Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/472 E. 2021/1066 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/472
KARAR NO : 2021/1066

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2019
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/06/2021 tarih ……. E. ……. K. sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş olup yukarıda belirtilen esasa kaydı yapıldı. Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyaya sunduğu dava dilekçesi ile özetle; müvekkili ile davalı arasında 12 aylık bakım anlaşmasından kaynaklanan 18.000 TL tutarındaki alacak nedeniyle, 29.12.2017 tarihli 1 adet faturaya dayanılarak İzmir …..İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, dayanak belge olan A seri, ….. sıra numaralı irsaliyeli faturaya ödeme emrinin 16.05.2019 tarihinde tebliğ edildiğini; müvekkilinin alacağının likit olmakla birlikte davayı açmak gereğinin hasıl olduğunu beyan ederek davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek durdurduğu takibin devamına ve karşı tarafın % 20 oranında tazminata mahkum edilmesine, savunma, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyaya sunduğu cevap dilekçesi ile özetle; takipteki alacak miktarının işbu uyuşmazlık taraflarınının tacir olması sebebiyle dosyanın görevsizlik sebebiyle reddine, İzmir ………..İcra Dairesinin ……. E icra dosyasına yapılan itirazın tekrarla işbu dava kapsamında itirazın tekrarı ile Sayın Mahkemenin yetkili olmaması sebebiyle yetkisizlik sebebiyle reddine, işbu dava kapsamında arabuluculuğa başvurulmamış olması sebebiyle dava şartı eksikliği ile davanın reddine, davacı tarafça, davalı ile arasındaki bakım sözleşmesi kapsamında 18.000.-TL. bedelli fatura takibe konulmuş olsa da söz konusu bedeli kabul etmediğini davacı tarafın iddia edilen hizmete veya taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin hiçbir delil ibraz etmediğini; bu konularda Yargıtay kararlarının da olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine davacı taraf aleyhine kötü niyetli icra takibine konu meblağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili cevaba cevap dilekçesi ile özetle; Dava konusunu oluşturan 7 örnek ilamsız icra takibinin dayanağının, taraflar arasındaki 12 aylık bakım anlaşmasının bedeline ilişkin fatura olduğunu ancak tarafların tacir olmadığını, takip dayanağının fatura olmasının bu davada Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olacağı sonucunu doğurmayacağını, bu nedenle görülmekte olan davanın, görev açısından HMK’nun göreve ilişkin genel hükümlerine tabi olduğunu, bu itibarla davalı yanın görevli mahkeme konusundaki itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz etmesinin de yerinde olmadığını, dava konusu icra takibinin, genel haciz yolu ile ilamsız bir takip olduğunu, ilamsız takiplerde -kesin yetki hükmü söz konusu olmadığı sürece- borçlunun takip tarihindeki ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinin yetkili olduğunu, iş bu dava, ticari dava olarak nitelendirilemeyeceğinden, arabulucuya başvurulmadığına yani dava şartının mevcut olmadığına dair itirazın da yersiz olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere dava konusu alacağın miktarı faturadan açıkça anlaşıldığı için alacağın likit olduğunu, davalının yersiz ve mesnetsiz usule ve esasa dair itirazlarının reddine, haklı davalarının kabulüne, davalı borçlunun İzmir….. İcra Müdürlüğü’nün….. E. sayılı dosyasına yapmış olduğu faize itiraz dışındaki diğer itirazların iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İKİNCİ CEVAP: Davalı taraf vekili ikinci cevap dilekçesi ile özetle; Davacı taraf dilekçesinde her ne kadar tarafların tacir olmadığını ifade etmişse de söz konusu iddiasını destekler nitelikte herhangi bir delil ileri süremediğini, müvekkilinin davacıya karşı takibe konu faturada yer alan miktarda herhangi bir borcu bulunmadığını, nitekim bu hususa ilişkin davacının da somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, iddia ettiği alacağın varlığına ilişkin herhangi bir delil ibraz etmediğini, açıkça kabul anlamına gelmemek kaydıyla taraflar arasında mevcut olan uyuşmazlığa ilişkin alacağın gerçek bedelini tespite yarar bir verinin davacı tarafça sunulmadığını, gerçek bedelin tespit edilememesi sebebiyle alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğini, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması ve dava konusu uyuşmazlığın esasına girilmesi halinde haksız açılan davanın esastan reddine, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Fatura : Takip dayanağı faturanın 29.12.2017 tarihli, A seri, … seri numaralı 18.000,00-TL. bedelli irsaliyeli fatura olduğu anlaşılmıştır.
İcra dosyası : İzmir…… İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 18.000,00-TL. asıl alacak, 2.219,18-TL. işlemiş faiz olmak üzere 20.219,18-TL toplam alacak için ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 16/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 20/05/2019 tarihli dilekçesi ile takibe, borca, asıl alacağa, işlemiş ve işleyecek faize, vekalet ücretine, takip masraflarına, tüm ferilerine ve takip dayanağı belgelere itiraz ettiği, 20/05/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Bilirkişi Raporu : İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında Ekonomi Uzmanı S.M.M.M. Bilirkişi ……20/05/2021 tarihli raporunda; Mahkeme dosyasına ibraz edilen belgeler ile tarafına ibraz edilen ticari defterler üzerinde yapılan incelemeler sonucunda; Dava Dosyasına konu olan 27.12.2017 tarih A-49000 numaralı 18.000 TL. 12 aylık bakım sözleşmesine ait sözleşmesinin dosyada bulunmadığını, 12 aylık bakımlarının düzenli olarak yapıldığına ait servis formlarınındosyada bulunmadığını, yine dava konusu alacağa ait söz konusu faturanın davalı … ‘nun ticari defter kayıtlarında bulunduğunu, alacağa konu olan faturaya ait hizmetin tamamlanıp tamamlanmadığının mahkemeye ibraz edilen belgelerde tespiti mümkün olmasa dahi söz konusu faturanın yasal süresi içerisinde iadesine veya hizmetin alınmadığına dair herhangi bir ihtirazi kayda rastlanılmadığını, mahkeme dosyasına ibraz edilen belge ve ticari defterlere göre davalı …’ nun davacı …’na 18.000.- TL borcu olduğunu, taleple bağlı kalarak takip tarihi olan 13.05.2019 dan itibaren yasal faiz istenebileceğini, alacak likit olup, asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatına hak kazanılacağını mütalaa etmiştir.
Dava; davacı tarafça verilen bakım hizmeti kaşlığında hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Davacı ve davalı gerçek kişi yönünden tacir olup olmadığına dair araştırma yapılmış olup, her ki tarafın da ticaret sicilinde kayıtlı tacir olduğu tespit edildiğinden 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, eldeki davanın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirdiği anlaşılmakla mahkememizin davaya bakmaya görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili, görevsiz mahkemede dava açılmadan evvel zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, görevsizlik kararı verildikten sonra yıpalan başvurunun ise dava tarihinden önce yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, davanın dava şartı yokluğundan reddini talep etmiştir. Yargıtay 17. HD’nin 2020/3187 esas, 2021/762 karar sayılı 04/02/2021 tarihli emsal ilamında, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. HD’nin 2020/1230 esas, 2020/2525 karar sayılı ilmanıda zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf isteğinin esastan reddi kararının temyizi üzerine “6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davacı vekili tarafından 28.05.2019 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış, yargılama devam ederken 12.07.2019 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve tarafların uzlaşmadığına dair 06.08.2019 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/539 Esas sayılı dosyasında ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/358 Esas sayılı dosyasında 13.02.2020 tarihinde tensip düzenlemiştir. Elde ki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından Mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken tekrar davacıdan Arabuluculuk Yasası gereklerini “anlaşmazlık tutanağının getirilmesi” istemek Yasanın uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceği, somut olayda HMK’nin 115/3. Maddesinde gözönüne alındığında dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle istinaf kararının bozulmasına karar verilmiştir. Buradan hareketle zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilip getirilmediği incelendiğinde; eldeki dava davacı vekili tarafından 13.06.2019 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış, mahkemece 10.06.2021 tarihinde görevsizlik kararı verilmiş, anılan karar 07.07.2021 tarihinde kesinleşmiştir. Bunun üzerine davacı vekili tarafından 08.07.2021 tarihinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş ve tarafların uzlaşmadığına dair 13.07.2021 tarihinde son tutanak düzenlenmiştir. İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki esas numarasına kaydedilmiş, 16.07.2021 tarihinde mahkememizce tensip zaptı düzenlenmiştir. Dolayısıyla davaya bakmaya görevli olan mahkememizce henüz davanın esasına girilmeden önce arabuluculuk işleminin tamamlandığı ve eksikliğin giderildiği anlaşıldığından, davalı vekilinin itirazları yerinde görülmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.
İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması halinde dava şartının bulunup bulunmadığı yönünden öncelikle bu hususun incelenmesi gerektiği, yetkili icra dairesinin İİK.nun 50.md. uyarınca HMK.nın yetkiye ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması suretiyle tespitinin gerektiği, HMK’nun 6. Maddesi uyarınca davalı borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olan İzmir icra Daireleri yanında HMK.nın 10 ve TBK.nın 89.maddeleri uyarınca alacaklının yerleşim yeri olan Karşıyaka İcra dairelerinin de yetkili olduğu, seçimlik hakkın davacı alacaklıya ait olduğu, davacı alacaklının bu hakkını yetkili İzmir İcra Dairelerinden yana kullandığı sonuç olarak yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunduğu, dava şartının mevcut olduğu görülerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı tarafça; mahkememizin yetkisine yapılan itiraz incelendiğinde, alacağın faturadan, HMK’nun 6. Maddesi uyarınca davalı borçlunun yerleşim yeri mahkemesi olan İzmir mahkemeleri yanında HMK.nın 10 ve TBK.nın 89.maddeleri uyarınca alacaklının yerleşim yeri olan Karşıyaka mahkemelerinin de yetkili olduğu, seçimlik hakkın davacı alacaklıya ait olduğu, davanın yetkili İzmir mahkemelerinde açıldığı anlaşılmakla yetki itirazının yerinde olmadığı tespit edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Somut olayda, davalı takibe itirazında borca itiraz etmiş, herhengi bir sebep bildirmemiştir. Davaya ve takibe konu cari hesaba dayanak tüm faturanın davalının usulüne uygun tutulmuş defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu fatura nedeniyle takip ve rapor tarihinde davalının davacıya 18.000,00-TL borçlu olduğu görülmüştür. Davalının, faturayı kabul edip ticari defterlerine kaydetmesinin faturaya konu hizmetin kendisine teslim verildiğine karine teşkil ettiği, söz konusu karinenin aksini ispat yükünün davalı tarafta olduğu, davalının kendi ticari defterleri ve bilirkişi incelemesi dışında tanık deliline dayandığı, miktar itibariyle davalının kendi defterlerindeki kaydın aksini yazılı delillerle ispatlanması gerekli olup bu hususta tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı, cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davalının yemin teklif hakkını kullanmadığı, bu haliyle davacının davalıdan 18.000,00-TL için alacaklı olduğu, aylnızca asıl alacağa yönelik itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
Davalının, İzmir …. İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile 18.000,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına,
2-Hüküm altına alınan 18.000,00 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.229,58 TL nispi harca, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.185,18 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 6,40 TL vekalet suret harcı, 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç, 102,70 TL davetiye ve posta gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 897,90 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
6-Dava tamamen kabul edildiğinden davalı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
8-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
14/12/2021

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza