Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/591 E. 2022/504 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/591
KARAR NO : 2022/504

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı … 02.01.2019 – 21.09.2020 tarihleri arasında Müvekkil Şirkette çalışmıştır. 21.09.2020 tarihinde davalının işten ayrılma talebi ile satış yöneticiliği görevi sona ermiştir.
Davalı …, Müvekkil Şirketten ayrılmasının akabinde … ve Danışmanlık Ltd. Şti. isimli aynı iş kolunda, aynı mahiyette faaliyet gösteren işyerinde çalışmaya başlamıştır. Söz konusu ilişkinin tespiti için Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan …’ın çalışma kayıtlarının celbini talep ederiz. Müvekkil şirket ile söz konusu şirket arasında Rekabet Yasağına aykırılık sebebiyle hukuki süreç bulunmakta olup, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında yargılama devam etmektedir.(EK-1. Müvekkil Şirkete ve … ve … Danışmanlık Ltd. Şti.’ye ait ana sözleşmeler)
Davalı ile Müvekkil Şirket arasında imzalanan 02.01.2019 tarihli iş sözleşmesinin (EK- 2) 4.6 maddesinde yer alan gizlilik taahhüdü gereğince davalı; iş ilişkisi süresince ve sona ermesinden sonra işbu sözleşmede gizli olarak kabul edilen bilgileri gizlilik içinde muhafaza edeceği, işverene zarar verebilecek herhangi bir davranıştan kaçınacağı, hiçbir durumda doğrudan ya da dolaylı olarak kendi menfaatine ya da üçüncü kişilerin menfaatine kullanmayacağını taahhüt etmiştir. Aksi durumda Müvekkil Şirketin uğradığı tüm zararları tazmin edeceği ve 10 aylık brüt ücrete eşit miktarda para cezası ödemeyi kabul etmiştir.
Gizli bilgi kavramına; şirketin geliştirme planları, mali bilgileri, üretim planlaması, müşteri listesi, şirkette geliştirilen buluşlar, teknik bilgiler, know-how, ticari sır ve bilgiler ile makul olarak gizli bilgi kabul edilmesi gereken diğer bilgiler girmektedir. Söz konusu bilgileri, şirkette satış yöneticisi pozisyonunda çalışan birinin öğrenemeyeceği düşüncesi hayatın olağan akışına aykırı olup gizlilik kapsamında olan her türlü bilgiye sahip olduğundan şüphe duyulmamalıdır. Söz konusu bilgilerin aynı faaliyet alanındaki rakip bir firmada kullanılmasının ise müvekkil şirkete önemli bir zarar vereceği tartışmadan uzaktır.
Davalı asilin aynı işkolu ve faaliyet alanında İzmir ilinde faaliyet gösteren bir başka şirkette aynı görevde çalışmaya başlamış olması, Müvekkil Şirketin müşteri portföyünü, fiyat politikasını bilerek aynı sektörde çalışmaya devam etmesinin taraflar arasındaki sözleşmenin 4.6. Maddesinde yer alan gizlilik hükmünün ihlali anlamına geldiği tartışmasızdır. Bu durum Yargıtay’ın 11.HD … E. ,… K. sayılı kararında da ‘… Davalının davacı şirkette operasyon sorumlusu olarak çalıştığı böylece taşımacılık faaliyetleriyle ilgili olarak yapılan anlaşma ve verilen fiyatlar yönünden edindiği bilgilerin ticari sır olarak nitelendirilebileceği davalının davacı şirketteki görevinden istifası sonrasında davacı şirketle aynı alanda faaliyet gösteren firmada çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. …. Davada rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık sebebiyle sözleşmede belirlenen cezai şartın tahsili istendiğine göre, cezai şart talep koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, BOZULMASI gerekmiştir.’ şeklinde belirtilmiştir.
Bu nedenle, Müvekkil Şirketin müşteri listesinde yer alan müşterilere teklif götürdüğü mail yazışmaları (EK-3) ile sabit olan bir başka şirkette çalışan davalı asilin 02.01.2019 tarihli iş sözleşmesinin 4.6 maddesine aykırı davranışından dolayı Müvekkil Şirket nezdinde oluşan zararların tazmini için cezai şart olarak belirlenmiş olan son brüt ücretinin 10 katı oranındaki ödemenin yapılmasını talep etme zarureti doğmuştur.
Ayrıca, 02.01.2019 tarihli sözleşmenin 4.11 maddesindeki rekabet yasağı gereğince davalı; iş ilişkisi süresince ve sözleşmenin hangi sebeple sona erdiğine bakılmaksızın altı ay boyunca Müvekkil şirketle herhangi bir şekilde rekabet etmekten, şirketin sırlarını rakipleri lehine temin etmekten kaçınacağını gayri kabili rücu olarak taahhüt etmiştir. Rekabet yasağına aykırı davranışı halinde işçi, Müvekkil Şirketin bütün zararlarını veya minimum 10 aylık brüt ücrete eşit miktarda cezai şartı tazmin etmeyi kabul etmiştir. Söz konusu hüküm davalının bilgisi dahilinde olmasına rağmen davalı 21.09.2020 tarihinde işten ayrılma talebinde bulunmuş, işe başlangıç tarihi net olarak bilinmemekle birlikte altı aylık rekabet yasağı süresi sona ermeden aynı faaliyet sahası içerisinde bulunan rakip firmada çalışmaya başlamıştır. Bu durum üzerine ivedilikle Ankara Noterliği’nin 27.11.2020 Tarih … numaralı ihtarnamesi keşide edilerek davalı tarafa tebliğ edilmiş, rekabet yasağının ihlali anlamına gelen faaliyetlerine son vermeleri talep edilmiştir. (EK-4).
Davalı asilin rekabet yasağına aykırı davranışı sebebiyle oluşan Şirket zararını hesaplamak mümkün olmasa da sözleşmedeki hüküm uyarınca minimum 10 aylık brüt ücret karşılığı cezai şartın tahsilini talep etmekteyiz. Ayrıca belirtmek gerekir ki rekabet yasağına aykırılıktan söz edebilmek için somut zararın oluşmasına gerek olmayıp zarar ihtimalinin olması yeterlidir. Nitekim bu durum Yargıtay’ın 11.HD … E. , … K. sayılı kararında da ‘… Rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir.’ şeklinde belirtilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu dava şartı kapsamında arabuluculuk süreci işletilmiş ancak tarafların anlaşmaları mümkün olmamıştır.
Kaldı ki davalı sözleşmeden kaynaklı rekabet yasağını ihlal etmekle kalmamış, 17.06.2019 tarihinde kendi el yazısı ile imzalamış olduğu Gizlilik, tarafsızlık ve sorumluluk taahhüdünü (EK-5) de ihlal etmiştir. Söz konusu taahhütname bir bütün olarak da değerlendirilebilir ancak dikkat çekmek istenilen (g) ve (h) bendindeki düzenlemelerdir. Davalının, Müvekkil Şirketin müşterileri hakkında elde etmiş olduğu bilgileri, vakıf olduğu gizli bilgileri, üçüncü kişilerle paylaşmayacağını, anılan taahhütnameyi ihlal etmesi halinde Müvekkil Şirketin maruz kaldığı ve kalacağı tüm maddi ve manevi zararları Şirketin ilk yazılı talebi üzerine derhal tazmin etmeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Ancak davalı gerek çekilen ihtarname gerekse arabuluculuk sürecinde Müvekkil Şirketin zararını tazmin etme konusunda olumlu tavır göstermemiştir.
Özetle davalı müvekkil şirkette satış yöneticisi konumunda çalışmıştır. Şirkette çalışırken şirket hakkında birçok gizli bilgiye sahip olmuştur. Şirketten edindiği bu bilgiler ile, aynı şehirde aynı faaliyet alanında ve Müvekkil şirket ile Rekabet Yasağına aykırılık sebebiyle yargısal süreci devam etmekte olan bir şirkette çalışmaya başlamıştır. Bu kapsamda davalının rekabet etmeme hükümlülüğünü ihlal ettiğinin ve ayrıca davacı şirkete karşı gerek sözleşmeden gerek kanundan doğan haksız rekabet ettiğinin tespitinin, men’inin ve bu kapsamda oluşan maddi ve manevi zararın tahsilini talep etme zarureti hasıl olmuştur.” şeklinde dava dilekçesini mahkememize sunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin talep, cevap, açıklama, itiraz ve her türlü hakkımız saklı kalmak kaydıyla kanunun amir hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik hal almış kararları doğrultusunda yukarıdaki açıklamaları dahilinde ve Resen gözetilecek nedenlerle; görevli mahkemenin iş mahkemesi olması nedeniyle mahkemenizin görevsizliğine ve davanın HMK nın 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddini, dosyada kanuni şartı sağlayan yazılı belge bulunmadığından salt bu nedenle bile davanın reddin, şayet Mahkeme aksi kanaatte ise esasa ilişkin cevaplarımız uyarınca somut gerçeğe aykırı, haksız ve mesnetten yoksun açılmış davanın tüm talepler yönünden reddin, yargılama giderleriyle arabuluculuk ve dava vekalet ücretlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep eden cevap dilekçesini mahkememize sunmuştur.
Dava; fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla, cezai şart bedeli ve manevi tazminata ilişkin açılmış davadır.
Davacının iş yoğunluğu nedeni ile ve dosyayı 26/05/2022 tarihinden 1 hafta önce aldıklarından inceleyemediklerinden bahisle mazerette bulundukları, vekaletnamenin incelenmesinden Gümrük ve Vergi İşlerinde verildiği, dava vekaletli olmadığı, davalı vekilinin de davayı takip etmeyeceğini belirttiği, ayrıca davanın 18/01/2022 tarihinde de takip edilmediği anlaşıldığından, HMK. 320/4. Madde de dikkate alınarak HMK. 150/6 uyarınca açılmamış sayılmasına dair mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Gümrük ve Vergi İşlerine yönelik verilmiş vekalet olduğu, hukuk davalarını kapsar dava vekaleti olmadığı, davalı vekilinin de davayı takip etmeyeceğini belirtmekle, yargılama basit yargılamaya tabi olup 18/01/2022 tarihinde HMK. 150 uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmakla, HMK. 320/4 maddesi de dikkate alınarak HMK.150/6 uyarınca açılmamış sayılmasına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin olarak yatırılan 2.175,84 TL harcın düşülmesi ile kalan 2.095,14‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Maddi tazminat talebi yönünden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 14.153,89 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacıların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulünce anlatıldı..26/05/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza