Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/598 E. 2022/582 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/598
KARAR NO : 2022/582

DAVA : Ticari Şirket Feshi
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 10/06/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalı şirketin ortağı ve yönetim kurulu başkan vekili olduğunu, davalı şirketin ortaklarının her biri eşit hisseye sahip olmak üzere davacı-müvekkili, … ve … olduğunu, davalı şirketin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde “221975” sicil numarasında kayıtlı olduğunu, müvekkili ile diğer yönetim kurulu üyeleri olan … ve … ‘ın şirketi müştereken temsile yetkili olduklarını ve …’ın 3 yıl süreliğine davalı şirketin yönetim kurulu başkanı seçildiğini, müvekkilinin hissedarı olduğu davalı şirketin … Gıda San. ve Tic. A.Ş. (…) ile … döner franchıse sözleşmesini imzaladığını, Buca-İzmir’de bir “… döner” şubesi işlettiğini, ortaklardan …’ın aynı zamanda franchise veren … Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin ortağı ve yetkili temsilcisi …’ın kardeşi olduğunu, ancak davalı şirketin diğer ortakları … ve … ile davacı müvekkili arasında ortaklık ile ilgili yaşanan problemlerden dolayı güven ilişkisinin kalmadığını ve şirketin amacına ulaşmasının imkansız hale geldiğini, müvekkili ve diğer ortakların ortaklık ilişkisini birlikte devam ettiremeyeceklerini, buna ek olarak “franchise veren” konumunda olan … ile davalı şirket arasındaki ilişkide …’nin TTK’ya aykırı davranışlar sergilemesi nedeniyle davacı-müvekkilinin, … şirketi ile haklı nedenlerle franchise ilişkisi içerisinde bulunmak istemediğini; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/02/2014 tarihli, 2014/2523 Esas ve 2014/9369 Karar sayılı kararında; “Dava, şirket ortağı tarafından açılan şirketin feshi istemine ilişkindir. Böyle bir davada husumetin şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, şirket ortağına husumet düşmemektedir.” şeklinde karar verdiğini, bu nedenle davalı şirketin diğer ortakları olan … ve …’ın davalılar tarafına dahil edilmediğini, aynı kararda; “Ortaklığın devamı çekilemez hale gelirse ve ortaklar arasında güven ilişkisi kalmadıysa ortaklığın amacının gerçekleşmesi beklenemeyecektir ve bu sebeple şirketin feshine karar verilmesi gerekmektedir.” denildiğini; davalı şirketin diğer ortakları olan … ve …’ın ortaklık ilişkisini zedeleyici, ortaklığın amacına ulaşmasına olumsuz etki yaratacak davranışları ve bu nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi için haklı sebep oluşturan olaylarının bulunduğunu, örneğin; müvekkilince “ortaklardan …’ın davalı şirketin Buca’da bulunan … şubesindeki mali verileri kendisinin de ortağı olduğu Alaçatı … Döner Mağazası’ndaki bilgisayarına diğer ortaklara bilgi vermeden gizlice yüklediği ve kayıtları takip edip işlemler yaptığı” hususunun öğrenildiğini, şirket bilgisayarı üzerinde bilişim teknolojilerinde uzman bir bilirkişiye yaptırılacak incelemeler ve tanık anlatımları ile ortak …’ın ortaklık ilişkisini çekilemez hale getirecek derecede dürüstlük kurallarına aykırı eyleminin ayrıntısıyla ispatlanacağını; franchise veren … şirketinin, tasfiyesi istenen davalı şirket tarafından işletilen …-Buca şubesi açıldığından bu yana franchise alanlardan habersiz olarak kameralar aracılığıyla şubeyi izlediği ve …’ın bundan haberi olduğu hususunun ortaya çıktığını, ancak bir sonraki toplantıda mağazanın … şirketi tarafından kamera ile izlendiğini inkar ettiğini, dinlenecek tanıklarla ortak …’ın ortaklar arası güven ilişkisini zedeleyen bu eylemlerinin ispatlanacağını, ortaklardan …’ın, davacı-müvekkilinin, şirket ile ilgili konuşmalarını izinsiz ve gizli bir şekilde ses kaydına almaya çalıştığının müvekkilince fark edildiğini, bunun da dinlenecek tanıklarla ve kamera kayıtlarıyla ispatlanacağını, ortaklardan …’ın, davacı-müvekkili hisselerini devrederse onunla birlikte hisselerini devredeceğini söylemesi ve eşi …’ın hisselerin tahmini değerini belirlemesi (500.000 TL olarak) üzerine, davacı-müvekkilinin hisselerine 450.000 TL’ye alıcı bulunduğunu ancak önceden müvekkili ile birlikte hisselerini devretmeyi düşünen …’ın müvekkilinin hisselerine alıcı bulunduktan sonra bu hisse devrini kabul etmeyip müvekkiline “hisselerini öncelikle ortaklardan birine satması gerektiğini ve kendisinin hisselere 300.000 TL değer biçtiğini” söylediğini, ortak …’ın bu eylemlerine ilişkin whatsapp mesajlaşmalarının mahkemeye sunulduğunu, ortaklardan …’ın, davalı şirketin giderleri ve borçları için kullanılması amacıyla müvekkiline 3.000 € gönderdiğini, müvekkilinin bunu şirketin hesabına yatırdığını, ancak ortaklar arası yaşanan anlaşmazlıklardan sonra …’ın şirket hesabına yatırılmış olan 3.000 €’yu ısrarla “müvekkilinin acilen kendi hesabına iade etmesi gerektiğini” söyleyip iyi niyetle hareket etmediğini gösterdiğini, ortak …’ın bu eylemlerine ilişkin whatsapp bildirimlerinin sunulduğunu, asıl güven ilişkisinin yok olduğunu gösteren bir diğer hususun davalı şirket tarafından davacı-müvekkili aleyhine tedbir istekli olarak İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… D.İş sayılı başvurusu olduğunu, reddedilen bu başvuru ile ilgili olarak yapılan masraf ve avukatlık ücretinin ödenmesi için Av…. tarafından davacıya gönderilen 01/07/2021 tarihli e-mailin olayın artık ne noktaya geldiğini açıkça gösterdiğini, … Gıda Şirketi’nin “Yemek Sepeti” adlı uygulamanın ödemeleri ile ilgili franchise alan konumunda olan davalı şirketi sürekli yanlış bilgilendirdiğini, şirketin zararına hareket ettiğini, Yemek Sepetinin üyelerine ödemelerin pandemi dönemi boyunca ayda 2 ödeme şeklinde olmasına karşın; … Gıdanın bu ödemeleri ayda 1 defa yaptığını ve tutarlarla ilgili sürekli geç-yanlış bilgiler verdiğini, tüm bu olaylar sonucunda ortaklık ilişkisinin dürüstlük kuralları gereğince devam etmesinin olanaksız olduğunu, diğer ortakların şirketin kurulması esnasında koymayı taahhüt ettikleri sermayenin tamamının müvekkili tarafından tek başına konulduğunu ve gelinen bu süreçte de diğer ortaklar tarafından ödenmesi gereken bu tutarın hisselerine denk gelen kısmının müvekkiline ödenmediğini, davalı şirketin diğer ortakları ile müvekkili arasında güven ilişkisi kalmadığını belirterek, dava sonuna kadar tedbiren davalı şirketin yönetimini sağlamak ve rutin işlemlerinin takibi için mali müşavir bir kayyımın atanmasına, 6102 sayılı TTK’nin 531. maddesi uyarınca davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine, tüm yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davalı müvekkili şirketin 20/10/2020 tarihinde, davacı …, … ve … tarafından her biri 20.000,00 TL üzerinden 200 adet eşit paya sahip olmak üzere toplam 60.000,00 TL nakdi sermaye ile kurulduğunu ve tüm sermayesinin ödendiğini, müvekkil ile dava dışı … Gıda San. ve Tic. A.Ş. arasında, müvekkilinin “franchıse alan” olduğu 01/12/2020 tarihli “… Döner Franchıse Sözleşmesi”nin düzenlendiğini, tarafların şirketi bu amaçla kurduklarını ve bu sözleşmenin müvekkili davalı şirket adına bizzat davacı tarafından imzalandığını, söz konusu franchıse sözleşmesi çerçevesinde davalı müvekkilinin aktif bir şekilde toplam 10 personeli ile “……………….İzmir” adresinde restaurant ve paket servis şeklinde faaliyetlerine devam etmekte olduğunu, müvekkilinin işlettiği bu restaurantın Buca halkına, esnafa ve 9 Eylül Üniversitesi öğrencilerine yemek servisi hizmeti sağladığını ve üniversitenin yüz yüze eğitime geçmesi ile birlikte oldukça hareketlendiğini, davacı dışındaki diğer şirket ortaklarının, şirketten herhangi bir huzur hakkı ve/veya maaş almaksızın aktif olarak şirkete maddi-manevi emeklerini koyarak şirketin bütünlüğünü korumak ve faaliyetlerine devamlılığını sağlamak amacıyla yoğun bir şekilde müvekkili şirkete destek verdiklerini, müvekkili şirketin organlarının tam ve şirket yönetiminin temsil yetkilerinin aktif olduğunu, TTK hükümleri kapsamında şirketin tasfiyesini gerektirir bir durumun söz konusu olmadığını, şirketin fesih ve tasfiyesinin istenebilmesi için öncelikle haklı sebeplerin varlığının kanıtlanması gerektiğini, Yargıtay kararlarına göre aktif ve faaliyetlerine devam eden bir şirketin devamlılığının sürdürülmesinin esas olduğunu, davacının dilekçesinde belirttiği nedenlerden hiçbirisinin şirketin fesih ve tasfiyesi için haklı bir neden oluşturmadığını, dava dilekçesinde usulsüz işlenmiş gibi göstermeye çalışılan bir kısım işlemlerin; franchıse sözleşmesinin 6.2 ve 6.5. maddesinde yer alan “franchıse veren şirketin franchıse alan şirketi denetleyeceği ve gelir-gider hesaplamaları ile mali tabloların franchıse veren şirkete iletileceği” şeklindeki yükümlülük ile yine sözleşmenin 7.11. maddesinde yer alan “franchıse alan şirketin güncel işletme kayıtlarını franchıse verenin sağlayacağı internet bulut ortamında ve fiziksel ortamda tutmayı kabul ederek franchıse verenin temsilcilerine işletme kayıtlarını incelemesi konusunda yardımcı olacağı, restoran işletme programında cirolar, POS cihazlarından elde edilen cirolar, yazar kasa hareketleri ve giriş-çıkışları, gün sonu kasa sayımı, yapılan harcamalara ilişkin tutulan her türlü bilgi ve belgenin kaydının tutulacağı ve franchıse verenin denetimine hazır olacağı” şeklindeki yükümlülüğün bir sonucu olduğunu; sözleşmenin davalı şirket adına bizzat davacının imzası ile düzenlendiğini, müvekkili şirket tarafından anılan sözleşme maddeleri kapsamı dışında franchıse veren şirkete herhangi bir veri aktarımı olmadığını, “ortaklardan …’ın şirketin mali verilerini Alaçatı … Döner Mağazası’ndaki bilgisayarına diğer ortaklara haber vermeden yüklediği, franchıse veren şirketin kendilerinden habersiz olarak kameralar aracılığı ile şubeyi izlediği ve bunu ortaklardan …’ın bildiği, yine ortaklardan …’ın davacının konuşmalarını izinsiz ve gizli bir şekilde ses kaydına almaya çalıştığı” şeklindeki iddiaların hiçbir somut delil içermeyen ve gerçeklikten uzak iddialar olduğunu, davacının imzası olan franchıse sözleşmesinin 13.1.2. maddesinde “franchıse alan şirketin hisselerinin 3. kişilere devri için franchıse verenden yazılı izin alacağı aksi halde sözleşmenin tek taraflı olarak feshedileceği ve 50.000 USD cezai şart bedelinin devreye gireceği” hususunun kararlaştırıldığını, davacının şirket aleyhine olarak franchıse veren şirketten yazılı onay almaksızın hisselerini devretme çabası içerisine giriştiğini, franchıse veren şirketin onayı olmaksızın hisselerini devretmesi halinde franchıse sözleşmesinin feshedileceğini ve şirketin zarara uğrayacağını bilen davacının; söz konusu durumu kötü niyetli bir şekilde lehine kullanmaya çalışarak şirket ortaklarına hisse değerinin çok üzerinde bir bedel ile hisselerini devretmeye çalıştığını, davacının hisselerinin diğer şirket ortakları tarafından istediği bedel ile alınmamasının davalı şirketin tasfiyesi için haklı bir neden olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkili şirketin kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacı tarafından şirket hesaplarına yatırılmış 3.000 Euro bir bedel kaydına rastlanmadığını, müvekkilinin işyerinde davacının kamera sistemine erişim engelinin hiçbir zaman olmadığını, yine davacının … şirketi ile ilgili iddialarının müvekkili şirket ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, davacının tüm olumsuz tavır ve tutumuna rağmen, müvekkili şirket ortaklarının şirketin devamlılığı için sermaye artırım kararı da aldıklarını ve avans ödemesi yaptıklarını, bu hususta olağanüstü genel kurul hazırlıklarına da başladıklarını belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davalı şirketin haklı sebeplerle feshi ve tasfiyesi isteğine ilişkindir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen belgeler incelendiğinde; davalı şirketin ………. İZMİR” adresinde faal olduğu, sermayesinin 60.000,00 TL olduğu, tescil tarihinin 20/10/2020 olduğu, şirket temsilcisinin 20/10/2020 ve 20/10/2023 tarihleri arasında münferiden … ile … olduğu; dava dışı … Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin adresinin “…………İzmir” olduğu, şirketin temsilcilerinin 04/07/2019-04/07/2022 tarih aralığında müştereken ………………olduğu görülmüştür.
Davalı vekili 01/04/2022 tarihli dilekçesiyle; davacının, müvekkili şirketteki payının % 4,45 olduğunu, eldeki dava kapsamında davacının % 10 pay sahibi olmasının dava şartı olduğunu, davacının taraf ve dava ehliyetine sahip olmadığını bildirmiştir. Dilekçesi ekinde 17 Şubat 2022 tarihli 10519 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesini sunmuştur.
17 Şubat 2022 tarihli 10519 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde; İzmir 25. Noterliği’nin 29/12/2021 tarihli 28249 sayılı işlemi ile tasdik edilen 06/12/2021 tarihli genel kurul kararı gereğince davalı şirketin sermayesinin 450.000,00 TL olduğu, sermayenin her biri 100,00 TL değerinde 4500 paya ayrıldığı, tamamen taahhüt edildiği, davacının beheri 100,00 TL değerinde 200 adet paya karşılık gelen 20.000,00 TL taahhüt ettiği görülmüştür.
TTK’nın 531-(1) maddesinde; “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu tür davanın amacı azınlık pay sahiplerinin çoğunluğun tahakkümüne karşı korunması, haklarının haleldar edilmesi durumunda kendilerine bir savunma imkanı verilmesidir. Düzenlemede açık bir şekilde belirtildiği üzere; anonim şirketin feshinin istenebilmesi için gerek haklı sebebin oluşması anında gerek davanın açıldığı tarihte gerekse dava sonuçlanıncaya kadar sermayenin % 10’unu temsil eden payın sahibi olunması gereklidir. Bu husus davacı sıfatını etkileyen bir husus olup, aynı zamanda dava şartıdır.
Somut olayda; davacının, davalı şirketteki payının şirket sermayesinin % 10’unun altında (% 4,45) kaldığı, davacının, TTK’nın 531. maddesi gereğince davalı şirketin feshini isteyebilmesi için davalı şirkette en % 10 payının bulunmasının gerektiği ancak bu koşulu taşımadığı, dolayısıyla eldeki davada taraf sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, davanın, taraf sıfatına ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın, davacının taraf sıfatına ilişkin dava şartı yokluğundan 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 59,30 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭21,4‬0 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Davalının yapmış olduğu tebligat gideri olan 104,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza