Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/610 E. 2022/1123 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/610 Esas
KARAR NO : 2022/1123

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2021
KARAR TARİHİ : 29/12/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafa ait serviste, davalı şirkete ait … plakalı aracın tamir edildiğini, teslim edildiğini ve yapılan tamirata ilişkin olarak tarafların ekte sunulu belge ile tutanak tutulduğunu, tutanakta tamirat bedelinin 14.885,11 TL olduğunu, 4.000,00 TL’sinin 30/03/2020 tarihinde ödendiğini ve bakiye kalan 10.885,11 TL’nin ise 30/03/2020 tarihinden itibaren en geç 40 gün içerisinde ödeneceğinin davalı şirket tarafından kabul edildiğini, davacı tarafından yapılan tamir bedeline ilişkin olarak, 30/03/2020 tarihli 14.885,11 TL’lik fatura düzenlendiğini, fatura bedelinin süresinde ödenmemesi üzerine, İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün ……….. Esas dosyası ile icra takibi açıldığını, itiraz sonrası itirazın iptal davasının süre başlangıç tarihinin karar tarihi olan 04/02/2021’de başlayacağını, takibe haksız ve kötü niyetle itiraz edildiğini belirterek, yukarıda izah olunan sebeplerle, davalının İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün ……….Esas dosyasına yaptığı itirazın iptalini ve takibin devamını ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 18/04/2022 tarihli dilekçesinde; “davalı aracının davacıya ait servise 12/02/2020 tarihinde motorda titreme ve tekleme şikayeti ile geldiğini, ve daha önceden bu titreme ve tekleme şikayeti nedeniyle aracını yetkili…servisine ve diğer yetkili servislere götürdüğünü, söz konusu servisler tarafından, motor değişimi önerildiğini ve maliyetinin yüksek olduğunu belirterek davacının servisine geldiğini, davacı tarafından öncelikle en az maliyetle titreme ve teklemenin giderilmesi için motor yağ katkısı ve motor iyileştirici katkılar kullanıldığını ve ayrıca diğer bakımların yapıldığını, buna ilişkin 12/02/2020 tarihli ve 3.965,00 TL bedelli Yapılan İşlemler Formunun dilekçe ekinde sunulduğunu, sonrasında tekleme ve titreme şikayetinin devam etmesi üzerine araç davalı tarafından davacıya ait servise geri getirildiğini, bu kapsamda orjinal ve sıfır parçanın da maliyetinin de yüksek olması nedeniyle, 23/03/2020 tarihli servis formunda da belirtildiği üzere çıkma (2.ci el) parçaların (Vanos manyetik valf ve Eksantrik milinin) davalının onayı ile değiştirildiğini, davalının yapılan işlemleri ve toplam borcu kabul ettiğini yazılı belge imzaladığını beyan etmektedir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın tamir ve bakım için teslim edildiğini, karşılığında tamir konusu faturanın düzenlendiğini, fatura ve yapılan işler incelendiğinde pek çok işlemin iki kez gösterildiğini, aracın tamir ve bakımının yapılmadığını, tamir edildiği iddia edilen hususlarda ise 2. el orijinal parça kullanıldığının tespit edildiğini, faturanın yasal süre içinde kabul edilmeyerek iade edildiğini, araç teslim alındıktan sonra araçta aynı problemlerin devam ettiğini, davalının aracın tamir ve bakımının yapılmadığını davacıya iletildiğini, faturanın iade edildiğini, yapılacak inceleme ile faturada kalemlerin mükerrer yazıldığını, araca gerekli tamiratın yapılmadığının tespit edilebileceğini, tamir sonrası davalının aracının aynı sorunlarla yolda kaldığını, bu sebeple aracın …’e çekildiğini, yapılan kontrolde araçta orijinal olmayan parça kullanıldığının tespit edildiğini, takılan parçalar nedeniyle araca daha fazla zarar verildiğinin tespit edildiğini, müzekkere ile …’den servis kaydının celbi gerektiğini, borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR: İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nden ……..Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
İzmir 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nden ……….Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
İzmir Menderes Vergi Dairesi’nden 2020-2021 yıllarında ait BA ve BS formları celp edilmiştir.
Bilirkişi ………….’dan 24/12/2021 tarihli, 14/02/2022 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi Dr. Öğr. Üyesi …………’den 30/05/2022 tarihli bilirkişi raporu ve 07/10/2022 tarihli bilirkişi raporları alınmıştır.
GEREKÇE :
Dava; Hizmet ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK 190. maddesi “”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir.( Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir.( M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı dava dilekçesinde davacı tarafa ait serviste, davalı şirkete ait … plakalı aracın tamir edildiğini, teslim edildiğini ve yapılan tamirata ilişkin olarak tarafların ekte sunulu belge ile tutanak tutulduğunu, tutanakta tamirat bedelinin 14.885,11 TL olduğunu, 4.000,00 TL’sinin 30/03/2020 tarihinde ödendiğini ve bakiye kalan 10.885,11 TL’nin ise 30/03/2020 tarihinden itibaren en geç 40 gün içerisinde ödeneceğinin davalı şirket tarafından kabul edildiğini, davacı tarafından yapılan tamir bedeline ilişkin olarak, 30/03/2020 tarihli 14.885,11 TL’lik fatura düzenlendiğini, fatura bedelinin süresinde ödenmemesi üzerine, İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün ……….. Esas dosyası ile icra takibi açıldığını, davalı taraf cevap dilekçesinde,; … plakalı aracın tamir ve bakım için teslim edildiğini, karşılığında tamir konusu faturanın düzenlendiğini, fatura ve yapılan işler incelendiğinde pek çok işlemin iki kez gösterildiğini, aracın tamir ve bakımının yapılmadığını, tamir edildiği iddia edilen hususlarda ise 2. el orijinal parça kullanıldığının tespit edildiğini, faturanın yasal süre içinde kabul edilmeyerek iade edildiğini, araç teslim alındıktan sonra araçta aynı problemlerin devam ettiğini, davalının aracın tamir ve bakımının yapılmadığını davacıya iletildiğini, faturanın iade edildiğini, yapılacak inceleme ile faturada kalemlerin mükerrer yazıldığını, araca gerekli tamiratın yapılmadığının tespit edilebileceğini, tamir sonrası davalının aracının aynı sorunlarla yolda kaldığını, bu sebeple aracın …’e çekildiğini, yapılan kontrolde araçta orijinal olmayan parça kullanıldığının tespit edildiğini, takılan parçalar nedeniyle araca daha fazla zarar verildiğinin tespit edildiğini beyan ederek taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunu kabul ve ikrar etmiştir. Davacı ticari ilişkiyi ispat etmiş olup, ödemenin yapıldığı ve verilen hizmetin ayıplı olduğu konusunda ispat yükü davalı tarafa geçmiştir.
Davalı vekilinin ayıplı hizmet alımı iddiasında bulunması nedeniyle araç üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda “Aracın tarafımızca görülemediği, Araca fatura ve 12.02.2020 ile 27.03.2020 tarihli teklif formlarındaki işlemlerin yapılıp yapılmadığının ve hangi nitelikte yapıldığının tarafımızca tespit edilemeyeceği, Bu onarım sonrası bazı parçaların takılmadığını, çıkma takıldığını, arızanın giderilmediğini, motora daha çok zarar verildiğini, bunun…Yetkili serviste tespit edildiğini beyan eden davacının bu beyan ve iddialarını ispatlayacak (iş emri/tespit raporu/onarım formu/fatura vs. gibi) herhangi bir delil sunmamış olduğu, bu nedenle tarafımızca “yapılan tamir niteliği, kalitesi ve değişen parçaların kalitesi, niteliği, değişip değişmediği, çıkma olduğu, zarar verdiği” bir tespit yapmanın belirtilen gerekçelerle mümkün olmadığı,27.03.2020 tarihli ve 12.02.2020 tarihli onarım sonrası, aracın “anılı arızasının devam ettiği, aracın aynı arıza ile yolda kaldığı, araca davacı servisinde takılan parçaların ve yapılan onarımın zarar verdiğine dair, özetle yapılan anılı onarımların ayıplı olduğuna dair“ dosya içeriğinde belge bulunmadığı, davalı beyan etmesine ragmen buna ilişkin belge sunulu olmadığı, Davacı servisin ayıplı onarım yaptığına ve araçta arızanın hali hasırda devam ettiğine dair dosya içeriğinde delil bulunmadığı’nın belirtildiği, aracın üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen tarihli ek bilirkişi raporunda “Davalının 27.03.2020 tarih ve 127.256 km’de yapılan onarımın ayıplı olduğuna dair teknik bir delil sunamadığı, dosya içeriğinde değişen eksantrik vanos kafası ve manyetik valfinin arıza yaptığı, motora zarar verdiği yönünde bir tespit, delil ve rapor bulunmadığı, sunulan yetkili servis kayıtlarında da böyle bir tespitin bulunmadığı, Davacı servisçe yapılan onarımın ayıplı olduğuna dair bir durum tespit edilemediği, ” belirtildiğinden, bilirkişinin yerinde inceleme yetkisi de verildiği dikkate alınarak yapmış olduğu inceleme sonucunda düzenlemiş olduğu raporun denetime elverişli şekilde tanzim edilmiş olması nedeniyle davalı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yönündeki itirazları reddedilmiştir.
Dosyaya sunulan 7/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda “12.02.2020 tarihinde yapılan onarımın, için mükerrer parça/işlem düşülmesi sonrasında onarım bedelinin 3.205,00 TL olduğu, 27.03.2020 tarihinde yapılan onarımın, Vanos Kafası, Vanos Selenoidi, Vanos Manyetik Valfi, Eksantrik Milini, 2.ci el çıkma malzeme kullanmak suretiyle, onarım bedelinin 7.700,00 TL olduğu, buna göre; davaya konu Mini Cooper marka aracın titreme ve teklemeye şikayetine ilişkin 27.03.2020 tarihli ve 12.02.2020 tarihli onarım bedeli toplamının (3.205,00 TL+7.700,00 TL) 10.905,00 TL, olduğu, 30.03.2020 tarihinde ödendiği beyan edilen 4.000,00 TL düşüldüğünde, kalan bakiye onarım miktarının toplam (10.905 TL – 4.000 TL) 6.905,00 TL olacağı” belirtilmiştir. Davacının yapmış olduğu hizmet bedelinin 10.905,00 TL olacağı, davalı tarafından 4.000,00 TL ödendiği, davalı tarafın ayıplı ifa yapıldığına ilişkin iddiasını ispat edememiş olması nedeniyle davacının iddiasını kısmen ispatladığı kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün ……… E. sayılı dosyasında, davalının itirazının iptaline; takibin 6.905,00 TL alacak üzerinden takip talebindeki koşullarda takibin devamına,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 471,68 TL nispi harçtan, peşin alınan 136,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 335,01 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına.
5-Davacı tarafından yapılan; 59,30 TL Başvuru Harcı, 136,67 TL Peşin Harç olmak üzere toplam 195,97 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 139,00 TL tebligat ve posta gideri ve 2.650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.789,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranı dikkate alınarak 1.701,89 TL’sinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 6.905,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 4.410,67 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
9-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kesin olmak üzere karar verildi. 20/02/2023

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza