Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/340 E. 2021/1068 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/340
KARAR NO : 2021/1068

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizce verilen 01/12/2020 tarih … esas … karar sayılı karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. H.D.’nin 08/04/2021 tarih ve … esas … karar sayılı ilamı ile bozularak, mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydı yapıldı. Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Dava konusu alacağı müvekkiline temlik eden dava dışı diğer müvekkili …’a ait ve …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı araçların 01.06.2020 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün ” sola dönüş kurallarına uymamak ” kusurunu ifa suretiyle tam kusurlu olduğunu, keza kusur durumunun SBM Komisyon kararı ve şirketler arasındaki mutabakat ile davalı şirket sigortalısında tam oranda olacak şekilde izafe edildiğini, davalı sigorta şirketinin ise kazada kusurlu olan … plakalı aracın … nolu poliçe ile ZMMS Sigortasını tanzim eden şirket olup dava konusu alacağı müvekkiline temlik eden dava dışı diğer müvekkiline ait araçta meydana gelen hasardan poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, ayrıca kaza sonrası araçtaki hasarın davalı şirkete ihbar edildiğini ve davalı şirket uhdesinde … nolu hasar dosyası açıldığını, açılan hasar dosyası gereği davalı şirketçe dava dışı temlik eden müvekkiline ait araçta KDV hariç ve eşdeğer parça baz alınmak suretiyle tespit edilen hasar bedeline istinaden 4.812,00 TL ödeme yapıldığını, ZMMS Sigortacısı olan davalının, mağdur araca ait hasar tazmin yükümlülüğünü yerine getirirken orijinal yedek parça bedelleri üzerinden KDV de eklenmek suretiyle ödemede bulunması gerektiğini, tespit edilen / ödenen hasar bedelinin ekspertiz raporundan da anlaşılacağı üzere eşdeğer parça iskontolu ve KDV’ siz olarak değerlendirildiğini, esasen gerçek hasar bedelinin ekli onarım faturalarından da anlaşılacağı üzere yedek parça ve işçilik olmak üzere toplamda KDV dahil 6.358,25 TL’ den ibaret olduğunu, orijinal olmayan eşdeğer parçaların orijinali ile aynı kalitede veya daha kaliteli olduğunun sigorta şirketince belgelendirilmediğini, parçanın görüntü olarak eş değer olmasının yetmediğini, kalitesinin de eşdeğerde olması gerektiğini , uyuşmazlık konusu taleplere ilişkin olarak davalı sigorta şirketinin “…” KEP adresine 13.07.2020 tarihinde başvuruda bulunulduğunu alacaklara ilişkin olarak karşı yan tarafından ödeme yapılmadığını, arabuluculuk sürecinde de taleplerin karşı yana iletilmiş olduğunu ancak yine çözüm sağlanamadığını, ödenmeyen bakiye hasar bedeli ve değer kaybı alacağının tahsili için işbu davanın ikamesinin zorunlu hale geldiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak ikame ettikleri bu davada şimdilik, müvekkiline ait araçta oluşan bakiye hasar bedeline mahsuben 100 TL ile değer kaybı alacağına mahsuben 10 TL olmak üzere toplamda 110 TL maddi tazminatın ekspertiz raporunun tanzim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sarf edilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; davacı yanın talep ve davasının her yönden haksız, yersiz, usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle usuli açıdan husumet itirazında bulunduklarını, aktif husumet noksanlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak kazaya sebebiyet verdiği öne sürülen aracın davalı müvekkili sigorta şirketine trafik poliçesi ile sigortalı olduğu hususunun doğru olduğunu, ancak mevcut poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere, araç başına maddi zararlarda poliçede belirtilen üst limit ile sınırlı olduğunu, sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle sınırlı olmak kaydıyla sigortalının kusuru oranında , teminat kapsamı dahilinde uğranılan ve tespit edilen gerçek zarar miktarı kadar sorumlu olduğunu, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmasını ve gerçek zarar miktarının belirlenmesini talep ettiklerini, talep edilen hasar miktarı yönünden, davacı yanın talep etmiş olduğu hasar miktarının fahiş olduğunu ve gerçek zararı yansıtmaktan çok uzak olduğunu, sigortacı tarafından ödenecek tazminat miktarının, sigortalı malın menfaat değerinin rizikosunun gerçekleştiği andaki değerinin dikkate alınarak tespit edilmesi gerektiğini, bu bağlamda davaya konu kaza sebebiyle müvekkili sigorta şirketine yapılan hasar başvurusu neticesinde açılan hasar dosyasında Sigortacılık Kanununun 22. Maddesi uyarınca yasal delil niteliğindeki ekspertiz raporu ile araçta değişmesi gereken parça ve işçilik kalemleri tek tek gösterilmek suretiyle ve alınan somut emsal fiyat tekliflerine göre toplam gerçek zarar bedelinin 4812,00-TL olarak bulunduğunu ve bu rakamın dava açılmadan önce ödendiğini, bunun dışındaki taleplerin fahiş ve gerçeğe aykırı olduğunu, yetkili servis niteliği taşımayan bir firmadan alınan fahiş faturaya dayanılarak açılan davanın kabulünün mümkün olmadığını, hasarlı parçaların tümünün dava konusu kaza ile uyumlu olup olmadığının da belli olmadığını, bu hususta keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, araç parça fiyatlarının KDV li olduğunu yeniden KDV eklenmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de hesabın hatalı olduğunu ve taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, aracın 2008 model çok çok eski ve yıpranmış , değişen , onarılan pek çok parçası olan araç olduğunu ve tüm parçalarının orijinal olmasından söz edilemeyeceğini bu hususun da bilirkişi raporunda dikkate alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla aldırılan raporda tespit edildiği şekliyle aracın yaşı, kilometresi, eskimiş, yıpranmış, daha evvelden de hasar kayıtları bulunan bir araç olduğu gerçeği karşısında , araçta değişmesi, yenilenmesi gerektiği belirtilen orijinal ve yeni parçalar nedeniyle hasar bedelinden ayrıca ve mutlaka yenileme , kıymet kazanma, amortisman ve hurda tenzilatı yapılması gerektiğini, talep edilen değer kaybı tazminatı ile ilgili olarak ise davaya konu kazada davacıya ait araçta değer kaybı oluşmasının mümkün olmadığını, değer kaybı talebinin tümden reddinin gerektiğini, yine kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili sigorta şirketi yönünden mevcut trafik poliçesi gereğince varsa sorumlu tutulacağı değer kaybı miktarının kaza tarihi itibariyle geçerli mevcut trafik poliçesi genel şartları ile ekinde getirilen formüle göre hesaplanması gerektiğini, ayrıca değer kaybı hesaplanmasında aracın yaşının, kilometresinin, geçmişinin , riziko tarihinde 2. el piyasa değerinin, hasarlanan parçaların nelerden ibaret olduğunun, bunların eskimişliğinin , yıpranmışlığının , buna göre hesaplamada esas alınacak oran, katsayı vs unsurların son derece önemli olduğunu, 2008 model kaza tarihi 12 yaşını aşmış, çok eski ve yıpranmış , ayrıca davaya konu kazayla birlikte 6 ayrı hasar kaydı olan araçta davaya konu kaza sebebiyle değer kaybı olamayacağını, değer kaybı talebinin her halükarda reddinin gerektiğini , ekspertiz raporu tanzim tarihinden itibaren avans faizi isteminin yerinde olmadığını, işletilecek faizin en fazla yasal faiz olabileceğini, yersiz, yasaya aykırı şekilde açılan davanın bu nedenlerle reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememiz İlamı: Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 01/12/2020 tarih … esas … karar sayılı karar ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanununa, 22/7/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı yasanın 57 md. ile eklenen EK MADDE 6 maddesi gözetilerek aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Kararı: Davacı vekilinin mahkememiz ilamını istinaf etmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. H.D.’nin 08/04/2021 tarih ve … esas … karar sayılı ilamı ile “davacı ile temlik eden … arasında temlik sözleşmesinin 01/07/2020 tarihinde imzalandığı, 7251 Sayılı Yasa ise 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, eldeki davaya uygulanması mümkün olmadığı” gereksiyle mahkememiz ilamının ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
Temlik sözleşmesi : Temlik eden … plakalı araç maliki … ile temlik alan davacı … arasında imzalanan 01/07/2020 tarihli temlik sözleşmesi ile; … plakalı aracın 01/06/2020 tarihinde karşıtığı trafik kazası sonucu meydana gelen alacağın yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil olmak üzere temlik alana 1.600,00-TL karşılığında temlik edildiği görülmüştür.
Kaza tespit tutanağı: Kazaya karışan araç sürücülerince 01/06/2020 tarihinde tanzim edilmiş ve imza altına alınmış maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında; … plakalı aracın sürücüsü kazayı ” Halide Edip Adıvar bulvarında seyir halinde iken 526/2 sokaktan çıkan … plakalı araçla maddi kaza meydana geldi” şeklinde , … plakalı aracın sürücüsü kazayı ” … plakalı aracımla 526/2 sokaktan Halide Edip Adıvar Bulvarına çıkarken … plakalı araca vurarak maddi hasar meydana geldi” şeklinde tanımlamıştır.
Trafik kayıtları: Kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihinde temlik eden …’a ait olduğu, … plakalı aracın ise kaza tarihinde dava dışı …’a ait olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu : Otomotiv uzmanı bilirkişi … 01/11/2021 tarihli raporunda; ZMMS sigortalı aracın sürücüsü …, idaresindeki … plakalı aracı ile, kavşakta geçiş hakkına uymayarak ve kuralları ihlal ederek kazanın oluşumunda etken olduğunu, Davacı araç sürücüsü … idaresindeki … plakalı aracı ile, caddede kurallara uygun şekilde şeridinde seyri esnasında, kavşakta geçiş hakkına uymayan davalıya sigortalı araç tarafından sağ yan kısmından çarpılmaya maruz kaldığı olayda, kazanın oluş biçimi göz önüne alındığında kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi kurallara aykırı olumsuz davranış faktörü de görülmediğinden kazanın oluşumunda atfedilecek herhangi bir hatası ve etkisi olmadığını, Kaza, hasar ve Tutanağın uyumlu olduğunu, Hasar Onarım Bedeli Bakımından; … plakalı Renault Kango 1.4 Multix Authentıque (85) CDI marka 2008 model aracın; Eşdeğer Parçalarla onarım miktarının (Oto MM Ekspertiz Raporunda Tespit edildiği şekli ile) 2.370,22 TL bedele 17,32 TL iskonto ile 2.353,01 TL yedek parça, 1.725,00 TL işçilik olmak üzere toplam 4.095,22 TL+kdv, kdv dahil 4.812,06 TL olduğunu, Orijinal Parçalarla onarım miktarının (Nimetoğlu Otomotiv Onarım Faturasında Tespit edildiği şekli ile) 3.663,34 TL yedek parça ve 1.725,00 TL işçilik olmak üzere toplam 5.388,34 TL +kdv, kdv dahil 6.358,25 TL olduğunu, 12.08.2019 tarihli önceki kazasında aracın rayiç değeri üzerinde pert düzeyde ağır hasar alması ve onarımı nedeniyle, davaya konu kazada da aynı yerlerinden hasarlı sağ ön çamurluk, sağ far, ön panel, çamurluk braketi vs. parçaların orijinal parça olmayacağı görüş ve kanaatinde olduğunu, davalı sigorta şirketinin dava öncesi ödediği taraflarca beyan edilen 4.812,00 TL bedel mahsup edildiğinde; Sayın Mahkemenin nihai kararı Oto MM ekspertiz raporundaki eşdeğer parça ile tespit yönünde kdv dahil 4.812,06 TL olması durumunda bakiye hasar onarım bedeli olmayacağını, Sayın Mahkemenin nihai kararı Onarım Faturasındaki orijinal parça ile tespit yönünde kdv dahil 6.358,25 TL olması durumunda; bakiye hasar onarım bedelinin (6.358,25 TL -4.812,06 TL farkı) 1.546,19 TL olacağını, Değer Kaybı Bakımından; Davaya konu aracın davaya konu kazası öncesinde 12.08.2019 tarihinde rayiç değeri 47.000 TL civarında iken, aracın rayiç değeri üzerine çıkan bir hasar alması, ayrıca bu kazada aracın ön panjur, motor kaput, ön tampon, sağ ön çamurluk sağ far vs. gibi parçaların değişimine karar verilmesi, anılı parçaların davaya konu kazada da hasarlı olması, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik kararları da göz önünde bulundurularak 01.06.2020 tarihli davaya konu kazadan kaynaklı olarak anılı parçaların hasar alması ve onarımından/değişiminden dolayı değer kaybı oluşmayacağını mütala etmiştir.
Islah Dilekçesi : Davacı vekili 22/11/2021 tarihli dilekçesinde; dava konusu ettikleri toplam tazminat alacağının eksik kalan 1.446 TL ‘ lik kısmını arttırarak, dava konusu araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 1.546 TL maddi tazminatın ekspertiz raporunun tanzim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, işbu dava nedeniyle sarf edilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline dair karar verilmesini talep etmiş ve ıslah harcını 23/11/2021 tarihinde yatırmıştır.
Dava; davacı temlik alanın, temlike konu araçta meydana gelen bakiye hasar zararı ve değer kaybı bedelinin karşı araç ZMMS sigortacısından tahsiline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usulü kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K), dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan ve bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakka göre değil sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 esas, 2020/1025 karar sayılı, 2019/3373 esas, 2020/1022 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı hasar zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, işçilik maliyetleri, KDV dikkate alınması gerektiği, değer kaybı yönünden de 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, ülkenin şartları, aracın özellikleri, kilometresi, piyasanın algısı, aracın piyasadaki tercih edilebilirliği, markası, ikinci el piyasası, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, onarım özellikleri, aracın geçmiş hasar kayıtları gibi pek çok etkenin dikkate alınması gerektiği, dolayısıyla değer kaybının doğru ve hakkaniyetli şekilde belirlenebilmesi için uzun yıllardır Yargıtay içtihatları ile benimsenen, aracın kaza öncesi hasarsız rayiç değeri ile onarımdan sonraki rayiç değerinin göz önünde bulundurularak, aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
19.06.2021 tarihinde RG’de yayınlanan 7327 sy İcra ve İflas Kanunun ile Bazı Kanunlarda Değişik Yapılmasına Dair Kanunun 18. Maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Kanun” ibareleri “Kanunda” şeklinde değiştirilerek, fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere“Bu tazminatlardan;a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak….hesaplanır.”“Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.” Şeklinde yasal düzenleme eklenmişve 19. Maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 92. Maddesinde de trafik poliçesi teminatı dışında kalan hallere ekleme yapılmıştır. Bu değişikliklerin, 7327 sy yasanın 23. Maddesine göre RG’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği öngörülmüştür. Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında davalı sigortanın sorumluluğu belirlenirken poliçenin düzenlendiği tarihte geçerli bulunan poliçe özel ve genel şartları ile bu tarihte yürürlükte olan 2918 sy Karayolları Trafik Kanunu hükümleri dikkate alınacaktır. 7327 sy yasa ile yapılan değişikliklerin geçmişe etkili olacağına dair yasal bir düzenleme bulunmadığından, kaza tarihi ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olmayan bu değişikliklerin somut olaya uygulanmasına yasal olanak bulunmadığından, söz konusu yasal değişiklikler maddi zararın kapsamının belirlenmesinde dikkate alınmamıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalanan ve 01.06.2020 olay tarihinde dava dışı sürücü …’ın idaresindeki … plaka sayılı aracı ile 526/2 sokakta seyir halinde iken, bulunduğu tali yoldan İzmir Karabağlar Halide Edip Adıvar Bulvarına çıkmak isterken, kontrolsüz çıkışı neticesinde aracının sol ön kısmı ile Halide Edip Adıvar Bulvarında kendi şeridinde nizami şekilde ilerleyen dava dışı sürücü … idaresindeki, temlik alan davacının temlik sözleşmesine konu … plaka sayılı aracın sağ ön kısımlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, bilirkişi raporunda açıklanan gerekçelerle davalı sigortasına ait aracı kullanan sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait araçta kaza nedeniyle orjinal yedek parça, işçilik ve KDV dahil 6.358,25 TL hasar meydana geldiği, davalı sigorta gerçek zarardan sorumlu olup Yargıtay 17. H.D’nin 5.3.2015 tarih ve 2014/24664E, 2015/3863K ve 06.03.2017 tarih ve 2015/5823E, 2017/2334K sayılı kararında belirtildiği üzere davacıdan aracının eşdeğer parçalarla onarımını kabul etmesinin beklenemeyeceği, bu nedenlerle orijinal parçalara göre hasar bedelinin belirlenmesinin doğru olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından, dava tarihinden önce 4.812,00 TL kısmi hasar bedeli ödemesi yapılmış olduğundan davacının bakiye hasar zararının 1.546,19 TL olduğu, aracın tramer kayıtlarına göre davaya konu kaza öncesinde 12.08.2019 tarihinde karıştığı trafik kazasında pert olacak şekilde hasar gördüğü, eldeki davada hasar gören parçaların daha önceki kazada hasarlanan parçalar ile aynı olduğu gözetildiğinde Yargıtay’ın yerleşik kararları da göz önünde bulundurularak değer kaybı zararı oluşmayacağı, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, bakiye hasar zararı miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan bakiye hasar zararından sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/2.1. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte kendisine ihbar edildiği 13.07.2020 tarihinden itibaren 8 iş günü içinde ödeme yükümlülüğü bulunmakla davalı sigorta şirketinin 26.07.2020 tarihinde temerrüde düştüğü, zarar veren araç ticari nitelikte olmayıp (kullanım amacının hususi- malikin tacir olmayan gerçek kişi olması) haksız eylemin de TTK.’nun 4. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına göre gerçekleşen zarara yasal faiz işletilebileceği anlaşılmakla davacının bakiye hasar bedeli isteğinin kabulüne, değer kaybı bedeli isteğinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının değer kaybı isteğinin REDDİNE,
2- Davacının bakiye hasar bedeline ilişkin isteğinin KABULÜ ile 1.546,00 TL bakiye hasar bedelinin temerrüt tarihi olan 26.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 105,61 TL nispi harca, peşin alınan ve ıslahla tamamlanan 79,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,21 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 7,80 TL vekalet suret harcı, 116,00 TL davetiye ve posta gideri, 550,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 673,80 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 669,08 TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 54,40 TL başvurma harcı, 79,40 TL peşin ve ıslahla tamamlanan harç olmak üzere toplam 802,88 TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine. Davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre 1.310,76 TL’lik kısmının davalıdan, bakiye 9,24 TL’lik kısmının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Dava kısmen kabul edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 1.546,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
7-Dava kısmen reddedildiğinden, reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 10,00 TL vekalet ücretinin de davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
e-imza

Hakim..
e-imza