Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/52 E. 2021/443 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/52 ESAS
KARAR NO : 2021/443 KARAR

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında gerçekleştirilen 2 adet kaba inşaat kalıp sözleşmesine göre; tapuda Balıkesir ili, … ilçesi, … Mah. … pafta, … ada, … parselde kayıtlı bulunan “…. Belediyesi … Çok Amaçlı Sosyal ve Kültürel Yaşam Merkezi” olarak bilinen projenin kaba inşaatının kalıp ve kalıp iskelesi, demir ve duvar işleri işçiliği ile İzmir ili Bayraklı ilçesi, …. Mah. … Cad. No: …. adresinde bulunan ve tapuda İzmir ili … ilçesi … ada, … parselde kayıtlı arsa üzerine inşa edilecek binanın kaba inşaatının, kalıp ve kalıp iskelesi, beton ve duvar işçiliğinin Yüklenici/Taşeron olarak anılan müvekkilimiz … İnşaat Turizm Gıda Sanayi Tic. Ltd. Şti. tarafından inşa edilmesi hususunda anlaştıklarını, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde ödemeler başlığı altında İşveren tarafından Yükleniciye yapılacak olan ödemelerin aşamalarının belirtildiği, bu başlık altındaki 2. Maddede “Hak edişlerin düzenlenmesi, işveren adına şantiye şefinin onayı ile kesinleşeceğini, bu aşamadan sonra, Yüklenici hak ediş tutarı kadar fatura kesecek ve faturanın işveren’e teslim edilmesinden sonra 7 gün içinde nakit olarak ödenecektir. ” düzenlemesinin mevcut olduğunu, ayrıca taraflar kesilecek olan faturanın, işçilik ve sarf malzemesi faturası olarak kesileceği konusunda da anlaştıklarını, ancak davalı … Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti.’nirt metrajlar üzerinden hatalı hesaplama yapması sonucunda hem asıl alacak hem KDV tutarları eksik olarak hakkediş raporlarına yansıtıldığını, hakkediş miktarlarının eksik hesaplandığını ve müvekkiline eksik ödeme yapıldığını, yani müvekkilinin yaptığı imalat/iş miktarı ile kendisine bugüne kadar ödenen arasında müvekkilinin fark hakediş alacağının bulunduğunu, ayrıca eksik de olsa hesaplanan hakedişlerden davalının yaptığı teminat kesintilerinin iadesinin de müvekkiline yapılmadığını, bundan kaynaklı olarak da müvekkilinin bakiye hakkediş alacağının bulunduğunu, İzmir ili … ilçesindeki kaba inşaatının 6. hakedişi için; şef onaylı ara toplam KDV hariç 398.488,21 TL olarak hesap edildiğini, yapılan bu hesaba KDV de eklendiğinde ara toplamın 470.216,09 TL olması gerektiğini, ancak metrajlar doğru olmasına rağmen, bu metrajların birim fiyatı üzerinden hatalı hesaplama yapıldığından elde edilen hakediş tutarı ve eklenen KDV sonucunda 436.671,24 TL şeklinde hakediş raporu düzenlendiğini ve bu sebeple mecburen eksik fatura edilmiş bulunduğunu, dolayısı ile yapılan eksik hesaplamalar nedeniyle müvekkili davacının … İnşaat Sözleşmesinde kaynaklı olarak 33.544,84 TL daha hakediş alacağının bulunduğunu, Balıkesir ili, … ilçesindeki kaba inşaatının 6. hakedişi için ise; şef onaylı ara toplam KDV hariç 289.093,08 TL olarak hesap edildiğini, yapılan bu hesaba KDV de eklendiğinde ara toplamın 341.129,83 TL olması gerektiğini, ancak hesap toplamı üzerinden yapılan hatalı hesaplama sonucunda elde edilen hakediş tutarı ve eklenen KDV sonucunda 301.735,13 TL rapor ve fatura edilmiş bulunduğunu, yapılan eksik hesaplamalar ve ödemeler nedeniyle, müvekkilinin … şantiyesinde gerçekleştirdiği işlerden kaynaklı olarak davalıdan 39.394,70 TL daha alacağının bulunduğunu, … şantiyesi ve … şantiyesine ait kesin hakediş toplamı sonucunda davalı şirketin müvekkiline olan toplam borcunun, saha mühendisi ve şef imzalı son hak ediş ve alt evrak yeşil defterlere göre; 72.939,54 TL hesaplanmakta olup, buna rağmen müvekkilinin hak ediş alacağı ve bu miktarın KDV’si olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla toplam 48.335,20-TLTik alacağını işlemiş faizi ile birlikte icra takibine konu edildiğini, davalı firmanın, işi daha ucuza yaptırabileceği bir yol bulduğunu, etik olmayan bir şekilde alt yüklenici olan müvekkili davacının şantiyede çalıştırdığı kalıpçı, betoncu, duvar ustası vs. işlerini yapan işçilerle müvekkilin yokluğunda haricen görüşerek müvekkili aradan çıkarıp onları kendi işçisi gibi gizli saklı çalıştırarak şantiyedeki işleri yürütmeye başladığını ve dolayısı ile müvekkille olan sözleşmesini sözlü olarak feshettiğini, bu süreçte de müvekkilinin ödemeleri sürekli aksatıldığını , müvekkilinin yapmış olduğu işin bedelini 10/04/2019 tarihinden beri beklediğini, müvekkilinin her iki şantiyeden de alacağının kaldığını, yapılan teminat kesintilerinin kendisine ödenmediğini bildirmek ve kesin hesabın yapılması için defalarca davalının yetkili şantiye şefi ile görüştüğünü, mail gönderdiğini, ancak sorumlu şantiye şefinin çözüm bulmaktan, hatta bu duruma alaka göstermekten uzak tavrı nedeniyle müvekkili davalı şirket müdürünü defalarca aradığını, şirket sahibinin Alsancak’ta … Plaza’daki ofisine bizzat gidip görüşebilmek için randevu istenmiş ancak hiç birine cevap verilmeyip, müvekkilinin görüşme taleplerinin reddedildiğini, son olarak müvekkilinin 30.09.2019 tarihinde Bornova …. Noterliği aracılığıyla … yevmiye nolu ihtarnameyi davalıya gönderdiğini, şantiyelerine ait hakkedişlerin düzeltilerek kesin hak edişin ve kalan bakiye alacağının hesaplanmasını ve tarafına ödenmesini talep ettiğini, söz konusu ihtarnamenin davalıya 01.10.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, bu nedenlerle borçlunun … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasına yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan ve alacağımız hesaplanabilir ve likit olduğundan takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın bila tarihli dava dilekçesine süresi içinde cevaplarını sunduklarını, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarının haksız olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasındaki kaba inşaat kalıp sözleşmeleri doğrultusunda, davacı tarafın, müvekkilinin biri … biri de İzmir …’da bulunan şantiyelerindeki kaba inşaat kalıp işlerini üstlendiğini, fakat, her ne kadar, davacı tarafın, söz konusu işleri eksiksiz bir biçimde yerine getirdiklerin ancak hak edişlerini alamadıklarını iddia etse de, gerçekte, davacı tarafın yapmış olduğu işlerin neredeyse tamamının ayıplı ve hatalı olduğunu, davacının yapmış olduğu söz konusu işlerin daha sonra müvekkili şirket tarafından yeniden yaptırıldığını, fakat, davacı tarafın, kendilerince hatalı yapılan işlerin, başkaları tarafından yapılmasını dahi müvekkilin kötü niyeti olarak addettiğini, dolayısı ile ortada, davacının işlerinin ucuza yapılması işi değil, eksik ve hatalı yapılan bir işin gereğince yapılmasını sağlamak adına yaptırılan bir işin mevcut olduğunu, yalnızca bu durum dahi, yapılan işin eksik ve hatalı yapıldığının davacı tarafından ikrarı olduğunu, kendilerinin de, kendi işlerinin başkalarına daha sonra yaptırıldığının farkında olduklarını, dolayısı ile ortada işi ucuza yaptırma amacının bulunmadığını, ayrıca, müvekkilinin, farklı yerlerde bir çok inşaat yaptıran, farklı projeler imza atan, sektöründe saygın ve büyük bir inşaat firması olduğunu, toplamda yüz binlerce liralık bir işi 42.000 TL kâr için üçüncü kişilere düşük kalitede yaptırtarak bugün olduğu firma olmadığını, müvekkilinin, sektörde çalıştığı tüm iş ortakları ile etik değerlere, dürüstlüğe ve adalete önem vererek iş yaptığını, bu nedenle davacı tarafın, müvekkilini kötü niyetli bir işveren gibi göstermeye çalışmasının haksız olduğunu, davacı tarafın hak ediş talebinin kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın, 2018 yılında yapılan işin bedelini, kendilerinin de imzası bulunan sözleşme olmasına rağmen 2020 yılındaki fiyatlardan hesaplanmasını talep ederek, hayatın olağan akışına ters taleplerde bulunduğunu, davacı tarafın söz konusu nedenle talep ettiği bilirkişi raporu talebini kabul etmediklerini, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekili tarafından sunulan 21/05/2021 tarihli dilekçede özetle; Tarafların işbu dava konusu uyuşmazlık hakkında sulh olduklarını, yapılan sulh uyarınca tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını, taraflar arasında sulh sağlanmış olması nedeniyle Mahkemece “Uyuşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili tarafından sunulan 25/05/2021 tarihli dilekçede özetle; Tarafların işbu dava konusu uyuşmazlık hakkında sulh olduklarını, yapılan sulh uyarınca tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını, taraflar arasında sulh sağlanmış olması nedeniyle Mahkemece “Uyuşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dava; Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın konu edildiği icra takibine itiraz üzerine ikame edilen itirazın iptali davasıdır.
6100 sy HMK’nun 313. maddesi “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” hükmünü, 314. maddesi “Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. ” hükmünü, 315. Maddesi ise “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.” hükmünü düzenlemektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Tarafların dava dışı sulh oldukları ve buna ilişkin dilekçe sundukları, karşılıklı olarak davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini, karşı taraftan yargılama ve vekalet ücret talepleri olmadığını bildirdikleri anlaşılmaktadır. Taraf vekillerinin vekaletnamelerinde sulh yetkisinin bulunduğu, sulh beyanının ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce mahkememize iletildiği anlaşıldığından tarafların sulh olması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan davada tarafların sulh olması nedeni ile DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Peşin alınan 668,28-TL harçtan, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken maktu harç tutarı olan 59,30-TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 609,98-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa verilmesine,
4-Talep doğrultusunda taraflara vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır