Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/528 E. 2022/539 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/528
KARAR NO : 2022/539

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 21/07/2015
KARAR TARİHİ : 03/06/2022
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin 2003 yılından bu yana Türkiye sınırları içinde her türlü bina alışveriş merkezleri ile devlet bazlı kurumların her türlü alt yapı faaliyetlerini yürüttüğünü, gerek ihale usulüyle gerekse özel firmalardan başarıyla tamamladığı bir çok alt yapı işinin bulunduğunu, müvekkilinin DSİ Müdürlüğü’nden ihale usulü ile almış olduğu işleri kimi zaman alt taşeron firmaya verdiğini, kimi zaman ise bizzat kendisinin yaptığını, günümüz ekonomisinde ticari şirketlerin faaliyetlerini sürdürebilmek ve nakit sıkıntısının önüne geçebilmek açısından ticari ilişkilerini kambiyo senetleri aracılığıyla gerçekleştirdiklerini, müvekkilinin de DSİ Müdürlüğü tarafından kendisine ihale olunan işi en kısa sürede tamamlamak amacıyla alt taşeron ile imzalanan sözleşmeler doğrultusunda malzeme alımı, işin yapımı vs. hususlarında imalatlarını çek keşide ederek tamamlamaya çalıştığını, bu çeklerin ödenmesinin ancak ve ancak hak edişlerin DSİ Müdürlüğü tarafından zamanında ödenmesi koşuluyla mümkün olduğunu, son dönemde DSİ tarafından gerek bürokratik gerekse idari nedenlerle hakediş ödemelerinde dönem içerisinde kaymaların yaşandığını, bunun da müvekkilini çeklerin ödenmesi konusunda sıkıntıya düşürdüğünü, bu süreçte müvekkili hakedişlerini alamadığından ödemede acze düştüğünü, an itibariyle şirket borçlarının aktifinden fazla duruma geldiğini, 2014 ile 2015 yılları arası bilançolardan müvekkili şirketin borca batık hale geldiğinin görüleceğini, müvekkilinin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunu düzeltebilme imkanına sahip olduğunu belirterek, müvekkili şirketin iflasının iki yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davacı şirketin İİK’nın 179. maddesi gereğince iflasının ertelenmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; “davacı şirketin İİK’nın 179. maddesi gereğince iflasının ertelenmesi koşullarının bulunup bulunmadığı” konusundadır.
İflasın ertelenmesinde erteleme isteğinde bulunan şirketin menfaatinin yanında kuşkusuz alacaklıların da menfaatlerinin korunması gerekir. Şirket borçlarının muvazaalı olarak aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötü niyetli davranışların önüne geçilmesi ve davacı şirketin borca batık durumda olmadığı ve iyileştirme projesinin yeterli bulunmadığı hususunu kanıtlama olanağı vermek amacıyla mahkememizce davacı şirketin iflasının ertelenmesi isteğinin İİK’nın 166/2. maddesinde belirtilen usulle ilan edilmesine karar verilmiş ve gerekli ilanlar yapılmıştır.
İlan üzerine başvuran şirket alacaklıların hukuki yararlarının bulunması nedeniyle fer’i müdahale istekleri mahkememizce kabul edilmiştir.
Fer’i müdahiller vekilleri özet olarak; davacı şirketin borçtan kurtulma olasılığının bulunmadığını belirterek, iflasın ertelenmesi isteğinin reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmesini istemişlerdir.
İflasın ertelenmesi isteği borca batıklık bildirimi anlamındadır. İflasın ertelenebilmesi için erteleme isteğinde bulunan şirketin borca batık durumda olması ve mali durumun iyileştirilmesi ümidinin bulunması gerekir.
Mahkememizce, öncelikle davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığının ve sunulan iyileştirme projesinin uygulanabilir nitelikte ve ciddi olup olmadığının, şirketin ıslahının mümkün olup olmadığının belirlenmesi amacıyla davacı şirkete ait mal varlığı ile defter ve belgeleri üzerinde keşif yolu ile bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir …, makine mühendisi … ve Hukukçu … düzenledikleri 25/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda; uzmanlık alanları itibariyle iyileştirme projesindeki teknik konularda değerlendirme yapmalarının mümkün olmadığını, heyete davacı şirketin faaliyet konusu olan alt yapı işleri konusunda uzman bir bilirkişinin dahil edilmesi gerektiğini, davacı şirketin 30/06/2015 tarihli son mali tablosuna göre yaptıkları değerlendirme sonucunda şirketin “157 diğer stoklar” hesabında yer alan stokların gerçekten gider kaydedilip kaydedilmeyeceğinin somut veriler ve yazılı belgelerle açığa kavuşturulması gerektiğini, zira; bu hesapta bulunan 370.065,79 TL kaydi stokların Aliğa ve Bayındır şantiyesinde eksik ve hatalı işlerde kullanıldığının belgelendirilmesi halinde davacı şirketin borçlularının aktiflerinden 345.342,74 TL daha fazla olacağını ve rayiç değerlere göre borca batık olacağını, bu stokların şantiyede eksik ve hatalı işlerde kullanıldığının belgelendirilememesi halinde ise bu kaydın şirketi borca batık hale getirmek için yapılmış fiktif bir kayıt olması nedeniyle davacı şirketin aktif toplamının borçlularından 24.723,05 TL daha fazla olacağını ve borca batık olmayacağını bildirmişlerdir.
Mahkememizce bilirkişi heyetine inşaat mühendisi bilirkişi … da dahil edilerek heyetten ek rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 09/05/2016 tarihli ek raporlarında özetle; davacı şirketin 05/11/2015 tarihli son güncel mali tablolarına ve bilançosuna göre borçlarının aktiflerinden 923.021,44 TL daha fazla olduğunu, rayiç değerlere göre borca batık olduğunu, iyileştirme tedbirleri arasında sayılan ve alacaklarının % 25,12’sini oluşturan 941.170,05 TL tutarındaki ortaktan olan alacağın faziyle birlikte tahsilinin gerektiğini, sunulan iyileştirme projesinin uygulanabilir olduğunu, bu projeye göre davacı şirketin 05/11/2015 tarihi itibariyle belirlenen borca batıklık durumundan 2016 yılı sonuna kadar 400.000,00 TL nakit sermaye katkısı ile çıkabileceğini bildirmişlerdir.
Davacı şirket için gözetmen olarak atanan … tarafından 3’er ay ara ile düzenli olarak dosyaya raporlar sunulmuştur.
30/10/2015 havale tarihli gözetmen raporunda; “davacı şirketin öz varlığının 955.467,55 TL olarak gözüktüğü, şirket yetkilisi tarafından hak edişler tahsil edilemediği için faaliyetlere devam edilemediği”; 05/02/2016 havale tarihli gözetmen raporunda; “05/11/2015 tarihi itibariyle defter kayıtlı değerlerine göre davacı şirketin öz varlığının menfi 652.575,66 TL olduğu, bilirkişi heyetinin reel değerlemeleri sonrasında şirketin Aliağa şantiyesindeki stokların ayıplı olması halinde ortaya çıkan öz varlığın 345.342,74 TL olduğu, icra dairelerinin talimatlarına göre davacı şirketin girdiği ihale konusu işlerde yaptığı hak edişler dolayısıyla tedbir kararından sonra doğmuş ve doğacak hak edişlerin kendisine ödenmesi halinde şirketin iyileştirme projesini gerçekleştirebileceği, yüklendiği kamu ve özel ihale konusu işleri yürütebileceği, şirketin borca batıklıktan çıkabileceği, borçlarını ödeyerek çevirebilecek hale geleceği”; 01/06/2016 havale tarihli gözetmen raporunda; “davacı şirketin 31/12/2015 tarihi itibariyle öz varlığının menfi 748.158,51 TL olarak gözüktüğü, şirketin iyileştirme projesini gerçekleştirmek için DSE ile görüşmelere devam edilmekte olduğu, şirketin ihalesini aldığı iki adet baraj yapım işinin bitirilmesi için anlaşmaların imzalandığı ve işlerin yaklaşık 1 aylık sürede bitirilip şirketin hakedişlerini yapmasının beklendiği, yine şirketin en önemli alacaklısı olan TEB ile borç tasfiye protokolü imzalandığı”; 06/06/2016 havale tarihli gözetmen raporunda; “31/03/2016 tarihi itibariyle davacı şirketin defter kayıtlı değerine göre öz varlığının menfi 773.818,10 TL olduğu, bilirkişi heyetinin reel değerlemeleri sonrasında ortaya çıkan reel değer azalışı sonunda öz varlığının -1.044.263,94 TL olduğu, şirketin yüklendiği ihale konusu işler dolayısıyla sözleşmelerin imzalandığı, imalatlar kısmının hemen hemen bitirildiği, montaj işlerinin ise devam ettiği, bu işlerin 1 ay içinde bitmesinin beklendiği, bu işlerden geçici kabul ile birlikte giderler düşüldükten sonra yaklaşık 650.000,00 TL kar edilebileceği, ardından sözleşmesi idare ile imzalanmış olan … Göleti sulaması yapım işine başlanabileceği, bu işlerle ilgili hak edişlerin de yapılması sırasında şirketin borca batıklıktan çıkabileceği”; 03/06/2016 tarihli gözetmen raporunda; “şirketin 30/06/2016 tarihi itibariyle öz varlığının -1.068.992,81 TL olduğu, şirket ortağının da kayıtlarda bulunan şirkete olan şahsi borcunun tasfiyesi için şahsi mallarını satarak şirketin borçlarını tasfiye etmekte olduğu, bu sayede hem şirket borçlarının azaldığı hem de şirket kayıtlarındaki alacağın tahsil edildiği, idare tarafından sonradan yapılmak istenen gecikme cezası tahakkukunun davaya kalmadan idare ile çözülmesinin ardından şirketin iyileştirme projesine uygun olarak hareket etme kabiliyeti ile çok uygun sonuçlar doğurma aşamasına geldiği, şirketin anlaşmasını yaptığı işlerin bulunması nedeniyle borca batıklıktan çıkmasının mümkün görüldüğü, çabalarının samimi olduğu”; 01/03/2017 havale tarihli gözetmen raporunda; “şirketin 30/06/2016 tarihi itibariyle öz varlığı -1.068.992,81 TL iken yaptığı işler ve imalatlar sonrası 31/12/2016 tarihi itibariyle -602.132,52 TL olarak gerçekleştiği, şirketin özvarlığında 6 aylık dönemde 466.860,29 TL olumlu gelişmenin meydana geldiği, şirketin iyileştirme projesine uygun olarak hareket ettiği, işlerini hızla tamamlamaya başladığı, yeni işlerde gelişme sağladığı, çabalarının samimi bulunduğu”; 23/06/2017 havale tarihli gözetmen raporunda; “davacı şirketin 31/03/2017 tarihi itibariyle öz varlığının -634.236,94 TL olduğu, şirket ortağının da kayıtlarda bulunan şirkete olan şahsi borcunun tasfiyesi için şahsi mallarını satarak şirketin borçlarını tasfiye etmekte olduğu, bu sayede hem şirket borçlarının azaldığı hem de şirket kayıtlarındaki alacağın tahsil edildiği, önceki raporlarında bildirdiği Kırşehir işindeki gecikme cezası kesintisinin başvurular sonucu iptal edildiği, şu anda DSİ Aydın Bölge Müdürlüğü tarafından da kesilmek istenen gecikme cezası kararından geri dönülmesi için başvuruların devam ettiği, şirketin durumunun bir önceki yıla göre müspet devam ettiği, iyileştirme projesine uygun olarak hareket ettiği, mevcut projelere devam edilmesi halinde borca batıklıktan çıkmasının mümkün olduğu, şirketin çabalarının samimi olduğu”; 05/07/2017 tarihli gözetmen raporunda; “şirketin karlılığının arttığı, borca batıklıktan çıkmasının mümkün olduğu”; 08/11/2017 tarihli gözetmen raporunda; “bir kısım müdahillere olan borçların ödenmeye devam edildiği, şirket borçlarının şirket kaynaklarından ve ortaklar tarafından tasfiye edilmeye çalışıldığı”; 21/03/2018 tarihli gözetmen raporunda; “31/12/2017 tarihi itibariyle davacı şirketin öz varlığının -757.921,51 TL olduğu, iyileştirme projesine uygun olarak hareket edildiği, mevcut projelere devam edilmesi ve yeni projelerin devamı halinde şirketin borca batıklıktan çıkmasının mümkün olduğu, çabalarında samimi olduğu”; 21/06/2018 tarihli gözetmen raporunda; “31/03/2018 tarihi itibariyle şirket öz varlığının -803.411,74 TL olduğu, şirketin mevcut ihale konusu işlere devam ettiği, gerçekleştirdiği hakedişlerle öncelikle kamu borçlarını ödemekte olduğu, yine yatırım masraflarını gerçekleştirdiği, ihale konusu işlerde son dönemde gerçekleştirilen hakediş ödemelerinin yapılan iş bedellerine göre geriden geldiği, şirketin iyileştirme projesine uygun hareket ettiği, mevcut projelere devam edilmesi durumunda borca batıklıktan çıkmasının mümkün olduğu”; 22/11/2018 tarihli gözetmen raporunda; “şirketin öz varlığının 30/09/2018 tarihi itibariyle -899.303,06 TL olduğu, şirketin faaliyetinin iyileştirme projesine göre devam ettirilmeye çalışıldığı, yapılan hakedişlerle öncelikle çalışmaların devam ettirilmesi için malzeme, yapım ve işçilik giderlerinin karşılandığını, projelere devam edilmesi durumunda borca batıklıktan çıkması mümkün olduğu”; 10/07/2019 tarihli gözetmen raporunda; “31/03/2019 tarihi itibariyle şirketin öz varlığının -788.673,02 TL olduğu, bilirkişi heyetinin reel değerlemeleri sonrasında ortaya çıkan öz varlığnıın -476.866,82 TL olduğu, şirketin diğer işlerinin esas olarak tamamlandığı, mevcut devam eden işin fiziki seviyesinin %56 olduğu hususunun rapor edildiği” bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti 01/07/2019 tarihli ek raporlarında özetle; davacı şirketin reel değerlere göre 31/03/2019 tarihli son güncel bilançosuna göre borçlarının aktif toplamından 476.866,82 TL daha fazla olduğunu, reel değerlere göre borca batık durumda bulunduğunu, şirketin 5 adet olan iyileştirme projesinden dördünü tamamladığını ve bitirip teslim ettiğini, ön görülmüş karların ve şirket öz varlığının asgari olarak 31/03/2019 tarihi itibariyle yeniden hesaplanan öz varlığına ve muhtemel 501.281,92 TL son projeden beklenen kar da dahil sonuç olarak şirketin 31/03/2019 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre öz varlığının -476.866,82 TL borca batık olduğu dikkate alındığında beklenen karın bu borca batıklığı artıya geçirebilecek tutarda olduğunu, dolayısıyla iyileştirme projesinin uygulanabilir olduğu kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Mahkememizce; “davacı şirketin aktiflerinin pasiflerinden fazla olduğu ve borca batık durumda olduğu, sunulan iyileştirme projesinin somut verilere dayandığı, sermaye ve karlılık artışını içeren unsurları taşıdığı, bu anlamda da ciddi ve uygulanabilir nitelikte olduğu, aldırılan rapor ve ek rapor ile gözetmen raporlarında da ‘davacı şirketin borca batık olduğu, beş adet iyileştirme projesinden dördünü tamamladığı ve işleri bitirip teslim ettiği, şirket ortağının şahsi mallarını satarak şirket borçlarını ödemekte olduğu, davacı şirketin çabalarının samimi olduğu, borçlarının azaldığı, son projeden beklenen karlığın boca batıklığı giderebileceği, davacı şirketin borca batıklık durumundan çıkabileceği ve iflasının ertelenmesi koşullarının oluştuğu’ hususlarının varlığına işaret edildiği, davacı şirketin hali hazırda faaliyetlerine devam ettiği, mahkememizde de davacı şirketin borca batık durumda olduğu ve gerek gözetmen raporlarına gerekse bilirkişi kök ve ek raporu değerlendirildiğinde durumunu düzeltmesinin mümkün olduğu, davacı şirketin borçtan kurtulma çabası içerisinde ve iyi niyetli olarak hareket ettiği kanaatinin oluştuğu, iflasının ertelenmesinin davacı şirketin alacaklılarına iflastan daha fazla hak sağladığının anlaşıldığı” gerekçeleriyle;
“1-Davanın KABULÜ ile; … sicil numarasında kayıtlı davacı … …İ’nin 11/10/2019 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile iflasının ertelenmesine,
2-İİK’nın 179/a-1 maddesinin son cümlesi gereğince iflasının ertelenmesine karar verilen davacı şirketin mal varlığının korunması bakımından;
a-Davacı şirketin mal varlığını oluşturan taşınmazların, üretim araçlarının ve araçlarının devrinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine,
b-Davacı şirketin hisselerinin tamamının 3. kişilere devrinin ihtiyati tedbiren önlenmesine,
c-Davacı şirketin rutin emtia alışverişi dışında çek keşide etmesinin, senet düzenlemesinin, mal varlığını eksiltecek şekilde davacı şirketlerin yapacakları devir, ciro, takas-mahsup ve temlik işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına,
3-İflasının ertelenmesine karar verilen davacı şirketin mal varlığının korunması için alacaklıların menfaatleri de dikkate alınarak İİK’nın 179/b maddesinin 1, 2, 3. fıkraları gereğince;
a-Taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehini ile temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehinin paraya çevrilmesi yolu ile ve İİK’nın 206. maddesinin 1. sırasında yazılı alacaklar için haciz yolu ile yapılmış ve yapılacak takipler hariç olmak üzere borçlu davcı şirket aleyhine 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere mevcut ve ileride yapılacak tüm takiplerin, ihtiyati hacizlerin ve İİK’nın 89. maddesi gereğince haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren durdurulmasına,
b-Rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehinin paraya çevrilmesi yoluyla başlamış ve başlayacak takiplere devam edilebileceğine ancak bu takipler nedeniyle söz konusu takiplerde işleyecek ve mevcut rehin ile karşılanmayacak faizler teminatlandırılmak kaydı ile muhafaza tedbirlerinin alınmasının ve rehinli malın satışının ihtiyati tedbiren önlenmesine,
4-İİK’nın 179. maddesi gereğince davacı şirketlerin organlarının görev ve sorumluluklarının aynen devamına ancak şirketin mal varlığı ile alacaklılarının haklarının korunması için yönetim organının karar ve işlemlerinin kayyımın onayına bağlı olmasına;
a-Mevcut kayyımın görevine devam etmesine,
b-Yönetim kurulu karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı tutulmasına,
c-Kayyım için karar tarihinden başlamak üzere aylık 2.000,00 TL ücret takdirine, kayyım ücretinin davacı şirketin bünyesinden karşılanmasına,
d-Kayyımın 3’er aylık dönemler halinde rapor düzenleyerek mahkememize sunmasına,
5-Erteleme kararının hüküm fıkrasının İİK’nın 179-A maddesi gereğince 166-2 maddesindeki usul ile ilanına ve gerekli bildirimlerin yapılmasına” ilişkin 11/10/2019 tarihli, … Esas ve …. Karar sayılı karar verilmiştir.
Mahkememiz kararına karşı istinaf yoluna gidilmiş, karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 30/06/2021 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
Daire’nin karar gerekçesinde;
“İflas erteleme davaları ilk iflas erteleme ve azatma talepleriyle birlikte bir bütündür. İlk talep tarihinde yürürlükte bulunan İİK 179/b-4 maddesi erteleme kararının 1 yıl süre ile verilebileceği kayyım raporlarına göre bu sürenin uzatılabileceği, uzatma sürelerinin toplam 4 yılı geçemeyeceği öngörülmüştür. Gerek iflas erteleme kurumunun amacı ve gerekse kanundaki ifadeler nazara alındığında ertelemenin uzatılmasına dair taleplerin ayrı bir dava (talep) olarak düşünülmesi mümkün değildir. Bu bir süreçtir ve kanun koyucunun amacı bu sürecin 5 yıl sürebilmesidir.
İcra İflas Kanunu’nun 179/b-7 maddesi uyarınca, iflas erteleme talep eden şirket lehine tedbir verilip bu tedbir tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde talepte bulunan şirket bilanço olarak borca batıklıktan kurtulmadıysa bu şirket hakkında iflas kararı verilmesi gerekmektedir.
Dava tarihi 21/07/2015 olup, mahkemece 06/11/2015 tarihinde iflas erteleme tedbirlerine karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece verilen ilk tedbir tarihi ile Dairemizin inceleme tarihi arasında 5 yıllık süre dolmuştur. Buna göre şirketin iflasına karar verilmesi gerekir ise de; karar tarihine en yakın tarih itibariyle davacı şirketin güncel borç durumu değerlendirilerek, iflas şartlarının mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi için HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hükmün kurulması gerekmiştir.” denmiştir.
Daire’nin kararı çerçevesinde mahkememizce davacı şirketin karar tarihine en yakın tarih itibariyle güncel borç miktarının ne olduğu konusunda ek bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 17/03/2022 tarihli ek raporlarında özetle; davacı firmanın kapalı olması nedeniyle makine ve ekipmanlar görülemediğinden kök raporda belirtilen makine ve ekipmanların var olduğu sayılarak değer tespitinin 31/12/2021 yılı itibariyle yapıldığını, makine ve ekipmanların toplam tutarının 265.900,00 TL, taşıtların toplam tutarlarının 220.000,00 TL, demirbaşların toplam tutarlarının 44.100,00 TL olduğunu, genel toplam tutarın 530.000,00 TL olduğunu; davacı vekiline 04/03/2022 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararında belirtilen davacı şirketin sicile kayıtlı güncel adresinde 2021 yılına ait defterlerin ve mali tabloların 15/03/2022 tarihinde incelemeye hazır edilmesi konusunda mesaj yoluyla bilgi verildiğini, davacı vekili tarafından gönderilen mesajda defterlerin “….” adresindeki mali müşavir …’nin ofisinde olduğunun bildirildiğini, bu raporun konusu mali belgelerin bildirilen adreste incelendiğini, davacı şirketin 31/12/2021 tarihli son güncel tarihli bilançolarına göre defter değerine göre öz varlığının -873.048,15 TL olduğunu, rayiç değerlerine göre ise -786.553,53 TL olduğunu, her iki durumda da varlıklarının borçlarını karşılamaya yetmediğini ve borca batık olduğunu bildirmişlerdir.
17/03/2022 tarihli ek rapor ve gelinen aşamada tüm deliller değerlendirildiğinde; iflas erteleme davalarının ilk iflas erteleme ve uzatma istekleriyle birlikte bir bütün olduğu, ilk istek tarihinde yürürlükte bulunan İİK’nın 179/b-4 maddesinde “erteleme kararının 1 yıl süre ile verilebileceği, kayyım raporlarına göre bu sürenin uzatılabileceği, uzatma sürelerinin toplam 4 yılı geçemeyeceği” hususunun düzenlendiği, gerek iflas erteleme kurumunun amacı ve gerekse kanundaki ifadeler göz önüne alındığında ertelemenin uzatılmasına ilişkin isteklerin ayrı bir dava (istek) olarak düşünülmesinin mümkün olmadığı, yasa koyucunun amacı iflas erteleme sürecinin 5 yıl sürebilmesi olduğu, İcra İflas Kanunu’nun 179/b-7 maddesi uyarınca, iflas erteleme isteyen şirket lehine tedbir kararı verilip bu tedbir kararı tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde istekte bulunan şirket bilanço olarak borca batıklıktan kurtulmadıysa bu şirket hakkında iflas kararı verilmesi gerektiği; eldeki bu davanın 21/07/2015 tarihinde açıldığı ve 06/11/2015 tarihinde iflas erteleme tedbirlerine karar verildiği, tedbir kararın verildiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin dolduğu; karar tarihine en yakın tarih itibariyle alınan 17/03/2022 tarihli ek rapora göre davacı şirketin 31/12/2021 tarihli son güncel tarihli bilançolarına göre defter değerine göre öz varlığının -873.048,15 TL, rayiç değerlerine göre ise -786.553,53 TL olduğu, her iki durumda da varlıklarının borçlarını karşılamaya yetmediği ve borca batık olduğu, iflası koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, iflasın erteleme isteğinin reddi ile davacı şirketin iflasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının REDDİ ile;
…” sicil numarasında kayıtlı davacı … …’nin İFLASINA,
2-İflasın 03/06/2022 günü saat 10:58 itibariyle açılmasına,
3-Davacı şirketinin iflasının İflas Dairesi’ne bildirilmesine, kararın İflas Dairesi tarafından ilanına,
4-İflas kararının gerekli kurumlara İflas Dairesi tarafından bildirilmesine,
5-Dosyada bulunan iflas avansının kararla birlikte İflas Dairesi’ne gönderilmesine,
6-Davacı şirket lehine verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına,
7-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭53,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
8-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, feri müdahiller … Ltd Şti vekilinin, feri …. A.Ş vekilinin, feri Müdahil … Bankası A.Ş. vekilinin yüzlerine karşı, davacı vekilinin ve diğer feri müdahil vekillerinin yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza