Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/812 E. 2022/793 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/812
KARAR NO : 2022/793

DAVA : İtrazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/11/2021
KARAR TARİHİ : 30/09/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, dava dışı borçlu şirket ile davalı kefil hakkında 686.283,10 TL’si asıl alacak, 20.788,45 TL’si işlemiş yıllık faiz, 1.039,42 TL’si BSMV ve 388,57 TL’si diğer masraf alacağı olmak üzere toplam 708.499,54 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine 25/10/2019 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı kefil yasal süre içerisinde vekili aracılığıyla verdiği 28/10/2019 havale tarihli dilekçesi ile; takibin yetkisiz yerde başlatıldığını, adresinin Manisa olduğunu, Manisa İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, hesap kat ihtarnamesine itirazlarını yaptığını, hesap özetlerinin gönderilmediğini, doğrudan hesap kat ihtarnamesi gönderilmesinin yasaya aykırı olduğunu, ihtarnamedeki borç bildiriminin İİK’nın 68. maddesine göre kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle hesap kat ihtarnamesinin yok hükmünde olduğunu, ayrıca kefaletin şartlarının bulunmadığını, faiz oranlarının yasaya aykırı olduğunu, kredi sözleşmelerinin ödeme emri ekinde gönderilmediğini, ödeme emrinde “tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile” dendiğini ancak herhangi bir dosya numarasının bildirilmediğini ileri sürerek, yetkiye, borca, faize ve fer’ilerine itiraz ettiğini bildirmiştir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın … Manisa Şubesi ile dava dışı … Tekstil Zirai Gübre Akaryakıt Ürünleri Tarım Ürünleri İmalat Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti. arasında genel nakdi gayrinakdi kredi sözleşmesinin imzalanarak bu şirkete kredi kullandırıldığını, davalı …’in sözleşmeyi müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, ödenmesi gereken borç bakiyesinin müvekkili bankaya ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edilerek borcun ödenmesi konusunda asıl borçlu şirkete ve davalı kefile ayrı ayrı Manisa … Noterliği’nden 03/10/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, bu borcun ödenmemesi üzerine İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alınarak İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında ilamsız haciz yolu ile icra takibinin başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu; itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğunu, genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi hükümleri gereği uyuşmazlıklarda yetkili icra dairesi ve yetkili mahkemelerin İzmir ilinde bulunan icra dairesi ve mahkemeleri olduğunu, HMK’ya göre imzalanan yetki sözleşmesi dikkate alındığında davalının yetki itirazının hukuka aykırı olduğunu; sözleşmenin 46. sayfasının “Nakdi ve Gayrinakdi kredilerde müşterinin borçlar tamamen ödeninceye kadar yükümlülükleri” üst başlığı altında “Dönem faizlerinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde de, bunların muaccel oldukları tarihten itibaren, ödeme tarihine kadar geçecek günler için, temerrüt tarihinde bankaca, borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi uygulanır” dendiğini, davalının uygulanan faiz oranını kabul ettiğini, yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile davadaki haklılıklarının ortaya çıkacağını; yapılan arabuluculuk görüşmesinde tarafların anlaşamadıklarını belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, müvekkili yararına % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; takipte Manisa İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, takibin durdurulması üzerine davacı tarafça İzmir Arabuluculuk Bürosu’na başvuru yapıldığını ve taraflarına Arabulucu Av…. tarafından arabuluculuk davet tutanağının gönderilerek ilk toplantı ve saatinin “05/08/2021-14.00” olarak kararlaştırıldığını, taraflarınca “müvekkilinin yerleşim yeri ve ödeme emrinde yazılı adresinin … Mah. … Sok. Bina:… Kapı:… …/MANİSA olması nedeniyle yetkili arabuluculuk bürosunun Manisa Arabuluculuk Bürosu olduğu” gerekçesiyle Arabulucu Av. ….’a yetkiye yönelik beyan ve itirazlarını içerir dilekçeyi gönderdiklerini, Arabulucu Av. …’ın yetkiye ilişkin itirazlarının işleme alınması adına “dosyanın Arabuluculuk Bürosuna iade edildiğine” ilişkin cevap verdiğini, İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile yetki itirazlarının kabul edilerek “yetkili Arabuluculuk Bürosunun Manisa Adliyesi Arabuluculuk Bürosu olduğuna” karar verildiğini, bu aşamadan sonra davacı tarafça başvurusu yapılan arabuluculuk dosyasının ne Manisa Adliyesi’ne gönderilerek taraflarına yeniden davet mektubu gönderildiğini ne de davacı tarafça Manisa Arabuluculuk Bürosu’na yeniden başvuru yapılarak taraflarına bilgilendirme yapıldığını; davacı tarafın davayı açarken dava dilekçesi ekinde İzmir Arabuluculuk Bürosu’na ait
…/… Arabuluculuk Büro dosya numaralı anlaşamama son tutanağını sunduğunu, 15/06/2020 tarihli başvuruya Arabulucu …’ın atandığını ve toplantı gününün “28/07/2020” olarak kararlaştırıldığını, dava dilekçesi ekinde sunulan son tutanağa göre müvekkilinin toplantıya katılım sağlamaması nedeniyle arabuluculuk son tutanağının hazır olan davacı ve arabulucu arasında imza altına alındığını ancak müvekkilinin 28/07/2020 günü saat 14.30’da toplantı yapılacağına dair bilgisinin bulunmadığını, davet mektubunun müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin bilgilendirilmediğini, bu nedenle de toplantıya katılamadığını, ayrıca 15/06/2020 tarihli arabuluculuk başvurusu varken aynı uyuşmazlık konusu icra dosyası hakkında tekrardan 12/07/2021 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığını, kabul edilmiş yetki itirazları varken kötüniyetli olarak 15/06/2020 tarihli arabuluculuk başvurusuna dayanılarak dava açıldığını, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini; müvekkilinin yerleşim yerinin “… Mah. … Sok. Bina:… Kapı:… …/MANİSA” olması nedeniyle yetkili mahkemenin Manisa Mahkemeleri olduğunun kabul edilmesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 8.fıkrasına göre de uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna başvurunun yapılması gerektiğinin kabul edilmesi gerektiğini; müvekkilinin kefil sıfatı ile sorumlu olmadığını, 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin nitelikli şekil şartına bağlandığını, eş rızasının da alınması gerektiğini; sözleşmede kefilin kendi el yazısı ile yazması gereken unsurların kendi eli ürünü olmadığını, sözleşmenin kefalet bölümünün müvekkilinin rızası dışında sonradan bir başkası tarafından doldurulduğunu ve eş rızasının da gerekli unsurları taşımadığını, taşıdığı kabul edilse dahi sözleşmenin imzalanma tarihinden sonra hazırlandığını, müvekkilinin eli ürünü olan imza ve yazı örnekleri üzerinde yapılacak incelemeler sonucunda kredi sözleşmesinde yazıların müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını; hesap kat ihtarnamesine taraflarınca İzmir …Noterliği’nin 12/09/2019 tarihli ve … sayılı cevabi ihtarname ile itiraz edildiğini, hesap kat ihtarnamesinin yasanın emrettiği koşul ve sürelere uygun olmadığını, kredi sözleşmesi tarihinden bu yana çok fazla dönem geçmesine rağmen bugüne kadar yasal emredici hükme uyulmadığını, hesap özetlerinin gönderilmediğini, doğrudan doğruya hesap kat ihtarnamesi gönderilmesinin yasaya aykırı olduğunu, hesap kat ihtarnamesinin yok hükmünde olduğunu; borcu kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkilinden 687.000,00 TL’nin tahsili istenmiş olsa da davaya konu kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun büyük bir kısmının tahsil edildiği bilgisine ulaşıldığını, bu nedenle yapılan bir tahsilat olup olmadığı konusunda banka kayıtlarının getirtilerek incelenmesi gerektiğini belirterek, davanın öncelikle usulden, bu olmadığı takdirde esastan reddine; dava değerinin % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının yetkiye, borca, faiz ve fer’ilerine yönelik itirazının iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce öncelikle dava şartlarının var olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile; zorunlu dava şartı arabuluculuğa ilişkin başvuru bir defa yapılabileceğinden ve 2. defa yapılması mevzuat gereği mümkün olmadığından, davaya konu …/… numaralı ilk başvurunun dava dilekçesine eklendiğini ve dava şartının sağlandığını belirtmiştir.
İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı incelendiğinde; … vekilinin 08/09/2021 tarihli dilekçesi ile İzmir Arabuluculuk Bürosunun yetkisine itiraz ettiği, mahkemece “başvurucu İş Bankası’nın adresinin İstanbul olduğu, HMK’nın 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi, yani karşı tarafı adresinin bulunduğu Manisa Adliyesi Mahkemeleri olacağı” gerekçesiyle karşı taraf (…) vekili tarafından İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun yetkili olmadığına diar yapılan yetki itirazının haklı bulunduğu ve “1-Yetki İtirazının Kabulüne; 2-Yetkili Arabuluculuk Bürosunun 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 4. fıkrası uyarınca Manisa Arabuluculuk Bürosu olduğuna” kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’ya 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 7155 sayılı kanunun 23. maddesi ile eklenen 18/A maddesinde; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 115/1. maddesinde; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” düzenlemesine; 115/2. maddesinde; “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davada, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibinde borca, faize ve yetkiye yönelik itirazın iptali istenmiştir. Dava şartı arabuluculuğa ilişkin 6102 sayılı TTK’ya 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile eklenen 5/A maddesinin madde metninde “…bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak getirilmiştir. 6325 sayılı kanunun 18/A-2. maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilecektir. Davalı Erdal Tülek vekilinin itirazı üzerine İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile “1-Yetki İtirazının Kabulüne; 2-Yetkili Arabuluculuk Bürosunun 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 4. fıkrası uyarınca Manisa Arabuluculuk Bürosu olduğuna” karar verilmiştir. Bu karar çerçevesinde davacı tarafça yetkili Manisa Arabuluculuk Bürosu’na başvuru yapılmamış, dava dilekçesi ekinde yetkisiz olan İzmir Arabulucuk Bürosu tarafından düzenlenen anlaşamama tutanağı sunulmuştur. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 8.fıkrasına göre uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna başvurunun yapılması gerekli olup, davacı tarafça yetkili Manisa Arabuluculuk Bürosu’na yapılmış bir başvuru bulunmadığından, davanın, arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin olarak alınan 8.189,75 TL harçtan düşülmesi ile kalan 8.109,05‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza