Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/321 E. 2021/772 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/321
KARAR NO : 2021/772

DAVA : Davalı İşleminin İptali
DAVA TARİHİ : 07/05/2021
KARAR TARİHİ : 08/10/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerine 03/03/2021 tarihinde tebliğ edilen dava konusu 25/02/2021 tarihli yazı ile davalı Bakanlık müfettişleri… tarafından düzenlendiği belirtilen 02/02/2021 tarihli araştırma raporuna dayalı olarak Bakanlık makamından alınan 25/02/2021 tarihli ve 369691 sayılı olur’da “S.S.Üniversite … Kooperatifinin mevcut yönetim kurulunun, hazirun listelerini hazırlarken gerekli dikkat ve özeni göstermediği, keyfi davrandığı, tutarlı olmadığı ve kendisiyle çeliştiği, ortaya çıkan bu durumun ise genel kurulun toplantıya çağrılabilmesi için gereken toplantı karar yeter sayısına, toplantıda alınacak kararlara, yönetim ve denetim kurullarının teşekküllerine etki ettiği, ayrıca ilerleyen günlerde gerçekleşecek olağan ve olağanüstü genel kurullarda da bu durumun tekrar edebileceği, mevcut yönetim kurulunun tüm bu tutum ve davranışlarının açıkça hukuka aykırı olduğu ve oluşan bu hal nedeniyle ileride telafisi güç ve imkansız zararlara yol açabileceği” gerekçe gösterilerek Kooperatifler Kanunu’nun 90. maddesi gereği müvekkillerinin yönetim kurulu üyeliklerine tedbiren son verildiğinin bildirildiğini, bu işlemin kanunlara aykırı olduğunu, Anayasa’nın 48. maddesinde herkesin dilediği alanda özel teşebbüs kurma serbestisinin güvence altına alındığını, özel teşebbüslerin ekonomik ve sosyal amaca uygun çalışmasının sağlanması ile bu kapsamda kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirler almanın da Anayasa’nın 171. maddesi ile Devlet’e görev olarak verildiğini, Anayasa’nın 48. maddesi kapsamında korunan bu özgürlüğün, sözleşme yapma serbestisi yanında sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da içerdiğini, somut olayda iki Bakanlık denetçisinin soyut nitelikli, kendilerini adeta mahkeme yerine koyarak, bu hususta aleyhte herhangi bir mahkeme tespiti ya da kararı varmışçasına, tamamıyla subjektif olarak yaptıkları değerlendirmelerine bağlı olarak telafisi güç ve imkansız zararlar doğurabilecek nitelikte kooperatif yönetiminin görevinin sonlandırıldığını, bu halin de kooperatif tüzel kişiliğini diğer ticari tüzel kişiliklerden ayırarak denetim sonucuna farklı bir müdahale hakkı tanıdığını, Anayasa’nın 171. maddesinin ikinci fıkrasındaki “kooperatifler, Devletin her türlü kontrol ve denetimine tabi…” hükmünün, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi kapsamındaki 1995 Anayasa değişiklikleri ile kaldırıldığını, böylelikle kooperatifler üzerindeki Devlet özel vesayetinin kaldırıldığının ve kooperatiflerin de serbest ticaret ve tüzel kişilik kapsamına alındığının kabulü gerektiğini, nitekim yeni Türk Ticaret Kanunu düzenlemesi de bu yönde olup hukuki ve cezai sorumluluk getiren hallerde muhatapları hakkındaki kararların mahkemelere bırakıldığını, temel hak ve özgürlükler kapsamında olan kooperatifçiliğe Devletin müdahalesinin, ancak demokratik bir toplumda zorunlu olduğu takdirde ve ölçülülük ilkesine uygun olarak yapılabileceğini, hali hazır süreçte Bakanlığın dava konusu işlemiyle görevden alınan müvekkili/yöneticiler hakkında, suçlu oldukları ya da yaptıkları genel kurulların iptal edildiği vs konusunda verilmiş ve kesinleşmiş herhangi bir mahkeme kararının bulunmadığını, davalı tarafça sadece kendi yapmış olduğu soyut ve kabul edilemez bir rapor ve tespite dayanılarak yöneticilerin görevlerine son verildiğini, görev süreleri henüz sona ermemiş olsa dahi yöneticilerin görevlerine idarece haksız ve hukuka aykırı biçimde son verilmesi nedeniyle ara dönemde yerlerine başka yöneticilerin getirilmeleri ya da başka kişilerin seçilmeleri ihtimalinde bu kişilerin görevlerine tekrar dönmelerinin de mümkün olamayabileceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Bakanlık olur’unda bahsi geçen araştırma raporunun da müvekkillerine tebliğ edilmediğini ve müvekkillerinden herhangi bri savunma ve açıklama alınmadığını, kooperatife ait defter ve belgelerin incelenip incelenmediği vs hususların bilinmediğini, oysa ki halen kooperatife ait geçmiş yönetim dönemine ait bir kısım evrak ve defterlerin kayıp olduğunu, müvekkillerinin tüm isteklerine rağmen müvekkillerinin oluşturduğu yeni yönetime teslim edilmediği gibi bir kısım evrak ve defterlerin de halen İzmir Adliyesi nezdinde devam etmekte olan dava dosyalarında yer aldığını, dava konusu işlemin gerekçesi olarak “hazirun listelerinin keyfi hazırlandığı, tutarlı olmadığı, keyfi davranıldığı vs” hususlarının genel olarak gösterildiğini, bu hususların açıkça ve denetime elverişli olarak ortaya konmadığını, müvekkillerinin yöneticisi olduğu S.S. Üniversite … Kooperatifi nezdinde mahkemelerce dahi halen çözümlenmemiş durumda olan, üye sayılarında belirsizlik sorununun bulunduğunu, bu durumun sebebinin de kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilleri değil, eski yönetim dönemindeki usulsüzlükler olduğunu, bu konuda İzmir ……Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen ve kesinleşmiş durumda olan karar ile kooperatifin üye sayılarındaki belirsizlik durumuna işaret edildiğini ve müvekkillerin, eski yönetimin yaptığı genel kurul toplantısı aleyhine açtıkları iptal davalarının kabul edildiğini, gerçekten de müvekkillerinin başa gelmesinden önceki eski yöneticiler tarafından kendi lehlerine oy kullanacak kişilerin hazirun cetvellerine yazıldığını, kendilerine muhalif oldukları düşünülen kooperatifin asıl üyelerine, müvekkillerinden birçoğuna çağrı mektubu gönderilmediği gibi gerçek üye olan kişilerin toplantı günlerinde toplantı salonuna alınmadıklarını, fiili olarak bu üyelerin ve özellikle müvekkillerinden …’ın genel kurula katılmalarının engellendiğini, her seferinde arbede ortamı yaratıldığını ancak buna rağmen eski yöneticiler tarafından üyelik sıfatları bulunmayan birçok kişinin de üye gibi gösterildiğini ve bu kişilere genel kurullara ilişkin çağrılar yapılarak bu kişilerin genel kurullara katılımlarının sağlandığını, nitekim; bir kısım müvekkillerinin o dönemlerde kooperatifin eski yöneticileri hakkındaki şikayetleri sonucunda davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın oluru ile S.S. Üniversite … Kooperatif nezdinde geniş çaplı bir inceleme ve araştırma da yapıldığını, sonuç olarak bizzat Bakanlık yetkililerince düzenlenen 03/04/2014 tarih ve 12670121.663.05.2011.35/02-2294 sayılı raporlarda “kooperatifin üye sayısının belli olmadığı, üye sayılarında karışıklık olduğu, eski yönetim döneminde yapılan tüm genel kurulların geçersiz olduğu v.s.” hususlarının açıkça dile getirildiğini, kaldı ki o dönemler kooperatifte uzun zamandan beri organ boşluğu bulunuyor olması, üye sayılarında belirsizlik olması, müvekkillerinin görüşülmesini istedikleri gündem maddelerinin kooperatifin gerçek üyelerin de katılımlarının sağlanması suretiyle sağlıklı bir şekilde görüşülmüyor ve gerçek çözümler bulunmuyor olması v.s. nedeniyle, bu konuda yapılmış olan başvuru sonucunda İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında (eski numarası İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas…….Karar) verilen kararla, mahkemenin belirlediği gündem maddeleri dahilinde, kayyım sıfatıyla genel kurul toplantısı yapılması için müvekkillerinden …’a mahkemece açık yetki de verildiğini, yine kabul anlamına gelmemek üzere davalı tarafın işleminde ileri sürdüğü hususların Bakanlığın müdahalesini gerektirmeyeceğini, sorunun zaten hukuki platformda açılabilecek genel kurulun iptali davaları başta olmak üzere çeşitli davalarda çözüme kavuşturulabileceğini, olayda telafisi imkansız bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkillerinin başa geldiği tarihten itibaren eski yönetimin usulsüz işlemlerinin çözümlenmeye çalışıldığını, kooperatifin gerçek üyelerinin tespitlerinin yapılmaya ve haklarının mağdur edilmemeye çalışıldığını, müvekkillerinin haksız ve hukuka aykırı şekilde görevlerine son verildiğinin belirtildiği tarih itibariyle pandemi ortamında yapılmasına izin verilmeyen, sürekli ertelenen genel kurul toplantısı hazırlığını da yürüttüklerini, bu surette üyelere gereken çağrıların yapıldığını, toplantının yapılacağı yerle ilgili salon kiralanması vs olmak üzere gereken tüm hazırlıkların tamamlandığını, ücretlerin ödendiğini, yasaklar öncesinde Mart ayı içerisinde yapılması planlanmış olan bu genel kurul toplantısında müvekkilleri tarafından seçim maddesinin de gündeme konduğunu, demokratik biçimde seçimlerin yapılabilmesine yönelik gereken tüm hazırlıkları yapıldığını, yine kooperatiflerde ana sözleşme ile verilen yetkiler sebebiyle genel kurulu kolaylıkla olağanüstü toplantıya çağırarak yöneticilerin değiştirilmesini sağlayabilecek bir denetim organı varken davalı tarafça bu ihtimalin göz ardı edildiğini, dava konusu işlemde zorunluluk şartının yerine gelmediğini belirterek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün 25/02/2021 tarihli yazısı ile “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan alınan 25/02/2021 tarihli ve….sayılı olur’a dayalı olarak kooperatifin yönetim kurulu üyeleri olan müvekkillerinin görevlerine tedbiren son verilmesine, bu durumun tescil edilmesine, İzmir Valiliğince (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) konunun takip edilmesi ve sonuç hakkında Bakanlığa (Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü) bilgi verilmesine” ilişkin davalı işlemin iptaline, bu işlemin müvekkilleri ve kooperatif ortakları açısından telafisi imkansız zararlara neden olabilecek durumda olması nedeniyle davanın kesinleşmesi sürecine kadar dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın yasada öngörülen süreler geçtikten sonra açıldığını, öncelikle zaman aşımı ve hak düşürücü süreler nedeniyle reddi gerektiğini, davanın idari yargının görev alanına girdiğini, zira; müvekkilinin idari olarak verdiği göreve dayalı olarak bakanlık müfettişliğince yapılan idari bir denetime dayanılarak yapılan işlemin iptalinin istendiğini, yargı yerinin idari yargı olduğunu, Ankara …İdare Mahkemesi’nin bu davayı görev yönünden redetmiş olmasının davanın kesin olarak adli yargı yerinin görevine girdiği anlamına gelmediğini, kararın kesinleşip kesinleşmediğinin belli olmadığını, aynı konuya ilişkin olarak Ankara…. İdare Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava açıldığı bildirildiğinden derdestliğin bulunduğunu, yapı kooperatiflerinin ve üst birliklerinin kurulması, işleyişi ve denetlenmesine ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, kuruluş kayıtlarının ve sicillerinin tutulmasını sağlamak ve uygulamaları denetlemek görevinin idari bir görev olarak müvekkili bakanlığa verildiğini, 10/07/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkındaki Kararname’nin 107/1-k bendi uyarınca yapı kooperatifleri hakkındaki aynı görev ve yetkilerin müvekkiline verildiğini, 1163 sayılı KK’nın 90. maddesi 3. fıkrasının 2. cümlesinde tanımlanan denetleme ve yapılan idari soruşturma sonucunda tedbiren görevden alma yetkisinin müvekkiline verildiğini, belirtilen kanun ile müvekkilinin görev alanı kapsamında belirlenen ve idari bir işlem olan bu yetkiyi kullanma iradesinin mahkemelerin değil, müvekkili bakanlığın uhtesinde olduğunu ancak her idari işlem gibi bu işlemin de yargısal denetime tabi olduğunu, müvekkili tarafından çeşitli tarihlerde kooperatif hakkındaki iddiaların incelendiğini, kooperatif ortakları arasında yaşanan çekişmeler nedeniyle genel kurul toplantılarının sorunlu geçtiği, bu toplantılar ve alınan kararların iptaline yönelik davalar açıldığı hususunun genel hatları ile bilinmekte olduğunu ancak farklı genel kurullarda ortak sayısı ve ortak görünen kişilerin hayatın olağan akışının aksine olacak şekilde değişkenlik gösterdiği iddiası üzerine kooperatif hakkında İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 14/02/2020 tarihli …. sayılı denetim raporunun düzenlendiğini ve İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 20/02/2020 tarihli 16829 sayılı yazısı ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, kooperatif yönetim kurulunun yapmış olduğu işlemlerin yasaya ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, hazirun listeleri üzrinde keyfi işlem yapıldığını, bir önceki genel kurulda kooperatif ortağı olarak hazirun listelerine alınan kişilerin aynı yönetim kurulunca yasa ve ana sözleşmede belirtilen ortaklıktan çıkma ya da çıkarılma şartları yerine getirilmediği halde kooperatif ortağı olmadıkları iddiası ile hazirun listesine alınmadıkları ya da bazı isimlerle ilgili olarak kooperatife ortak olma şartları yerine getirilmediği halde hazirun listelerine dahil edildiklerinin anlaşıldığını, kooperatif üye sayısının hızla arttığını, bu şartlarda kooperatifin bu kadar ortağı konut sahibi yaparak amacına ulaşmasının mümkün olmayacağını, yönetimin bu şekilde devam etmesi halinde ileride telafisi güç zararların oluşacağını ve bir çok kişinin mağdur olacağını, kooperatifin 08/06/2018, 06/07/2018 ve 12/08/2018 tarihli toplantılarına çağrılmadıkları, hazirun listelerine alınmadıkları iddiasıyla kooperatif üyeliklerinin tespiti, genel kurul toplantılarının iptali istemiyle İzmir… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyasında, İzmir… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davaların açıldığını, bu dosyalarda bilirkişi raporlarının aldırıldığını, dolayısıyla mevcut yönetim kurulunun hazirun listelerini hazırlarken gerekli dikkat ve özeni göstermediği, keyfi davrandığı, tutarlı olmadığı ve kendisiyle çeliştiği hususunun ortaya çıktığını, bu durumun ise genel kurulun olması gereken toplantı karar yeter sayısına, toplantılarda alınacak kararlara, yönetim ve denetim kurullarının oluşumlarına etki ettiğini, ilerleyen günlerde gerçekleşecek genel kurullarda bu durumun tekrar edebileceğini, mevcut yönetim kurulunun bu tutum ve davranışlarının açıkça hukuka aykırı olduğunu, Ankara….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve …. Karar sayılı davasında idari yargının görevli olduğunun belirlendiğini, davanın Ankara … İdare Mahkemesi’nin… Esas ve… Karar sayılı dava dosyasında esastan görülerek karara bağlandığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; 1163 sayılı KK’nın 90. maddesinin 3. fıkrasına dayalı davalı işleminin iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 90. maddesinde; “(1) İlgili bakanlık; kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin işlem ve hesaplarını ve varlıklarını müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine veya denetim için görevlendirilecek olan personele denetlettirebilir. (2) Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları ile görev ve yetkileri tüzükle tespit olunur. (3) Birinci fıkradaki teşekküller, denetim sonuçlarına göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uymak zorundadırlar. Yapılan denetimler sonucunda, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin, Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin ve bunların iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilerinin, hukuka açıkça aykırı eylem ve işlemlerinin tespit edilmesi durumunda, ilgili Bakanlık, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak gecikmesinde sakınca görülen hallerde ileride telafisi güç veya imkansız zararlara yol açılmasının engellenmesi amacıyla bu kişilerin görevleri-ne tedbiren son verebilir. Bu durumda ilgili Bakanlık, bir yıl içerisinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması için gerekli tedbirleri alır. (4) Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar; verilen kredilerin açılış gayesine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını, plan ve projesine uygunluğu, teknik özellikleri ve kalite açısından denetleyebilirler. (5)Kooperatiflerde ve üst kuruluşlarında görevli bulunanlar bu kuruluşlara ait mal, para ve para hükmündeki kağıtları ve gizli de olsa bunlarla ilgili defter ve belgeleri istenildiğinde müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine, denetimle görevlendirilen personele ve kredi kuruluşlarının denetim görevlilerine göstermek, saymasına ve incelemesine yardımda bulunmak, istenilen bilgileri gerçeğe uygun ve eksiksiz olarak vermek ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdürler. (6)Birinci fıkradaki teşekküller, ilgili Bakanlıkça teşekküle ilişkin olarak istenilen her türlü bilgi, belge ve kayıtları, tanınan süre içinde tam olarak vermek zorundadır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatifler; tüzel kişiliği haiz kişi birlikleri, başka bir deyişle, özel hukuk tüzel kişileridir. 1163 sayılı kanunun atıfta bulunduğu Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre özel hukuk tüzel kişilerine yönelik uyuşmazlıkların çözüm yeri adli yargıdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Anonim şirket hükümlerine atıf” başlıklı 98. maddesinde; “Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.” düzenlemesine; “Davaların niteliği ve muhakeme usulü” başlıklı 99. maddesinde ise; “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Bu davalarda basit muhakeme usulü uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde idari dava türleri; “a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:…, K:…. sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve söz-leşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.” olarak sayılmıştır.
Somut olayda; dava dışı … Kooperatifinin yöneticileri olan davacıların “hazirun listelerinin keyfi hazırlandığı, tutarlı olmadığı, keyfi davranıldığı vs” gerekçesiyle KK’nın 90. m gereğince görevlerine son verildiği, kooperatif genel kurulu veya yönetim kurulu kararlarına ilişkin bir itirazın ve iptal isteminin bulunmadığı, aradaki uyuşmazlığın bireysel nitelikte bir hukuki uyuşmazlık olmadığı, davalı tarafın idari bir işlem niteliği taşıyan işleminin iptalinin istenildiği; bu idari işlemin iptali istemiyle açılan uyuşmazlığın çözümünün ise 2577 sayılı kanunun 2/1-a maddesi uyarınca idari yargı yeri olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davada 2577 sayılı yasanın 2. maddesi kapsamında idari yargı yeri görevli olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin ve feri müdahilin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/10/2021

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza