Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/764 E. 2021/849 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/764
KARAR NO : 2021/849

DAVA : 3. Kişi Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 22/10/2021
KARAR TARİHİ : 25/10/2021

Mahkememizde görülen davanın dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalının 3. kişi Kasaba …. Ltd. Şti. aleyhine İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı icra takip dosyası ile icra takibi başlattığını, icra dosyasından UETS sistemi üzerinden müvekkili şirkete İİK’nın 89/1, 2 ve 3. maddeleri uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini ancak müvekkili şirkete SMS ve mail yoluyla bilgi mesajı gitmediğinden müvekkilinin söz konusu ihbarnamelerden haberdar olamadığını, müvekkilinin sistem üzerinden tebligat olup olmadığının kontrolünü yapmasının zorunlu olmadığını, buna ilişkin bir hükmün bulunmadığını, bu yönüyle tebligatın usulsüz olduğunu, bu nedenle ihbarnamelere karşı itiraz yoluna başvurulamadığını, muavin defter dökümü ile de sabit olmak üzere müvekkili şirketin borçlu … ve Tic. Ltd. Şti.’ye sadece 10.782,00 TL’lik borcunun bulunduğunu, defter ve belgelerin incelenmesiyle müvekkilinin 983.304,11 TL’lik bir borcunun bulunmadığının anlaşılacağını belirterek, öncelikle İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı icra takibinin teminatlı/teminatsız durdurulmasına ve müvekkili şirketin davalıya 983.304,11 TL borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; İİK’nın 89/3 maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, mal varlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
İİK’nın 89/3 maddesinde; “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” düzenmesine yer verilmiştir.
Somut davada; davacı vekili İİK’nın 89/3 maddesine dayanmıştır. Dolayısıyla davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmayıp, uyuşmazlığın temelinde, davacıya gönderilen haciz ihbarnamesinin yasaya ve gerçeğe uygun olup olmadığı konusu yatmaktadır. Bu durumda davanın TTK’nın 4. maddesi çerçevesinde bir ticari dava olduğundan söz edilemeyecektir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınacağından, uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı vekilinin dava dilekçesi ile ileri sürdüğü ihtiyati tedbir isteğinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, taraflardan birinin iki hafta içerisinde gönderme isteğinde bulunmaması halinde, taraflardan birisinin isteği üzerine mahkememizce “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilerek, aynı karar ile yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca karara bağlanmasına,
Dair; tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2021

Başkan ….
¸E-imza
Üye ….
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza