Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/456 E. 2023/747 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/456
KARAR NO : 2023/747
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 03/10/2023
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, alacağının tahsili için İzmir … İcra Müdürlüğü … Esas ve … Esas sayılı dosyaları ile davalı-borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takiplerine itiraz ettiğini, bu haksız itirazın kaldırılması amacıyla davacı tarafından 28/05/2021 tarihinde İzmir Arabuluculuk Bürosuna başvuruda bulunulduğu fakat anlaşmazlık olarak buradan da olumsuz sonuç alındığını ve davalının dava konusu takiplere haksız olarak itiraz ettiğini bu itirazlar neticesinde İzmir … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından 3.518,04 TL tutarındaki alacağa yapılan itirazın iptaline, takibin devamı ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, İzmir … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından 1.865,07 TL tutarındaki alacağa yapılan itirazın iptaline, takibin devamı ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Ve … E. Sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibinin davalının borcu olmadığı neticesinde açıkca hukuka aykırı olup takibe konu alacakların dayanağının olmadığını, davalı aleyhine başlatılan icra takibinde hiçbir yasal dayanak belirtilmediğini açılmış olan takip talebinde borcun sebebi olarak faturaların gösterildiği fakat faturaların davacı tarafından gerçeği yansıtmayacak şekilde tek taraflı olarak düzenlendiğini belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: -01/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı … Onarım San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2016 ve 2017 yıllarında TTK ve VUK uyarınca usulüne uygun tutulmayan ve sahibi aleyhine delil niteliği taşıyan ticari defter kayıtlarına göre, 27.04.2021 takip tarihi itibariyle, davalı … Nak. Tic. Ltd. Şti.’den 2.694,66.-Tl. alacaklı göründüğü, bu tutarın aynı zamanda, İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden gönderilen ödeme emri ile davalı şirketten talep edilen asıl alacak tutarına eşit olduğu,
31.12.2017 tarihinden, 05.07.2021 dava tarihine kadar taraflar arasında herhangi bir ticari alışveriş bulunmadığı,
Davalı şirketin 2016 ticari defterlerinde takip ve dava konusu faturaların kayıtlı olduğu,
31.12.2016 tarihi itibariyle tarafların 5.972,06.-Tl. Borç/Alacak bakiyesinde mutabık olduklarına ilişkin mutabakat metninin dosyaya sunulduğu, mutabakat metninden, 31.12.2016 tarihi itibariyle, davalı şirketin davacı şirkete 5.972,06.-Tl. borçlu olduğunu kabul ettiğinin anlaşıldığı,
Takip ve dava konusu faturaların KDV hariç toplam tutarının 5.061,07.-Tl. olduğu, ancak taraflara ait BA/BS formlarının dava dosyasına sunulmadığı,
Davacı … Onarım San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin, davalı … Nak. Tic. Ltd. Şti.’den takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edemeyeceği, 27.04.2021 takip tarihinden 05.07.2021 dava tarihine kadar geçen süre (69 gün) için, 2.694,66.-Tl. asıl alacak tutarı üzerinden, TTK 1530. Maddeye göre 92,97.-Tl. tutarında temerrüt faizi talep edebileceğine ilişkin tespit ve değerlendirmelerini sunmuştur.
-İzmir … Ağır Ceza Mahkemesine yazılan yazıya cevap verilmiştir.
-İzmir … İcra Dairesine yazılan yazıya cevap verildiği görülmüştür.
GEREKÇE :
Dava; Alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK 190. maddesi “”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir.( Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir.( M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede “Davacı … Onarım San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2016 ve 2017 yıllarında TTK ve VUK uyarınca usulüne uygun tutulmayan ve sahibi aleyhine delil niteliği taşıyan ticari defter kayıtlarına göre, 27.04.2021 takip tarihi itibariyle, davalı … Nak. Tic. Ltd. Şti.’den 2.694,66.-Tl. alacaklı göründüğü, bu tutarın aynı zamanda, İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden gönderilen ödeme emri ile davalı şirketten talep edilen asıl alacak tutarına eşit olduğu, 31.12.2017 tarihinden, 05.07.2021 dava tarihine kadar taraflar arasında herhangi bir ticari alışveriş bulunmadığı, Davalı şirketin 2016 ticari defterlerinde takip ve dava konusu faturaların kayıtlı olduğu, 31.12.2016 tarihi itibariyle tarafların 5.972,06.-Tl. Borç/Alacak bakiyesinde mutabık olduklarına ilişkin mutabakat metninin dosyaya sunulduğu, mutabakat metninden, 31.12.2016 tarihi itibariyle, davalı şirketin davacı şirkete 5.972,06.-Tl. borçlu olduğunu kabul ettiğinin anlaşıldığı, Takip ve dava konusu faturaların KDV hariç toplam tutarının 5.061,07.-Tl. olduğu, ancak taraflara ait BA/BS formlarının dava dosyasına sunulmadığı, Davacı … Onarım San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin, davalı … Nak. Tic. Ltd. Şti.’den takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edemeyeceği, 27.04.2021 takip tarihinden 05.07.2021 dava tarihine kadar geçen süre (69 gün) için, 2.694,66.-Tl. asıl alacak tutarı üzerinden, TTK 1530. Maddeye göre 92,97.-Tl. tutarında temerrüt faizi talep edebileceğinin” tespit edilmiştir.
HMK.’nın 222/1. fıkrası uyarınca taraf defterlerinin incelenmesinin kabul edildiği, kesin süre içinde ticari defter ve kayıtların ibraz edilmemesi veya bulunduğu yerin bildirilmemesi ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz edilmeme hakkında kabul edilebilir bir mazeret gösterilmediği takdirde, söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanılmaktan vazgeçmiş sayılacağının, karşı tarafın ticari defter ve kayıtlarını sunması halinde, 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sy. yasanın 23. maddesi ile değişik HMK.’nın 222/3. fıkrası uyarınca karşı tarafın HMK.’nın 222/2. fıkrasına uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edileceğinin, defterinin sunulmasına yönelik usulüne uygun ihtar yapılmasına rağmen davalı defterlerinin dosyaya sunulmadığı, davalı tarafın ticari defterlerini dosyaya sunmaması durumunda davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinin lehine delil olarak kabul edilebileceği, davacının ticari ilişkiyi ispat ettiği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nun 67/2. Fıkrasına göre ;bir davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
Kanuni düzenlemeye göre davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için takip tarihi itibari ile itirazında haksız bulunması yeterlidir. Diğer bir anlatımla kötüniyetli olması alacaklı bakımından getirilmiş bir koşuldur. Ancak itirazın haksızlığı tek başına icra inkar tazminatına hükmedilmesine elverişli değildir. Yani bu tazminata hükmedilmesi için takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesinin mümkün nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. (Yargıtay HGK 13/12/1967 Tarih, …- …) Diğer bir anlatımla alacağın likit ve belli olması gerekir.
Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının borca ilişkin İTİRAZIN İPTALİ ile TAKİBİN takip talebindeki şartlarda DEVAMINA,
2-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 367,72 TL nispi harçtan, peşin alınan 91,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 275,78‬ TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Davacı tarafından yapılan 91,94 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç toplamı olan ‬ 151,24 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacının yapmış olduğu 316,00 TL’si tebligat-posta gideri ve 500,00 TL’si bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 816,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.383,11 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/10/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır