Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/323 E. 2021/421 K. 11.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/323
KARAR NO : 2021/421

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 11/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili davacının, İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalı taraf aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, söz konusu takibin davalı şirket tarafından yapılan haksız itiraz nedeniyle durduğunu, davalı şirket tarafından yapılan alacağı sürüncemede bırakmaya matuf haksız itirazın iptalinin gerektiğini, dava dışı …’ün … numaralı … Özel Konut sigortası ile müvekkili davacının sigortalısı olduğunu, dava dışı sigortalının … /İzmir adresinde bulunan dairesinde, 27.10.2018 tarihinde … ya ait sokak ana logar borusunun taşması ihbarı sonucu … ekiplerinin logarı açarak onarım yapması neticesinde sızan sular nedeniyle maddi hasar meydana geldiğini, oluşan hasar nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalısına 22.11.2018 tarihinde 1.200,00-TL tutarında tazminat ödendiğini, oluşan bu zarardan, 2560 Sayılı … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un, 2(b) maddesinde, “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,” ile görevli ve yetkili kılınan davalı idarenin sorumlu olduğunu, gerek müvekkili şirket sigortalısı tarafından yapılan yazılı hasar bildiriminde, gerekse 15.11.2018 tarihli Kesin Ekspertiz Raporu’nda, hasarın, … şebeke hattının patlamasından dolayı gerçekleştiğinin belirtildiğini, hasar tazminatını ödeyen müvekkili şirketin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğundan ve rücu şartları gereğince ihtara rağmen ödeme yapmayan davalıya 1.200,00-TL tutarındaki tazminat bedelinin (işlemiş faizi ile birlikte 1.298,53-TL’nin) davalıdan tahsili için İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası marifetiyle icra takibi başlatıldığını, ne var ki davalının, icra takibine, borca ve tüm ferilerine ilişkin haksız ve kötüniyetli itirazları nedeniyle icra takibinin durduğunu, bu nedenle itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu ancak davalı vekili ile anlaşma sağlanamadığını, davanın kabulü ile davalı borçlunun tüm itirazlarının iptaline, davalı borçluların asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesi ile özetle; İdarelerinin Türk Ticaret Kanunu 16. maddesi gereğince tacir sayıldığını, … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 2560 sayılı Kanuna 3305 sayılı kanunla eklenen 4. maddesi olan “Bu kanun diğer büyükşehir belediyelerine de uygulanır” hükmü gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek üzere 23.03.1987 tarih ve 1941 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 01.03.1987 tarih 87/11594 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kurulduğunu, TTK 16. maddesi gereğince tacir sayıldığından davanın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesinin mümkün olmadığını, İdarelerinin görev ve sorumluluğunda bulunmayan kısımdan kaynaklanan zararda İdarelerine kusur izafe edilmesinin imkansız olduğunu, İdarelerinin oluşan hasar ile ilgili herhangi bir hizmet kusurunun bulunmadığını, bu sebeple davanın öncelikle husumetten reddini talep ettiklerini, meydana geldiği iddia edilen zarar ile müvekkili idare arasında hiçbir illiyet bağının bulunmadığını, haksız fiilin unsurları olan hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı şartları gerçekleşmediğinden davanın bu yönü ile de reddinin gerektiğini, yapılan incelemelerde; dava konusu … adresindeki dairenin yol kotu altında olduğu ve atık suların bodrum kattaki rögarda toplanarak motopomp vasıtasıyla bina önündeki parsel rögarına oradan da ana kanala deşarjının yapıldığının tespit edildiğini, İdareleri İş Tevzi Birimi kayıtlarında söz konusu adres ile ilgili 28.10.2018 tarihinde kanal tıkanıklığı şikayetinin iletildiğini ve ekiplerince gerekli temizlik çalışması yapıldığını, İdareleri Atık Suların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin Madde-8 “g” bendinde “Parsel maliki masrafları kendine ait olmak üzere, cadde veya kabarma seviyesinden aşağıda olan sıhhi tesisatı için geri tepmeye karşı önlem almak, ayrıca kabarmadan etkilenmeyecek şekilde bağlantı yapmak mecburiyetindedir.” ve “h” bendinde “Taşınmazın bodrum katlarının döşeme kotu, şebeke kanalındaki en yüksek su seviyesi kotunun altında kalıyor ve kanalizasyona kendiliğinden akış sağlanmıyorsa, bu gibi düşük kotlu binaların bodrum katlarının atıksuları …’ca onaylı projesine uygun bir pompaj sistemi ile parsel çıkış bacasına yükseltilip, diğer katların atıksuları ile birlikte bağlantı kanalı vasıtasıyla kanalizasyon şebekesine verilir.” hükümleri gereği suyun geri gelmesini önleyecek tedbirlerin alınmasının bina ve parsel sahiplerinin sorumluluğunda olduğunu, ayrıca İdarelerince ekonomik ömrünü tamamlamış ve iyileştirmeye yönelik … sokaktaki mevcut kanalizasyon hattının (08.11.2018 – 21.11.2018 tarihleri arasında) yenilendiğini, yapılan kanal yenileme çalışmalarının söz konusu adreste meydana gelen olayla ilgisinin bulunmadığını, meydana gelen olayda İdarelerinin hizmet kusuru olmadığından dava konusu icra takibine itiraz edildiğini, dava konusu zarardan parsel sahiplerinin sorumluluğunun bulunduğunu, ekspertiz raporunun özel, tek yanlı olup, objektif olmadığını, alanında uzman bilirkişilerce incelenip rapor hazırlanması gerektiğini, ekspertiz raporuna itiraz ettiklerini, resmi olmayan, özel, tek yanlı ve nesnellikten uzak bir tespite dayanılarak tazminat talep edilemeyeceğini bu hususun İzmir … İdare Mahkemesinin … E., … K. Sayılı kararı ile sabit olduğunu, davacı tarafından talep edilen hasar bedelinin de fahiş olduğunu, davacının uğradığı ileri sürülen zararın oluşmasında müvekkili İdarenin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, önceki beyanlarından rücu ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla, talep edilen tazminatın ( hasar bedelinin) fahiş olup kabulünün mümkün olmadığını, davayı, kusuru ve görev hususunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile; davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görevli olduğu kanaatinde olunur ise, asliye hukuk mahkemelerinde arabuluculuğun şartı olmaması sebebi ile dava sonucunda arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılmamasını ve davacı yan üzerine bırakılmasını talep ettiklerini, mahkeme aksi kanaatte olur ise yargılama giderlerinin tümünden davacı taraf sorumlu olmasa bile arabuluculuk ücretinin tamamından sorumlu tutulması gerektiğini, haksız ve kötü niyetli olarak ikame edilen davanın öncelikle usulden, mahkeme aksi kanaatte olur ise esastan reddine, davacı tarafından İdareleri aleyhine kötü niyetli olarak dava ikame edildiği için %20 den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Görevsizlik Kararı: İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı idarenin … Belediye Başkanlığına bağlı bulunan bir kamu kurumu olduğu, davalı kurumun ticari şekilde ve iktisadi esaslara göre işletildiği, yaptığı işler itibariyle de ticarethane sayılarak davacı ile birlikte tacir sıfatını taşıdığı, bu nedenle davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu kanaatine varılarak dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmeksizin 29.04.2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Dava, “Konut Sigorta Poliçesi”nden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Eldeki davada, dava dışı sigortalının konutunda, 27.10.2018 tarihinde … ya ait sokak ana logar borusunun taşması ihbarı sonucu … ekiplerinin logarı açarak onarım yapması neticesinde sızan sular nedeniyle maddi hasar meydana geldiği, hasar bedelinin davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödendiği, eldeki davada zarara yol açan davalı şirketten ödenen sigorta bedelinin haksız fiil hükümlerine göre rücuen tahsili talep edilmektir.
Yargıtay İBK’nin 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez. Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nin 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 17/06/2019 tarihli 2016/16599 esas, 2019/7622 karar sayılı, 31/10/2018 tarihli 2018/4414 esas, 2018/9860 karar sayılı, 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamına göre; dava dışı gerçek kişi sigortalının konut olarak kullandığı evde davalı … çalışanlarının taşan logarda yaptıkları çalışmalar sırasında sızan sular nedeniyle meydana gelen hasar zararının, davacı sigortacı tarafından sigortalı tüketiciye ödendiği, davacı sigortanın sigortalısının haklarına halef olarak açtığı eldeki davada 6502 sayılı TKHK’nın 3/1-e ve 73. maddesi gereği Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu, bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, görevin dava şartı olması ve tüketici mahkemesinin görevli olması nazara alınarak davacının davasının usulden reddine, görevsizlik kararımızın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde, mahkememiz ile İzmir … Tüketici Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından görevli mahkemenin tayini için HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Tüketici Mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Tüketici Mahkemesince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331. Maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-İş bu kararın taraflara tebliğine,
ilişkin, taraflar vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi. 11/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır