Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/482 E. 2021/1067 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/482
KARAR NO : 2021/1067

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/05/2021 tarih ….E. …. K. Sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi edilmiş olup, Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin, ülkemizin önde gelen gıda firmalarından biri olup yüksek miktarlarda gerek yurt içi ürün dağıtımı, gerekse ihracat gerçekleştirdiğini, davalı tarafından müvekkili şirket aleyhinde Menderes İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin muhasebecisinin istifa etmiş olması nedeniyle işbu takibe süresinde itiraz edilemediğini, neticede takibin kesinleştiğini müvekkili şirketin, aleyhinde uygulanan hacizler nedeniyle ihtirazi kayıtla dosya borcunu ödemek zorunda kaldığını, davalı tarafından her ne kadar müvekkili şirket aleyhinde icra takibi başlatılmışsa da, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalı tarafın müvekkili şirkete 100.000TL bedelli ürün teslim ettiğini, müvekkili şirketin de 100.000TL ödeme yapmış olduğunu, müvekkili şirketin karşı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, bu nedenle işbu ödenen paranın istirdadına karar verilmesi gerektiğini, arabuluculuğa başvurulmuş olup anlaşamama ile sonuçlandığını, arz ve izah edilen nedenlerle; müvekkili şirketin Menderes İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile işbu dosyada haciz baskısı altında ödenen dosya borcu ve masrafın iadesine ilişkin istirdadına, sayın Mahkemece hüküm verilinceye dek karşı tarafın mal, hak ve alacakları üzerine tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili …’ın İzmir İli, Menderes İlçesi, Özdere Mevkiinde aile mesleği olan çiftçilik işiyle ilgilendiğini, Özdere bölgesinde önde gelen kişilerden olup mandalina üreticiliği yaptığını, ürettiği mandalinaları satmakta ve geçimini bu şekilde sağlamakta olduğunu, davacı şirket ile müvekkilinin 27.06.2020 tarihinde kendisine ait olan mandalina bahçesindeki 1500 ağaç mandalinanın toplanması ve satışı hususunda anlaştıklarını, bu anlaşmaya göre de 27.06.2020 tarihinde …. sıra Nolu Tarımsal Ürün Sözleşmesi imzaladıklarını, aralarındaki sözleşmeye göre mandalinanın KG fiyatının 1.80-TL olarak kararlaştırıldığını, her duruma karşın da toplanan tüm ürünlerden %3 fire hakkı verileceğini, toplanan mandalinanın kilogramından %3 oranında düşüleceği ve fire oranı düşüldükten sonra da çıkan miktara göre de ödeme yapılacağı hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin bahçesindeki mandalinaların Aralık 2020 içerisinde toplandığını ve şoförü ….’in 45 ADD 552 plakalı araç ile davalı tarafa teslim ettiğini, toplamda müvekkilinin bahçesinden 3940 kasa mandalina çıktığını, her kasanın 18 KG mandalina aldığını, bu sebeple 70.920 Kg mandalina teslim edildiğini, sözleşmeye göre her halükarda %3 fire verileceğinin kararlaştırıldığını, kararlaştırılan %3 fire 70.920 KG dan düşürüldükten sonra 68.792 KG mandalina kaldığını, mandalinanın KG fiyatının da sözleşme ile 1.80-TL kararlaştırılmış olduğundan 68.792 x 1.80-TL = 123.825,60-TL olarak hesaplandığını, davacı tarafın 18.07.2020 tarihinde 50.000-TL havale yöntemiyle, 28.12.2020 tarihinde 50.000-TL çek yöntemiyle ödeme yaptığını, geri kalan ödemenin de şubat ayında yapılacağı hususunda anlaştıklarını, ancak ödenmediğini, müvekkilinin , davacı şirketten alamadığı ücreti için de Menderes İcra Dairesi 2021/188 E. Sayılı dosyası ile eksik ödeme olan 23.826-TL tutarında icra takibi yaptığını ve eksik kalan ödemesini aldığını, herhangi bir haksız kazanç olmadığını, herhangi bir haksız icra takibinin de mevcut olmadığını, arz edilen nedenlerle, davacı tarafın açmış olduğu kötü niyetli, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Görevsizlik kararı : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/05/2021 tarih 2021/101 E. 2021/83 K. Sayılı kararı ile ; ” Dava, “Ticaret Mahkemesi” sıfatıyla mahkememize açılmış ise de; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 24/03/2005 tarih 188 nolu kararı gereğince Büyükşehir Belediye Sınırları içerisinde kalan ticari uyuşmazlıklara merkez ilçe Asliye Ticaret Mahkemeleri bakmakla görevlidir. Menderes İlçesi İzmir Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde olduğundan ve bu taleplere bakmak görevi İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair hüküm kurulmuştur ” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
Esnaf – Tacir araştırması : İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Menderes Vergi Dairesi Müdürlüğünün 12/10/2021 tarihli cevabi yazısı içeriğinden; davalı …’ın basit usulde ticari kazanç yönünden vergilendirildiği ve 2020 yılı beyannamesine göre hasılatının 1.730,00-TL giderlerinin 1.681,33-TL olduğu anlaşılmıştır.
Esnaf – Tacir araştırması : İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin 13/10/2021 tarihli cevabi yazısı içeriğinden; …’ın 20/01/1994 tarihinde şoförlük mesleğinden dolayı kayıtlı olup, 12/05/2006 tarihinde müracaat ederek mesleğini taksicilik olarak değiştirdiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, tarımsal ürün satış sözleşmesi kapsamında bakiye satış bedeli için başlatılan icra takibi sırasında ödenen beledin istidadı için açılan alacak davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari ava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosya kapsamından, davalının gerçek kişi olan davalının basit usulde vergi mükellefi, en son vergi beyannemesindeki gayrisafi hasıla miktarı olan 1.730,00 TL dikkate alındığında bilanço esasına göre defter tutma hadlerinin altında kaldığı, taraflar arasındaki ilişkinin tarımsal ürün satışından kalnaklandığı, dolayısıyla davalının tacir sıfatını haiz olmayıp, esnaf olduğu, davalının tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. HD:’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine, mahkememiz ile Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıktığında, mahkememizin görevsizlik kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaması halinde, görevli mahkemenin tayini gerektiğinden HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde mahkememiz ile Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından görevli mahkemenin tayini için HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331. Maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
14/12/2021

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza