Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/382 E. 2021/1101 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/382
KARAR NO : 2021/1101

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2015
KARAR TARİHİ : 17/12/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’nin seyahat acentesi olarak faaliyet göstermekte iken, müvekkili bankanın Bayraklı/İzmir Şubesi ile 05/01/2010 tarihinde üye iş yeri başvuru formu ve sözleşmesini imzaladığını, bu sözleşme kapsamında bu şirkete pos cihazı tahsis edildiğini ve 27/04/2011 tarihinde mail order ile pos cihazından şirkete satış imkanı verildiğini, bu şirket tarafından 2012 yılı Kurban Bayramı öncesi yurt dışı tur organizasyonlarının satışının yapıldığını ancak tur paketi alan müşteriler tarafından “yapılan harcamalara servis sağlanamadığı ve hizmet alınamadığı” şeklinde itirazlar gelmesi üzerine müvekkili tarafından inceleme yapıldığını ve müvekkilinin müteselsil sorumluluğu gereği kredi kartı hamillerine toplam 436.650,89 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin bu ödemeler nedeniyle zarara uğradığını ve ilgililerin haklarına halef olduğunu, dava dışı şirketin sorumluluklarını davalı sigorta şirketine sigorta ettirdiğini, müvekkili tarafından davalıya İzmir ….Noterliği’nden 30/04/2013 tarihli ve …….. yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, davalı tarafından 09/05/2013 tarihli ve……. yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verildiğini ve “ödeme yapılmayacağının” bildirildiğini, müvekkili tarafından davalıya İzmir ……Noterliği’nden 24/07/2013 tarihli ve 8976 yevmiye numaralı ikinci ihtarnamenin gönderildiğini ve “seyahat acentesinden kaynaklanan hizmet kusurlarının özel kloz olarak teminata alındığı” belirtilerek “şirketin müşterilerine karşı sorumlu olduğu yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili tarafından yapılan ödemelerin 7 gün içerisinde ödenmesinin” istendiğini, davalının 31/07/2013 tarihli ve ……. yevmiye numaralı ihtarname ile “ödeme yapılmayacağını” bildirdiğini, davalının sorumluluğunun sadece acentenin iflası değil herhangi bir nedenle hizmetin hiç veya gereği gibi verilememesi halini de kapsadığını, bu sorumluluğun 1618 sayılı kanunun 12. maddesi ve sigorta mevzuatının zorunlu sigortaya ilişkin hükümleri çerçevesinde düzenlenen bir sorumluluk olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 435.650,89 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davaya konu poliçelerde davacının sigorta ettiren ve sigortalılık sıfatı bulunmadığı gibi davacının kredi kartı hamillerine ödediğini ileri sürdüğü harcama bedellerini halefiyet gereğince müvekkilinin düzenlediği Seyahat Tur Avrupa 1 Sigorta Poliçeleri teminatlarından istemesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının husumet ehliyetinin bulunmadığını, isteğin zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın 2012 yılındaki işlemle ilgili zarar iddiasında bulunduğunu, 25/10/2012 Kurban Bayramı tatiline rastlayan tarihler arasında poliçelere konu tur şirketi tarafından gerçekleştirilmeyen turların gerçekleşmediği tarihlerden davanın açıldığı 28/04/2015 tarihine kadar 2 yıldan fazla süre geçtiğini, TTK’nın 1420. maddesi gereğince 2 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiğini, davacının isteğinin poliçe teminatı dışında olduğunu, seyahat acentesinin iflası teminatından hasar ödemesinin gerçekleştirilebilmesi için bu şirketin iflas etmiş olduğuna ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunması gerektiğini, dava dışı şirket tarafından İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iflası istemiyle açılan … Esas ve …… Karar sayılı davanın reddedildiğini, davaya konu poliçelerin seyahat acentesinin hizmet kusurları riskine karşılık düzenlenen bir zorunlu sorumluluk poliçesi olmayıp, seyahat sağlık poliçesi kapsamında verilmiş ihtiyari bir ek teminattan ibaret olduğunu, bu dava konusu ile aynı olan ve müvekkili hakkında dava dışı şirkete ödenen tur bedelinin tahsili amacıyla Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvuru üzerine başvuran kişilerin yani sigortalıların isteklerinin reddedildiğini, bu red kararlarının kesinleştiğini, davacısı ….l olan ve müvekkili hakkında İzmir 3. Tüketici Mahkemesi’nde açılan ….. Esas sayılı dosyada iki ayrı sigorta hukukçusu bilirkişilerden alınan raporlarda “davacı isteğinin müvekkilinin sigorta poliçesi teminatı dışında olduğu ve müvekkilinin sorumlu olmadığı” hususlarının belirlendiğini, bu davanın reddine karar verildiğini, yine İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ………tarafından açılan …….. Esas sayılı davanın da reddedildiğini belirterek, davanın öncelikle husumet ve zaman aşımı nedeniyle, bunlar olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davacı banka tarafından kredi kartı hamillerine paket tutun gerçekleşmemesi nedeniyle yapılan ödemenin sigorta sözleşmesi kapsamında davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.

Mahkememizce bilişim uzmanı bilirkişiden Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nden gelen CD’nin dökümünün alınması, bu kayıtlarla davalı tarafından gönderilen sigorta poliçelerinin ve davacı tarafından ödeme yapılan sigortalıların isim listelerinin karşılaştırılması, söz konusu listede tüm sigorta poliçelerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, eksik var ise bunların liste halinde sunulması konusunda bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Bilirkişi ….. hazırlayıp sunduğu 20/11/2017 tarihli raporunda özetle; davalı tarafından gönderilen sigorta poliçelerinin 103 adet olduğunu, 22 adet mükerrer sigorta poliçe kaydının bulunduğunu, kalan 81 adet sigorta poliçesinden 40 adetinin Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nden gönderilen CD içerisindeki kayıtlar arasında yer almadığını, kalan 41 adet sigorta poliçesinin kayıtlarda yer aldığını bildirmiş ve raporu ekinde davacı tarafından ödeme yapılan sigortalıların isim listelerinde yer alan ancak davalı tarafından gönderilen sigorta poliçeleri arasında poliçeleri yer almayan kişilerin listesi, isim ya da soy isim benzerliği olan kayıtları liste ve tablolar halinde sunmuştur.
Mahkememizce “davaya bakmakla mahkemenin İzmir Tüketici Mahkemesi olduğu” gerekçesiyle “davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine” ilişkin 22/06/2018 tarihli …….Esas ve …….Karar sayılı karar verilmiştir.
İzmir 8. Tüketici Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarihli …… Esas ve …….. Karar sayılı karşı görevsizlik kararı üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 16/04/2021 tarihli, ……. Esas ve ……….. Karar sayılı kararı ile mahkememiz yargı yeri olarak belirlenmiştir.
İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/599 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; dava dışı …Tic. Ltd. Şti. tarafından doğrudan iflas istemiyle 18/10/2012 tarihinde dava açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı bankanın, dava dışı …Tic. Ltd. Şti. ile imzaladığı 05/01/2010 tarihli üye iş yeri başvuru formu ve sözleşmesi kapsamında verilmeyen hizmet nedeniyle kredi kartı müşterilerine yaptığı dava konusu ödemenin rücuen tahsilini dava dışı bu şirketin poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinden isteyip isteyemeyeceği, alacağın davalı sigorta şirketinin poliçe teminatı kapsamında kalıp kalmadığı ve zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, alacağın miktarı” konularındadır.
Davacı vekili; müvekkilinin müteselsil sorumluluğunun bulunması nedeniyle müşterilere 4077 sayılı kanunun 10/5 maddesi gereğince ödeme yapıldığını, pos cihazı müvekkili bankaya ait olduğu için müvekkili bankanın visa master kartı kuralları gereğince kart sahibi tüketicilerin hizmet alamamaları sebebiyle doğan zararlarını ödemek durumunda kaldığı için zarar gören tüketicilerin halefi olarak bu davayı açtığını belirtmiştir.
TTK’nın “Halefiyet” başlıklı 1481. maddesinde; “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. (2) Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı gereğince, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (3) Sigortalı veya zarar gören, birinci fıkra gereğince sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
1618 sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’nun “Zorunlu Sigorta” başlıklı 12. maddesinde; “(1) Seyahat acenteleri Türkiye’de satılan paket turlarda: a) Düzenledikleri paket tur kapsamında; müşteriye taahhüt ettikleri hizmetlerin acentenin iflası da dâhil olmak üzere herhangi bir nedenle verilmemesi veya taahhüt edilen şekilde verilmemesinden kaynaklanabilecek sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadır. Bu durumda sigortacının sorumluluğu en az paket tur bedeli kadar olmalıdır. Müşteri, sigorta kapsamındaki zararını doğrudan doğruya sigorta şirketinden talep edebilir. Seyahat acente ve sigorta şirketleri, sigorta sözleşmelerini yaptıkları andan itibaren beş iş günü içerisinde sözleşmenin bir örneğini Bakanlığa göndermekle yükümlüdürler. Sözleşmenin süresinden önce sona ermesi hâlinde, bu durum aynı süre içerisinde seyahat acenteleri ve sigorta şirketleri tarafından Bakanlığa bildirilir. İlgili branşta ruhsatı bulunan sigorta şirketlerinin paket tur sigortası yapmaları zorunludur. Hazine Müsteşarlığı gerekli durumlarda sigorta primlerini belirlemeye yetkilidir. b) Paket tur sözleşmesi düzenlenirken, müşteriye; 1- Müşterinin kaza ve hastalık hâlinde çıkış noktasına dönüş masraflarını, 2- Her türlü kazadan doğan zararını ve tedavi masraflarını, poliçe limiti kadar karşılayacak şekilde sigorta ettirilebileceğini bildirmekle yükümlüdürler” düzenlemesine yer verilmiştir.
“Seyahat Tur Avrupa 1 Sigorta Poliçesi (Dövizli)” isimli poliçenin 20. maddesi ile teminat kapsamına alınan “Seyahat Acentesinin İflası/Seyahat Acentesinden Kaynaklanan Hizmet Kusurları” ifadesi, poliçeye ilişik olan Seyahat Yurtdışı Poliçesi Özel Koşulları Kitapçığı’nın 22. maddesinde açıklanmıştır. Bu maddede; “(1) Sigortalının paket tur kapsamında seyahat acentesi vasıtasıyla yapacağı seyahat konaklamalarda ve sigortalının bedelini ödemiş olması kaydıyla; a) Acentenin iflas etmesi ve iflâsın kanunen yetkili mercilerce ilânı, b) Acentenin seyahatle ilgili olarak hizmet aldığı üçüncü kişilerden kaynaklanan nedenlerle hizmeti verememesi, yahut taahhüt ettiği şekilde yerine getirememesi, c) Acentenin kamu güvenliği nedeniyle kamu otoritesince faaliyetlerinin durdurulması hâlleri hariç, grev, lokavt, halk hareketleri ve kötü niyetli hareketler sonucu hizmet vermesinin mümkün olmaması hâlinde, paket turun gerçekleştirilememesi veya acentenin kusuruyla gereği gibi yerine getirilememesi hâlinde, paket tur bedelini aşmamak kaydıyla sigortalının zararı işbu kloz kapsamında, acentenin hizmet kusuru oranında tazmin edilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davalı vekili, acentenin hizmet kusuru kapsamında turu hiç gerçekleştirmemiş olmasının teminat altına alınmadığını, düzenlemede turun gereği gibi yapılamaması halinden söz edildiğini ileri sürmüştür.
Paket turun hiç gerçekleştirilememiş olması hâli “Seyahat Yurtdışı Poliçesi Özel Koşulları Kitapçığı”nın 22. maddesinde belirtilen “veya acentenin kusuruyla gereği gibi yerine getirilememesi hâlinde” ifadesinin maddede sayılan üç halin dışında bağımsız bir teminat olduğundan, bu ifadenin paket turun hiç gerçekleştirilememesi halini de teminat kapsamına aldığının kabulü zorunludur. Kaldı ki; poliçede teminat dışı haller belirtilmiş olup, paket turun hiç gerçekleştirilememesi hali teminat dışı haller arasında sayılmamıştır. Bu nedenle de alacağın davalı sigorta şirketinin poliçe teminatı kapsamında kaldığı kabul edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-2477 Esas ve 2019/306 Karar sayılı emsal kararı bu yöndedir.
Davalı vekilinin itirazlarından biri de zaman aşımı itirazıdır.
Davacı vekili; zaman aşımı süresinin başlangıç tarihinin alacağın muaccel olduğu ve zararın tam olarak öğrenildiği tarih olduğunu, müvekkilinin davalıya 29/04/2013 tarihinde ihtarname çektiğini, yasal 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığını, 01/03/2016 teslim alma tarihli dilekçeleri ekinde müvekkili tarafından tüketicilere yapılan ödemelerin dökümünü sunduklarını belirtmiştir.
Davacı banka vekili 01/03/2016 teslim alma tarihli dilekçesi ekinde kart hamillerine yapılan dava konusu ödemelere ilişkin listeyi sunmuştur. Bu liste incelendiğinde; kart hamillerine yapılan ilk ödemenin tarihinin 14/07/2012, son ödeme tarihinin ise 16/10/2012 olduğu belirlenmiştir.
TTK’nın 1420 maddesinde; “(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” denmiştir.
Somut olayda; davacı bankanın, kart hamillerine yaptığı ödemeyi halefiyet kuralı çerçevesinde davalı sigorta şirketinden istediği, zira; davacı bankanın ödemesinden dava dışı acentenin yararlandığı, dolayısıyla kart hamillerinin yerine geçerek bu davayı açmış olması nedeniyle olayda TTK’nın 1420. maddesinin uygulama alanı bulacağı, bu maddeye göre ise zaman aşımı süresinin 2 yıl ve her halde 6 yıl olduğu, zaman aşımı süresinin davacı banka tarafından yapılan ödeme tarihinden itibaren başlayacağı, davacı bankanın kart hamillerine yaptığı son ödemenin tarihinin 16/10/2012 olduğu, eldeki davanın ise 28/04/2015 tarihinde açıldığı, ödeme tarihinden dava tarihine kadar 2 yıldan fazla sürenin geçtiği, davanın zaman aşımına uğradığı anlaşıldığından, zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 7.439,83 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭7.380,53‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Davalıların yapmış olduğu posta- tebligat ücreti olan 50,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 38.832,54 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, feri müdahil vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/12/2021

Başkan ……
¸E-imza
Üye ………..
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …….
¸E-imza