Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/491 E. 2022/73 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/491 ESAS
KARAR NO : 2022/73 KARAR

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2017
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
GEREKÇELİ K.TARİHİ : 09/02/2022
Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Yağ Sanayi Limited Şirketi’nin sahibi ve yetkili müdürü olduğu dönemde, yağ iş ve işlemlerini çok iyi bilmemesi sebebiyle, yağ işini bilen ve bu işlerde ehil olan … ile çalışmaya başladığını ve kendisine şirket üzerinde %25 hisse devrederek ortak olduklarını, ilerleyen süreçlerde ortağı olan … ve arkadaşlarının müvekkilini dolandırarak gerek şirket tüzel kişiliğinin sona ermesine gerekse de müvekkilin tüm maddi birikiminin kaybına neden olduklarını, müvekkili ve ailesini tehdit ederek zorla senet imzalattıklarını, müvekkilinin ortağı olan …’ın, … Yağ Sanayi Limited Şirketin mali durumunun önceki müdür ve ortaklarının yaptığı iş ve işlemler nedeniyle kötü olması dolayısıyla şirket tüzel kişiliğinin bankalardan kredi kullanamaması sebebiyle, müvekkilini maddi durumu iyi olan ve şirketin nakit ihtiyacını karşılayabileceğini beyan eden …. ile tanıştırdığını,… ile müvekkilinin, tapuda müvekkilinin eşi …. üzerine kayıtlı olan arsanın ….’a 250.000,00-TL bedelle devri konusunda anlaştıklarını, bunun karşılığında ise taraflar arasında 16.09.2015 tarihli bir anlaşma akdedildiğini, işbu anlaşmaya göre …’e ait taşınmazın …….’a 250.000,00-TL bedelle devri gerçekleştirilecek; ancak taşınmazın devir bedeli 450.000,00-TL olarak gösterilecek ve taşınmazın gerçek bedelinin yapılan incelemeler sonucunda 750.000,00-TL olduğu her iki tarafça da kabul edileceğini, ayrıca ……. ile …’ün birtakım faaliyetlerden sonra söz konusu taşınmazı yine 250.000,00-TL bedelle müvekkiline yahut eşi …’e tekrar devredeceğinin anlaşmada belirlendiğini, işbu anlaşma neticesinde ve taşınmazın 16.09.2015 tarihinde …..’a devri ve karşılığında 250.000,00-TL bedelin müvekkiline ödenmesinden sonra, … müvekkile ait paranın sadece kendisine ait olmadığını ve bu parada davalı … ve …’ın da payları bulunduğunu, bu sebeple davalı ile birlikte …’ı kendi yanında sigortalı çalışıyormuş gibi göstererek maaş ödemesi yapması gerektiğini söylediğini, müvekkili bu duruma karşı çıkınca müvekkilini tehdit ederek kabul etmeye mecbur bıraktıklarını, bunun üzerine müvekkilinin davalı … ile birlikte …’ı sigortalı çalışan olarak gösterip kendilerine her ay elden düzenli maaş ödemesi yaptığını, işbu duruma ilişkin taraflar arasında sözleşme akdedildiğini, davalı ile arkadaşlarının müvekkilinin işyerini soyduklarını, kredi kartını çaldıklarını ve bununla da yetinmeyerek dava konusu senedi silah zoru ile zorla imzalatarak maddi menfaat elde etmeye çalıştıklarını, müvekkilinin davalıya senet tutarınca borcu olmadığı sabit olduğundan bunca zaman içerisinde senet bedelinden çok daha fazlasının davalı ve arkadaşlarınca müvekkilinden zorla tahsil edildiğini, silah zoru ile imza altına alınan senedin geçersi olduğunu, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmamasına karşın icra takibine konu edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkiline silah zoru ile imzalattırılan ve daha sonra davalı tarafından vade tarihi doldurulan 223.400,00-TL bedelli ve 01/08/2016 tanzim tarihli, 15/08/2016 vade tarihli senetin İzmir ……. İcra Müdürlüğü’nün ……E. Numaralı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, davalı tarafça takip konusu bedelin müvekkiline hiçbir zaman verilmediğini, taraflar arasında işbu tutarca herhangi bir ilişkinin de mevcut olmadığını, açıkladığı nedenlerle İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyasının tedbiren durdurulmasına, davanın kabulü ile müvekkilinin davaya konu senet bedelince borçlu olmadığını tespitine, davalı hakkında alacağın en az %20 si tutarında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin mali durumunun çok kötü olduğu ve adına bir tapu kaydı bulunmadığı hususunun doğru olmadığını, müvekkili …’in …’e ait işyerinde 2015 yılı Kasım ayından itibaren SSK lı olarak çalışmaya başladığını, bu çalışma ilişkisi sırasında davacının müvekkiline sık sık “Yağ işinde çok para var, gel sen de dahil ol bu iş çok kazandırır ” diyerek telkinlerde bulunduğunu, davacının öncelikle müvekkilinden küçük çaplı 5.000,00-10.000,00-TL gibi rakamlar aldığını, süratle bunları ödediğini, davacının dava dilekçesinde müvekkiline olan tüm borcunu ödediğini beyan ettiğini, ancak herhangi bir ödeme evrakı sunamadığını, davacının dilekçesinde baskıya maruz kaldığını kendisine ve oğluna silah doğrultulduğunu beyan ettiğini, ancak bir şahsın şehrin göbeğinde böyle bir olayı yaşamasının günümüzde yoğun güvenlik önlemleri ve ülkede mevcut OHAL sebebi ile mümkün olmadığını, kaldı ki bir insanın buna maruz kalıp da suç duyurusunda bulunmak için aradan 2,5 ayın geçmesini beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı müvekkilinin aylar boyunca kendisini ve ailesini tehdit ettiğini beyan etmişse de müvekkili hakkında müvekkili icra takibi yapana kadar hiçbir müracaatta bulunmadığını, iptali istenen takibin işlem tarihinin 02/11/2016 olduğunu, davacının ise müvekkili hakkındaki müracaat tarihinin 14/11/2016 olduğunu, açıkladığı nedenlerle davanın icra takibinden sonra açılmış olması nedeni ile tedbir kararı verilemeyeceğini, yanlızca icra veznesine giren paranın müvekkile ödenmemesi yönünde bir teminat karşılığı tedbir vaazının mümkün olduğunun gözetilmesini, davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası : İzmir …. İcra Müdürlüğünün …….esas sayılı dosyasında alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 223.400,00-TL asıl alacak, 8.582,54-TL işlemiş faiz, 670,20-TL komisyon olmak üzere toplam 232.652,74-TL alacak için takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Soruşturma Dosyası : Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma, …… sayılı dosyası ile…….soruşturma sayılı dosyasının aynı olay ve tarafların aynı olduğu gözetilerek birleştirilmesine karar verildiği, soruşturmanın …… soruşturma sayılı dosyadan devam edildiği, mağdurun bir senedi vermeğe mecbur edilmesi suretiyle yağma suçundan dosyada yetkisizlik kararı verilerek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği, dosyada 15.11.2017 tarihinde tehdit ve dolandırıcılık suçları yönünden soruşturma yapılarak “karşılıklı para alışverişi, tarla devri, tarafların aralarında yaptıkları harici yazılı ve sözlü anlaşmalardan kaynaklı iddiaların, hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, tehdit iddiasının şüphelilerce kabul edilmediği gibi müşteki beyanından başka şüphelilerin atılı suçu işlediğini gösterir kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı, senet yağması suçu yönündeki iddiaların ise olayın Bornova/Çamdibi’nde meydana geldiği iddiası karşısında suç yeri itibariyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasına Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliğinin … D.İş sayılı dosyası ile yapılan itirazın değerlendirildiği, kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle yapılan itirazın CMK’nun 173/3 madde uyarınca reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma Dosyası : İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma, ……. karar sayılı kararı ile şikayetçiler … ve … tarafından şüpheliler …, …,……. aleyhine yağma suçundan soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma neticesinde kamu davası açılmasına yeterli şüphe oluşturacak delil elde bulunmadığından şüpheliler hakkında atılı suçtan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Tedbir Talebi : Davacı vekilince 27.07.2017 tarihli dilekçesi ile İzmir …. İcra Müdürlüğünün ………. esas sayılı takip dosyasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce 28.02.2018 tarihli celsede İİK.nun 72/3 maddesi uyarınca talep kabul edilerek icra takibine konu alacağın %20’si oranında nakit teminat yatırıldığında ya da banka mektubu ibraz edildiğinde icra dosyasına davacı tarafından yatırılacak paranın alacaklısına ödenmemesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Tanık … talimat mahkemesindeki beyanında;’… ve … arasında bir alacak davası vardı. Orada bende şahit olarak yazılmıştım. … …’den borç para almıştı. Kendisinin çok fazla icra ve hacizleri vardı. Bunların hepsi satıştaydı. Kendisi çok kötü durumdaydı. Gümrükte de mallarımız vardı. … …’e sen bana para ver, ben seni kar ortağı yapayım dedi. Daha sonra kendisinden yaklaşık olarak 200.000,00 TL para almış duydum ancak görmedim. …’e daha sonra sana ödeme yapacağım kar payı vereceğim diye söyledi ancak bu şekilde oyaladı ve vermedi. Bahar ayında kavga ettikleri için büroya gelmemeye başladı. Bir gün … ile birlikte işyerindeydik büroda bana …e gidelim ben konuştum kendisine senet vereceğim dedi. Beraber gidelim dedi. Biz çıktık İzmir Adliyesinin karşısında bir kafe var oraya gittik. Çantasından senet çıkardı sana senet vereceğim dedi. Biraz daha idare et günü geldiğinde ben sana parayı veririm dedi. Daha sonra senedi imzaladı ve …’e verdi. Sonra oradan ayrıldık ve şirkete geldik. … Avukatı ile görüştü bir kaç alacaklıları vardı onlarla görüşüyordu. Senedi verdiği günlerde hacizleri kaldırdı ve bunların satışlarını yapmaya başladı. Mallarını akrabalarının üzerine geçirdi üzerinde hiçbir haciz kalmadı. Bundan sonra … için “alabiliyorsa bundan sonra alsın, işlem yapsın bakalım” dedi. Bende …’ün karısının üzerindeki şirkete annemin üzerine olan bir daireyi kefalet olarak verdim. … de bu kefalete karşılık Vakfıbank Karabağlar Şubesinden kredi çekti. … aldığı krediyi de kendi işlerinde kullandı. Annemin evi icradan satışa çıkarıldı. Kendi imkanlarımızla evi başkasının satın almasını sağlayarak ve borcunu ödeyerek evimizi aldık. Bu şekilde … birçok kişinin parasını almıştır. Herkesi dolandırdı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … talimat mahkemesindeki beyanında; “Davacı benim babam olur, kendisi … Yağlar şirketinini sahibidir, babam şirket işlerinden çok iyi anlamdığı için kendisine yardımcı olması konusunda … ile çalışmaya başladı, daha sonra … da babama yardım etmeye başladı, daha doğrusu Öztürk’ü Muzaffer buldu, babam …’tan 250.000,00-TL para aldı, ben bu bedel karşlığında herhangi bir senet düzenlenip düzenlenmediği bilmiyorum. … bu 250.000,00-TL nin tamamının kendisine ait olmadığını, … ile …’e ait olduğunu söyledi 250.000,00-TL para karşılığında babamın Aliağa Helvacı mevkiinde bulunan tarla babam tarafındaın …’A deviredildi, Öztürk tarafından da …’e devir edildi, sözleşmede para ödendiğinde tarla- arsanın tarafımaza iade edileceği belirtildiği halde bedelin ödenmesine rağmen bu tarla bize iade edilmedi, … ve … babamın … Yağ şirketinde sigorta olarak çalıştırıldı, bunlara elden ve banka yoluyla birçok sefer para ödendi yani borcumuz olmadığı halde bizi çok mağdur ettiler bunların çete olduğunu düşünüyoruz, … bu şahısları daha önceden biliyormuş ve bilerek babamın yanına getirmiş. Borcun ödenmesinden sonra … denilen bir şahıs ile … , … ve … ve ismini bilmediğim başka şahıslar bizi çağırdılar tarlamızı iade edeceklerini borcu ödediğimizi söylediler konuşmak için cağırdılar bizi Bornava Çamdibinde oto yıkamaya götürdüler saydığım kişilerin hepsi silahlıydı babama zorla hiç bir borcumuz olmadığı halde senet imzalattılar ve takibe koydular, oysa bize senedi takibe koymıycakları senet borcunun …’tan tahsil edeceğini söylediler, 250.000,00-TL karşılığında … ile yapılan sözleşmede bu tarlanın borç alınan paradan daha yüksek olduğu bunun başkasına satılamayacağı, borcun ödendiğinde tarlanın geri verileceği belirtilmiştir. …’ın baskısı ile babamın şirketinde çalıştırılan daha doğrusu çalıştığı gösterilen kişiler şirkette hiç çalışmamıştır, benim bilgim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … mahkememizdeki beyanında; “Davalı …, davacının sahibi ve bir yandan da ortağı olduğu şirkette yaklaşık 7-8 ay çalışmıştır. Çalıştığı süre zarfında kendisine maaş ödemesi yapıldğını biliyorum. Davacı dönem dönem davalı …’ten küçük miktar paraları borç almıştır. Bu borçları ödemiştir. Daha sonra davacı davalıya söz konusu şirkette kar ortağı olmayı teklif etmiştir. Bunun üzerine davalı yaklaşık 200.000,00-TL gibi bir bedele ortak olmak için davacıya verdiğini biliyorum. Hatta biz kendisine bu miktarı nasıl verdiğini sorduğumuzda babasından para aldığını, kendi mal varlığı ve gerek babasının gerekse kendinin sahip olduğu taşınmazları satmak suretiyele bu ortaklık payını koyduğunu söyledi. Davacının sahip olduğu şirkette yağ alım satım işlemleri yapılmaktaydı. Satışlardan elde edilen kazançları davacı başka borçlarını ödemek için kullanıyordu. Bu süre zarfında davacı benim de maaşımı ödemedi. Bu gerekçeyle ben de haciz takib.i yaptım. Bildiğim kadarıyla davacının davalıya 200.000,00-TL nin üzerinde borcu vardı. Bu borcuna ilişkin olarak davacı davalıya senet verdi. Ben verilen senedin silah zoruyla verildiği hususunda bir bilgim yoktur. Zira davacının borcu nedeniyle bu senet verilmiştir. Daha sonra davacı taşınmazlarını başka kişilere geçirerek borcunu ödemekten kurtulmaya çalışmıştır, ben ifademde davacının davalıya senedi verdiğini söyledim. Zira davacı nakit olarak ödemelerini hep başka borçlarına yaptığı için davalıya senet vermek durumunda kaldı. Eğer zorla silahla bir senet verilmiş olsaydı bu durumdan kesinlikle haberim olurdu. Senedin verildiği sırada …’ın da davacının yanında olduğunu biliyorum. Hatırladğım kadarıyla bu iki kişi bir kahvehaneye giderek senedi vermişler. Döndüklerinde yazıhanede Hüseyin ve Muzaffer konuşuyorlardı. Konuşmalarından Hüseyin’in davalıya senet verdiğini, artık borcunun kalmadığına ilişkin beyanlarını hatırlıyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava; ikrah ile alındığı iddia edilen bono nedeniyle borçlu olunmadığından bahisle açılan menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davalarında ispat yükümlülüğü kural olarak davalı alacaklıya düşer. Ancak imzası ikrar edilmiş bono alacağın varlığını ispatlayan kesin delil niteliğinde olup bu kez borçlunun borcunun bulunmadığını, usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bono, ödeme vaadi niteliğinde kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Senedin ikrah ile imzalatıldığı hususunun ise tanık deliliyle ispatı mümkün olup, ispat külfeti davacı taraftadır.
Davacı taraf, dava konusu sendin silah zoru ile imzalatıldığını iddia ederek senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Gerek mahkememizce gerekse ceza dosyasında dinlenen tanık beyanları gözetildiğinde davacıya zorla senet imzalatıldığı yönünde herhangi bir kanaate mahkememizce varılamamıştır. Zira dinlenen tanıklardan … davacının oğlu olmakla birlikte İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasında da şikayetçi sıfatına sahip olduğu ve bu tanık beyanıyla çelişen diğer tanık ifadeleri gözetildiğinde bu tanığın beyanlarına itibar edilmemiştir. Ayrıca, Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığının ….soruşturma sayılı dosyasında kolluk görevlilerince davacı …’ün alınan ifadesinde davacı senedi imzaladığını beyan etmiş ise de bu ifadesinde senedin kendisine zorla imzalatıldığı konusunda bir iddia yada beyanda bulunmamıştır. Bununla birlikte gerek davacı, gerekse oğlu … tarafından şüpheliler …, …, ……aleyhine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasında yağma suçundan başlatılan soruşturma neticesinde olaya ilişkin herhangi bir tarafsız görgü tanığı, kamera kaydı veya başkaca maddi bir delil elde edilememesi nedeniyle kamu davası açılmasına yeterli şüphe oluşturacak delil elde bulunmadığından şüpheliler hakkında atılı suçtan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği hususu da gözetildiğinde davacı tarafın ikrah olgusunu ispat edemediği anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine, verilmiş tedbir kararının teminat yatırılmaması ve yasal süre içinde uygulanmasının talep edilmemesi nedeniyle kendiliğinden kalktığından davalının alacağına geç kavuşması söz konusu olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığı anlaşıldığından,
Mahkememizin ….E. Sayılı dosyasında 18.02.2020 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’ nin …. E., …k K . 03/06/2021 tarihli ilamında; “…Menfi tespit davalarında ispat yükümlülüğü kural olarak davalı alacaklıya düşer. Ancak imzası ikrar edilmiş bono alacağın varlığını ispatlayan kesin delil niteliğinde olup bu kez borçlunun borcunun bulunmadığını, usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bono, ödeme vaadi niteliğinde kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Senedin ikrah ile imzalatıldığı hususunun ise tanık deliliyle ispatı mümkün olup, ispat külfeti davacı taraftadır.
Davacı tarafça davaya konu senedin tehditle alındığı, borçlu olunmadığı iddia edilmiştir. Mahkemece davacı davasını ispatlayamadığından reddine dair hüküm kurulmuşsa da, davacı taraf açıkça yemin deliline dayandığından; mahkemece davacı tarafa yemin delili hatırlatılmadan hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır. Oysa yemin delili kesin delillerdendir. Davacı tarafa yemin delili hatırlatılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. …” diyerek mahkememizce daha önce verilen karar kaldırılarak gönderilmiş yeni bir esas kaydedilmiştir.
14.09.2021 tarihli celsede davcı vekiline yemin delili hatırlatılmış,
Davalı Asil … Yemininde; ” davacı …’e ait … Yağ Fabrikasında iş ilişkisine dayanarak sigortalı olarak çalıştım. ……, … ve … ile işbirliği yapmadığıma ve davacı …’e zorla senet imzalattırmadığıma, dava konusu senet bedeli olan 223.400,00-TL yi …’e elden nakit ve peşin olarak verdiğime yemin ediyorum…” demiş yemininde ısrar etmiştir.
Davacı tarafından ikrah olgusunun ispat edemediği anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan 3.815,12-TL harçtan, alınması gereken maktu ret harç tutarı olan 80,70-TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 3.734,42‬-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa verilmesine,
3-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Dava tamamen reddedildiğinden davalı tarafın yaptığı 44,20-TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 24.088,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6- Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır