Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/857 E. 2022/169 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/857
KARAR NO : 2022/169

ASIL DAVADA;
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/03/2009

BİRLEŞEN İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
…/… ESAS SAYILI DAVASINDA;

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/03/2009
KARAR TARİHİ : 25/02/2022

Mahkememizde görülen davanın ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
…/… Esas sayılı asıl davada davacı … TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ vekili dava dilekçesi ile özetle; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki ticari ilişki sebebi ile nefaset kesintisi alacağının 145.500,00 TL olduğunu, bunun 1.000,00 TL’sinin …/… Karar sayılı karar ile karara bağlandığını, kalan 144.000,00 TL için bu davayı açtıklarını belirterek, 144.000,00 TL alacağın zarar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, müvekkiline verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dava dosyasında davacı yüklenici … PREFABRİKE YAPI ELEMANLARI VE TURİZM A.Ş. vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin imzalanan inşaat ve hafriyat sözleşmesinde bulunmayan ancak karşı tarafın onayı ile yaptığı bir takım ilave işlerin ve iyileştirmelerin olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 302.670,76 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasının Yargıtay’da olduğunu, anılan davada davacının isteğinin 1.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, temerrüt faizi istenemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan nefaset bedelinin tahsili; birleşen dava ise; sözleşme harici yapılan fazla iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacı-karşı davalısının … Prefabrik Yapı Elemanları ve Tur. A.Ş., davalı-karşı davacısının ise … Tarım Satış Koop. Birliği olduğu, karşı davanın konusu olan nefaset kesintisi isteği ile bu davanın konusunun aynı olduğu, delil olarak gösterilen dosyada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00 TL nefaset kesintisi yönünden karşı davanın kabul edildiği ve kararın 27/04/2011 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
21/09/2011 tarihli duruşmada karşı davanın bu davadan ayrılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce; “davamızın konusu olan nefaset kesintisi ile ilgili olarak …/… Esas ve …/… Karar sayılı dosyadaki kesin delil niteliğine sahip bilirkişi raporunda 145.500,00 TL nefaset farkının istenebileceğinin bildirildiği, bu raporun hüküm vermeye elverişli ve kesin niteliğini kazanmış olduğu” gerekçesiyle “Davacının davasının KABULÜNE; 144.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ilişkin 21/09/2011 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 13/12/2012 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile; “mahkemece kısmi davada alınan bilirkişi raporunun kesinleştiği kabul edilerek eldeki davada hüküm kurulduğu, oysa kısmi davanın onanmasına ilişkin Daire’nin 13/10/2010 tarihli kararında “karar altına alınan miktara göre onandığı, sair hususların incelenmediği” hususunun açıkça belirtildiği, böylece raporun kesinleştirilmediği, Hukuk Genel Kurulu’nun 18/04/2007 tarihli ve 2007/15-614 Esas, 2007/696 Karar sayılı kararında, daha önce açılan kısmi davada alınan bilirkişi raporunun sonradan açılan ikinci davada hakimi bağlamayacağı, zira; bilirkişi raporunun kesinlik kazanması ve kazanılmış hak teşkil etmesinin ilk davadaki miktar için olduğuna karar verildiği, mahkemece yapılması gereken işin, yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyetiyle mahallinde inceleme yapılarak eserde meydana gelen nefaset tutarını tüm dosyadaki delillerle birlikte hesaplatmak, önceki davada alınan miktardan fazlasını hüküm altına almaktan ibaret olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma gerekçesi doğrultusunda rapor aldırılması amacıyla keşif yapılması istemiyle Germencik Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
İnşaat Mühendisi bilirkişi …, Makine Mühendisi bilirkişi …, Gıda Mühendisi bilirkişi …, Mali Müşavir bilirkişi … ve Hesap Uzmanı bilirkişi …’den oluşan bilirkişi heyeti 12/06/2015 tarihli raporlarında özetle; taraflar arasında imzalanan 01/06/2006 tarihli yapım işleri sözleşmesine göre işin konusunun “davacı …’in Aydın İli, Germencik İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii’nde bulunan, tapuda … D pafta, … ada, 1 parselde kayıtlı 60.000 m2 alanlı taşınmazı üzerine incir işletmesi ve depolama tesisleri inşaatı yapım işi” olduğunu, taahhüdün tutarının arazinin saha dolgusu iş yapılması dahil toplam 9.880.000 TL+ KDV olduğunu, 15. maddeye göre iş programının düzenlenerek … Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğü tarafından tasdiki gününden başlamak üzere 3 gün içinde işe başlanacağını ve sözleşmenin imzalandığı günden itibaren 180 takvim gününde işin tamamlanmasının şart olduğunu, Yapım İşleri İhale Şartnamesi’nin 14. maddesinde inşaatın bitme süresinin 180 takvim günü olduğunun belirlendiğini, sözleşmenin 6. maddesinde kusurlu imalata ilişkin düzenlemenin yer aldığını, buna göre yüklenicinin “işi … tarafından verilmiş olan planlara uygun olarak yapmaması, tasdik edilmiş projelerin bir kısmını izinsiz değiştirmesi, şart koşulmuş malzemeyi izinsiz değiştirmesi veya kullanmadığının belirlenmesi ve inşaatın sözleşme ile eklerine aykırı şekilde yapılması” halinde yazılı ihtarname üzerine en çok bir hafta zarfında söz konusu kısımları sökerek yeniden yapmaya mecbur olduğunu, bu sökme ve yapma işi nedeniyle sürenin uzatılamayacağını ve ayrıca bedel ödenmeyeceğini, yapılan hata düzeltilemeyecek durumda ise veya nispeten fazla zaman kaybedilmesine neden olacak olursa davacı …’in kalite farkını takdir ile işi olduğu gibi kabul etme hakkını muhafaza edeceğini, … tarafından kabul edilen nefaset farkının yüklenicinin hak edişinden kesileceğini, sözleşmenin 10. maddesinde geçici kabulün düzenlendiğini, kesin kabul yapılıncaya kadar yüklenicinin kusuru yüzünden meydana gelen kazalardan doğacak hasarların yükleniciye ait olacağını, ihale şartnamesinde ise garanti konusunda 31.maddenin düzenlendiğini Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı tespit dosyasında aldırılan 09/10/2006 tarihli bilirkişi raporunda proje kapsamındaki tüm mahallerde geçici kabul eksiği olarak belirtilen işlerin gezilerek raporun sonuç kısmında eksik ve kusurlu işlerin niteliğinin ve “tesiste halen yüklenici tarafından son düzeltme ve ilaveleri yapılan imalatlardaki eksikliklerin kullanıma engel oluşturmadığı, geçici kabul tarihi ve iskan ruhsatının işin bitirilmesine esas alınması gerektiği” hususlarının belirtildiğini, Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyasında aldırılan 27/09/2006 tarihli bilirkişi raporunda “incir işletme ve depolama inşaatında a, b, c ve d bloklarda geçici kabulde belirtilen inşaat- mekanik ve elektrik tesisatı imalatları yönünden eksiklik bulunmadığı” hususunun belirtildiğini, Germencik Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyasında aldırılan 26/12/2006 tarihli bilirkişi raporunda “fümege odalarının gaz sızdırıp sızdırmadığının tespiti için gerekli ölçümlerin yapılabilmesini teminen aletsel kontrolle yapılan ölçümlerde kapaklardan gaz sızıntısı olduğu ve bu odaların fonksiyonunu icra edemediği” hususunun belirlendiğini, Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyasında aldırılan 23/02/2007 tarihli raporda “onaylı projede temel pabucu altında 40 cm iyileştirme bulunduğu, bu işin sözleşme dışı ek iş olarak değerlendirilmesi gerektiği, yine doğal granit döşenmesi işinin ve porselen seramik döşenmesinin de ek iş olarak değerlendirilmesi gerektiği, 289.303,00 TL tutarında sözleşme dışı iş olduğu” hususlarının belirtildiğini, Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş saylı dosyasında idare tarafından fümüge odalarına ilişkin tespit yapıldığını, Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi kanalıyla yaptırılan 03/05/2007 tarihli tespitte “geçici kabul tutanağına tesisin işletmeye alınmasına engel unsurlar bulunduğu” şeklindeki şerhle 14/08/2006 tarihinde geçici kabulün yapıldığı, 10/08/2006 tarihinde yapılan işin fiziki seviyesine ilişkin tespitin hatalı olduğu, tesisin gerçek durumunu yansıtmadığı, işin fiziki seviyesinin % 95’in altında olduğu hususlarının belirlendiğini, 14/08/2006 tarihinin geçici kabul tarihi olarak alınmaması gerektiği, işin kabulünün yapıldığı tarihteki fizik seviyesinin % 93,737 olduğu hususlarının belirtildiğini, bilirkişi heyeti olarak yaptıkları inceleme sonucunda fazladan iş isteği ile ilgili olarak mahal listesinde prekast olan kaplamanın yerinde granit olarak yapıldığının görüldüğünü, yine yer kaplamalarının revize edilen proje mahal listesinde mikrop barındırmayan antiasit seramik kaplama olarak öngörüldüğünü, derzlerinin epoksi malzemeden özel yapıldığı hususunun görüldüğünü, projedeki çatıyla ilgili diyagonal ve ana başlık kesitlerinin yetersiz olduğu görülerek revize edildiğini, bunların değiştirilerek yeniden yapılan çelik çatı revize projesine göre fazla malzeme kullanıldığını, ayıplı imalatlar yönünden fümügasyon oda kapılarının (15 adet) iki kere imalatı yapan … Firması tarafından değiştirildiğinin taraflarca ifade edildiğini, ancak 2 numaralı oda kapısındaki gaz kaçağının devam ettiğini, … tarafından müdahale edilerek 8 adet kuşaklama yapıldığını ve kaçağın giderildiğini, bu hususun beyan edildiğini, davalı yüklenicinin ise tüm kapı detaylarının … tarafından verildiğini ve imalatın buna göre yapıldığını söylediğini, toplam 15 odada 30 kapı olduğunu, yıkama mahallinde seramiklerde su birikmesi olduğunun ve …’in ekstra rogar yaptığının görüldüğünü, çelik çatıda lokal akıntılar oluştuğunun görüldüğünü, bunların yatay oluklardan betona sirayet ettiğini, keşif sırasında yatay prefabrik kiriş ve kolon birleşim yerlerinin ıslak olduğunun gözlemlendiğini, üretim alanı depo vb mahallerde aynı içerikli akıntıların oluştuğunu, yine levazım odasında da aktif akıntının gözlendiğini, PVC doğramalardan idari ofis kısmında şiddetli yağışlarda su girişi olduğunun görüldüğünü, asma tavanların esneme yaptığını, şiddetli yağışlarla oluşan akıntıdan çöktüğünü ve sigorta kapsamında yaptırıldığının … yetkilileri tarafından söylendiğini, yangın kapılarında alt kayıtlarda açıklık olduğunu, kapalı olduğu halde dışarıdan ışık aldığını, fotoselli bataryaların kabulden bu yana randımanlı çalışmadığını, … tarafından ilave ayaklı yapılarak sistemin çalışır hale getirildiğinin görüldüğünü, ferah çatıda seramiklerin kabardığını ve su göllemeleri olduğunun gözlendiğini, kabaran seramik altında su yalıtımının yapılı olduğunun görüldüğünü, …’in parapet birleşim yerlerine sonradan beton dökerek çatı sistemindeki düşey olukları iptal ettiğini ve teras kaplama döşeme altından ayrı bir hatla teras çatı suyunun tahliyesinin sağlanmaya çalışıldığını, onaylı projedeki çatı suyu tahliye sisteminin bozularak çözüm üretilmeye çalışıldığını, asma tavanlarda çatıdan kaynaklı bozulmalar oluştuğunu, bilagasyon fugasının konulmadığını, asıl dava bakımından gizli ayıplı ve nefasetlik iş bedelinin dava tarihi itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre 95.133,37 TL olabileceğini, işin geçici kabulünün yapıldığını, yüklenicinin gizli ayıpları giderme sorumluluğunun bulunduğunu, işin kabul aşamasına kadar herhangi bir gecikmenin oluşmadığını, karşı dava yönünden ise; yüklenicinin anahtar teslim götürü bedel işte ruhsata esas onaylı proje kapsamında yer alan tüm imalatları yapmakla sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, fazladan yapılan iş bedelinin dava tarihi itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre 93.334,04 TL olabileceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyeti itirazlar üzerine hazırladıkları 13/01/2016 tarihli ek raporlarında; asıl dava yönünden gizli ayıplı imalatların bedelinin 95.133,37 TL olduğunu, karşı dava yönünden fazla iş bedelinin 174.686,14 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Taraf vekilleri 05/02/2015 tarihli duruşmada karşı davanın değerinin 302.670,76 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Aynı bilirkişi heyeti 09/02/2017 havale tarihli ek raporlarında da asıl rapordaki görüşlerinin aynı olduğunu bildirmişlerdir.
Mahkememizce “bozma kararından sonra aldırılan bilirkişi kök ve ek raporları arasında birleşen (karşı) dava yönünden belirlenen fazla iş bedeli yönünden çelişki bulunduğu, asıl dava konusu nefaset bedelleri ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda belirlenen nefaset bedeli arasında çelişki bulunduğu ve her iki dava yönünden imalat tarihi itibariyle varsa nefaset ve fazla iş bedelinin belirlenmesi gerektiği” gerekçeleri ile yeni bir rapor aldırılması amacıyla İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
Talimat mahkemesi tarafından görevlendirilen İnşaat Mühendisi ve Makine Mühendisi bilirkişiler 07/07/2008 tarihli raporlarında özetle; davacı birliğin yüklenici … A.Ş.’nin yaptığı işten yapılabilecek nefaset kesintisinin 124.559,00 TL + KDV olduğunu, sözleşme hükümlerine göre sızdırmaz olması gereken fümege oda kapılarının ve havalandırma kanallarının fen ve sanat kurallarına ve teknik şartnamedeki açıklama ve isteklere uygun yapılmadığını ve işlevini yapmadığını, sızdırmazlığın bu odalar için mutlaka sağlanmasının davacı …’in iştigal konusu işinin gereği ve çalışan sağlığı açısından teknik olarak zorunlu olduğunu, yüklenici … şirketinin anahtar teslimi olan bu işte işin tamamlanmasında tam sorumluluğunun bulunduğunu ve işi yeniden yapması gerekeceğini, bu nedenle davacı …’in 75,00 TL olan isteğinin hak ve nefasete uygun olduğunu, yapı ihale şartnamesinin 12. maddesine göre yapı ruhsatı alınmadan inşaata başlanamayacağını, yapı ruhsatının 07/02/2006 tarihinde alındığını, işin süresinin 180 takvim günü yani 6 ay olarak belirlendiğini, bu durumda işin bitirilmesi gereken tarihin 07/08/2006 olacağını, idarece verilen kurutma odaları ve arıtma ünitesi gibi ilave işler için 30 gün ek süre verilmesi gerekeceği göz önüne alındığında inşaatın kesin bitiş tarihinin 07/09/2006 olacağını, bu durumda gecikmenin söz konusu olamayacağını, asıl dava yönünden; davacının dava tarihi itibariyle 199.559,00 TL + KDV isteyebileceğini, uygulama tarihi itibariyle ise 171.442,44 TL isyebileceğini; karşı dava yönünden ise; … şirketinin davalı … Birliği’nden dava tarihi itibariyle 168.622,96 TL + KDV ve uygulama tarihi itibariyle 144.865,09 TL + KDV isteyebileceğini bildirmişlerdir.
Aynı bilirkişiler itirazlar üzerine düzenledikleri 26/03/2019 tarihli ek raporlarında özetle; asıl davada davacı birliğin davalıdan dava tarihi itibariyle toplam 95.133,00 TL ve uygulama tarihi itibariyle 81.729,00 TL alacağının olduğunu, birleşen davada davacı şirketin davalı birlikten dava tarihi itibariyle 168.622,96 TL ve uygulama tarihi itibariyle 144.865,09 TL isteyebileceğini, kök rapordaki yüklenici vekilinin rapora itirazlarının haklı bulunarak raporun kısmen revize edildiğini bildirmişlerdir.
Aldırılan son ek rapor açıklayıcı, somut olaya uygun ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Taraflar arasında 01/06/2006 tarihinde yapım işleri sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşme ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı … PREFABRİKE YAPIELEMANLARI VE TURİZM A.Ş. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı …’in Aydın İli, Germencik İlçesi, …Mahallesi, … Mevkii”nde bulunan, tapuda… D pafta, … ada, 1 parselde kayıtlı 60.000 m2 alanlı taşınmazı üzerine incir işletmesi ve depolama tesisleri inşaatı yapımı işini yüklenmiştir. Sözleşmede iş bedeli arazinin saha dolgusu yapılması dahil toplam 9.880.000 TL + KDV olarak belirlenmiş; 15. maddeye göre iş programının düzenlenerek … Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğü tarafından tasdiki gününden başlamak üzere 3 gün içinde işe başlanacağı ve sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 180 takvim gününde tamamlanacağı kararlaştırılmıştır.
Mahkememizce; “son bilirkişi heyetinin ek raporlarında da belirledikleri şekilde taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin yüklendiği iş kapsamında fümege oda kapılarının ve havalandırma kanallarının sızdırmaz olması gerekirken fen ve sanat kurallarına ve teknik şartnameye uygun olarak yapılmadığı, bu nedenle de işlevlerini yerine getirmediği, fümege odalar için sızdırmazlığın sağlanmasının asıl davada davacı-birleşen davada davalı …’in faaliyet konusu bakımından işin bir gereği ve çalışan sağlığı açısından teknik olarak zorunlu olduğu, bu anlamda da asıl davada davacı-birleşen davada davalı …’in nefaset bedeli istemeye hak kazandığı, benimsenen ek rapora göre asıl davada uygulama tarihi itibariyle nefaset bedeli alacağının KDV dahil 81.729,00 TL olduğu, davacı tarafın bu miktar alacağa hak kazandığı, birleşen dava yönünden ise; asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin idarece verilen kurutma odaları ve arıtma ünitesi gibi sözleşme harici yaptığı ek işlerin bedelinin uygulama tarihi itibariyle KDV dahil 144.865,09 TL olduğu, asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin bu miktarı istemeye hak kazandığı” gerekçeleriyle; “1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile; a-81.729,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine, 2-Birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile; a-170.940,00 TL’nin 05/06/2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine” ilişkin 14/06/2019 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı taraf vekilleri temyiz yoluna başvurmuştur. Mahkememiz kararı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2020 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozma kararında;
“Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm kısmı ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Somut olayda; mahkemece gerekçede son alınan ek raporun benimsendiği belirtilerek asıl davada uygulama tarihi itibariyle nefaset bedeli alacağının KDV dahil 81.729,00 TL olduğu, davacı tarafın bu miktar alacağa hak kazandığı, birleşen dava yönünden ise; asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin idarece verilen kurutma odaları ve arıtma ünitesi gibi sözleşme harici yaptığı ek işlerin bedelinin uygulama tarihi itibariyle KDV dahil 144.865,09 TL olduğu, asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin bu miktarı istemeye hak kazandığı ve son ek rapora belirlenen bu miktarlar üzerinden gerek asıl davanın gerekse birleşen davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği açıklanmıştır. Fakat birleşen dava yönünden kurulan hükümde; gerekçede belirtilen 144.865,09 TL yerine hüküm ve gerekçe çelişkisi oluşturacak şekilde 170.940,00 TL’ye hükmedildiği yine asıl davaya yönelik olarak da uygulama tarihi itibariyle nefaset bedeli alacağının KDV dahil 81.729,00 TL’ye hükmedilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen benimsenen son ek raporun sonuç kısmında KDV dahil olacak şekilde 81.729,00 TL tespit edilen bir bedel bulunmadığından ve uygulama tarihine yönelik nefaset bedeli alacağının KDV hariç 81.729,00 TL olduğu anlaşıldığından hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmıştır.
1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunması bozma nedenidir. Çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın sadece bu nedenle bozulması gerektiği kabul edilmiştir. Bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kararla bağlı olmaksızın, çelişikliği kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğinden diğer yönleri incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur.” denmiştir.
Karar düzeltme isteği 6. Hukuk Dairesi’nin 20/10/2021 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Yeniden yapılan yargılamada; 26/03/2019 tarihli ek raporda da belirlendiği şekilde taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin yüklendiği iş kapsamında fümege oda kapılarının ve havalandırma kanallarının sızdırmaz olması gerekirken fen ve sanat kurallarına ve teknik şartnameye uygun olarak yapılmadığı, bu nedenle de işlevlerini yerine getirmediği, fümege odalar için sızdırmazlığın sağlanmasının asıl davada davacı-birleşen davada davalı …’in faaliyet konusu bakımından işin bir gereği ve çalışan sağlığı açısından teknik olarak zorunlu olduğu, bu anlamda da asıl davada davacı-birleşen davada davalı …’in nefaset bedeli istemeye hak kazandığı, birleşen dava yönünden ise; asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin idarece verilen kurutma odaları ve arıtma ünitesi gibi sözleşme harici yaptığı ek işlerin bedelinin istemekte haklı olduğu; mahkememizin bozulan kararına dayanak tutulan 26/03/2019 tarihli ek raporun 6. sayfasında “Bilirkişi Ortak Görüşü-Sonuç ve Kanaatimiz” başlıklı bölümünde asıl davada davacı alacağının 81.729,00 TL+KDV olacağı; birleşen davada davacı alacağının ise 144.865,09 TL + KDV olacağı belirtilmiş ise de; aynı raporun 5. sayfasında asıl davada davacı alacağının ve birleşen davada davacı alacağının ayrı ayrı (dava ve uygulama tarihleri itibariyle KDV hariç ve KDV dahil olarak) tablolar halinde gösterildiği, mahkememizce bu ek raporun benimsendiği, ek raporda asıl dava yönünden; işin uygulama tarihi itibariyle bedelinin 69.262,00 TL olarak gösterildiği, bu miktarın % 18 KDV’nin eklenmesiyle 81.729,00 TL’ye ulaştığı, bu miktarın asıl davada davacının hak ettiği alacak miktarı olduğu, 81.729,00 TL’lik tutar esasen KDV dahil tutar olmasına rağmen ek raporun sonuç kısmında “81.729,00 TL + KDV” denmek suretiyle maddi hata yapıldığı; birleşen dava yönünden ise; işin uygulama tarihi itibariyle bedelinin 144.865,09 TL olarak gösterildiği, bu miktarın % 18 KDV’nin eklenmesiyle 170.940,80 TL’ye ulaştığı ancak mahkememizin bozulan kararının gerekçesinde maddi hata sonucu bu miktarın KDV hariç tutarı olan 144.865,09 TL’nin yazıldığı, birleşen dava yönünden davacının hak ettiği alacak miktarının da benimsenen ek rapora göre KDV dahil 170.940,00 TL olduğu anlaşıldığından, asıl davanın ve birleşen davanın bu miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile;
a-81.729,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
b-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
c-Asıl davada Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭5.582,91 TL harçtan peşin olarak alınan 1.950,80 TL peşin harcın düşülmesi ile ‭3.632,11‬ TL bakiye harç kalmış ise de; bozma öncesi 22/11/2011 tarihli …/… harç numarası ile 6.632,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili için harç tahsil yazısı yazıldığından, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, fazla alınan 3.000,39 TL harcın ödeme belgesi davalı tarafından sunulduğu takdirde davalı tarafa iadesine,
ç-Asıl davada davacının yatırmış olduğu 15,60 TL’si başvurma harcı ve 1.950,80 TL’si peşin harç olmak üzere toplam 1.966,40 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
d-Asıl davada davacının bozma kararı öncesi yapmış olduğu 449,35 TL’si posta- tebligat gideri, 6.435,00 TL’si bilirkişi ücreti, 177,50 TL’si keşif harcı ve 200,00 TL’si keşif araç ücreti ile bozma kararı sonrasında yapmış olduğu, 144,80 TL’lik posta- tebligat gideri olmak üzere toplam ‭7.406,65‬ TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭4.189,19 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Asıl davada kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 11.424,77 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
f-Asıl davada reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 8.960,23 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
2-Birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile;
a-170.940,80 TL’nin 05/06/2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
b-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
c-Birleşen davada Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭11.676,97 TL harçtan peşin olarak alınan 4.100,00 TL harcın düşülmesi ile 7.576,97 TL bakiye harç kalmış ise de; bozma öncesi karardan sonra 31/01/2020 tarih …/… harç numarası ile 7.576,91 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili için harç tahsil yazısı yazıldığından, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, eksik alınan 0,06 TL harç için harç tahsil yazısı yazılmasına yer olmadığına,
ç-Birleşen davada davacının yatırmış olduğu 4.100,00 TL harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
d-Birleşen davada davacının bozma kararı öncesi yapmış olduğu 254,55 TL’si posta-tebligat gideri ve 1.800,00 TL’si bilirkişi ücreti ile bozma kararı sonrasında yapmış olduğu 55,00 TL’lik posta- tebligat gideri olmak üzere toplam ‭2.109,55‬ TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭1.191,42 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Birleşen davada kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAT’ye göre takdir ve tayin edilen 20.189,38 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
f-Birleşen davada reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 16.464,35 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; asıl davada davacı- birleşen davada davalı vekili ile asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/02/2022

Başkan …
E-imza

Üye…
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza