Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/915 E. 2022/909 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/915
KARAR NO : 2022/909

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/12/2021
KARAR TARİHİ : 04/11/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın İzmir Sanayi Sitesi Şubesi ile kredi borçlusu … ve müşterek-müteselsil kefil … arasında 06/04/2017 tarihli 5.000.000,00 TL bedelli, 22/01/2013 tarihli 1.750.000,00 TL bedelli, 15/01/2015 tarihli 3.500.000,00 TL bedelli, 29/12/2012 tarihli 300.000,00 TL bedelli ve 141/09/2012 tarihli 750.000,00 TL bedelli genel kredi ve teminat sözleşmelerinin imzalandığını, Beyoğlu 48. Noterliği’nden gönderilen 02/12/2019 kat tarihli 04/12/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile toplam 767.456,71 TL nakit borcun ödenmesinin ve halen cari olan … sayılı 11/11/2016 tarihli 30.000,00 TL bedelli teminat mektubunun ve 1 adet çek garanti bedeli olan 2.030,00 TL çek garanti bedelinin depo edilmesinin istendiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlu ve davalı kefil hakkında İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… takip sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, borçlu davalıların Kredi Garanti Fonu A.Ş. teminatlı kredisinin bulunduğunu ancak Kredi Garanti Fonu tarafından ödeme yapılmadığını, Kredi Garanti Fonu A.Ş. ile müvekkili banka arasında yapılan protokole istinaden Kredi Garanti Fonu A.Ş.’ye karşı sorumluluğun devam ettiğini, KGF tarafından gerçekleştirilecek ödemenin bankaca kurum adına tahsil edilmek üzere takip edileceğini, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşmaya varılamadığını, borçlu vekili ile yapılan indirim görüşmeleri, taksit istekleri gereğince kredinin KGF teminatlı olması sebebiyle yapılan yazışmaların ve KGF’den cevapların bekleniyor oluşu, pandemi koşulları gereğince uzun sürmesi sonrasında borçlunun indirimli rakamları ödemekten vazgeçmesi sonucu bu alacak davasını açma zorunluluğunun doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyasında tahsilde tekerrür olmamak üzere 767.456,71 TL nakit alacağın 04/12/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek % 46,80 temerrüt faizi, faizin % 5 gider vergisi ve 883,36 TL noter giderinin davalıdan tahsili ile halen meri bulunan 30.000,00 TL teminat mektubu ve çek karnesinden kaynaklı 1 adet çek karşılığı 2.030,00 TL çek garanti tutarı bedelinin nakdi teminat olarak depo edilmesine (gayri nakit risk alacakları nakde dönüştüğünde nakde dönüştüğü tarihten itibaren %46,80 işleyecek faizi ve % 5 gider vergisi isteklerinin bulunduğunu) yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava 768.340,07 TL harca esas değer üzerinden açılmıştır.
CEVAP ;
Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER ;
İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… takip sayılı dosyası, genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarnamesi, KGF ile yapılan yazışma, bilirkişi raporu.
GEREKÇE ;
Dava; genel kredi sözleşmesine dayalı alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu … arasında imzalanan ve davalının müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı 06/04/2017 tarihli 5.000.000,00 TL bedelli, 22/01/2013 tarihli 1.750.000,00 TL bedelli, 15/01/2015 tarihli 3.500.000,00 TL bedelli, 29/12/2012 tarihli 300.000,00 TL bedelli ve 14/09/2012 tarihli 750.000,00 TL bedelli genel kredi ve teminat sözleşmeleri nedeniyle davalının davacı bankaya nakit ve gayri nakit borcunun bulunup bulunmadığı, varsa dava tarihi itibariyle borç miktarının ne olduğu” konularındadır.
Davacı banka ile dava dışı … arasında 06/04/2017 tarihli 5.000.000,00 TL bedelli; 22/01/2013 tarihli 1.750.000,00 TL bedelli; 15/01/2015 tarihli 3.500.000,00 TL bedelli; 29/12/2012 tarihli 300.000,00 TL bedelli ve 141/09/2012 tarihli 750.000,00 TL bedelli genel kredi ve teminat sözleşmeleri imzalanmıştır. Bu sözleşmelerde davalı toplam 11.300.000,00 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil olarak yer almıştır.
Davacı banka dava dışı borçluya ve davalıya Beyoğlu 48. Noterliği’nden gönderdiği 04/12/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile “02/12/2019 tarihi itibariyle hesabı kat ettiklerini” bildirerek, toplam 767.456,71 TL nakit borcun ödenmesini ve halen cari olan … sayılı 11/11/2016 tarihli 30.000,00 TL bedelli teminat mektubu ile 1 adet çek garanti bedeli olan 2.030,00 TL’nin depo edilmesini istemiştir. İhtarname davalıya “adreste bulunamadığı” gerekçesiyle tebliğ edilememiş ve 07/12/2019 tarihinde iade edilmiştir. Sözleşmenin 13.maddesi ile “sözleşme adresinin yasal ikametgah olduğu, buraya yapılan tebliğlerin geçerli olacağı” hususunun davalı tarafça kabul ve taahhüt edilmiş olması sebebiyle ihtarname ile verilen 1 günlük süre eklendiğinde ve tatil günü gözetildiğinde davalının 10/12/2019 tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilmiştir.
İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu hakkında 767.456,70 TL’si asıl alacak, 21.949,26 TL’si işlemiş faiz, 1.097,45 TL’si BSMV ve 883,36 TL’si diğer olmak üzere toplam 791.386,77 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılmış ilamsız icra takibi olduğu; ödeme emrinin davalı borçluya 05/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği; davalı borçlunun 28/01/2020 tarihli dilekçesi ile; “alacaklı görülen tarafa takip konusu yapılabilecek hiçbir borcunun bulunmadığını, takip öncesinde temerrütünün olmadığını, taraflar arasında faiz, vade farkı, gecikme zammı vs. ödeneceğinin kararlaştırılmadığını, alacaklı görülen tarafından takipten sonra TBK gereği yasal faiz istenebilecek iken takip öncesinde ve sonrasında istenen ve yasal dayanağı bulunmayan işlemiş ve işletilecek faiz ile % 46,80 fahiş faiz oranını kabul etmediğini” ileri sürerek, borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilere itiraz ettiği görülmüştür.
KGF’den gönderilen yazı cevabında; Hazine destekli kefalet mevzuatında bankanın kredi alacağının KGF tarafından tazmin edilmesinden sonra dahi diğer borçlu ve kefiller hakkındaki icra takiplerinin kredi veren banka tarafından yürütüleceği ve KGF tarafından yapılan tazmin ödemelerinin banka tarafından alacağın tümü üzerinden yürütülen takip işlemlerinde takibe konu alacak miktarını düşürmeyeceği ve tazmin işlemi sonrasında kredi verenin tahsilatları tazmin edilen kefalet oranında kuruma aktarılacağı hususunun düzenlendiği; nitekim yüksek mahkeme emsal kararında da KGF tarafından yapılan ödemenin takip riskinden düşülerek hesap yapılmasının doğru olmadığı yönünde değerlendirme yapıldığı; Hazine destekli kefaletlerde kuruluşlarının takip işlemlerini yürütmemekte olduğu, takip işlemlerinin ilgili mevzuatın amir hükümleri doğrultuşunda kredi veren banka tarafından yürütüldüğü; Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve banka ile kuruluşları arasında düzenlenen protokol hükümleri doğrultusunda; Hazine destekli kefalet ile banka tarafından … firmasına 17/05/2018 tarihinde 500.000,00 TL tutarında kredi kullandırıldığı ve kuruluşlarının bu kredinin % 85’ine tekabül eden 425.000,00 TL kadarına kefil olduğu, yapılandırma isteğinin kuruluşlarına iletilmesi sonucu bu kredinin 09/08/2019 tarihinde yapılandırıldığı, kefalet sorumlulukları gereğince banka tarafından kuruluşlarından tazmin isteğinde bulunulduğu ve kuruluşları tarafından bankaya 20/07/2020 tarihinde 262.008,64 TL tazmin tutarının ödendiği; Hazine destekli kefalet ile banka tarafından … firmasına 16/04/2019 tarihinde 440.000,00 TL tutarında kredi kullandırıldığı ve kuruluşlarının bu kredinin % 80’ine tekabül eden 352.000,00 TL kadarına kefil olduğu, bu kefalet sorumlulukları gereğince banka tarafından kuruluşlarından tazmin isteğinde bulunulduğu ve kuruluşları tarafından bankaya 10/07/2020 tarihinde 352.000,00 TL tazmin tutarının ödendiği; yapılan bu tazmin ödemelerinin yazıda belirtilen esaslar kapsamında olduğu, kuruluşlarının alacağının devam ettiği ve takip işlemlerinin banka tarafından yürütülmesine devam edilmekte olduğu; yapılan tazmin ödemelerinin tahsilat niteliği taşımadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce dava dosyası ile davacı banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi … hazırlayıp sunduğu 01/09/2022 tarihli raporunda özetle; davacı banka ile dava dışı … arasında 29/02/2012 tarihli 300.000,00 TL limitli; 14/09/2012 tarihli 750.000,00 TL limitli; 22/01/2013 tarihli 1.750.000,00 TL limitli; 15/01/2015 tarihli 3.500.000,00 TL limitli ve 06/04/2017 tarihli 5.000.000,00 TL limitli genel kredi ve teminat sözleşmelerinin düzenlendiğini, sözleşmelerin tamamını davalının “müteselsil kefil” sıfatıyla imzaladığını, kefalet limitinin 11.300.000,00 TL olarak belirlendiğini; sözleşmelere istinaden dava dışı asıl borçluya 17/05/2018 tarihinde KGF teminatlı 500.000,00 TL tutarında taksitli ticari kredinin kullandırıldığını, 09/08/2019 tarihinde …-… numaralı kredi hesabında 202.561,89 TL ana para tutarının yapılandırıldığını, 1. taksit ödemesinin yapıldığını ancak takip eden taksitler ödenmediğinden kredi hesabının 02/12/2019 tarihinde 308.631,83 TL olarak kat edildiğini;… numaralı kredi hesabından 16/04/2019 tarihinde KGF teminatlı 440.000,00 TL taksitli ticari kredinin kullandırıldığını, kredinin esnek taksitle ödenmek üzere geri ödeme planına bağlandığını, kredinin bir taksidinin ödendiğini, kredi hesabının 02/12/2019 tarihinde 308.631,83 TL olarak kat edildiğini; gayri nakdi kredi açılarak 30.000,00 TL bedelli teminat mektubunun verildiğini, teminat mektubunun ödenmeyen 375,00 TL komisyon tutarının 02/12/2019 tarihinde 400,05 TL olarak katedildiğini, teminat mektubunun meri olup depo riskini oluşturduğunu; … numaralı hesabı üzerine çek karnesinin verildiğini, iade edilmeyen bir adet çek yaprağından dolayı 5941 sayılı yasa gereğince bankanın ödemekle yükümlü 2.030,00 TL depo riskinin doğduğunu; davalının 10/12/2019 tarihinde temerrüde düştüğünü, ihtar sonrası alacağın tahsili amacıyla davalı ve dava dışı borçlu aleyhine İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında ilamsız icra takibine başlandığını, 24/12/2019 takip tarihi itibariyle 767.456,71 TL’si asıl alacak, 20.337,61 TL’si işlemiş akdi/ temerrüt faizi, 1.016,88 TL’si BSMV, 883,36 TL’si masraf olmak üzere toplam 789.694,56 TL nakit ve 32.030,00 TL gayri nakit banka alacağından; 09/12/2021 dava tarihi itibariyle 767.456,71 TL’si asıl alacak, 733.688,61 TL’si işlemiş akdi/ temerrüt faizi, 36.684,43 TL’si BSMV, 883,36 TL’si masraf olmak üzere toplam 1.538.713,11 TL nakit ve 32.030,00 TL gayri nakit banka alacağından davalının tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, KGF tarafından kredilere 614.008,64 TL tazmin isteğinde bulunulduğunu, ancak KGF ile bankalar arasında yapılan protokoller ve yasal düzenlemeler gereği bu tutarın da kredi veren banka tarafından takibi yapıldığından borçtan düşülemeyeceğini, davacı bankanın dava tarihinden itibaren 767.456,71 TL asıl alacağın sözleşme hükümleri doğrultusunda yıllık % 46,80 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi raporu mahkememizce taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafça rapora karşı herhangi bir itiraz ileri sürülmemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 583. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır. Bu hususlar zorunlu şekil şartlarıdır.
Somut olayda; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu mütesslil kefil sıfatıyla imzalayan davalının kendi el yazısıyla kefalet türünü, limitini ve tarihini yazmış olması sebebiyle kefaletinin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda müşterek borçlu müteselsil kefil durumundaki davalı kefalet limiti doğrultusunda kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacaktır.
Genel kredi sözleşmeleri, nitelikleri itibariyle kredi işleminin temelini oluşturan ve kredi vereni öngörülen tutara kadar nakdi, ayni veya sorumluluk kredisi açmak, kullandırmak ve vadeye kadar geri ödeme isteğinde bulunmamak yükümlülüğü altına sokan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın, kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem için 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi ve sözleşme hükümleri gereğince belirlenecek faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini istemesi mümkündür. Burada istenebilecek faiz “akdi faiz” olarak nitelendirilen faizdir. Hesap kat edildikten ve bu durum usulüne uygun olarak borçluya bildirildikten sonra ise temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır. Bu durumda yapılacak iş; hesap kat tarihi ile banka alacağının belirlenmesi, kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında bu alacağa akdi faiz uygulanması, bulunan akdi faizin ana paraya eklenmesiyle bulunan toplam alacağa da temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönemde temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle bankanın toplam alacağının belirlenmesidir.
Bilirkişinin, davacı banka alacağının belirlenmesi için yaptığı hesaplama yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğundan, düzenlediği bilirkişi raporu açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Toplanan ve sunulan deliller, genel kredi sözleşmesi, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davacı banka ile dava dışı … arasında 29/02/2012 tarihli 300.000,00 TL limitli; 14/09/2012 tarihli 750.000,00 TL limitli; 22/01/2013 tarihli 1.750.000,00 TL limitli; 15/01/2015 tarihli 3.500.000,00 TL limitli ve 06/04/2017 tarihli 5.000.000,00 TL limitli genel kredi ve teminat sözleşmelerinin düzenlendiğini, sözleşmelerin tamamında davalının “müteselsil kefil” sıfatıyla yer aldığı, toplam kefalet limitinin 11.300.000,00 TL olarak belirlendiği, genel kredi sözleşmesinde davalının el yazısı ile kefaletin türünün, tarihinin ve limitinin yazılı olması nedeniyle kefaletin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli bir kefalet olduğu ve davalının sorumluluğunu doğurduğu, kefaletin sona erdiğine ilişkin bir savunma olmadığı gibi bir bildirimin de bulunmadığı, tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen sözleşmenin 11. maddesine göre müşterinin, banka tarafından kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının % 50 eklenmesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulanmasını ve bu tutarları ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiği, bu maddeye göre davacı bankanın en yüksek cari kredi faiz oranının yıllık % 36 olup, % 36 akdi faiz oranına % 30 eklenmesiyle bulunan yıllık % 46.80 faiz oranını uygulayabileceği, dolayısıyla davacı bankanın faiz isteğinin ve uyguladığı temerrüt faizinin genel kredi sözleşmesinin 11. maddesine ve akdi ve temerrüt faizi oranlarının TCMB tebliğlerine uygun olduğu, BSMV yönünden ise gider vergisi mükellefi olan davacı bankanın bu vergiyi vasıtalı bir vergi olması nedeniyle ve sözleşme hükmü gereği yansıtma yetkisinin olduğu, sözleşmenin 10.13 kefalet maddesinde ve 11. temerrüt maddesinde depo riskinin de kabul ve taahhüt edildiği; dava dışı asıl borçluya 17/05/2018 tarihinde davacı banka tarafından KGF teminatlı olarak 500.000,00 TL tutarında taksitli ticari kredinin kullandırıldığı, 09/08/2019 tarihinde yapılandırmaya gidildiği ancak 1. taksit ödendikten sonra izleyen taksitlerin ödenmediği, kredi hesabının 02/12/2019 tarihinde at edildiği; yine 16/04/2019 tarihinde KGF teminatlı 440.000,00 TL tutarında taksitli ticari kredinin kullandırıldığı ve geri ödeme planına bağlandığı, kredinin sadece bir taksidinin ödendiği, kredi hesabının 02/12/2019 tarihinde kat edildiği; ayrıca davacı bankanın dava dışı borçluya gayri nakdi kredi açarak 30.000,00 TL bedelli teminat mektubunu verdiği, teminat mektubunun ödenmeyen 375,00 TL komisyon tutarının 02/12/2019 tarihinde kat edildiği, teminat mektubunun mer’i olduğu ve depo riskini oluşturduğu; … numaralı hesabı üzerine çek karnesinin verildiğini, iade edilmeyen bir adet çek yaprağından dolayı 5941 sayılı yasa gereğince bankanın ödemekle yükümlü 2.030,00 TL depo riskinin bulunduğu; davalının 10/12/2019 tarihinde temerrüde düştüğü; KGF tarafından kredilere 614.008,64 TL tazmin isteğinde bulunulmuş ise de; gelen yazı cevabı, banka ile KGF arasında düzenlenen protokoller ve 31/10/2016 tarihli ve 2016/9538 sayılı Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının Cumhurbaşkanı Kararı ile değişik 6. Maddesi gereğince temerrüt sonrası takip işlemlerinin kredi verenlerce yürütülecek olması ve KGF tarafından yapılan tazmin ödemesinin tahsilat niteliğinin bulunmadığı; benimsenen bilirkişi raporuna göre davalının, davacı bankaya dava tarihi itibariyle 767.456,71 TL’si asıl alacak, 733.688,61 TL’si işlemiş akdi/ temerrüt faizi, 36.684,43 TL’si BSMV, 883,36 TL’si masraf olmak üzere toplam 1.538.713,11 TL nakit ve 32.030,00 TL gayri nakit borcunun bulunduğu anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile 767.456,71 TL nakit alacağın 10/12/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek % 46,80 temerrüt faizi, faizin % 5 gider vergisi ile 883,36 TL noter gideri ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Halen mer’i olan 30.000,00 TL tutarlı teminat mektubu bedelinin davacı bankada açılacak faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, teminat mektubunun nakde çevrilmesi durumunda davacı bankanın tazmin tarihinden itibaren mektup bedelini % 46,80 temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisi ile birlikte davalıdan isteyebileceğinin tespitine,
Davacı bankanın bankaya iade edilmeyen 1 adet çekten dolayı 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında keşideci dışındaki hamile ödemekle yükümlü olduğu 2.030,00 TL’nin davacı bankada faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭52.485,31 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 9.164,40 TL harcın ve 80,70 TL maktu peşin harcın düşülmesi ile kalan ‭43.240,21‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL başvurma harcı, 9.164,40 TL peşin harç ve 80,70 TL maktu peşin harç toplamı olan ‭9.304,4‬0 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 230,00 TL’si tebligat-posta gideri ve 1.000,00 TL’si bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 1.230,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Nakit alacak yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 102.517,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Gayri nakit alacak yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza