Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/426 E. 2022/129 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/426
KARAR NO : 2022/129

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalıdan 2006 model Renault Master araç satın aldığı, müvekkillerinin bu satın aldığı araba karşılığında …’a aldıkları arabanın bedelinden mahsup etmek üzere 1997 model Opel Astra verdiği, satın alınmış olan arabanın bedeli 25.000 TL olduğu, müvekkillerinin bedelden mahsup etmek üzere verdikleri arabanın bedeli ise 14.000 TL olduğu, bu mahsuplaşma sonucunda müvekkillerinin ödemesi gereken miktar 11.000 TL olduğu, bu miktar hakkında tarafların anlaşması üzerine 2000 TL vade farkı konulduğu, yani müvekkillerin bu kişiye 13.000 TL ödemesi gerektiği, müvekkillerden … senetlere kefil olarak imza atıldığı, borca konu 13.000 TL’nin ödenmesi amacıyla 6 tane 2.000 TL’lik 1 tane de 1.000 TL’lik kıymetli evrak oluşturulduğu, müvekkilinin 5 tane 2000 TL’lik senedi ödeyerek senetlerin asıllarını davalıdan aldığı, davalı …’da 1 tane 2.000 TL’lik bir tane de 1.000 TL’lik senet kaldığı, kalan 3.000 TL’lik bu borcu müvekkilinin oğlunun hesabından 21.06.2017 tarihinde davalının banka hesabına EFT yaptığı, müvekkillerinin bu kişiye hiçbir borcu kalmadığı, fakat 3.000 TL’lik son borcun ödenmesinin ardından 2.000 TL’lik ve 1.000 TL’lik senetlerin asıllarını davalı … müvekkiline vermediği, 1.000 TL’lik …’da bulunduğu, ayrıca 2.000 TL’lik senedi davalı … senette tahrifat yapmak suretiyle 12.000 TL olarak icraya koyduğu, bu icra takibi İzmir 5. İcra Dairesi …/… E. Numaralı dosya ile devam etmekte olduğu, bu icra takibi sonucu faiz ve diğer masraflarla beraber mevcut miktar 21.311,61 TL olduğu, müvekkillerinin 2.000 TL ve 1.000 TL olmak üzere 3.000 TL borcu asla bulunmadığı, dolayısıyla anılan ve müvekkillerinin borçlu olmadıkları 2.000 TL’lik senedin üzerinde tahrifat yapılarak 12.000 TL olarak icraya konulması sonucu faiz ve diğer masraflarla beraber miktar olan 21.311,61 TL’lik borcun ve 1.000 TL’lik borcu da bulunmadığı, bu nedenlerle müvekkillerinin davalıya toplamda 21.311,61 + 1.000 TL borcu bulunmadığı, ayrıca davalının senette tahrifat yaparak Senette yazılı miktarı değiştirmek suretiyle bedeli artırmasına yönelik olarak tarafımızca İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, savcılık soruşturma numarası …/… olduğu ve soruşturma halen devam ettiği, 2.000 TL’lik senette tahrifat yapılmak suretiyle bedeli değiştirilen 12.000 TL’lik senedin aslı (İzmir 5. İcra Dairesi …/… Numaralı dosyada kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icraya konulan senet) şuanda savcılık makamında bulunduğu, 1.000 TL’lik senet ise şuanda davalıdadır ve davalı senedi, bedeli ödenmiş olduğu halde halen müvekkiline teslim edilmediği, müvekkiller senetlerde sadece imza ve bedel kısmını doldurduğu, geri kalan kısmı davalı, bu unsurlar haricindeki boş senedi doldurarak kambiyo senedi vasfı kazandırmaya çalışıldığı, ayrıca rakamla ve yazıyla yazılan bedellerin önü ve arkası kapatılmadığı için bu senet davalı tarafından kolaylıkla tahrif edildiği, yani icraya konulan senet davalı tarafından kötü niyetli olarak sahte bir şekilde doldurularak ve tahrif edilerek kıymetli evrak vasfı kazandırıldığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 72. maddesi, “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü göz önüne alınarak İzmir 5. İcra Dairesi’nin …/… E. Sayılı icra dosyasına ödenecek miktarın dava sonuçlanana kadar teminatsız veya sayın mahkemece takdir edilecek uygun bir teminat karşılığında takip alacaklısına ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği, ayrıca tahrifat yapılan senet bakımından bilirkişi raporu alınmasını talep ettiği, bu konu ile ilgili olarak arabuluculuk yoluna başvurulduğu, İzmir Arabuluculuk Bürosu …/… Büro Dosya numarası ve …/… Arabuluculuk numaralı başvuru ile 30/06/2020 tarihinde başvuru, anlaşamama ile sonuçlandığı, müvekkilim adına oğlu tarafından yapılan ödemelere ilişkin banka dekontu incelendiğinde böyle bir borcun olmadığı ortaya çıktığı, ayrıca, bono taşıması gereken zorunlu unsurlar açısından noksan olduğu için kambiyo senedi vasfını da haiz olmadığı, davalıya karşı maddi ve manevi tazminat davaları açma hakkımızı saklı tutup, bu nedenlerle takip haksız ve kötü niyetli olduğu, müvekkillerinin bonolardan dolayı borçlu olmadığını tespit edilmesi ve senetlerin iptali amacıyla sayın mahkemenize başvurma zorunluluğu hasıl olduğu, tüm açılanan nedenlerle davalı hakkında maddi ve manevi tazminat davası açma haklarını saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, müvekkillerinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile bonoda yazılı miktar olan 12.000,00 TL’nin %20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, davalının bedelde tahrifat yaparak 12.000 TL bedel ile takibe koyduğu icra dosyasında haczedilen ve icra dairesi hesabında duran paranın, dava sonuçlanana kadar teminatsız veya sayın mahkemece takdir edilecek uygun bir teminat karşılığında takip alacaklısına ödenmemesine şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ilgili icra takibine konu senedin ve davalıda bulunan senetlerin ayrı ayrı iptallerine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; 1. Hukuki yarar yokluğu ve hak düşürücü süre nedeniyle öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etiği, davaya konu İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı icra takibi, 12/03/2018 tarihinde başlatılmış ve bu takip her iki davacı/borçlu yönünden 20/03/2018 tarihinde kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra, borçlulardan …’un Türkiye Ekonomi Bankası nezdindeki mevduat hesabına haciz işlemi uygulanması neticesinde, dosya alacağına karşılık 09/06/2019 tarihinde 19.335,28.TL tahsil edildiği, “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” bu yasal düzenlemeden anlaşıldığı üzere, davacı/borçluların takibe itiraz etmemiş olmaları sonucunda, dosya alacağı 09/06/2019 tarihinde tahsil edilmiş olduğundan, gelinen aşamada borçluların ilgili takip hakkında menfi tespit davası açmalarında hukuki yarar bulunmadığı, ayrıca bir an için iş bu davanın istirdat davası niteliğinde olduğu varsayılsa dahi, dosya borcunun 09/06/2019 tarihinde ödenmiş ve ödeme tarihinden, gerek arabuluculuk başvurusunun yapıldığı tarih, gerekse iş bu davanın açıldığı tarihe kadar, istirdat davası açılabilmesi için yasanın öngörmüş olduğu 1 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğundan, süresinde açılmadığı tartışmasız olan iş bu davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacı/borçlular tarafından ileri sürülen, takip dayanağı bonoda tahrifat yapıldığı ve takibe konu alacağın takipten önce ödenmiş olduğuna yönelik iddialar, gerçek dışı olduğu, davacı/borçlular, takip dayanağı bono nedeniyle davalı/müvekkilimize herhangi bir borçları bulunmadığını ve takip dayanağı bononun tahrif edilmiş bir bono olduğunu iddia ettiği, davacı/borçlular tarafından ileri sürülen bu iddia, soyut ve hukiki dayanaktan yoksun bir iddia olduğu, takip dayanağı bono incelendiğinde, bu bono üzerinde herhangi bir tahrifatın söz konusu olmadığı, diğer yandan, takip konusu alacağın itfa veya imhal edildiğini gösteren resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belgeye dayanmayan davacıların ödeme iddialarının hukuki değeri olmadığı, zira, davacı/borçluların daha önce de benzer iddialarla davaya konu takibin iptali için açmış oldukları takibe itiraz davası, İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas – …/… Karar sayılı dosyasında görülüp karara bağlanmış ve açılan DAVANIN REDDİNE karar verildiği, akabinde, davacı/borçluların karara karşı yapmış oldukları istinaf başvurusu da reddedilmiş ve böylelikle söz konusu karar kesinleştiği, bu hususu kanıtlayan İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas – …/… Karar sayılı ilamı ile İzmir BAM 8. Hukuk Dairesi’nin 11/03/2019 tarih ve …/… Esas, …/… Karar sayılı ilam örneği EKTE sunulduğu, hukuki yarar yokluğu ve hak düşürücü süre nedeniyle öncelikle davanın usulden reddine, ayrıca takip dayanağı bonoda tahrifat yapıldığına yönelik iddianın asılsız olması ve takip dayanağı bono borcunun takipten önce ödenmiş olduğuna yönelik iddiasın soyut bir iddiadan ibaret olduğu gözetilerek iş bu haksız davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Görev hususu HMK’nın 114/c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince somut olayda; davalının satmış olduğu aracın galeriden satıldığı, davacıya galeriden satılan işlemin davacı yönünden Tüketici işlemi olduğu, davacının tüketici sıfatına sahip olduğu bu nedenle davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu anlaşıldığından HMK’nın 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın mahkememizin GÖREVSİZ olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-HMK’nın 20.maddesi gereğince karar verildiği anda kesinse bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili NÖBETÇİ İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ GÖNDERİLMESİNE;
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345 maddesi uyarınca 2 haftalık süresi içinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza