Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/359 E. 2021/1032 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/359
KARAR NO : 2021/1032

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı )
DAVA TARİHİ : 25/09/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizce verilen 17/12/2020 tarih …/… E. …/… K. sayılı karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … HD.’nin 22/04/2021 tarih …/… E. …/… K. sayılı ilamı ile kaldırılmakla, dosyanın yukarıda belirtilen esasa kaydı yapıldı. Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf dava dilekçesi ile özetle; Dava konusu alacağı müvekkiline temlik eden dava dışı diğer müvekkili
…’e ait ve …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı araçların 13.02.2020 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün ” aynı şeritte ve aynı istikamette önünde seyreden araca çarpmak ” kusurunu ifa suretiyle tam kusurlu olduğunu, kusur durumunun SBM Komisyon
kararı ve şirketler arasındaki mutabakat ile davalı şirket sigortalısında tam oranda olacak şekilde izafe edildiğini, davalı Sigorta şirketinin kazada kusurlu olan … plakalı aracın … nolu poliçe ile KZMM Sigortasını tanzim eden şirket olup dava konusu araçta meydana gelen hasardan poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, ayrıca kaza sonrası dava konusu araçtaki hasar bedelinin tespiti maksadıyla İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti talep edildiğini ve anılan dosyada Makine Mühendisi bilirkişinin düzenlemiş olduğu raporda, dava konusu alacağı müvekkiline temlik eden dava dışı diğer müvekkiline ait araçta 33.113,83 TL tutarında hasar olduğunun mütalaa edildiğini, uyuşmazlık konusu taleplere ilişkin olarak davalı sigorta şirketinin “…sigorta@….kep.tr” olan KEP adresine 22.07.2020 tarihinde başvuruda bulunulduğunu ancak alacaklara ilişkin olarak karşı yan tarafından ödeme yapılmadığını, ayrıca Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk sürecinde de taleplerin karşı yana iletildiğini yine çözüm sağlanamadığını, gerçek hasar bedelinin (aracın onarımının ekonomik olup olmadığının ve kusur durumunun) tespitinin yargılama sırasında alınacak bilirkişi raporuyla ancak mümkün olduğundan belirsiz alacak davası açtıklarını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 1.000 TL ile değer kaybı alacağına mahsuben 10 TL olmak üzere toplamda 1.010 TL maddi tazminatın 22/07/2020 başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D.İş sayılı dosyasında sarf edilen 943,30 TL delil tespit gideri ile 755,2 TL delil tespit vekalet ücretinden ibaret toplam 1698,5 TL delil tespit giderinin yargılama gideri olarak davalılardan tahsiline, işbu dava nedeniyle sarf edilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı yana aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesi incelendiğinde, davaya konu alacağın, sigorta alacağından kaynaklı ” Temlik Sözleşmesi” ne dayandırıldığını, ancak, ne temlik edenin (dava dışı … ) ne de temlik olunanın davacı …’ün sigortacılık faaliyeti yapmaya yetkili kişi/kuruluşlardan biri olmadığını 6102 sayılı T.T.K’nun 1401. Maddesi ve B.K.’nun 183. Maddesi dikkate alındığında, temlik sözleşmesinin geçersiz olduğunu , kaldı ki, sigorta alacağının temlikinin ileride tahsil edilip edilmeyeceğinin belirli olmadığı gibi, rizikonun temliki anlamına gelen ve yasal anlamda sigortacılık faaliyetini zorunlu kılan davaya konu olayda, sigortacılık faaliyetinde bulunmayan davacının, taraf ehliyetinin bulunduğundan söz edilmeyeceğini, bu nedenle, husumet itirazında bulunduklarını davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, dava dilekçesinin “Sonuç ve İstem” başlıklı bölümünde , davanın 6100 Sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca, belirsiz alacak olarak yöneltilmiş olduğunu ancak, davacı tarafça sunulan dava dilekçesinin, “Açıklamalar ” başlıklı bölümünün 2. (4.) maddesinde, davaya konu edilen araçta meydana gelen hasar bedelinin İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiği ve 33.113,83.-TL olduğunun beyan ve ikrar edildiğini, oysa ki dava tarihi itibariyle bilinen/ belirlenebilir olan alacakların, belirsiz davaya konu edilemeyeceğinin yasa gereği olup, bu konuda ki Yargıtayın yerleşmiş içtihatları uyarınca da, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini ve dava dilekçesine usul yönünden itiraz ettiklerini, davacı tarafça davaya konu edilen alacağın, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili isteminde bulunulmuş ise de, ticari nitelikte olmayan dava konusu alacak için avans faizi talebinde bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek faiz oranı ve gerekse faizin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, müvekkili sigorta şirketi tarafından 24.03.2020 tarihinde … Sigorta A.Ş.’ne 3.889,93.-TL rücuen tazminat ödemesi yapıldığını, bu durumun ödeme belgeleri ile sabit olduğunu, yani, davaya konu edilen aracın gerçek zararının dava dışı araç malikinin sigortacısına rücuen ödenmiş olduğunu, dava konusu taleplerin reddinin gerektiğini, nitekim Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçelerinde asli amacın, zarar görenin uğramış bulunduğu gerçek zararın giderilmesi olduğunu, gerçek hasar bedelinin , bu konuda uzmanınca, tespitinin zorunlu olduğunu , dava konusu olaya ilişkin, ancak Adli Tıp Özel İhtisas (Trafik) Kurulunca yapılacak olan inceleme sonucu, gerçek kusur ve zarar oranının tespit edilebileceğini, İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… D. İş dosya kapsamındaki raporun , kazaya ilişkin olay ve fotoğraflarla uyuşmadığı gibi, rayiç bedelinin çok üzerinde olduğunu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, poliçe özel ve genel şartlarına aykırı teminat dışı olan yargılama giderleri yönünden de, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, reddinin gerektiğini, ayrıca, sayın mahkemece yaptırılacak hesaplamada, ZMSS Sigorta Genel Şartları B.2, B.2.2. ve B.2-3 maddeleri uyarınca, kaza tarihi itibariyle benzer hasarlardaki onarım uygulanmasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuat kapsamındaki parça bedelleri ile sınırlı olduğu dikkate alınarak, yedek parça ve işçilik bedellerindeki iskonto oranlarının uygulanması gerektiğini, Davacı tarafça dosya kapsamına sunulan herhangi bir fatura olmadığı gibi, KDV sorumluluğumuzdan da söz edilemeyeceğini, öte yandan, davacı tarafça , davaya konu olay nedeniyle, davaya konu edilen araçta oluştuğu iddia edilen , değer kaybı talebi yönünden de, müvekkili … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğuna gidilemeyeceğini , aksinin ise gerek Sigorta Genel Şartları ve gerekse Sigorta Poliçesi hükümleri ile bağdaşmadığını, amaç ve kapsamına da aykırı olduğunu , ayrıca davaya konu edilen aracın, kaza öncesindeki durumu, kilometresi, modeli ile yılı ve buna bağlı olarak piyasadaki tercih durumu, parça değişiminin nasıl ve yetkili servisçe yapılıp yapılmadığı, geçmiş hasar durumu ve detayları, boya onarımı, tarafların kusur durumu, kazanın sigorta şirketine bildirim süresi gibi birçok etkene bağlı olduğu, nitekim, tarafların kusur durumu , aracın , anlaşmasız (özel) serviste onarım görmüş olduğu, aracın markası/ modeli, kilometre kaydı ve değişen parçaları, davacı tarafa, Müvekkili Sigorta Şirketince yapılan ödeme, dikkate alındığında, davacının poliçe teminat dışı olan (bakiye) değer kaybı isteminde bulunamayacağını, müvekkili Sigorta Şirketi tarafından yapılan ödemenin , davacının gerçek zararını karşıladığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememiz İlamı: Mahkememizin, ortadan kaldırma kararından önceki …/… esas, …/… esas sayılı dosyasında “davacı temlik alanın eldeki davada aktif husumet ehliyetini 684 sayılı Sigortacılık Kanununa, 22/7/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı yasanın 57 md. ile eklenen EK MADDE 6’daki düzenleme karşısında yitirdiği anlaşılmakla davacının davasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, anılan karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf İlamı: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin …/… esas, …/… karar sayılı, 22/04/2021tarihli ilamı ile “Davacı ile temlik eden … arasında temlik sözleşmesinin 01/07/2020 tarihinde imzalandığı, 7251 Sayılı Yasa ise 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, eldeki davaya uygulanması mümkün olmadığı, bu sebeple mahkemece hukuki değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile; kararın HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş, dosya ortadan kaldırma kararı üzerine yukarıdaki esas numarasına kaydedilmiştir.
Temlik sözleşmesi : Temlik eden … plakalı araç maliki … ile temlik alan davacı … arasında imzalanan 01/07/2020 tarihli temlik sözleşmesi ile; … plakalı aracın 13/02/2020 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucu meydana gelen alacağın yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil olmak üzere temlik alana 40.000,00-TL karşılığında temlik edildiği görülmüştür.
Kaza tespit tutanağı: Kazaya karışan araç sürücülerince 13/02/2020 tarihinde tanzim edilmiş ve imza altına alınmış maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında; … plakalı aracın sürücüsü kazayı ” … plakalı aracımla … Bulvarında seyir halinde iken … plakalı araç birden durdu, birden durunca önümdeki araca vurdum o da kaldırıma vurdu ” şeklinde , … plakalı aracın sürücüsü kazayı ” … plakalı aracımla … Bulvarında sağ şeritte ilerlerken sol şeritteki araç durdu … sokaktan çıkan araca yol verdi ben de yavaşladım, arkadan gelen … plakalı araç duramayarak aracıma çarptı, çarpmanın etkisi ile aracım savrularak kaldırıma çıktım ağaca çarparak durabildim” şeklinde tanımlamıştır.
Trafik kayıtları: Kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihinde temlik eden …’e ait olduğu, … plakalı aracın ise kaza tarihinde dava dışı …’e ait olduğu anlaşılmıştır.
Hasar dosyası: Davacının dava tarihinde önce 22.07.2020 tarihinde davalı sigortaya hasar / değer kaybı talepleri için başvuruda bulunduğu, davalı sigortanın her hangi bir ödeme yapmadığı görülmüştür.
Sigorta Poliçesi: Davalı sigorta şirketi ile kazaya karışan … plaka sayılı araç maliki olan dava dışı … arasında, 15.10.2019 -15.10.2020 tarihlerini kapsayan ZMMS (Trafik) sigorta poliçesi bulunmaktadır. Poliçe limiti araç başına 41.000,00 TL dir.
Bilirkişi raporu : Otomotiv uzmanı bilirkişi … 04/11/2020 tarihli raporunda; ZMMS ile sigortalı aracın sürücüsü …, idaresindeki … plakalı aracı ile, önünde seyreden davacı aracına yeterli ve güvenli takip mesafesini korumaması ve dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanımı neticesinde davacı aracına arkadan çarparak kazanın oluşumuna neden ve etkisi olduğunu, davacı araç sürücüsü … idaresindeki … plakalı aracı ile, kurallara uygun seyri sırasında ve trafik zorunluluğu nedeniyle yavaşladığı esnada, sigortalı araç tarafından arkasından çarpıldığı, olayda kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi kurallara aykırı olumsuz davranış faktörü de görülmediğinden kazanın oluşumunda atfedilecek herhangi bir hatası ve etkisi olmadığını, kaza, hasar ve tutanağın uyumlu olduğunu, bu şekildeki bir kazada aracın D.İş tespitindeki hasarı alabileceğini, hasar miktarı bakımından; Tazminata konu … plakalı … marka 2012 model aracın hasar onarım bedelinin, 21.687,57 TL yedek parça, 6.375,00 TL işçilik olmak üzere toplam 28.062,57 TL +kdv, kdv dahil 28.062,57 TL olduğunu, değer kaybı bakımından; Aracın onarımı yapıldıktan sonraki rayiç değeri araştırması neticesinde, onarım sonrası rayicinin 70.000 TL ile 71.000 TL olduğu, ortalama değerinin 70.500 TL olduğu, Yargıtay 17 HD. nin Gerçek zarar ile ilgili “gerçek zarar ve değer kaybının, aracın kaza öncesi rayici ile (75.000 TL) onarım sonrası rayici (70.500 TL) arasındaki farktır” kararları göz önüne alındığında ve değerlendirildiğinde aracın piyasa koşullarında değer kaybının 4.500,00 TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Islah dilekçesi : Davacı vekili 22/11/2021 tarihli ıslah dilekçesinde; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 28.062 TL ile değer kaybı alacağına mahsuben de 4.500 TL olmak üzere toplamda 32.562 TL maddi tazminatın 22/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 1.698,50 TL delil tespit giderinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline, işbu dava nedeniyle sarf edilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline dair karar verilmesini talep etmiş ıslah harcını aynı tarihte yatırmıştır.
Dava; davacı temlik alan tarafından dava dışı malikin aracında meydana gelen hasar ve değer kaybı zararı ile delil tespiti giderlerinin karşı araç ZMMS sigortasından tahsilini ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usulü kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K), dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan ve bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakka göre değil sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 esas, 2020/1025 karar sayılı, 2019/3373 esas, 2020/1022 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı hasar zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, işçilik maliyetleri, KDV dikkate alınması gerektiği, değer kaybı yönünden de 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, ülkenin şartları, aracın özellikleri, kilometresi, piyasanın algısı, aracın piyasadaki tercih edilebilirliği, markası, ikinci el piyasası, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, onarım özellikleri, aracın geçmiş hasar kayıtları gibi pek çok etkenin dikkate alınması gerektiği, dolayısıyla değer kaybının doğru ve hakkaniyetli şekilde belirlenebilmesi için uzun yıllardır Yargıtay içtihatları ile benimsenen, aracın kaza öncesi hasarsız rayiç değeri ile onarımdan sonraki rayiç değerinin göz önünde bulundurularak, aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
19.06.2021 tarihinde RG’de yayınlanan 7327 sy İcra ve İflas Kanunun ile Bazı Kanunlarda Değişik Yapılmasına Dair Kanunun 18. Maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Kanun” ibareleri “Kanunda” şeklinde değiştirilerek, fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere“Bu tazminatlardan;a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,hesaplanır.”“Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.” Şeklinde yasal düzenleme eklenmişve 19. Maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 92. Maddesinde de trafik poliçesi teminatı dışında kalan hallere ekleme yapılmıştır. Bu değişikliklerin, 7327 sy yasanın 23. Maddesine göre RG’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği öngörülmüştür. Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında davalı sigortanın sorumluluğu belirlenirken poliçenin düzenlendiği tarihte geçerli bulunan poliçe özel ve genel şartları ile bu tarihte yürürlükte olan 2918 sy Karayolları Trafik Kanunu hükümleri dikkate alınacaktır. 7327 sy yasa ile yapılan değişikliklerin geçmişe etkili olacağına dair yasal bir düzenleme bulunmadığından, kaza tarihi ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olmayan bu değişikliklerin somut olaya uygulanmasına yasal olanak bulunmadığından, söz konusu yasal değişiklikler maddi zararın kapsamının belirlenmesinde dikkate alınmamıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalanan, 13.02.2020 olay tarihinde dava dışı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı aracı ile, … caddesinde seyir halinde iken, kendi aracın ön kısmı ile; yine aynı yönde önünde seyir halinde olan ve trafik zorunluluğu ile yavaşlayan, sürücü … idaresindeki … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarpması ve arkadan çarpılan davacı aracının kaldırıma çıkıp ön kısmı ile ağaca çarpması neticesinde gerçekleşen kazada, bilirkişi raporunda açıklanan gerekçelerle davalı sigortasına ait aracı kullanan sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, temlik alan davacının temlike konu aracında kaza nedeniyle yedek parça, işçilik ve KDV dahil 28.062,57 TL hasar meydana geldiği, değer kaybının, aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç bedeli arasındaki fark olduğu, davacıya ait aracın alınan bilirkişi raporu uyarınca kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değerinin 75.000,00 TL, kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç bedelinin 70.500,00 TL olduğu, buna göre dava konusu araçta (75.000,00 TL -7.0500,00 TL) = 4.500,00 TL lik değer kaybı meydana geldiği, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan hasar zararından ve değer kaybından sorumlu olduğu, davalı vekili, zarar gören aracın dava dışı kasko sigortacısı olan … Sigorta A.Ş’ye 3.889,93 TL ödeme yaptığını savunmuş ise de gerek davalı sigorta şiketine hasar dosyasının celbi için yazılan yazıya verilen cevapta gerekse zarar gören araca ait tramer kayıtlarında temlik alan davacının temlike konu aracın dava konusu kazada hasar görmesi nedeniyle kasko sigortacısına ödeme yapıldığına ilişkin bir belge ve kayda rastlanmadığı, cevap dilekçesinin ekinde de ödeme dekontunun mevcut olmadığı, davalı sigorta vekilinin ödeme savunmasını kanıtlayamadığı, davalı sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/2.1. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte kendisine ihbar edildiği 22.07.2020 tarihinden itibaren 8 iş günü içinde ödeme yükümlülüğü bulunmakla davalı sigorta şirketinin 07.08.2020 tarihinde temerrüde düştüğü, zarar veren araç ticari nitelikte olmayıp haksız eylemin de TTK.’nun 4. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına göre belirlenen temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesi gerektiği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davacı tarafından yapılan delil tespiti giderlerinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile 28.062,00-TL. hasar bedeli, 4.500,00-TL. Değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 32.562,00-TL. maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 07/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Delil tespiti giderlerinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 2.224,31 TL nispi harca, peşin alınan ve bedel artırımı ile tamamlanan 593,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.630,91 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 7,80 TL vekalet suret harcı, 54,40 TL başvuru harcı, 593,40 TL peşin alınan ve bedel artırımı ile tamamlanan harç, 108,00 TL davetiye ve posta gideri, ( 122,40 TL delil tespiti harcı+755,00 TL vekalet ücreti+400,00 TL bilirkişi ücreti+ 384,90 TL keşif harcı+19,00 TL davetiye gideri)= 1.681,30 TL delil tespiti gideri, 550,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.994,90 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
6- Davalı tarafından yapılan 16,50 TL posta masrafının kendisinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
8-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine.
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/12/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)