Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/378 E. 2023/150 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/378 Esas
KARAR NO : 2023/150

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/06/2021
KARAR TARİHİ : 07/03/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki gereği davalı şirkete … no’lu 25/09/2018 tarihli 13.700,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini ve davalı şirket tarafından da kabul edilerek ticari kayıtlarına işlediğini, düzenlenen faturaya istinaden davalı şirketin 07/08/2018 tarihinde 7.000,00 TL ödeme yaptığını, kalan ödemenin ise ürünlerin teslim edildiği tarihte ödeneceği bildirilmişse de 25/09/2018 tarihinde ürünler teslim edildikten sonra herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu sebeple kalan kısım olan 6.700,00 TL için İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalı şirket aleyhine icra takibini başlattığını, ancak davalı şirket tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğini, bunun üzerine İzmir Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, ve İzmir Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibine devam edildiğini, davalı şirket tarafından takibe itiraz edildiğini, borçlu/davalı şirket aleyhine ilk icra takip tarihi olan 26/12/2018 tarihinin, temerrüt tarihi olarak kabul edilmesine karar verilmesi gerektiğini, borçlu/davalı şirket itirazında borcun tamamına itiraz ettiğinden takip öncesi işleyen faiz işbu davada talep edilmemiş sadece caride kayıtlı 6.700,00 TL alacağın temerrüt tarihi olan İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün 26/12/2018 takip tarihi itibari ile işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili talep edildiğini beyan ederek davalı/borçlu şirketin 6.700,00 TL’ye dair kötü niyetli itirazın iptaline ve bu miktar yönünden temerrüdün takip tarihi olan 26/12/2018 itibari ile gerçekleştiği göz önünde bulundurularak, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizin hüküm altına alınmasına ve icra takibinin 6.700,00 TL üzerinden işleyecek ticari faizi ile birlikte devamını, itirazın kötü niyetli ve haksız olan davalı şirketin alacağının %20’sinden az olmamak üzeri icra inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin alacağını ortaya koymak adına faturalarda yer alan mal karşılığı olarak düzenlenen faturalara ve bu faturaları oluşturduğu cari hesaba dayandığını, ancak davalı şirketin, davacı taraftan herhangi bir mal veya hizmet almadığını, söz konusu faturaya dair taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunmadığını, salt davacı şirketin düzenlenen fatura kayıtlarına dayanılarak, davalı şirketin borçlu olduğunun tespitinin mümkün olmadığını, davacı şirket tarafından belirtilen alacağın davalı şirket yetkililerinin elinden ortaya çıkmış yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, dolayısıyla söz konusu ürünlerin teslim edildiğine dair ispat külfeti davacı şirket üzerinde olduğunu, satılan ürünlerle ilgili fatura düzenlenmiş olduğu halde malın teslimiyle ilgili belge düzenlenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından davacı tarafa bir ödeme yapılmış olması iddiasının ortadan bir borç ilişkisi olduğunu ve borcun varlığını ispatlamaya yeterli olmadığını, açılan takibin hukuka aykırı olduğunu belirterek davacı şirketin usul ve yasaya aykırı mahiyetteki iş bu itirazın iptali davasının reddini, davacı yan aleyhine İİK. Madde 67/2 maddesi gereğince %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR:
Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyası celp edilmiştir.
İstanbul 1. İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyası celp edilmiştir.
Davacı …’ne ait bilgiler Gaziantep, Gazikent Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celp edilmiştir.
Davalı …’nin 2018 yıllarına ait BA ve formları Kemalpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celp edilmiştir.
08/06/2022 tarihinde SMM Bilirkişi …’dan bilirkişi raporu alınmıştır.
30/11/2022 tarihinde SMM Bilirkişi …’dan bilirkişi ek raporu alınmıştır.
GEREKÇE : Faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK 190. maddesi “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir.( Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir.( M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı şirketin, davalı şirkete … no’lu 25/09/2018 tarihli 13.700,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini ve davalı şirket tarafından da kabul edilerek ticari kayıtlarına işlediğini, düzenlenen faturaya istinaden davalı şirketin 07/08/2018 tarihinde 7.000,00 TL ödeme yaptığını, kalan ödemenin ise ürünlerin teslim edildiği tarihte ödeneceği bildirildiğini, 25/09/2018 tarihinde ürünler teslim edildikten sonra herhangi bir ödeme yapılmadığına yönelik iddiasını, davalı taraf dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde davalı şirketin, davacı taraftan herhangi bir mal veya hizmet almadığını, söz konusu faturaya dair taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunmadığını, salt davacı şirketin düzenlenen fatura kayıtlarına dayanılarak, davalı şirketin borçlu olduğunun tespitinin mümkün olmadığını beyan ederek taraflar arasında ticari ilişkinin olmadığını iddia etmiştir. Bu nedenle davacının ticari ilişkiyi ispat etmesi gerektiğinden ispat yükü davacı taraftadır.
TMK.’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1978/11-1147)
Dosyaya sunulan 8/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda “Davalı şirket tarafından ticari defer ve belgelerin bulunduğu adres bildirilmediğinden dolayı inceleme yapılamadığı, davacı şirkete ait 2018 yılına ait BS formlarında takibe konu faturanın 70. Sırada 1 adet belge 11.610TL kdv hariç matrah olarak vergi dairesine beyan edildiği, dava dosyası kapsamında davalı şirkete ait 2018 yılına ait BA formlarının ilgili vergi dairesi tarafından gönderilmediği, davalı şirketin defterleri incelenemediği ve davalı şirkete ait 2018 yılına ait BA formları ile takibe konu faturanın beyan edilip edilmediği tespit edilemediğinden dolayı tarafımdan istenilen borç/alacak durumu ve faiz hesaplaması yapılamadığı,”
30/11/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda ” İrsaliyeli fatura ve ödeme yönünden yapılan inceleme; Dava dilekçesi ekinde sunulan takibe konu 25/09/2018 tarihli faturanın irsaliyeli fatura olduğu, faturada alınan ürünlerin Duvar kağıdı 30 rulo ve kale profesyonel astar 15 adet olduğu, teslim alan bölümünde imza bulunmadığı tespit edilmiştir. Yine dava dilekçesi ekinde sunulan kredi kartı slipinde 07/09/2018 tarihinde …… nolu karttan 7.000,00 TL ödeme yapıldığı, işbu ödemenin 29/07/2022 tarihi bilirkişi raporunda görüleceği üzere davacı şirket tarafından ticari defterlerde kayıt altına alındığı tespit edilmiştir. Ayrıca davalı şirkete ait ba formlarından da görüleceği üzere davalı şirket tarafından da takibe konu faturanın kayıtlara alındığı” belirtilmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde dava konusu yapılan faturaya konu malların teslim edilmediği belirtilmiş ise de davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede dava- ya konu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmakla bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılacağından ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekeceğinden davalı vekilinin bu iddiasını yazılı veya kesin delille ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK.’nın 67/2. Fıkrasına göre ;bir davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
Kanuni düzenlemeye göre davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için takip tarihi itibari ile itirazında haksız bulunması yeterlidir. Diğer bir anlatımla kötüniyetli olması alacaklı bakımından getirilmiş bir koşuldur. Ancak itirazın haksızlığı tek başına icra inkar tazminatına hükmedilmesine elverişli değildir. Yani bu tazminata hükmedilmesi için takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesinin mümkün nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. (Yargıtay HGK 13/12/1967 Tarih, 9/1344- 615) Diğer bir anlatımla alacağın likit ve belli olması gerekir.
Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
2-Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının 6.700,00 TL borca ilişkin İTİRAZIN İPTALİ ile TAKİBİN DEVAMINA,
3-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 457,68 TL nispi harçtan, peşin alınan 114,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 343,26 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 114,42 TL peşin harç, 319,00 TL tebligat ve posta gideri ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.992,72 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT. hükümlerine göre 6.700,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/04/2023

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza