Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/721 E. 2022/1096 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/721 Esas
KARAR NO : 2022/1096
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davalı … SİGORTA A.Ş. nezdinde … numaralı Motorlu Kara Taşıtları Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi bulunan … plakalı aracın detayı ekli kaza tutanağında belirtildiği gibi 20/11/2020 günü sebep olduğu kaza sonucunda müvekkiline … adına kayıtlı … plakalı aracın hasarlandığını, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu bulunduğunu, yaşanan kaza neticesinde müvekkilinin aracın muhtelif yerlerinde bir çok hasar oluştuğunu, davalı sigorta şirketine ihbarda bulunulduğunu, sigorta eksperi … tarafından hazırlanan rapor da müvekkilinin aracında meydana gelen hasarın 127.544,61 olarak tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkilinin aracında oluşan maddi hasarı gidermediğini, bu nedenle HMK 107 Maddesi gereği belirsiz alacak davalarında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ileride yapılacak bilirkişi tespiti sonucu ortaya çıkacak zarardan kaynaklı tazminat taleplerini artırmak üzere; şimdilik 1.000,00 TL alacağın başvuru davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı sigorta şirketi üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Vekili 15.12.2021 Tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca; alacağın miktarının belli olmaması halinde belirsiz alacak davası açılabileceği, davacı taraf, davaya konu talepler yönünden talep konusunu belirlediğini, fakat davasını yine de belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacı tarafın dava konusu tamamen ve açık şekilde belirli olduğunu iddia etmesine rağmen davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle davacının belirsiz alacak davası açmakta menfaati bulunmadığından, davanın usulen reddini, davacı vekilinin fazlaya dair talep ve dava hakkı mahfuz kaydıyla 1.000-TL maddi tazminat talep etmekte olduğunu belirtmesine karşın bu maddi tazminat talebinin niteliği konusunda bir açıklama yapmadığını, bu maddi tazminat talebinin “değer kaybı” mı “araç hasarı” mı yoksa farklı bir kalem mi olduğunun anlaşılamadığını, bu nedenle HMK’ nın 31. maddesi gereğince davacı vekilinin maddi tazminat talebini detaylı olarak açıklamasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve bakiye poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, 6102 Sayılı Ticaret Kanunu’nun 1447. Maddesine göre hasarın poliçe kapsamında bulunup bulunmadığının müvekkili şirketçe araştırıldığını ve bu araştırma neticesinde de kazanın ve zararın uyumsuz olduğunun tespit edildiğini, 6102 Sayılı TTK.’nın 1447. Maddesine göre karşı tarafın zararla ilgili bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü bulunduğunu, buna karşın, bu maddeye göre hareket edilmediğini, KTK’nın tazminatın biçimi ile ilgili borçlar kanunun haksız fiil hükümlerine yollama yaptığı ve borçlar kanununda düzenlenen haksız fiil sorumluluğunda uygulanacak faizin yasal faiz olduğunu, bu nedenlerle talep belirli halde olmasına karşın belirsiz alacak davası nevinde ikame edilen davanın usulden reddine, davacı tarafça maddi tazminat talebinin niteliğinin açıklanmasına, TTK. Md. 1447 kapsamında hasar ile beyanın uyumlu olup olmadığının araştırılmasına, talebin esastan reddine, davacının zararın müşterek sorumlularından ödeme alıp almadığının sorulmasına, davacının zarara uğradığını gösteren faturaların sorulmasına, aksi halde ispatlanamayan davanın reddine, ret taleplerinin kabul edilmemesi halinde; kabul anlamına gelmemek kaydı talepler yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına ve tarafların kusur durumu ile bakiye teminat limiti gözetilerek hüküm kurulmasına, talebin kabulü halinde, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Kaza Tespit Tutanağı: Dosya içerisinde yer alan ve trafik kazasına karışan araç sürücüleri … ve … tarafından birlikte tanzim edilmiş 20/11/2020 tarihli kaza tespit tutanağında; Trafik kazasına karışan araç sürücüleri tarafından birlikte tanzim ve imza edilmiş 20/11/2020 tarihli “Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağının” incelenmesinde; … sürücüsü … Kazanın oluşumunu “… plakalı aracımla … sokakta seyir halinde iken önümdeki aracın yavaşlamasından dolayı sollamaya çıktığım esnada, karşı şeritten hızla gelen … plakalı aracın sol kısmına çarptım,” şeklinde tanımladığı; … plakalı araç sürücüsü …’nın kazanın oluşumunu “… plakalı aracımla belen başı istikametinden Gölet istikametine kendi şeridimde seyir halinde iken karşı istikametten gelen … plakalı aracın sollamaya çıkması sonucu benim şeridime girerek aracımın sol ön ve son yan kısımlarına kaçmama rağmen çarptı, direksiyon hakimiyetimi kaybettim, ağaca çarparak durabildi ” şeklinde olayı tanımladığı görülmüştür.
Sigorta Poliçesi: Davalı sigorta şirketi ile kazaya karışan … plaka sayılı araç maliki olan dava dışı … arasında, 04/11/2020- 04/11/2021 tarihlerini kapsayan ZMMS (Trafik) sigorta poliçesi bulunmaktadır. Poliçe limiti araç başına 41.000,00-TL dir.
Hasar dosyası: Davacının dava tarihinde önce 04/05/2021 tarihinde davalı sigortaya hasar kaybı talepleri için başvuruda bulunduğu, davalı sigortanın her hangi bir ödeme yapmadığı görülmüştür.
Trafik Kayıtları: Türkiye Noterler Birliğinin 14/12/2021 tarihli cevabı yazısında; kaza tarihinde … plaka sayılı aracın dava dışı … adına, … plaka sayılı aracın ise davacı …’a ait olduğu tespit edilmiştir.
Tramer kayıtları: Sigorta bilgi ve Gözetim Merkezinin cevabı yazısında … plakalı sayılı aracın kaza tarihi olan 20/11/2020 tarihinden önce açılmış 6 adet hasar dosyası bulunduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu: Otomotiv Tek. Prg. Em. Öğretim Üyesi … 14/04/2022 tarihli raporunda; ZMMS ile sigortalı aracın sürücüsü …, idaresindeki … plaka sayılı aracı ile, kurallara aykırı geçme manevrası ile hatalı sollama yaparak ve şerit tecavüzü yaparak davacı aracına yandan çarpması ile kazanın oluşumuna etken olduğu, sürücü bu davranışı ile, 2918 s. KTK’nun m.46/b-e vem.84/g-j maddelerini ihlal ettiği görüş ve kanaatine varıldığı, İHLALLER: 2918 s. KTK (Karayolları Trafik Kanunu); Madde 46-Şerit değiştirmeden önce gireceği şeritte sürülen araçların emniyetle geçişini beklemek, Trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmemek, Madde 84- Araç sürücüleri trafik kazalarında; Şeride tecavüz etme, Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı araç sürücüsü sürücü … idaresindeki … sayılı aracı ile, kurallara uygun şekilde şeridinde seyrederken, kurallara aykırı bir biçimde sollamaya çalışan sigortalı aracın, şeridine girmesi neticesinde, sol yanından çarpılmaya maruz kaldığı olayda, kazanın oluş biçimi göz önüne alındığında kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi kurallara aykırı olumsuz davranış faktörü de Görülmediği, Raporumuzun Değerlendirmeler kısmında açıklanan gerekçelerle; ARACIN SOL KISMINDAKİ HASAR BAKIMINDAN DEĞERLENDİRLDİĞİNDE, KAZANIN OLUŞ ŞEKLİ İLE HASAR DURUMUNUN UYUMSUZ OLDUĞU yönünde görüş ve kanaat varıldığı, çarpma açısıyla hasar şeklinin, boyunun sürekliliğinin örtüşmediği, aracın sol yanında (Sol ön çamurluk, sol ön kapı, sol arka kapı’daki) sürekli çizik ve sürtünmenin oluşabilmesi için iki aracın yan yana, açılı çarpılmada bu kadar uzun çizik ve sürtünme hasarı oluşmayacağı ARACIN ağaca çarpan ÖN KISMINDAKİ HASAR BAKIMINDAN DEĞERLENDİRLDİĞİNDE, KAZANIN OLUŞ ŞEKLİ İLE HASAR DURUMUNUN UYUMSUZ OLDUĞU yönünde görüş ve kanaate varıldığı, netice olarak Kaza ve Hasar Uyumu bakımından değerlendirildiğinde; kazanın oluş şekli ile oluşan hasarın UYUMSUZ OLDUĞU yönünde görüş, kanaat ve tespite vardığımız, Sayın Mahkemenin kararı aksi yönde olması durumunda (kaza ile hasarın uyumlu olduğu yönünde bir karara varılması durumunda); Tazminata konu … plakalı BMW 5.25d XDRIVE marka 2014 model aracın 20/11/2020 tarihli kazasında aracın hasar onarım bedelinin 118.844,61 TL yedek parça, 8.700,00 TL işçilik olmak üzere toplam 127.544.61 TL +kdv, kdv dahil 150.502,63 TL olduğu, Aracın öncesinde ön kısmından iki hasar kaydı olduğu, Yapılan piyasa araştırmasında orjinal yedek parçanın yukarıdaki parça bedellerine göre 9420 iskonto ile sağlanabileceği bilgisine ulaşıldığı, buna göre aracın toplam onarım bedelinin 130.000.00 TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığı Aracın piyasa rayici 675.000 TL-700.000 TL civarı olduğu için, tespit edilen onarım miktarı ile kıyaslandığında, aracın onarımının uygun ve ekonomik olacağı görüş ve kanaatine varıldığı hususlarındaki tespitlerimi içeren Raporumu, taktiri saygılarımla arz ederim.
Bedel Artırım Dilekçesi: Davacı vekili 24/06/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi; ile 1.000,00-TL olan hasar zararına ilişkin taleplerine miktarını 41.000,00-TL daha artırdıklarını, toplam 41.000,00-TL hasar zararına ilişkin maddi tazminatın 20.05.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, işbu dosyalarında yapılacak yargılama giderleri ile dava vekalet ücretinin de karşı yandan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, aynı tarihte tamamlama harcını yatırmıştır.
Dava; davacı aracında meydana gelen hasar bedeli zararının karşı taraf araç ZMMS sigortacısından tahsili davasıdır.
Davalı vekilin davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddini talep etmiş ise de; eldeki dava, HMK’nın 107. maddesi kapsamında belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu hasarın oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise hasar miktarının tam ve kesin olarak davacı yönünden belirlenebilirliği söz konusu olmayıp, belirsiz alacak davası olarak açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından, davalı vekilinin davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yararın bulunmadığı yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usulü kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K), dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan ve bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakka göre değil sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 esas, 2020/1025 karar sayılı, 2019/3373 esas, 2020/1022 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı hasar zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, işçilik maliyetleri, KDV dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. 19.06.2021 tarihinde RG’de yayınlanan 7327 sy İcra ve İflas Kanunun ile Bazı Kanunlarda Değişik Yapılmasına Dair Kanunun 18. Maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Kanun” ibareleri “Kanunda” şeklinde değiştirilerek, fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere“Bu tazminatlardan;a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,hesaplanır.”“Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.” Şeklinde yasal düzenleme eklenmişve 19. Maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 92. Maddesinde de trafik poliçesi teminatı dışında kalan hallere ekleme yapılmıştır. Bu değişikliklerin, 7327 sy yasanın 23. Maddesine göre RG’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği öngörülmüştür. Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında davalı sigortanın sorumluluğu belirlenirken poliçenin düzenlendiği tarihte geçerli bulunan poliçe özel ve genel şartları ile bu tarihte yürürlükte olan 2918 sy Karayolları Trafik Kanunu hükümleri dikkate alınacaktır. 7327 sy yasa ile yapılan değişikliklerin geçmişe etkili olacağına dair yasal bir düzenleme bulunmadığından, kaza tarihi ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olmayan bu değişikliklerin somut olaya uygulanmasına yasal olanak bulunmadığından, söz konusu yasal değişiklikler maddi zararın kapsamının belirlenmesinde dikkate alınmamıştır.
Davalı sigorta vekili, kazanın belirtilen yer ve şekilde meydana gelmediği, doğru ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği ve talebin iyiniyet kurallarına aykırı olarak sırf sigorta şirketinin rücu hakkını engellemek amacıyla yapıldığını iddia etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanun’un 1409/2 maddesine göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı olacak şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti davacıya geçer. Buna göre, rizikonun gerçekleştiğini ve gerçekleşen bu rizikonun teminat kapsamı içinde kaldığını davacı ispatlamak zorunda iken; kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddia ise sigortacı tarafından kanıtlanmalıdır. Nitekim benzer açıklamalar Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1997 tarihli ve 1997/11-772 E., 1997/1043 K., 16.12.1998 tarihli ve 1998/11-872 E., 1998/905 K., 08.12.2010 tarihli ve 2010/17-596 E., 2010/641 K., 22.12.2010 tarihli ve 2010/17- 655 E., 2010/688 K., 05.06.2015 tarihli ve 2013/17-2303 E., 2015/1497 K., 17.01.2019 tarihli ve 2017/17-1084 E., 2019/18 K. sayılı kararlarında da yer almaktadır. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını, sırf rücu hakkını engellemek amacıyla iyi niyet kurallarına aykırı olacak bir biçimde talepte bulunulduğunu soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamak zorundadır. Sürücüler tarafından düzenlenen kaza tutanağı, trafik zabıtasınca düzenlenen “Trafik Kaza Tespit Tutanağı” hükmündedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 20.11.2020 tarihinde gerçekleştiği belirtilen kaza ile ilgili olarak kazaya karışan araçların sürücüleri tarafından hazırlanarak imzalanan kaza tutanağı, dosya kapsamında bulunan fotoğraflar, ekspertiz … tarafından düzenlenen rapor ile kaza tespit tutanağı doğrulanmıştır. Davalı sigorta vekili, cevap dilekçesinde tanık ve yemin deliline dayandığından, tanıklarını bildirmesi için ilk duruşmada verilen kesin süre ihtaratlı ara karar kendisine usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği halde tanık bildirmediği, davalı vekiline 20.10.2022 tarihli duruşmada verilen ara karar usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği halde yemin teklif hakkını kullanmadığından davalı taraf tanık ve yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporundaki soyut gerekçelerle, araçdaki hasarların uyumlu olmadığı kabul edilemeyeceği gibi, kazanın oluş şekline göre, her kazada aynı hasarların meydana gelmesi mutlak anlamda beklenemez. Araçların hızı, çarpma noktaları, çarpma sebebiyle savrularak davacı aracının ağaca çarpması sonucu aracın özellikleri de gözetildiğinde, bazen kaza nedeniyle araçlarda teknik olarak açıklanamayan hasarların da oluşması mümkün olduğundan, sırf bilirkişinin kaza ile hasarın uyumsuz olduğu yönündeki soyut gerekçelere dayanan görüşünün, davalı sigorta şirketinin kazanın ihbar edilenden farklı bir şekilde gerçekleştiği, oluşan hasar ile kazanın uyumlu olmadığı ve zararın teminat dışında kaldığı iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı, davalının bu iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; 20/11/2020 tarihinde, davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan dava dışı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı araç ile Buca … sokakta iki yönlü iki şeritli yolda seyir halinde iken; önünde aynı yönde seyreden aracı, karşı şeridi kontrol etmeden, güvenli bir geçme mesafesini öngörmeden, karşı yöne ait sol şeride dikkatsiz, tedbirsiz ve kontrolsüz bir şekilde geçerek sollama yapmak istemesi esnasında; karşı şeritten nizami şekilde gelen sürücü … idaresindeki davacıya ait … plaka sayılı aracın sol yan kısımlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, bilirkişi raporunda açıklanan gerekçelerle davalı sigortasına ait aracı kullanan sürücü %100 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait araçta kaza nedeniyle yedek parça, işçilik ve KDV dahil 150.152,63 TL hasar meydana geldiği, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, zarar miktarının 41.000,00 TL’lik kısmının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan hasar zararından sorumlu olduğu, davacı vekilinin bedel artırım dilekçesi ile talebini 41.000,00 TL’ye yükselttiği, davalı sigorta şirketin 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/2.1. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte kendisine ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde ödeme yükümlülüğü bulunmakla birlikte dava hasar dosyası içindeki belgelerden, davacının davalı sigorta şirketine dava tarihinden önce başvuruda bulunduğu ancak başvuru tarihinin tespit edilemediği, davalı sigorta şirketinin başvuruyu 28.06.2021 tarihinde reddettiği görülmekle, davalı sigorta şirketinin en geç başvuruyu reddettiği 28.06.2021 tarihinde temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, 41.000,00 TL hasar bedelinin zarar veren araç ticari nitelikte olmayıp haksız eylemin de TTK.’nun 4. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına göre temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ekspertiz ücretinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile 41.000,00 TL hasar bedelinin 28.06.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 2.800,71 TL nispi harca, peşin alınan ve bedel artırımı ile tamamlanan 744,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.056,41 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
3-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 8,50 TL vekalet suret harcı, 59,30 TL başvuru harcı, 744,30 TL peşin alınan ve bedel artırımı ile tamamlanan harç, 106,10 TL davetiye ve posta gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.518,20 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
6-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır