Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/307 E. 2022/52 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/307
KARAR NO : 2022/52

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/05/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
.

Mahkememizde görülmekte olanMaddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davalı araç sürücüsü …’ın 21.03.2020 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki … plakalı araçla İzmir Anafartalar Caddesi Hurşidiye Cami yan yolunda seyir halindeyken müvekkiline çarptığını, Suriye uyruklu, geçici koruma kimlik belgesine sahip müvekkili …’un çarpma sonucunda meydana gelen kazada yaralandığını, söz konusu kazanın davalı araç sürücüsünün kusurlu davranışı ile önünde ve görüş alanında bulunan yayanın varlığına rağmen dikkatini seyir yönüne vermediğinden kontrolsüz bir şekilde seyrine devam etmesi neticesinde gerçekleştiğini, davalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesi nedeni ile kaza tespit tutanağı düzenlenemediğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalının yolda yürüyen müvekkili ve hatta orada yürümekte olan onlarca insanı açıkça görmüş olmasına rağmen hiçbir şekilde kazayı önlemeye çalışmayarak müvekkilinin yaralanmasına sebep olduğunu, olaya ilişkin kamera görüntüleri incelendiği vakit, olay mahallinde kalabalık bir insan topluluğunun yürüdüğünün, yolun aslında arabaların geçişi için çok da müsait olmadığının görüleceğini, bu yolda dikkat ve özen yükümlülüğünün yayadan ziyade sürücüler üzerinde olması gerektiğini, araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, müvekkilinin söz konusu kaza sonrasında tedavi ve ilk müdahalenin yapılması için İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığını, kazada yaralanan müvekkilinin sağ tibia fibula kemiğinde kırık meydana geldiğine dair tanı konduğunu, müvekkiline gerekli tedaviler yapılmış ise de geçen sürede tam olarak iyileşemediğini, gerçekleşen kaza olayı sonrası müvekkilinin vücudunda meydana gelen kırık ve yaralar sebebiyle maddi ve manevi olarak zor günler geçirdiğini ve halen de kazanın meydana getirmiş olduğu sonuçlar sebebiyle zor zamanlar yaşadığını, müvekkilinin bu kaza neticesinde hem beden hem de ruh sağlığının tam anlamıyla kaza tarihinden önceki haline gelmesinin mümkün olmayacağının anlaşılacağını, … plakalı aracın Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Trafik Sigortası poliçesinin davalılardan, … A.Ş. tarafından yapıldığını, müvekkili …’un yaralanmasına ve malul olmasına neden olan kazada davalılardan; … A.Ş. ‘nin ( Sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile) ve …’ın maluliyete ilişkin maddi tazminattan müvekkiline karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, bahse konu kazada oluşan manevi zarardan ise davalılardan …’ın sorumlu olduğunu, işbu dava açılmadan önce, … A.Ş.’ye maddi tazminat için başvuru yapıldığını ancak geçen sürede herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi taleplerine olumlu cevap da verilmediğini, akabinde dava şartı gereği arabuluculuk sürecinin başlatıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, açıklanan nedenlerle; müvekkili …’un yaralanması ile sonuçlanan kaza sonucu söz konusu davanın 6100 sayılı HMK 107/1 uyarınca belirsiz alacak davası olarak belirlenmesine, haklı olan davalarının kabulü ile dava konusu kazada müvekkili …’da meydana gelen sürekli çalışma gücü kaybı sebebi ile oluşan zararının tespit edilerek işbu bedele kaza tarihi olan 21.03.2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, müvekkili …’un yaralanması ile sonuçlanan kaza nedeni ile müvekkilinin sürekli maluliyeti sebebi ile oluşan zararı tespit edildiğinde harcı tamamlanmak üzere şimdilik; sürekli maluliyet için 1.000,00 TL’nin davalılar … A.Ş. ‘den ( sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile) ve …’dan kaza tarihi olan 21.03.2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili için 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 21.03.2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama sonunda belirlenecek ve harcı taraflarınca tamamlanacak alacakların tamamının ve tüm yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …Ş. vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Dava konusu kazaya karışan … plakalı, Şevki İlgün adına kayıtlı aracın …. poliçe numarası ile 26.12.2019-26.12.2020 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkili şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 410.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limiti bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini, manevi tazminat taleplerinin Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi teminatı dışında olduğunu, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat talebinin poliçe teminat kapsamında olmaması sebebiyle bu talep yönünden de davanın reddinin gerektiğini, davacı …’un kaza tarihinde 12 yaşında olup maluliyetinin “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiğini, bu sebeple dosyanın Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilmesi halinde hesaplamanın, Sigorta Aktüerleri Yönetmeliği uyarınca Hazine Müsteşarlığınca yetkilendirilen aktüerler listesine kayıtlı, lisanslı aktüerler tarafından ve TRH 2010 ulusal mortalite tablosunda yer alan verilere göre yapılması gerektiğini, dava konusu kaza nedeni ile davacının gerçek zararının belirlenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya yapılan ödemelerin belirlenmesi ve tazminat tutarından indirilmesi gerektiğini, tedavi gideri talepleri kapsamında kalan geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri zararlarının poliçe kapsamı dışında kaldığını her halde bu talepler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu tazminatın “ancak dava tarihinden itibaren” işleyecek “yasal faiz” ile birlikte talep edilebileceğini, avans faizinin ancak ticari işlerde uygulanabileceğini, açıklanan ve Mahkemece re’sen nazara alınacak nedenler ışığında, davacının manevi tazminat talepleri bakımından poliçe kapsamında sorumlulukları bulunmadığından bu talepler yönünden davanın reddine, davacı küçüğün kaza tarihinde 12 yaşında çocuk olması nedeniyle çalışıp gelir elde etmesi mümkün olmadığından geçici iş göremezlik zararları yönünden her halde davanın reddine, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise;
davacının maluliyetinin “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulu’na gönderilmesine, kusura ilişkin itirazlarının kabulü ile anne babanın bakım ve gözetim yükümlülüğü kapsamında değerlendirme yapılması suretiyle tarafların kusur durumunun belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek kusur raporu alınmasına, Aktüeryal hesaplamanın Hazine Müsteşarlığı siciline kayıtlı aktüerler tarafından TRH 2010 Tablosu ve 1.8 teknik faiz esas alınarak yapılmasına, İlgili Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazılmak suretiyle dava konusu kaza nedeniyle davacıya ödenen – bağlanan rücuya tabi gelirin peşin sermaye değerinin bulunup bulunmadığı ve var ise tutarının sorulmasına, sayın Mahkemece herhangi bir tazminata hükmedilmesi durumunda tazminat tutarına uygulanacak faiz tür ve başlangıç tarihinde dilekçelerinde belirtilen hususların dikkate alınmasına, davaya yönelik tüm beyanları dikkate alınmak suretiyle şartların varlığı halinde davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı …’a dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir cevap da vermediğinden HMK.nın 128.Maddesi uyarınca davayı inkar ettiği kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle yaralanan davacının sürekli iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminatın karşı araç ZMMS sigortacısı ve işleteninden tahsili davasıdır.
6100 sy HMK’nun 307. maddesi uyarınca “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”
309. maddenin 1. ve 2. fıkraları uyarınca “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.”
310. maddesi uyarınca “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. “
311. maddesi uyarınca “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.”
Davacı vekili, vekaletnamesindeki feragat özel yetkisine dayanarak UYAP sisteminden gönderdiği 18.01.2022 havale tarihli dilekçesi ile açmış olduğu davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde; davacı tarafın maddi ve manevi tazminat davasından feragat etmesi nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-DAVACININ maddi ve manevi tazminat davalarının feragat nedeniyle REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır” hükmü yer aldığından ve adı geçen Kanun’ un Yargı Harçları Tarifesi gereğince nispi karar ve ilam harcının miktarı maktu karar ve ilam harcının tutarından az olamayacağından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 25.01.1984 tarih ve 1981/4-57 Esas ve 1984/29 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi, nispi harca tabi davalarda dahi alınması gereken asgari maktu harcın üçte biri veya üçte ikisi alınması gerektiğinden; feragat ön inceleme duruşmasıdan sonra vaki olduğundan karar tarihindeki maktu karar ve ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden ve bu orana isabet edip alınması gereken harç 53,80 TL olduğundan;
Peşin alınan 140,04 TL harçtan alınması gereken 53,80 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazladan alınan 86,24 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde DAVACI TARAFA İADESİNE.
3-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4- HMK.nun 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
7-Taraflarca sunulan sulh ve ibraname belgelerinde talep edilmediğinden davalılar lehlerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
9-Gerekçeli kararın taraflar vekillerine tebliğine,
ilişkin, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/01/2022

Katip ..
e-imza

Hakim…
e-imza.