatı kapsamında kaldığı kanaatine varılmış ise de davacının davalıya rücu edebilmesi için gerekli olan TTK’nın 1472 maddesinde sayılı koşullardan “davalının kazanın oluşumunda etken kurulum hatasının bulunup bulunmadığı” hususunun dosya kapsamından anlaşılamadığını; mahkemece davacının davasında haklı görülmesi durumunda sigortalısına ödemesi gereken tazminat miktarının kaza tarihi itibariyle ve poliçe özel şartlarında yazılı % 10 tenzili muafiyet uygulandıktan sonra TL karşılığının 95.663,86 TL olarak hesaplandığını bildirmişlerdir.
Aldırılan bilirkişi raporu somut olaya uygun, hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
TTK’nın 1472. maddesi gereğince dava dışı sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava açma hakkı bulunduğu takdirde bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar, davacı sigorta şirketine geçeceği; vinci o anda kullanan kişinin vinç kancasının düşmesine doğrudan bir etkisinin olmadığı, benimsenen 01/06/2022 tarihli bilirkişi raporu ile önceki karara dayanak tutulan 26/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği şekilde; davaya konu arızanın sistemin tesliminden sonra sahada gerçekleştirilen kanca gagası değişiminin hatalı yapılmasından kaynaklandığı, kancanın ise ne zaman ve kimin tarafından değiştirildiği hususunun belirgin olmadığı, zararının oluşumuna davalının sebebiyet verdiği konusunda ispat yükünün davacı tarafta olduğu ancak davacı tarafça ispat yükünün yerine getirilemediği anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin olarak alınan 2.895,09 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭2.814,39‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Davalının yapmış olduğu posta ve tebligat ücreti olan 50,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 26.428,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2022

Katip…
¸E-imza

Hakim ….
¸E-imza