Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/609 E. 2021/681 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/609
KARAR NO : 2021/681

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 17/09/2020
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/01/2021 tarih … E. … K. sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş olup, yukarıda belirten esasa kaydı yapıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazdığı dava dilekçesi ile özetle; Davalının, müvekkili hakkında … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla alacak takibi yaptığını, bu icra takibinin kötü niyetli olarak hukuka aykırı bir şekilde başlatıldığını, borca dayanak gösterilen senedin müvekkili tarafından başkaca bir şahsa verilmek üzere düzenlenme tarihi yazılıp imzalanmasından sonra sümeninin altında bulundurulması sırasında, o tarihte müvekkilinin yanında sigortalı olarak çalışmakta olan …’ nun işten çıkartılması sonrası müvekkilinin büroda bulunmadığı bir sırada ve tanık huzuru ile çalındığını ve müvekkili ile hiçbir ticari veya harici alışverişi olmayan oğlu davalı … adına doldurularak ve düzenlenme tarihi tahrif edilmek suretiyle icraya konulduğunu, bu nedenle müvekkilinin davalıya bir borcunun bulunmadığını, davalı tarafın takibin kesinleşmesine müteakip kötü niyetli olarak ve müvekkilini ödemeye mecbur bırakmak maksadıyla maaşına haciz koydurduğunu, davalının maaşından 20.12.2019 tarihinde 505,00-TL, 17.01.2020 tarihinde 526,70-TL ve 26.02.2020 tarihinde 1.010,00-TL olmak üzere toplam 2.041,70-TL tutarı icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin davalıya borcunun olmamasına rağmen hakkında icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışılmış olmasından dolayı işbu istirdat davasının açılması zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle davaya konu senet sebebiyle her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı aleyhine açtıkları İstirdat davasının kabulüne, müvekkilinin borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 2.041,70-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazdığı cevap dilekçesi ile özetle; Taraflarına yönelik açılmış olan söz konusu davaya konu teşkil eden uyuşmazlığın, kambiyo senedine dayalı icra takibinden kaynaklandığını, kambiyo senetleri Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olmakla birlikte bunlara ilişkin davaların TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu, Ayrıca TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, bu doğrultuda somut olay açısından; davacı yanca dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa başvurulmadığı ortada olup davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davanın görev yönünden de reddedilmesi gerektiğini, zira söz konusu uyuşmazlığın kambiyo senedine dayalı icra takibinden kaynaklandığını, Türk Ticaret Kanunu’nun madde 4/1-a uyarınca Ticaret Kanununda düzenlenen konulardan kaynaklanan uyuşmazlıklardan doğan davaların; tarafların sıfatına, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın ticari sayıldığını ve bu davaların mutlak ticari dava olması sebebiyle çıkan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinde görüldüğünü, bu doğrultuda somut olaydaki uyuşmazlık konusu senedin kıymetli evrak niteliğinde olup buna ilişkin uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceğinin izahtan vareste olduğunu, tüm bu sebeplerle aleyhlerine açılan davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, davacı tarafından taraflarına yöneltilmiş olan işbu dava konusu uyuşmazlığa ilişkin aynı zamanda İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyası ile Menfi Tespit Davası açıldığını, ancak aynı konuya ilişkin hem İstirdat hem de Menfi Tespit davası açılmasının hukuken mümkün olmadığını, açılmış olan davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı yanın dava dilekçesinde öne sürdüğü hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı yanın, dava dilekçesinde müvekkilininin babasının kendisine ait işletmede çalışan olduğunu ileri sürdüğünü, ancak söz konusu işletmenin … adlı şahsa ait olduğunu davacı yanın da bu işletmede resmi kayıtlarda çalışan olarak gözüktüğünü, davacı yanın, dava dilekçesinde; söz konusu senedin müvekkili babası tarafından çalınarak müvekkili adına doldurulmak suretiyle senedin tahrif edildiğini ve icra takibine konulduğunu öne sürdüğünü, ancak müvekkilinin … Polis Merkezi Amirliğince alınan ifadesinde de söz konusu senedin, davacı yanca alınan borca karşılık verilmiş olduğunu karşı tarafın iddia ettiği gibi senet üzerinde herhangi bir tahrifatın söz konusu olmadığını, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde; öncelikle davanın usulden reddine, sayın mahkeme aksi kanaate hasıl ise davanın esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazdığı cevaba cevap dilekçesi ile özetle; Davalı yan, her ne kadar davayı kambiyo senetlerine ilişkin olduğundan bahisle mutlak ticari dava olarak nitelendirmiş ve zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesi ile dava şartlarını taşımadığını ileri sürmüş ise de davalı yanın işbu değerlendirmelerinin usul ve yasaya aykırı olup kabul edilemeyeceğini, zira davanın bir miktar paranın ödenmesine ve/veya tazminata ilişkin olmayıp borçlunun borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik olup edaya yönelik olmadığından zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığını, davalı yan, uyuşmazlık sebebinin kambiyo senetlerinden kaynaklanması sebebiyle davanın ticari dava olduğunu ve bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu iddia etmiş ise de, bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, zira taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari işletmeleriyle ilgili olmadığı gibi hukuksal meselenin de kambiyo senedinden değil, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, belgenin çalıntılanmasıyla ilgili olduğunu, dolayısıyla arada bir kambiyo ilişkisinin kurulmadığını, genel hükümlere göre somut olayın çözümlenmesi gerektiğini ve bu bakımdan da sayın Mahkemenin görevli olduğunu, davalı yan aynı konuya ilişkin hem istirdat, hem menfi tespit davası açılamayacağı iddiasında bulunmuş ise de, bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, davalı yanın esasa ilişkin hiçbir beyanın da taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, zira davalının müvekkiline iddia edildiği gibi borç vermesinin söz konusu dahi olmadığını, senedin davalının babası tarafından çalındığını, bu hususta davalı ve babası hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Hz. sayılı dosyasında şikayetlerinin mevcut olduğunu, haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İKİNCİ CEVAP: Davalı taraf vekili İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazdığı ikinci cevap dilekçesi ile özetle; işbu davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, huzurda bulunan davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, davacı tarafından taraflarına yöneltilmiş olan işbu dava konusu uyuşmazlığa ilişkin aynı zamanda İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyası ile Menfi Tespit Davası açıldığını ancak aynı konuya ilişkin hem İstirdat hem de Menfi Tespit Davası açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacı yanın cevap dilekçesinde öne sürdüğü hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı yanın, dava dilekçesinde müvekkillerinin babasının kendisine ait işletmede çalışan olduğunu ileri sürdüğünü, aynı davacı yanın cevap dilekçesinde ise bu kez …’nun şirketin ortağı olduğundan bahsettiğini, ancak söz konusu işletmenin … adlı şahsa ait olup davacı yanın da bu işletmede resmi kayıtlarda çalışan olarak gözüktüğünü, davacı yan, cevap dilekçesinde; söz konusu senedin müvekkilinin babası tarafından çalındığını öne sürdüğünü, söz konusu senedin, davacı yanca alınan borca karşılık verilmiş olup karşı tarafça iddia edildiği gibi senedin müvekkilinin babası tarafından çalınmasının söz konusu olmadığını, bunun yanı sıra davacı yanın cevap dilekçesinde müvekkilli ile davacı yan arasında aleyhlerine açılan davalardan kaynaklı husumet olduğunu bu sebeple borç ilişkisinin mevcut olmasının olanak dahilinde olmadığını ifade ettiğini ancak söz konusu borcun doğumunun müvekkili ile davacı yan arasında husumetin olmadığı dönemde ortaya çıktığını yani davacı yanca “aralarında husumet vardır borç vereceği bir ilişki de yoktur” ifadesinin gerçeği yansıtmadığını, öncelikle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaate hasıl ise davanın esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Görevsizlik Kararı: İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı 11.01.2021 tarihli görevsizlik kararı ile “Taraflar arasındaki çekişme, kambiyo senedi niteliğindeki bonodan dolayı davalının alacağının olup olmadığı ve davacı tarafından ödenen miktarın istirdatı koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, uyuşmazlığın esas itibariyle bono niteliğindeki senetten kaynaklandığı, kambiyo senetleri arasında sayılan bononun, 6102 sayılı TTK’da düzenlendiği, anılan Kanunun 3. maddesi uyarınca bu Kanundan doğan hususların ticari iş olduğu, 4. maddesinde de bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan davaların ticari dava olduğunun hükme bağlandığı, dolayısıyla davanın, 6102 sayılı TTK hükümleri çerçevesinde çözümleneceği, ticari davalardan kaynaklı bu uyuşmazlığa bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, anılan karar 09.09.2021 tarihinde kesinleşmiş olup, dosya mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Dava; bonoya dayanılarak başlatılan takipte icra tehdidi altında ödenen paranın iadesi için açılan istirdat davasıdır.
6102 sy TTK’ya 7155sy yasanın 20 md. İle eklenen MADDE 5/A maddesi ile “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa 7155 sy yasanın 23. Maddesi ile eklenen 18/A maddesi ile “(1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sy HMK’nun 115/1. Fırkası uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.”
115/2. Fıkrası uyarınca ” Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” denilmektedir.
Somut olayda; Davanın, bonoya dayanılarak başlatılan takipte icra tehdidi altında ödenen paranın iadesi için açılan istirdat olduğu, dava şartı arabuluculuğa ilişkin 6102 sy TTK’ya 7155 sy yasanın 20 md. ile eklenen 5/A maddesinin metninde “…bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle arabuluculuğa başvurunun dava şartı olarak tayin edildiği, istirdat davasının alacak davası niteliğinde olduğu, davacının arabulucuya başvurmadan ve başvuruya ilişkin son tutanağı ibraz etmeden dava açtığı, 6325 sy yasanın 18/A-2. Bendi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddileceği öngörüldüğünden arabuluculuk dava şartının sonradan tamamlanabilir dava şartı niteliğinde olmadığı anlaşılmakla davacının davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının, dava özel şartlarından olan arabuluculuğa başvuru yapılmadan açıldığı anlaşılmakla 6325 sy yasanın 18/A-2. fıkrası ve HMK’nun 115/2. Fıkrası uyarınca dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL nispi harca, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcı, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 106. Maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun 27. Maddesine göre 20,00-TL’nin altında olduğundan, eksik 4,90-TL harç için harç tahsil müzekkeresinin yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 2.041,70 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
5-İş bu kararın taraflar vekillerine tebliğine,
ilişkin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.16/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır