Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/617 E. 2021/1157 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/617 Esas
KARAR NO : 2021/1157

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri … Sigorta A.Ş. ile dava dışı … Ticaret A.Ş. arasında 15.05.2019-15.05.2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere kapsam dahilinde meydana gelecek rizikolar için … numaralı Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi düzenlendiği, davalı/ borçluların kusuru ve sorumluluğu ile poliçe kapsamında aşağıda detaylı şekilde izah edileceği üzere hasar meydana gelmiş, dava dışı sigortalıya yapılan 6.297,76 Euro tutarında ödeme TTK m. 1472 tahtında halefiyet ilkesi gereği tahsil edilmek üzere İzmir …. İcra Müdürlüğü…Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi ikame edildiği, takibe vaki itiraz sebebi ile itirazın iptali için huzurdaki davanın ikamesi zarureti hasıl olduğu, dava dışı sigortalı … tarafından Hyundai marka toplam 891 adet buzdolabı cinsi emtia, İspanya’da yerleşik… adlı grup firmasına satıldığı, 10×40 HC konteynerlere istiflenen emtia ana nakliyeci Arkas sorumluluğunda İzmir Aliağa limanından M/V ”…” adlı gemiye yüklenerek Barselona limanına sevk edildiği, 03.08.2019 tarihinde Barselona limanındaki tahliye işlemlerinden sonra iç nakliye için araca yüklenen … nolu konteyner alıcı firma tesislerine sevk edildiğinde, tahliye esnasında ürünlerde ıslaklık tespit edilmiş olup, teslim belgesine hasar notu düşüldüüğü, 02.08.2019 tarihinde alıcı firma tarafından düzenlenen kalite raporunda 80 ürünün kullanılamaz durumda olduğu, 28 ürünün ise ambalaj hasarlı olduğu beyan edildiği, davaya konu hasarda dava dışı sigortalının adına nakliye faturası düzenleyen davalı/borçlu şirket olup, meydana gelen hasarda kusur ve sorumluluğu bulunmadığı, bu husus hasar dosyası kapsamında alınan ekspertiz raporuyla da tespit edilmiş, hasarın Türkiye’den İspanya’ya … nolu konteynerle yapılan nakliye esnasında konteynerin kapaklarından bir nedenden dolayı yağmur veya deniz suyunun içeri girerek emtiaya sirayet etmesi sonucu oluştuğu rapor altına alındığı, davaya konu hasar, nakliye esnasında oluşmuş olup Mahkemece yapılacak yargılama neticesinde davalı şirketin hasardan sorumlu olduğunun tespiti ile haklı davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle, davanın reddini talep zorunluluğu hasıl olduğu, usule ve esasa ilişkin itirazlarımıza geçmeden önce dava konusu taşıma ilişkisini ve aşamalarının tam olarak açıklanması gerektiği, buna göre; davacının sigortalısına ilişkin eşya, sigortalı firmanın adresinden Aliağa Limanına dava dışı üçüncü kişi tarafından kara yolu ile, Aliağa Limanından Barcelona Limanına müvekkil şirketin acenteliğini yaptığı dava dışı Arkas Konteyner Taşımacılık A.Ş. (Bundan sonra “Arkas Konteyner” olarak anılacaktır.) tarafından deniz yolu ile, Barcelona Limanından alıcının bulunduğu adrese dava dışı üçüncü kişi alıcı tarafından kara yoluyla taşındığı, söz konusu taşıma …….. numaralı denizde taşıma senedi tahtında taşıyan dava dışı Arkas Konteyner tarafından gerçekleştirilmiştir. Açıkça görüleceği üzere taşıma Arkas Konteyner tarafından yapılmış olup müvekkil şirket söz konusu taşımada taşıyanın acentesi olarak hareket ettiği, davacı, dava dışı sigortalının Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigorta yaptığını ve bu sigortaya konu mallarda hasar olduğunu, bu sebeple sigortalısına tazminat ödemek zorunda kaldığını iddia etmekte ve bunu rücuen davalıdan istemekte olduğu, dosyaya sunulu satış faturasına göre davacının sigortalısının satıcı sıfatıyla bir alım – satım anlaşması yaptığı ve bu anlaşmada teslim şeklinin CIP teslim şekli olarak belirlendiği anlaşılmakta olduğu, CIP teslim şekline göre yükten doğabilecek riskler malın gemiye yüklenmesinden önceki bir aşamada satış sözleşmesindeki alıcı tarafa geçtiği, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için malın deniz taşıması esnasında hasarlandığı kabul edildiğinde bile risk, gemiye yüklemeden öncesinde alıcı tarafa geçtiği, davacının sigortalısı olan satıcının (satış sözleşmesine göre) eşyada doğan hasardan sorumluluğu bulunmamaktadır. Hasardan davacının sigortalısı olan satıcı değil dava dışı alıcı sorumlu olduğu, ayrıca dosyaya dava dışı alıcının bu hakkını davacının sigortalısına devrettiğine ilişkin bir belge de sunulmadığı, bu durumda taşıyanın dava dışı alıcıya karşı olan sorumluluğu devam etmekte olduğu, dava dışı alıcının iddia edilen hasar için taşıyana karşı hukuki işlemlere girişmesi halinde, taşıyanın tek hasar dosyası için iki ayrı tarafa iki ayrı ödeme yapma riski bulunmakta olduğu, buna göre, davaya konu olayda eşyadan doğan risk CIP kaydına göre gemiye yüklenmeden öncesinde alıcısı “… Iberia SL.” firmasına geçtiği, bu duruma ilişkin olarak; Dr. Cüneyt Süzel’in “Deniz Ticareti Hukukunda Taşıtan ve Yükleten” adlı eserinin 312. vd. Sayfalarında; “Deniz taşımalarında eşya hasarının büyük bir kısmı yükleme ve boşaltma aşamalarında ortaya çıkmaktadır. Satış sözleşmesi uyarınca hasarın kime ait olduğunun belirlenmesi taşıyana karşı açılacak olan davada aktif husumetin belirlenmesi bakımından önem taşır. Bu belirlemenin bir diğer önemi, deniz rizikolarına karşı kurulan sigorta sözleşmelerinde satış sözleşmesinin taraflarından kimin, hangi aşamada menfaat sahibi olduğunun belirlenmesidir. C grubu satışlar bakımında değerlendirme yapıldığında ikili bir ayrıma gidilmesi uygun gözükmektedir. CPT ve CIP satışlarda yükleme ve boşaltma masrafları her ne kadar taşıtan sıfatına sahip satıcının üzerinde olsa da, hasar eşyanın gemiye yüklenmesinden önceki bir aşamada alıcıya geçer. Dolayısıyla, gerek yükleme gerekse boşaltma aşamasında hasar CPT ve CIP alıcının üzerindedir. Bu aşamalarda eşya hasarı veye ziyai söz konusu ise, menfaat sahini sigorta sözleşmesinde sigortalı sıfatı, alıcıya ait olmalıdır. Diğer bir anlatımla, taşıyanın sorumlu tutulması durumunda aktif husumet alıcıya ait olacaktır. Konu olayda alıcı “… Iberia SL” firması, satıcı firma ise davacının sigortalısı … Ticaret A.Ş firmasıdır. Davacı, sigortalısı … Ticaret A.Ş’ye yaptığı ödemeye istinaden müvekkilden talepte bulunmakta olduğu, ancak sigortalı … Ticaret A.Ş hak sahibi olmadığından kendisine yapılan ödeme davacıya halefiyet hakkı kazandırmamakta olduğu, dolayısıyla davacı sigorta şirketi, yanlış kişiye ödeme yaparak veya “ex gratia” ödemesi (hatır ödemesi) yaparak usulüne uygun şekilde halefiyet kazanamamış olduğu, davacı usulüne uygun halefiyet kazanamamış ve dolayısıyla işbu davayı açma hakkına da sahip olamadığını, bu nedenle davanın öncelikle aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerekmekte olduğunu, davacının işbu davayı açabilmesi için usulüne uygun şekilde halefiyet kazanmış olması gerekmekte olduğu, eğer davacının sigortalısının davaya konu iddia edilen zarar için dava ehliyeti yok ise davacının da usulüne uygun halefiyet kazandığından bahsedilemez olduğu belirtilmiş olup davanın reddini talep etmiştir.
Sigortalının Kayıtları Yönünden: davacı, dava dışı sigortalıya satış sözleşmesinin alıcısı tarafından iddia olunan hasar ile ilgili zarara uğradığını iddia ettiği, ancak sigortalının defter ve kayıtlarının iddialar ile örtüşmesi gerekmektedir. Sigortalının ticari faturaya istinaden tüm mal bedelini tahsil etmiş olma ihtimali bulunmakta olduğu, bu durumda davacının sigortalısına ekstradan ödeme yapmış olma ihtimali bulunmakta olduğu, bu ödeme “ex gratia” ödemesi (hatır ödemesi) olacağından davacının usulüne uygun halefiyet kazandığından bahsedilemez olduğunu belirtmiştir.
Pasif husumet itirazları; denizde taşıma senedi açıkça anlaşılacağı üzere, eşyayı taşıyan, dava dışı Arkas Konteyner’dir ve müvekkil davalı işbu dava dışı taşıyanın acentesi olduğu, ayrıca navlun faturasında denizde taşıma senedi numarası, yükleme limanı, tahliye limanı, gemi adı gibi davaya konu taşımanın bilgileri dercedildiği, yine navlun faturasında açıkça “işbu fatura taşıyıcı Arkas Konteyner Taşımacılık A.Ş. adına acentesi sıfatıyla tanzim edilmiştir.” denilmekte olduğu, davacının sigortalısı ile müvekkil şirket arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Davalının taşıyan sıfatının bulunmaması nedeniyle, işbu dava acente sıfatına haiz olan davalı aleyhine açılamayacağı ve ancak dava dışı taşıyan Arkas Konteyner’e “izafeten” acentesi sıfatıyla davalı aleyhine açılabileceği kanaatinde olunduğu, nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2005 gün ve 2005/1087 E-2005/1333 K sayılı kararında; “Dava, taşıma sözleşmesine konu emtianın taşıma sırasında uğradığı hasarın sigorta şirketince karşılanmayan kısmının, davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi yoktur. Taşıma işini dava dışı Schenker BTL A.G.nin yaptığı, davalının ise taşıyıcının acentesi olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, TTK.nun 119. maddesi gereğince acente aleyhine doğrudan değil izafeten dava açılabileceği gözönünde tutularak davanın pasif husumet yokluğundan reddedilmesi gerekir iken işin esasına girilerek red kararı verilmesi doğru değildir.” denmekle, acente aleyhine doğrudan dava açılamayacağı, açılması halinde davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu bilgiler ışığında, müvekkil şirket aleyhine doğrudan açılan işbu davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını belirtmişlerdir.
Görev itirazları; dava konusu uyuşmazlık deniz taşımasından kaynaklanmakta olduğundan, işbu davanın Denizcilik İhtasas Mahkemesi’nde açılması gerekmekte olduğu, İzmir’de denizcilik ihtisas mahkemesi İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin olduğu, hal böyle olunca, davanın görevli mahkemede açılmadığından reddi gerekmekte olduğunu belirtmişlerdir.
Esasa ilişkin itirazları; Yukarıdaki itirazlarımızdan vazgeçmek ve kabul anlamına gelmemesi kaydıyla belirtmek gerekir ki iddia olunan hasardan taşıyanın bir sorumluluğu bulunmamakta olduğu, davacının usulüne uygun süresi içinde hasar ihbarında bulunmamış veya tarafımızın katılımıyla bir inceleme yapılmadığı, Türk Ticaret Kanunu’nun md. 1185 gereğince; varma limanında mallar teslim edilmeden önce yahut teslim sırasında yükün muayene ettirilmesi ve ayrıca yük varma limanında kısmi ziya ya da hasarlı durumda ise, taşıyana veya temsilcisine, teslim sırasında ya da hasar hemen belli değil ise en geç üç gün içinde yazılı olarak bildirilmesi ya da bu süre içinde her iki tarafın katılımıyla resmen tespit yaptırması zorunlu olduğu, davacının Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri gereğince üç günlük yasal süresi içerisinde hasar ihbarında bulunmaması veya bu süre içinde resmi tespit yaptırmamış olması sonucunda; yükü taşıyanın konşimentoda yazılı şekilde ve tam olarak teslim ettiği, eğer yükte bir eksiklik, hasar var ise bunun taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği, hususlarında taşıyan lehine karine oluşmuş olduğunun kabulü gerekmekte olduğu davacının müvekkile yaptığı bir hasar ihbarı bulunmadığı, buna göre; davacının iddia ettiği gibi bir hasar söz konusu ise, yukarıda yazılı hükümler ve oluşmuş karine doğrultusunda, hasarın; taşımadan önce satıcının fabrikasında, deniz taşıması başlamadan önce kara taşıması sırasında, istif ve sayma sırasında veya boşaltma limanında teslimden sonra alıcının fabrikasına taşınması sırasında, yani taşıyanın sorumluluk alanı dışında meydana geldiğinin kabulü gerektiği, nitekim Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da bu yönde olduğu, ayrıca, davacı delil olarak survey ekspertiz raporuna dayanmakta olduğu, ancak bu rapor müvekkil şirket yokluğunda tek taraflı olarak hazırlandığı, müvekkil şirkete yapılan bir hasar ihbarı olmadığı gibi ekspertiz aşmasında müvekkil şirkete yapılan bir davet de olmadığı, bu nedenle müvekkil şirket yokluğunda tek taraflı hazırlanan ekspertiz raporunun tarafımızca kabulü mümkün olmadığı, dosyaya sunulan ekspertiz raporu, taşıyanın iştiraki sağlanmadan yapılan bir inceleme neticesinde tek taraflı düzenlenen bir rapor olduğou, dosyaya sunulan bu rapor taşıyanı bağlamamakta olduğu, bu konuda emsal Yargıtay kararı “T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2001/2137 K. 2001/4213T. 14.5.2001 Davalı vekili, taşımanın konteyner ile yapıldığını, konteynerlerin yükletenin fabrikasında ve yine yükleten tarafından istiflenip mühürlendikten sonra gemiye yüklendiğini, konteyner içeriğinden taşıyanın bilgilendirilmediğini, hasar tesbitinin de taşıyanın temsilcisi nezaretinde yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, taşınan emtiadaki hasarın TTK.nun 1065 ve 1066 ncı maddelerine uygun olmadığı, taşıyıcı yada temsilcilerinin yokluğunda yapılan hasar tesbitinin taşıyıcıyı bağlamayacağı, tahliyeden sonra malların Düzce’ye varışında yapılan analize dayanılarak, davanın sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 3.240.000.- lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 14.5.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” hasar ihbarı veya tarafların katılımı ile yapılan bir inceleme olmadığından işbu davada ispat yükü davacı üzerindedir dendiği, taşıma senedinde açıkça görüleceği üzere taşıyan sadece deniz taşımasını üstlenmiş olduğu, davacı delillerinden anlaşılacağı davaya konu taşıma kombine taşıma vasfında olup Arkas Konteyner bu kombine taşımanın sadece deniz taşıması kısmını üstlenmiştir. Davacı firmanın adresinden yükleme limanına kara taşıması dava dışı üçüncü kişi tarafından, deniz taşımasını takiben boşaltma limanından alıcının adresine yapılan kara taşıması dava dışı üçüncü kişi tarafından gerçekleştirildiği, açıkça görüleceği üzere, Arkas Konteyner taşımanın sadece Aliağa Limanından Barcelona Limanına olan deniz yolu kısmını gerçekleştirmiş olduğu, deniz taşıyanı olan Arkas Konteyner’in kara taşımaları sırasında gerçekleşmiş olabilecek hasarlardan sorumlu tutulması mümkün olmadığı, dava konusu mallar mühürlü olarak taşınmış ve aynı mühür ile alıcısına teslim edilmiş olduğu, Konteynerler, davacı yükletenin adresine taşınmış ve mallar konteyner içerisine yükleyici tarafından yerleştirilmiş ve konteyner mührü davacı yükleyici tarafından takıldığı, açıkça anlaşılacağı üzere, davalı müvekkil şirketin malların istifleme, emniyete alma ve sağlamlaştırma işlemlerine nezaret yükümlülüğü bulunmamakta olup, tüm bu işlemlerden dolayı sorumluluk davacını firmanın olduğu, Konteynerler, yükleyici firma tarafından takılan mühür ile davacı firmanın adresinden Aliağa Limanına kara yolu ile dava dışı 3. Bir kişi tarafından aynı mühür ile taşındığı, davalı taşıyan da malları mühürlü konteyner içerisinde yükleme limanından boşaltma limanına taşımış ve mühürlü olarak alıcısına teslim edildiği, açıkça anlaşılacağı üzere, mallar davacı tarafından takılan mühür ile aynı mühürle boşaltma limanına kadar taşındığı, bu nedenle, mühür bozulmadan davacı tarafından yüklendiği hali ile alıcıya teslim edildiği, buna göre, davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğu açık olup, davanın reddi gerekmekte olduğu, buna göre; hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin kanıtlanabilmesi için davacının konteynere yüklenmiş olan yükün yükleme öncesinde, yükleme, istifleme sırasında, boşaltma limanına taşınmasında, indirme bindirmede ve de boşaltma limanında, tahliyede, tıra yükleme, tırdan tahliye veya konteynerden boşaltılmasında hasarlanmadığının davacı tarafından kanıtlanması gerekmekte olduğu, tüm bunların yanı sıra; davacının delilleri arasında emtianın müvekkil firma sorumluluğundaki deniz taşıması sırasında hasarlandığına dair bir belge bulunmamakta olduğu, konteynerin taşıyanın hakimiyeti sırasında hasarlandığına ilişkin delil bulunmamakta olup, ispat yükü davacı üzerinde olduğu, ancak yukarıda açıklandığı üzere, davacı davasını ispatlayamadığı, ayrıca, davacının iddialarının aksine, müvekkil şirket, taşıdığı emtialara hasar vermediği, Konşimento hükümleri incelendiğinde, taşımanın “FCL/FCL Full Container Load” olarak gerçekleştirildiği, yani konteynerin yükleten tarafından tamamen doldurulduktan sonra taşıyana mühürlü durumda teslim edilmiş olduğu anlaşılmakta olduğu, yine aynı konşimentoda “FREE IN/ FREE OUT” klozu bulunmakta olduğu, dolayısıyla, taşıma konusu konteynerin yükleme ve boşaltmasının alıcıya ait olduğu taraflarca belirlenmiş olup, konteynerin yükleme ve tahliyesinden ötürü taşıyanın herhangi bir sorumluluğu bulunmamakta olduğu, ayrıca yine konşimento üzerinde “SLAC SHIPPER’S LOAD, STOW, EIGHT AND COUNT” yani yükleyici yükledi, istifledi, saydı, mühürledi klozunun yer aldığı anlaşılmakta olduğu, iddia olunan hasara ilişkin yüklemeden önce yükleme limanında/boşaltmadan sonra boşaltma limanında tutulmuş bir tutanak olmadığı, 8. Konşimentoda yer alan “Taşıma şart ve koşulları”nın 6.A.i maddesine göre davaya konu hasardan taşıyan sorumlu tutulamayacağı, konteynerlerde hasar bulunmadığını, eşyayı yüklemeye hazır hale getirmek ve konteyner içine tekniğe uygun şekilde istiflemek yükletenin sorumluluğunda olduğunu, ekspertiz raporu iddia olunan hasarın müvekkil şirket nedeniyle hasarlandığının ispatlanamadığını bu nedenle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının, sigortalısına ilişkin eşyanın, sigortalı firmanın adresinden, Aliağa limanına, dava dışı 3. Kişi tarafından, kara yolu ile, Aliağa limanından, Barcelona limanına, davacı şirketin, acenteliğini yaptığı, dava dışı Arkas Konteyner taşımacılık aşa ile deniz yolu ile, Barcelona limanından, alıcının bulunduğu adrese, dava dışı 3 . Kişi alıcı tarafından kara yolu ile taşındığı, dava konusu uyuşmazlığın tüm dosya içeriğine göre, deniz taşımasından kaynaklandığı ve davanın taşıma sözleşmesine konu emtianın taşınması sırasında, uğradığı hasarın, sigorta şirketince, TTK m. 1472 uyarınca halefiyet ilkesi, gereği davalıya açıldığı, dava dışı sigortalı … tarafından, Hyundai marka, toplam 891 adet, buzdolabı cinsi emtia, kenteynerlara istiflenen emtianın Arkas sorumluluğunda, İzmir Aliağa limanından M/V ”…’ adli gemiye yüklenerek Barcelona limanına sev edildiği belirtilmekle, bahsedilen uyuşmazlığında deniz ticaretinden kaynaklandığı ve bu uyuşmazlığın denizcilik ticaret mahkemesinde açılması gerektiğinden ve İzmir de denizcilik ihtisas mahkemesi İzmir 5. Asliye Tİcaret Mahkemesi olduğundan ve HMK.nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK.nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 5. Maddesi: (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
Hükmünü taşımaktadır. Bu kapsamda İzmir ilinde 5.Asliye Ticaret Mahkemesi deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık “deniz taşımacılığı” işinden kaynaklanmakta olup TTK’nın 5. kitabı kapsamında kalmaktadır. TTK’nın 5/2. maddesi gereğince deniz taşımacılığından kaynaklanan uyuşmazlığın HSYK tarafından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 2 nci bendi gereğince İzmir 5 inci Asliye Ticaret Mahkemesinin Türk Ticaret Kanunundan ve diğer kanunlardan doğan deniz Ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmak üzere münhasıran görevlendirilmesi nedeniyle anılan mahkemede davanın görülmesi gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine ve dava dosyasının İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Deniz Taşımasından kaynaklanmakta olduğu ve Deniz Ticaret Hukukunun uygulanması gerektiği, bu nedenle İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, Denizcilik İhtisas Mahkemesi olarak belirlendiğinden mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın İzmir 5. ATM’YE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderleri ve vekalet ücret hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸E-imza

Hakim …..
¸E-imza