Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/50 E. 2022/137 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/50
KARAR NO : 2022/137

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2017
KARAR TARİHİ : 18/02/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, … Metal San ve Tic. A.Ş.’de aralıksız genel müdür olarak görev yaptığını, bu şirketin 2016 yılında davalı şirket ile birleştiğini, bu birleştirme işleminde davalı şirketin devralan şirket olduğunu, birleşmede külli halefiyet gereğince hak ve borçların tamamının devralan şirkete geçtiğini, bu konunun 6102 sayılı TTK’nın 153. maddesinde düzenlendiğini, müvekkilinin bu şekilde davalı şirkette 1998 yılından 15/05/2015 tarihine kadar genel müdür olarak çalıştığını, ücretinin en son 2015 yılı Mayıs ayı itibariyle net 10.000,00 TL olduğunu, 01/07/2012 tarihinden 15/05/2015 tarihine kadar olan aylık normal çalışma ücretlerinin ödenmediğini, bu nedenle müvekkilinin iş sözleşmesinin İş Kanunu’nun 24/II-e maddesi gereğince haklı sebeple sona erdirdiğini, böylece müvekkilinin kıdem tazminatı alacağının doğduğunu, yine yıllık izinlerini kullanmadığından yıllık izin ücreti alacağının doğduğunu belirterek, 01/07/2012 tarihinden 15/05/2015 tarihine kadar ödenmeyen toplam 250.000,00 TL ücret alacaklarının her ay için ödememe tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, kısmi dava niteliğinde olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL kıdem tazminatının iş sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, kısmi dava niteliğinde olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL yıllık izin ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 28/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; 59.718,17 TL kıdem tazminatının iş sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 137.909,48 TL yıllık izin ücretinin 10.000,00 TL’si için dava tarihinden 127.909,48 TL’si için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 376.238,25 TL ücret alacağının 250.000,00 TL’si için dava tarihinden 126.238,25 TL’si için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; bu davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için gerekli şartları taşımadığını, alacağın miktar veya değerinin belirlenebilir nitelikte olduğunu, bu nedenle davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacının … Metal Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de genel müdürlüğünün 1998 yılında 3 yıl için tescil edildiğini, 2001 yılından itibaren genel müdürlük tescilinin sona erdiğini ve sadece yönetim kurulu üyesi olarak tescil edildiğini, ayrıca davacının idari anlamda genel müdür olarak atandığına ve genel müdürlük görevini yerine getirdiğine ilişkin alınmış herhangi bir yönetim kurulu kararının da bulunmadığını, diğer yandan … Metal San. ve Tic. A.Ş.’nin 2007 yılından 2012 yılına kadar 2-5.000.000,00 TL aralığında emtia satışından gelir elde ederken 2012 yılında gelirinin 300.000,00 TL’ye düştüğünü ve her geçen yıl azalmaya başladığını, hatta 2014 ve 2015 yıllarında hiç gelir elde etmediğini, 2012 yılından birleşmenin olduğu 2016 yılına kadar şirketin ticari anlamda neredeyse gayri faal olduğunu, davacının da bu dönemde … Metal San. ve Tic. A.Ş.’de sadece yönetim kurulu üyesi olduğunu, davacının bu şirkette bordrolu çalışan olmadığını, arada hiçbir suretle işçi işveren ilişkisinin bulunmadığını, sadece yönetim kurulu üyesi olduğunu, davacının şirkette temsil ve ilzama yetkili organ sıfatını kazanmış olması nedeniyle artık iş ilişkisinden söz edilemeyeceğini, dolayısıyla işçi sıfatıyla bu davayı açamayacağını, davanın genel görevli mahkemelerde görülmesi gerektiğini, arada işçi işveren ilişkisi kurulmadığından davacının ücrete, kıdem tazminatına ya da yıllık izin ücretine hak kazanmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın öncelikle hukuki yarar ve görev yönünden reddine, bu olmadığı takdirde esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; hizmet sözleşmesine dayalı alacak davasıdır.
Dava dosyası İzmir 13. İş Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/…Karar sayılı kararı görevsizlik kararı ile birlikte mahkememize gönderilmiştir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 28/11/2017 tarihli yazısı ekinde gönderilen belgeler incelendiğinde; davalı şirketin “Merkez …” sicil numarasında kayıtlı olduğu, adresinin “… Mahallesi … Caddesi No:…/… No:…/… Konak/İZMİR” olduğu, faal gözüktüğü anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … anlatımında; “Ben 1996-2017 yılları arasında davalı işyerinde çalıştım. Kasa sorumlusu olarak çalıştım. En son AGİ dahil net 2.500,00-TL ücret alıyordum. Davacı, … firmasında genel müdür olarak çalışıyordu. … şirketi aynı holding firmasındaki … şirketine 2016 yılında devredildi. Davacı, … ve … sigorta firmalarında çalışırken en son 20.000,00-TL civarında maaş alıyordu. Davacının maaşının içerisinde hangi ödemelerin olup olmadığını bilmiyorum. Davacı hem … sigorta hem de … Metal firmalarının her ikisinin de genel müdürlüğünü yapıyordu. Davacı sadece … sigorta şirketinden 20.000,00-TL civarında maaş alıyordu. … Metal firmasından ise aylık 10.000,00-TL civarında maaş alıyordu. Davacı işten kendisi ayrıldı. Sebebini bilmiyorum. Davacının 2012 yılından sonra … Metal firması tarafından maaşlarının ödenmediğini biliyorum.” demiştir.
Davacı tanığı … anlatımında; “Ben … Metal firmasında 1998-2011 yılları arasında çalıştım. Mağaza satış müdürlüğü yaptım. En son 3.000,00-TL civarında maaş alıyordum. Davacı … Metal firmasının genel müdürü idi. Ben işten 2011 yılında ayrıldığımda davacının … Metal firmasında 7.000,00-TL civarında maaş aldığını biliyorum. Aynı şirketler grubunda bir de sigorta şirketi vardı. Davacı o şirketin de genel müdürlüğünü yapıyordu. Davacı o şirketten de maaş alıyordu. Ne kadar aldığını bilmiyorum. Maaşlarımız ödeniyordu. Ben 2011 yılında işten ayrıldım. İşten ayrıldıktan sonra davacı çalışmaya devam etti. Davacı 2015 yılında işten ayrıldı. Sebebini bilmiyorum. Ben emekli olduğum için işten ayrıldım.” demiştir.
Davalı tanığı … anlatımında; “Ben … 1999 yılından beri çalışıyorum. Reklam müdür yardımcısıyım. Şu anda asgari ücret + prim şeklinde maaşla çalışıyorum. Davacıyı tanıyorum. Davacı … firmasının yönetim kurulu üyesi olduğu için tanıyorum. … sigorta şirketinin genel müdürlüğünü yapıyordu. … Metal firmasının Yenişehir’de mağazası vardı. Bu mağaza kapandı ve bizim … firmasına devredildi. … Metal firmasında davacının yönetim kurulu üyesi olduğunu biliyorum. Genel müdürü olup olmadığını bilmiyorum. Oradan maaş alıp almadığını bilmiyorum. … Metal … A.Ş.’ye devredildi. Davacı …’da devam etti. 2015 yılında da kendi isteğiyle işten ayrıldı. Davacının ücret miktarını bilmiyorum.” demiştir.
Davalı tanığı … anlatımında; “… Holding firmasının 1996 yılından beri mali işlerini yapıyorum. Bu holding bünyesinde … sigorta, … Metal ve … şirketleri vardır. Davacı bütün bu holdingdeki şirketlerin yönetim kurulu üyesi idi. Hepsinde de bildiğim kadarıyla hisseleri vardı. 1992 gibi yıllarda bir dönem … Metal firmasının genel müdürlüğünü yapmıştır. Yönetim kurulu kararlarını ben yazıyordum. Bu sebeple hatırlıyorum. Şirketin genel kurul tutanaklarını, faaliyet raporlarını ben hazırladığım için biliyorum. Davacının herhangi bir maaş aldığını, … Metalde genel müdürlükten dolayı bir maaş alıp almadığını bilmiyorum. Zaten holdingin ücret politikası gizlidir. Davacı bu firmalarda yani … Metalde, … sigortada ve … firmalarında pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi idi. Bu şirketler … ailesine aittir. Bütün kararlar … ailesi tarafından alınırdı.” demiştir.
Davacı asil 19/02/2019 tarihli duruşmada; “Ben davalı şirketten 3 yıl genel müdür maaşımı alamadım. 15/05/2015 tarihine kadar yani iş akdi feshedilene kadar genel müdürlük yaptım. Hiç yıllık izin kullanmadım. SGK kaydım yapılmadı zaten. SGK kaydım başka bir şirket olan ve genel müdür olarak çalıştığım … şirketinden yapılmış. Ayrıca ücret alamadığım dönemde taşınmazımı sattım ve başka bir şirket olan …’tan ise genel müdür olarak maaşımı almaya devam ettim. Bu şekilde geçindim. Benim bu şirketten 25.000,00 TL genel müdür maaşı aldığım resmi kayıtlar ile de sabittir.” demiştir.
İş Mahkemesi tarafından; dava haklı görülerek kabul edilmiş ve; “1-Brüt 59.718,17-TL kıdem tazminatı alacağının akdin fesih tarihi olan 15/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Brüt 137.909,48-TL yıllık izin ücreti alacağının; 10.000,00-TL’sinin dava tarihinden itibaren, 127.909,48-TL’ sinin ise ıslah tarihi olan 29/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3-Brüt 376.238,25-TL ücret alacağının; 250,000,00-TL’sinin dava tarihinden itibaren, 126.238,25-TL’sinin ise ıslah tarihi olan 29/05/2018 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Yasal kesintilerin kararın infazı sırasında dikkate alınmasına” ilişkin 19/02/2019 tarihli…/… Esas ve …/… Karar sayılı karar verilmiştir.
Bu karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2019 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile kaldırılmıştır. Gerekçesinde; “Somut uyuşmazlıkta dosyaya ibraz edilen 16/07/1998 tarih 4584 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi, 11/04/2001 tarih 5272 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi, 01/04/2004 tarih 6020 Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi, 26/03/2007 tarih 6773 ve 12/03/2010 tarih 7520 sayılı Ticaret Sicil Gazetelerine göre, davacının yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ve aynı zamanda diğer yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle birlikte davacıya münferiden şirket unvanı altına atacakları imzaları ile şirketi her sahada temsil ve izam edeceğine dair yetki verildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan dosyaya ibraz edilen Konak Kaymakamlığı Millî Müdafaa Mükellefiyeti Komisyonu Başkanlığı tarafından … Metal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine tebliğ edilen yazı ile … Metal Sanayi ve Anonim Şirketinin Ege Bölgesi Sanayi Odasının 24/06/2013 tarihli yazısına verdiği cevaba ve tanık anlatımlarına göre, davacının hem dava dışı olan şirkette hem de davalı şirkette genel müdür olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır. Davacının yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olması sebebi ile organ sıfatını taşıdığı, taraflar arasındaki ilişki Ticaret Kanununda düzenlendiğinden bu davaya Ticaret Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Yargıtay 22.Hukuk Dairesi’nin 23/01/2014 tarih 2013/2476 Esas-2014/760 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2015/11490 Esas-2015/16594 Karar 06/05/2015 tarihli ilamı, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 2014/6636 Esas-2014/11422 Karar sayılı 27/05/2014 tarihli ilamları) Bu itibarla davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi ve yerel mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan gerekçelerle; HMK 353/1-a.3 maddesi gereğince, yerel mahkeme kararının esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” denmiştir.
Kesin olarak verilen bu karara karşı temyiz yoluna gidilmiş, mahkeme tarafından temyiz isteğinin reddine ilişkin 04/11/2019 tarihli ek karar verilmiş, ek karara yönelik temyiz başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin ek kararı Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 12/12/2019 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile onanmıştır.
Bu karar sonrasında İzmir 13. İş Mahkemesi’nde …/… Esas sayılı numarasını alan davanın 30/10/2020 tarihinde yapılan yargılaması sonucunda; “davanın görev dava şartı nedeniyle usulden reddine, dava dosyasının İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar verilmiştir.
Görevsizlik kararı veren mahkeme tarafından aldırılan 07/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosyada mevcut SGK kaydına göre davacıya ait hizmet döküm cetvelinde 1988 yılı sonrasına ilişkin hizmet kaydı bulunmadığından SGK kayıtları temelinde herhangi bir inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, ticaret sicil belgelerine göre davacının 08/07/1998 tarihinden itibaren 3 yıl süreyle şirketi temsile yetkili kılındığı, davacı tarafın şirkette sembolik düzeyde hissesinin bulunduğu, bu nedenle genel müdürlük sıfatı gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği, müdürlük sıfatının 2001 yılında sona erdiğine ilişkin kendisine herhangi bir bildirim yapılmadığını ileri sürdüğü, şayet sicil belgeleri temelinde değerlendirme yapılması gerekirse tazminata esas hizmet süresinin 08/07/1998-08/07/2001 tarihleri arasında olmak üzere tam 3 yıl olarak esas alınması gerektiği; şayet davacı tarafın iddiaları temelinde değerlendirme yapılması gerekirse hizmet ilişkisinin 1998 yılında başladığı belirtilmekle birlikte yıl içerisinde gün ve ay olarak işe giriş tarihi açıkça belirtilmediğinden sicil belgelerinde gözüken müdürlüğe atanma tarihi esas alınmak suretiyle hizmet süresinin 08/07/1998-15/05/2015 tarihleri arasında olmak üzere 16 yıl 10 ay 7 gün olarak esas alınması gerektiği, buna göre terditli hesaplama yapıldığı, şayet sözleşmenin davacının iddiasına göre 08/07/1998-15/05/2015 tarihleri arasında sürdüğünün kabulü halinde davacının 59.718,17 TL kıdem tazminatı, 137.909,48 TL yıllık izin ücreti ve 376.238,25 TL ücret alacağına hak kazanacağı bildirmiştir. Mahkemece bu miktarlar üzerinden değerlendirme yapılmıştır. Aynı bilirkişi raporunda diğer bir ihtimal olarak; davalı iddiaları doğrultusunda iş sözleşmesinin 08/07/1998-08/07/2001 tarihleri arasında sürdüğünün kabulü halinde davacının 2.422,50 TL kıdem tazminatı ve 3.402,60 TL yıllık izin ücreti alacağına hak kazandığı, ücret alacağının bulunmadığı bildirilmiştir.
Davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü alacak kalemleri; ücret alacağı, kıdem tazminatı alacağı ve yıllık izin ücreti alacağıdır. Bu kalemlerden kıdem tazminatı alacağı ve yıllık izin ücreti alacağı 4857 sayılı İş Kanunu’ndan kaynaklanan alacaklardan olduğundan ve taraflar arasında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2019 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararında da işaret edildiği şekilde işçi-işveren ilişkisi bulunmadığından, davacının kıdem tazminatı alacağını ve yıllık izin ücreti alacağını isteyemeyeceği kanaatine ulaşılmış, davacı tarafın bu alacak kalemlerine ilişkin davasının mahkememizce reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2019 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararında da vurgulandığı şekilde; 16/07/1998 tarihli, 4584 sayılı; 11/04/2001 tarihli, 5272 sayılı; 01/04/2004 tarihli, 6020 sayılı; 26/03/2007 tarihli, 6773 sayılı ve 12/03/2010 tarihli, 7520 sayılı Ticaret Sicil Gazetelerine göre, davacı, davalı şirkette yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş ve aynı zamanda diğer yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle birlikte davacıya münferiden şirket unvanı altına atacakları imzaları ile şirketi her alanda temsil ve ilzama yetkili olduğuna ilişkin yetki verilmiştir. Konak Kaymakamlığı Millî Müdafaa Mükellefiyeti Komisyonu Başkanlığı tarafından … Metal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine tebliğ edilen yazı ile … Metal Sanayi ve Anonim Şirketinin Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın 24/06/2013 tarihli yazısına verdiği cevap ve tanık anlatımlarına göre, davacının hem dava dışı olan şirkette hem de davalı şirkette genel müdür olarak görev yaptığı ve organ sıfatını taşıdığı belirlenmiştir.
Davacı tarafın ücret alacağına ilişkin isteğine gelince; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2019 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararına göre davacının hem dava dışı olan şirkette hem de davalı şirkette genel müdür olarak görev yapması, yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olması sebebi ile taraflar arasındaki ilişki hizmet ilişkisidir.
6102 sayılı TTK’nın 394. maddesinde; “yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği” düzenlenmiştir. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de belirlenebilir. Ücretin miktarı ise şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla mahkememizce, davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde açıklandığı şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi … 18/11/2021 tarihli raporunda özetle; şirketin incelenen olağan genel kurul toplantılarında alınan kararlar arasında davacının genel müdür görevine tayin edildiği yönünde herhangi bir karar görülmediğini, şirketin olağan genel kurul toplantılarında 3 yıl boyunca yapılan oylama sonucunda her yıl için “yönetim kurulu üyelerine herhangi bir ücret verilmemesine” oybirliği ile karar verildiğini ve ayrıca “kardan ödenmesi ve ayrılması gerekli her türlü vergisel yükümlülükler ile yasal karşılıklar ayrıldıktan sonra kalan tutarın dağıtılmayarak tamamının serbest yedek akçelere ayrılmasına” oybirliği ile karar verildiğini; davalı şirketle aynı (benzer) durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı bu hususta aynı (benzer) örneğe rastlamanın çok zor olduğu bilinmesine rağmen, davalı şirketin ticari faaliyette bulunduğu Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren yabancı ortaklığı bulunan orta ölçekli bir sanayi şirketinin yetkililerinden alınan bilgilerde genel müdür maaşının 2012 yılı için brüt 11.500,00 TL, 2013 yılı için brüt 12.650,00 TL, 2014 yılı için brüt 25.410,00 TL, 2015 yılı için brüt 20.000,00 TL olarak uygulandığının öğrenildiğini ancak davalı şirket ile ne derece aynı (benzer) olup olmadığı hususunun belirlenmesinin mümkün olmadığını, davalı şirkete ait yıllar itibariyle beyan edilen şirketin yıllık net satış tutarları ile dönem net kar/zarar tutarları göz önüne alındığında davalı şirketin davacının isteklerini karşılayabilmesi yönünden değerlendirmenin ve takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Davacının, davalı şirkette ve birleşmeden önce diğer şirketteki konumunun ve görevinin “yönetim kurulu üyeliği ve genel müdürlük” olması nedeniyle dava dilekçesinde “ücret alacağı” olarak istenen alacak kalemi mahkememizce “huzur hakkı alacağı” olarak nitelendirilmiştir. Aldırılan bilirkişi raporu çerçevesinde ise şirketin olağan genel kurul toplantılarında davalıya huzur hakkı ödeneceği konusunda alınmış bir kararın bulunmadığı, aksine 3 yıl üst üste yapılan toplantılarda oylama sonucunda her yıl için “yönetim kurulu üyelerine herhangi bir ücret verilmemesi” yönünde karar alındığı anlaşıldığından, davacının davalı şirketten huzur hakkı (ücret) alacağının da bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmış, davanın tümüyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin olarak alınan 4.610,93 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭4.530,23‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 5.190,00 TL ıslah harcının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Davalının yapmış olduğu posta ve tebligat gideri olan 73,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 45.743,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/02/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza