Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/697 E. 2022/355 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/697
KARAR NO : 2022/355

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2016
KARAR TARİHİ : 15/04/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, İzmir İli Çevre Koruma Vakfı’nın bir kuruluşu olduğunu, çevre korumasına dair faaliyetlerde bulunduğunu, Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan şirketin çevre laboratuvarı için yeterlilik belgesi alındığını, bu belge olmadan laboratuvarın faaliyet alanının olmadığını, bu belgenin geçerliliğinin de süreli olduğunu ve yenilenmesi gerektiğini, dava konusu olayda belgenin yenilenmesi için başvuruda geç kalındığını, belgenin geçerliliğini yitirdiğini, 40 gün süre ile yetkisiz kalındığını, bu süre zarfında gelirden yoksun kalındığını ve taşeron laboratuvarlardan hizmet alındığını, müvekkili şirketin zarara uğradığını, konu hakkında şirket bünyesinde komisyon kurularak 21/07/2011 tarihli raporun alındığını, bu raporda “gecikmeden koordinatör olan …’in sorumlu olduğunun, somut olarak belirlenen 27.240,30 TL zararın tazmini için bu davalıya rücu edilmesi gerektiğinin, bu kişinin iş sözleşmenin feshi gerektiğinin” bildirildiğini, bu rapor üzerine konunun şirket genel kuruluna taşındığını, “rücu davası açılması” konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, denetçinin talimatı ile … hakkında İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dava dosyasında tazminat davası açıldığını, mahkemece “şirket yönetim kurulunun kendisine ait görevleri atanmış müdüre devredemeyeceği, bu nedenle kusurun tamamının atanmış müdür olan …’e ait olduğunun kabul edilemeyeceği, sadece koordinasyon eksikliği sebebiyle atanmış müdürün sorumlu tutulabileceği” gerekçesiyle “27.340,30 TL’nin % 25’i olan 6.810,07 TL’lik kısmının …’den tahsiline” karar verildiğini, bu kararın 15/09/2015 tarihinde kesinleştiğini, bu karar ile birlikte zararın % 25’inin atanmış müdürden tahsil edildiğini, kesinleşen kararda zararın oluşumunda kalan % 75 kusurun şirket yönetim kurulunda olduğunun ortaya konduğunu belirterek, 20.430,23 TL’nin zararın doğum tarihinden itibaren (taşeron laboratuvarlara ödeme) ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; dava konusunun İzmir 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dava dosyasında karara bağlandığını, bu dava dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda iki seçeneğin ortaya konduğunu, ilk seçenekte; “müdürün 3 ay önceden başvuru yapmasının ihtiyatlı bir davranış olduğunun, bunun yerine 26 gün önce başvuru yapılmasının ihtiyatlı ve yerinde bir davranış olmadığının”; ikinci seçenekte ise; “TTK’nın 342. maddesi gereğince icra işlemi ile sınırlı olarak görev yapmak üzere yönetim kurulu tarafından görevlendirilen müdürün sadece günlük işleri yapmaya yetkili olduğunun” belirtildiğini, anonim şirketlerde yönetim kurulunun işlerinin yoğunluğu sebebiyle işlerin ve işlemlerin yürütülmesinin müdürlere devredilmesine imkan tanındığını, yönetim kurulu üyeleri olmayan müdürlerin şirketin iç ve dış işlerinin icrasında görevli olduklarını, müdürlerin görevlerini yerine getirirken gereken dikkat ve özeni göstermeleri gerektiğini, şirket müdürü …’in İzmir … Noterliği’nin 12/11/2010 tarihli, … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile tam yetkili olarak şirket işlerinin takibinde, her türlü izin ve ruhsatların alınmasında, kayıt ve tescilleri yaptırmakta yetkili kılındığını, bilirkişi raporuna göre karar verilmesi halinde yapılan temsile ilişkin işlemin yok hükmünde olacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; davacı şirketin 05/10/2011 tarihli genel kurulunda dava konusu zarardan dolayı müdür … hakkında 27.240,30 TL zararın tazmini için dava açılmasının kararlaştırıldığını, zararın belirlendiği 21/07/2011 tarihinden bu yana 5 yıla yakın bir zaman geçtiğini, haksız fiillerde uygulanması gereken 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, her ne kadar … hakkında İzmir 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı kesinleşmiş ise de müvekkilinin bu davada taraf olmaması nedeniyle kararın müvekkilini bağlamayacağını, bu mahkemece yetersiz inceleme yapıldığını, bilirkişi raporundaki tespitin hatalı olduğunu, …’in liyakatı ve yeteneği, tecrübesi nedeniyle işe alındığını, akreditasyona ilişkin lisans işlemlerinde özel yetkili müdür atandığını, dolayısıyla asıl görevi akreditasyon ve lisanslama işlerini takip etmek olan …’in dava konusu uyuşmazlığın kaynağı olan lisans yenilemede tam yetkili özel temsilci ve görevli olarak 27.240,30 TL tutarındaki zararın tamamından sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; davanın 6267 sayılı TTK’nın 309. maddesi gereğince zaman aşımına uğradığını, davacı şirketin zararına oluşmasına sebebiyet verenin davacı şirket müdürü … olduğunu, müdürlerin sebebiyet verdiği zarardan kusuru bulunmayan yöneticilerin sorumlu tutulamayacağını, şirket yönetim kurulunda tam zamanlı olarak çalışmadığını, bu nedenle şirketin günlük yazışmalarından, takiplerinden ve yönetsel işlemlerinden sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; eski yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır.
Davacı vekili; İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında belirlenen zarar miktarından o davanın davalısının sorumlu olduğu miktar düşüldükten sonra kalan kısmından yönetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumlu olmaları sebebiyle o davada karara bağlanan miktar düşüldükten sonra kalan zarar miktarının davalılarından tazmine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ve davalı …; bu davanın dayanağı olan mahkeme kararının hiçbir bölümünde o davanın davalısının sorumlu olduğu miktar haricindeki zarar miktarından yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olacağına ilişkin bir ifade ya da gerekçenin bulunmadığını, zarardan dolayı herhangi bir sorumluluklarının söz konusu olmadığını, alacağın zaman aşımına uğradığını belirtmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı şirket için Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan alınan ve şirketin çevre laboratuvarı için gerekli olan yeterlilik belgesinin süresinin dolması ve yetkisiz kalınan 40 günlük süre içerisinde dışarıdan laboratuvar hizmeti alınması nedeniyle oluşan davacı zararından dolayı davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı” konularındadır.
Davacı şirketin 05/10/2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında “21/07/2011 tarihli inceleme komisyonu raporu doğrultusunda iş sözleşmesi feshedilen … hakkında dava açılması” yönünde (3) numaralı karar alınmıştır.
Bu karar üzerine de İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde …/… Esas sayılı dava açılmıştır.
İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dava dosyası getirtilerek incelendiğinde; davacı … Çevre Koruma Hiz. İnş. San. ve Tic. A.Ş. tarafından, davalı … hakkında açıldığı, davamızın da konusu olan “çevre laboratuvarı için yeterlilik belgesinin süresinin dolduğu, yenilenmediği, bu belgenin yenilenmesi için zamanında başvuru yapılmadığı, bu nedenle belgenin geçerliliğini yitirdiği, 40 gün süre ile yetkisiz kalındığı, bu süre içerisinde taşeron laboratuvarlardan hizmet alındığı, inceleme komisyonunun 21/07/2011 tarihli raporuna göre 27.240,30 TL tutarında zarar oluştuğu” ileri sürülerek bu miktarın tahsilinin istendiği, mahkemece tanıkların dinlenerek bilirkişi heyetinden rapor aldırıldığı, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda “davacıya ait yeterlilik belgesinin tarihinin 13/02/2011 tarihinde sona erdiği, süre dolmadan 26 gün önce 17/01/2011 tarihinde başvuru dosyasının hazırlanarak Bakanlık’a gönderildiği, ancak belgenin süre dolduktan sonra 25/03/2011 tarihinde alınabildiği, 13/02/2011 ile yeni belgenin alındığı 25/03/2011 tarihleri arasında davacının kendi laboratuvarı yerine başka laboratuvardan hizmet aldığı, bunun için de 27.340,30 TL ödediği, Yönetmelik’in 28. maddesi gereğince belgenin verilmesinden önce Genel Müdürlük tarafından yapılması gereken yerinde incelemenin en geç 3 ay içerisinde yapılacağı, buna göre belgenin süresinin sona ereceği 13/02/2011 tarihinden en geç 3 ay öncesine denk gelen 13/11/2010 tarihine kadar yeni belge alınması için başvuru yapılmasının uygun ve isabetli olacağı, sürenin dolmasına 26 gün kala başvuru yapılmasının ihtiyatlı ve yerinde bir hareket tarzı olmadığı” hususlarının bildirildiği, mahkemece; “davalının iş sözleşmesi ile davacı şirkette görevli laboratuvar müdürü olduğu, TTK’nın 340. maddesi gereğince yönetim kurulu tarafından icra işleri ile sınırlı olarak yetkilendirildiği, davalının 3 ay önce başvurmayarak ihtiyatlı davranmadığı, davalının sadece koordinasyon eksikliği nedeniyle sorumlu tutulabileceği, % 25 oranında kusurlu olduğu” gerekçesiyle “davanın kısmen kabulü ile 6.810,07 TL’nin 18/08/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” ilişkin 06/03/2014 tarihli kararın verildiği görülmüştür.
Davalılar … ve … 02/02/2018 tarihli duruşmada; zarar miktarına itirazlarının bulunmadığını belirtmişlerdir.
Davalılardan … haricindeki diğer davalılar zaman aşımı itirazında bulunmuşlardır.
Mahkememizce; “davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 560. maddesi gereğince olayda 2 ve 5 yıllık zaman aşımı sürelerinin uygulanması gerektiği, somut olayda; İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dava dosyasında kök raporun 2013 yılında, ek raporun ise 15/01/2014 tarihinde aldırıldığı, dava konusu zararı doğuran eylemin, çevre laboratuvarı için yeterlilik belgesinin süresinin dolduğu tarihte gerçekleştiği, belgenin süresinin dolduğu 13/02/2011 ila yeni belgenin alındığı 25/03/2011 tarihleri arasında davacı şirket, kendi laboratuvarı yerine başka laboratuvardan hizmet almış olduğundan, zararın bu sürenin bitiminde yani 25/03/2011 tarihinde oluştuğunun kabul edildiği, zaman aşımı süresinin başlangıcının da bu tarih olarak alındığı, dava konusu eylem cezayı gerektiren bir eylem olmadığından olayda uzamış ceza zaman aşımı süresinin uygulanmayacağı, 25/03/2011 ila dava tarihi arasında 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, davalılardan … ve …’ın zaman aşımı itirazlarının haklı olduğu; davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından ve davalılardan … tarafından zaman aşımı itirazı ileri sürülmediğinden, bu davalı yönünden ise esastan değerlendirme yapıldığı, buradan hareketle toplanan ve sunulan deliller ile tüm dosya içeriği göz önüne alındığında; İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dava dosyasında ve kararın gerekçesinde davamızın konusu olay eylemle ilgili sorumluluğun açıkça tartışılarak belirlendiği, bu mahkemece dava dışı …’e verilen vekaletname ile içeriği de değerlendirilerek “TTK’nın 340. maddesi gereğince yönetim kurulu tarafından icra işleri ile sınırlı olarak yetkilendirildiği, 3 ay önce başvurmayarak ihtiyatlı davranmadığı, sadece koordinasyon eksikliği nedeniyle sorumlu tutulabileceği ve % 25 oranında kusurlu olduğu” görüş ve kanaatine varıldığı, kesinleşen bu kararın mahkememizin eldeki bu davası yönünden güçlü bir delil oluşturduğu, çevre korumasına dair faaliyetlerde bulunan davacı şirketin süreli olan çevre laboratuvarı yeterlilik belgesinin süresi dolmasına rağmen yenilenmeyerek geçersiz kaldığı, 40 gün süre ile dışarıdan laboratuvar hizmeti alındığı ve bu şekilde toplam 27.240,30 TL tutarında davacı zararının oluştuğu, bu zararın oluşmasında dava …’in müdür sıfatı nedeniyle % 25 oranında kusurlu olduğu, nitekim; bu kişi hakkında görülen davada bu kişi yönünden sorumluluğun kusur oranı üzerinden 6.810,07 TL olarak belirlendiği, bu miktara hükmedildiği, kalan dava konusu miktardan ise davacı şirketin o dönem yönetim kurulu üyelerinin sorumlu oldukları, davamızın tarafları arasında davacı şirketin uğradığı zarar miktarı konusunda uyuşmazlığın bulunmadığı, davacının zararı belgesiz kalınan ve taşerondan hizmet alınan 40 günlük sürenin sonunda 25/03/2011 tarihinde oluştuğundan, yani haksız fiili tarihi bu tarih olduğundan, alacağa bu tarihten itibaren yasal faiz yürütüldüğü” gerekçeleriyle; “1-Davalılar … ve … hakkındaki davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE, 2-Davalı … hakkındaki davanın KABULÜ ile; 20.430,23 TL’nin 25/03/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak, davacıya verilmesine” ilişkin 04/05/2018 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı karar verilmiştir.
Veirlen bu karara karşı davacı vekili ile davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Mahkememiz kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin … tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
Kaldırma kararının gerekçesinde;
“Dava, eski yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili ve davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihi 6102 Sayılı TTK’ dan sonra ise de, mahkemece zararın doğduğu tarih olarak kabul edilen 25.03.2011 tarihine göre eski 6762 Sayılı TTK yürürlükte olduğu halde, mahkeme gerekçesinde “6102 Sayılı TTK’ nın 560.maddesi gereğince olayda 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerekir” şeklindeki kabulü doğru olmamıştır (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2018/5090 E.- 2020/6033 K.).
Bilindiği üzere, Yönetim kurulu üyeleri 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir. 6762 sayılı TTK’nın 340. maddesine göre 336. ve 337. madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309. madde hükmü uygulanır. 336. ve 337. maddelere yapılan atıf dolayısıyla şirket yönetim ve denetleme kurulu başkan ve üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Buna göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece zararın meydana geldiği tarihin tespitinin de hatalı yapıldığı görülmüştür. Davacı şirketin zarara uğradığı tarih bakımından yerel mahkemece her ne kadar yeni yeterlilik belgesinin alındığı tarih olan 25.03.2011 kabul edilmişse de, zararın doğduğu tarih, davacı şirketin başka laboratuvarlara ödeme yaptığı tarih olup, dosya içerisindeki İzmir 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E.sayılı dosyasından alındığı anlaşılan 15.01.2014 tarihli bilirkişi ek raporundaki davadışı laboratuvarlar tarafından davacıya kesilmiş faturalar dikkate alındığında, davacı şirketin bu faturaları ödediği tarih zararın doğduğu tarih olacağından, mahkemece faturaların davacı şirketçe ödeme tarihlerinin tespiti ile (dava konusu edilen her bir zararlandırıcı eylem niteliğindeki ödeme yönünden) zamanaşımı def’inin buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2019/3747 E.- 2019/7229 K.). Bu nedenle, İzmir 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E.-…/… K. sayılı dosyasının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onanıp, karar düzeltme isteminin de reddedilmesine göre, sözkonusu kararın kesinleşmesiyle, eski yönetim kurulunun da zarardan sorumlu olduğunun, davacı şirketin dava açmaya yetkili organı tarafından öğrenildiğinin kabulüyle birlikte, zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçip geçmediği dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Zira, bahse konu ek raporda bilirkişilerin liste halinde davacıya kesilen fatura bilgilerini belirtmiş olduğu, ancak davacı şirketin bu faturaları ne zaman ödediğine dair bilgi ve belgenin ise dosyada olmadığı görülmektedir. Mahkemece öncelikle işbu dosya ile bağlantılı bulunan İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas – …/… Karar sayılı dava dosyasının dosya arasına alınması, akabinde sözkonusu zarara neden olan faturalar ve ödeme belgeleri anılan dosyada yok ise taraflardan temini ile dosya kapsamına alınması ve ödeme tarihlerine göre zamanaşımının değerlendirilmesi gerekmektedir. Anılan husus eksik inceleme niteliğinde olduğundan, davacı vekilinin istinaf itirazları bu yönüyle yerinde görülmüştür.
Davacı vekilinin, davalı …’ nın cevap dilekçesinin süresinde verilmediği ve dolayısıyla zamanaşımı def’inin de süresinde olmadığına ilişkin itirazı ise, dosyada mevcut tebligatın Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olduğunun görülmesinin yanı sıra adli tatil süresine ve davanın adli tatilde görülecek işlerden olmamasına göre de yerinde görülmemiştir.
Davalı …’ nun istinaf itirazlarına gelince; anılan davalının ileri sürdüğü 2 ve 5 yıllık sürelerin kendisine de uygulanması gerektiğine ilişkin itirazı bakımından yapılan değerlendirmede; 6762 Sayılı TTK 309.maddedeki sürelerin zamanaşımı süreleri olup, zamanaşımının niteliği itibariyle def’i mahiyetinde olmasına ve bunu ileri sürmeyen davalılara sirayet etmesinin mümkün olmamasına göre yerinde görülmemiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2016/2543 E.- 2016/6986 K) .
Davalı …’ nun karar duruşması olan 04.05.2018 tarihli duruşmaya mazeret sunduğu halde kabul edilmediğine yönelik itirazı ise, mazeret dilekçesinde aynı tarihteki diğer mahkemenin dosya numarasının da belirtilmiş olmasına göre savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verilmemesi gerekliliği de dikkate alınarak yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı …’nun istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.” denmiştir.
Davacı vekilinin 04/02/2022 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu faturalar incelendiğinde; bunların dava dışı
… Ölçüm Analiz ve Laboratuvar Hiz. San ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı şirket adına düzenlenen 10/03/2011 tarihli … numaralı KDV dahil toplam 1.663,80 TL bedelli, 18/03/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 2.424,90 TL bedelli; … Üniversitesi Döner Sermaye İşletmesi Mühendislik Fakültesi tarafından davacı şirket adına düzenlenen 04/04/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 16.396,10 TL bedelli, 01/04/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 6.495,90 TL bedelli ve 10/06/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 13.410,70 TL bedelli faturalar olduğu görülmüştür. Bunların toplamı 40.931,40 TL’dir.
İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasına sunulan ek raporda belirtilen ve dava konusu 27.420,30 TL tutarındaki zarara esas faturalar da; 18/03/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 2.424,90 TL bedelli, 10/03/2011 tarihli … numaralı KDV dahil toplam 1.663,80 TL bedelli, 01/04/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 6.495,90 TL bedelli, 04/04/2011 tarihli … numaralı 3.245,00 TL bedelli ve 10/06/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 13.410,70 TL bedelli faturalardır. Bunların toplamı da 27.420,30 TL’dir.
Davacı vekili 20/02/2022 tarihli dilekçesi ile; zarar kalemlerine ilişkin faturaların davacı şirkete ait … Bankası İzmir Şubesi’ndeki hesaptan yapılan havaleler ile ödendiğini belirterek, bu fatura ödemelerini kapsayan hesap ekstre örneğini dilekçesi ekinde sunmuştur.
Davacı vekilinin sunduğu hesap bildirim cetveli incelendiğinde; davacı şirketin hesabından 25/03/2011 tarihinde “… fatura bedeli” açıklamalı 1.663,80 TL bedelli ödemenin, 01/04/2011 tarihinde “… … fatura bedeli” açıklamalı 2.424,90 TL bedelli ödemenin, 01/04/2011 tarihinde “… analiz bedeli” açıklamalı 6.495,90 TL bedelli ödemenin, 04/04/2011 tarihinde “… Analiz Bedelleri” açıklamalı 3.245,00 TL bedelli ödemenin, 10/06/2011 tarihinde “Analiz Bedeli” açıklamalı 13.410,70 TL bedelli ödemenin yer aldığı görülmüştür.
Olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 340. maddesine göre 336. ve 337. madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309. madde hükmü uygulanır. Dolayısıyla şirket yönetim ve denetleme kurulu başkan ve üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309/son maddesinde yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
6762 sayılı TTK’nın 309/son maddesinde; “Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu düzenlemeye göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu çerçevede somut olayda zararın doğduğu tarih, davacı şirketin başka laboratuvarlara ödeme yaptığı tarih olacaktır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 29/09/2021 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ve tüm dosya içeriğine göre yapılan değerlendirme sonucunda; olayda uygulanması gereken 6762 sayılı sayılı TTK’nın 309/son maddesi gereğince olayda 2 ve 5 yıllık zaman aşımı sürelerinin uygulanması gerektiği; davacı zararının doğduğu tarihin, davacı şirketin başka laboratuvarlara ödeme yaptığı tarih olduğu, İzmir 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dava dosyasında aldırılan 15/01/2014 tarihli ek bilirkişi raporunda dava dışı laboratuvarlar tarafından davacıya kesilmiş faturaların belirtildiği, nitekim bu faturaların davacı vekilinin 04/02/2022 tarihli dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu, ayrıca 20/02/2022 tarihli dilekçesi ekinde de ödeme belgelerinin sunulduğu, bunlar üzerinde yapılan incelemede; 10/03/2011 tarihli … numaralı KDV dahil toplam 1.663,80 TL bedelli faturanın 25/03/2011 tarihinde; 18/03/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 2.424,90 TL bedelli faturanın 01/04/2011 tarihinde; 01/04/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 6.495,90 TL bedelli faturanın 01/04/2011 tarihinde; 10/06/2011 tarihli … numaralı KDV dahil 13.410,70 TL bedelli faturanın 10/06/2011 tarihinde; 04/04/2011 tarihli … numaralı 16.396,10 TL bedelli faturanın 3.245,00 TL’sinin 04/04/2011 tarihinde ödendiğinin belirlendiği, dava tarihinin 28/06/2016 olduğu dikkate alındığında, bu ödemelerin gerçekleştiği tarih ile dava tarihi arasında 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, dava konusu eylem cezayı gerektiren bir eylem olmadığından olayda uzamış ceza zaman aşımı süresinin uygulanmayacağı, davalılardan … ve …’ın zaman aşımı itirazlarının haklı olduğu; davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından ve davalılardan … tarafından zaman aşımı itirazı ileri sürülmediğinden, bu davalı yönünden ise esastan değerlendirme yapıldığı, buradan hareketle toplanan ve sunulan deliller ile tüm dosya içeriği göz önüne alındığında; İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dava dosyasında ve kararın gerekçesinde davamızın konusu olay eylemle ilgili sorumluluğun açıkça tartışılarak belirlendiği, bu mahkemece dava dışı …’e verilen vekaletname ile içeriği de değerlendirilerek “TTK’nın 340. maddesi gereğince yönetim kurulu tarafından icra işleri ile sınırlı olarak yetkilendirildiği, 3 ay önce başvurmayarak ihtiyatlı davranmadığı, sadece koordinasyon eksikliği nedeniyle sorumlu tutulabileceği ve % 25 oranında kusurlu olduğu” görüş ve kanaatine varıldığı, kesinleşen bu kararın mahkememizin eldeki bu davası yönünden güçlü bir delil oluşturduğu, çevre korumasına dair faaliyetlerde bulunan davacı şirketin süreli olan çevre laboratuvarı yeterlilik belgesinin süresi dolmasına rağmen yenilenmeyerek geçersiz kaldığı, 40 gün süre ile dışarıdan laboratuvar hizmeti alındığı ve bu şekilde toplam 27.240,30 TL tutarında davacı zararının oluştuğu, bu zararın oluşmasında dava …’in müdür sıfatı nedeniyle % 25 oranında kusurlu olduğu, nitekim; bu kişi hakkında görülen davada bu kişi yönünden sorumluluğun kusur oranı üzerinden 6.810,07 TL olarak belirlendiği, bu miktara hükmedildiği, kalan dava konusu miktardan ise davacı şirketin o dönem yönetim kurulu üyelerinin sorumlu oldukları, davamızın tarafları arasında davacı şirketin uğradığı zarar miktarı konusunda uyuşmazlığın bulunmadığı, davacı zararı belgesiz kalınan ve taşerondan hizmet alınan 40 günlük sürenin sonunda 25/03/2011 tarihinde oluştuğu, yani haksız fiil tarihinin bu tarih olduğu anlaşıldığından, davalılar … ve … hakkındaki davanın zaman aşımı nedeniyle reddine; davalı … hakkındaki davanın ise kabulü ile 20.430,23 TL’nin 25/03/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davalılar … ve … hakkındaki davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı … hakkındaki davanın KABULÜ ile;
20.430,23 TL’nin 25/03/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.395,58 TL harçtan peşin olarak alınan 348,90 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭1.046,69‬ TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭1.395,58 TL harçtan peşin olarak alınan 348,90 TL harcın düşülmesi ile 1.046,68 TL bakiye harç kalmış ise de; bozma öncesi karardan sonra 05/09/2018 tarihli …/… harç numarası ile 1.046,68 TL kalan karar harcının davalı …’dan tahsili için harç tahsil yazısı yazıldığından, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacının yatırmış olduğu 29,20 TL’si başvurma harcı ve 348,90 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭378,1‬0 TL’nin davalı …’dan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu posta ve tebligat gideri olan 444,28 TL’lik yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan posta ve tebligat gideri olan 50,00 TL’nin davacıdan alınarak, davalı …’a verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı …’ya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin, davalı … vekilinin, davalı … ‘ın ve davalı …’nun yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/04/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza