Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/295 E. 2021/509 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/295
KARAR NO : 2021/509

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; dava dışı yüklenici … Yapı San ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasında 26/09/2016 tarihinde davalı mülkiyetindeki İzmir ili Konak ilçesinde bulunan tapuda … parsel numarada kayıtlı taşınmaz üzerine … Ticaret Odası yeni hizmet binası mekanik tesisat işlerinin yapılmasına ilişkin sözleşmenin düzenlendiğini, sözleşme bedelinin KDV hariç 5.000.436,17 TL olduğunu, müvekkilinin alt yüklenici sıfatıyla işi tamamladığını, müvekkili ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen 26/09/2016 tarihli sözleşmenin mal sahibiyle yapılan sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğunu, müvekkilinin sözleşmeyi imzalamadan önce işletim belgelerini ve organizasyon şemalarını hazırladığını, davalı mal sahibi ile ve yüklenici şirket ile ortak toplantı yaptığını ve davalı mal sahibinin onayı ile alt yüklenici olarak projeye dahil olduğunu, müvekkilinin, davalının emir ve talimatları ile gözetim altında sözleşmeyi yerine getirdiğini, sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, yapılması kararlaştırılan tüm işler kapsamında alınan malzemelerin davalının yazılı onayı ile satın alındığını ve montajının yaptırıldığını, Yargıtay’ın kararları gereğince eser sözleşmelerinde iş sahibine, emir ve talimat verme, yapılan işi denetleme yetkisi tanınmış ise üçüncü kişilere verilen zarardan yüklenici ile birlikte iş sahibinin de sorumlu olacağını, olayda davalı iş sahibine yapılan işi açıkça denetleme yetkisinin tanındığını ve bu yetkinin kullanıldığını, müvekkilinin düzenlediği 02/10/2017 tarihli .. numaralı hak ediş bedelinin 3.137.205,86 TL + KDV olduğunu, bu hak edişin dava dışı yüklenici şirketin proje müdürü … ile şantiye şefi … tarafından onaylandığını, onaylanan hak ediş doğrultusunda müvekkili tarafından KDV dahil toplam 3.701.902,91 TL tutarlı faturanın düzenlendiğini ve yüklenici şirketin muhasebe ve idari işler sorumlusu …’e elden teslim edildiğini, bu kişinin sigortalı çalışan olduğunu, faturaya dayalı olarak dava dışı yüklenici şirket tarafından müvekkiline toplam 3.288.751,31 TL ödeme yapıldığını, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında 411.393,16 TL borç ve masrafa yeter miktarda dava dışı yüklenici şirket aleyhine İİK’nın 257. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verildiğini, dava dışı yüklenici şirketin konkordato isteğinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında kabul edilerek geçici mühlet kararının verildiğini, konkordato sebebiyle müvekkilinin alacağına kavuşmasının kısa vadede mümkün görünmediğini, müvekkilinin alacağından davalı mal sahibinin de müteselsilen sorumlu olması nedeniyle davalıya karşı İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip başlatıldığını, 20/12/2017 tarihinde geçici kabulün yapıldığını, sözleşmeye göre 20/12/2018 tarihinde kesin kabulün yapılacağını, müvekkilinin düzenlediği faturaların yüklenici şirketin kayıtlarına işlendiğini, fatura içeriklerine itiraz edilmeyerek fatura alacağının kesinleştiğini, davalının temerrüte düştüğünü, sözleşmede belirtildiği üzere faturanın 30 gün içinde ödenmesi gerektiğini, TTK’nın 1530. maddesi gereğince bu sürenin sonunda temerrütün oluştuğunu, sözleşme konusu malların mal sahibine ve işin yapıldığı adrese teslim edildiğini, eksik işlerin tamamlandığını, bu hususun davalı tarafından düzenlenen 06/08/2018 tarihli tutanakla da anlaşıldığını, müvekkilinin alt işveren olarak SGK dosyası açtığını, davalıya ait iş yerinde işçi çalıştırdığından müvekkilinin alacağının işçi alacağına da dayandığını ve davalının İş Kanunu anlamında da sorumluluğunun bulunduğunu, davalının kötü niyetli olarak dava dışı yüklenici şirketin teminat mektubunu nakde çevirerek müvekkilinin alacağını ödemesi gerekirken bu yükümlülüğünü yerine getirmekten kaçındığını, teminat mektubuna konu iş ile müvekkilinin alacağının dayanağının aynı olduğunu, teminat mektubuna konu işten dolayı müvekkilinin alacaklı olduğunu, gerek davalının gerekse yüklenici şirketin sözleşme hükümlerini ihlal ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’nin İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafça gerek dava dışı yüklenici şirket ile imzaladıkları 26/09/2018 tarihli sözleşmenin gerekse müvekkili ile dava dışı yüklenici arasında imzalanan 01/08/2016 tarihli sözleşmenin davaya dayanak gösterildiğini, bu sözleşmelerdeki tahkim şartı uyarınca bu sözleşmelerin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümünde İzmir Ticaret Odası Tahkim Kurulunun görevli ve yetkili olduğunu, HMK’nın 116. maddesi gereğince tahkim itirazının ilk itirazlardan olduğunu, 114. maddeye göre de görevin dava şartı olduğunu, davanın tahkim şartı yerine getirilmeden açıldığını, bu nedenle usule aykırı olduğunu, alacak miktarının dava dilekçesinde belirtildiğini ancak davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, bu nedenle eksik harcın davacı tarafça yatırılması gerektiğini, iş sahibinin sorumluluğu yönünden davacı tarafça emsal karar olarak sunulan Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 18/01/2011 tarihli … Esas ve … Karar sayılı kararın haksız fiilden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olduğunu, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinde uygulanamayacağını, davacı tarafça başlatılan icra takibinin kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın dava konusunu dolanarak alacak davasını işçi alacağı davası gibi gösterdiğini, dava konusu alacakla işçilik alacaklarının bağlantısının bulunmadığını, banka ile muhatap arasında garanti sözleşmesi niteliğinde olan teminat mektuplarının muhatabın uğrayacağı zarar tazminini ön gördüğünü, 3. kişilerin bu sözleşme kapsamında olmadığını, bu nedenle teminat mektubunu veren bankanın sözleşmede taraf olmayan ve herhangi bir taahhütte bulunmadığı kişinin zararından sorumlu olamayacağını, dava dışı yüklenici şirket tarafından müvekkili ile aralarında görülen işin teminatı olarak verilen banka teminat mektubunun nakde çevrilerek davacı tarafa ödeme yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, dava dışı yüklenici şirket tarafından müvekkiline gönderilen yazıda “davacı tarafa herhangi bir borçlarının olmadığı aksine davacı tarafın ödeme aldığı halde fatura kesmeyerek kendilerine cari hesabında borçlu göründüğünü” iddia ettiğini, bunlar değerlendirildiğinde iki firma arasındaki uyuşmazlığın ticari alacak niteliğinde olduğunu, müvekkilinin bu davanın tarafı olamayacağını belirterek, davanın öncelikle usulden bu olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; eser sözleşmesine dayalı alacak davasıdır.
Dava dışı yüklenici … Yapı San ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı alt yüklenici şirket arasında 26/09/2016 tarihinde davalı … mülkiyetindeki İzmir ili Konak ilçesi … parsel numarada bulunan taşınmaz üzerine … Ticaret Odası yeni hizmet binası mekanik tesisatı işlerinin yapılması konusunda eser sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 1. maddesinin 2. fıkrasında; “mal sahibinin de bu sözleşmenin ana sözleşme nedeniyle ayrılmaz bir parçası olup, imalat ve ihzarat işlerinde tarafların mal sahibine karşı birlikte sorumlu oldukları” belirtilmiştir. 2. maddesinde “sözleşmenin konusu ve kapsamı” belirlenmiş, 3. maddesinde “anahtar teslimi sözleşmenin KDV hariç 5.000.436,… TL bedelli olduğu” belirtilmiştir. Sözleşme götürü bedelli sözleşmedir. Sözleşmenin 7. maddesinde “işin süresinin yer teslimi tarihinden itibaren 280 takvim günü olduğu” kararlaştırılmıştır. 11. maddesinde ödeme programı çizilmiş ve “yüklenici tarafından onaylanan hak edişlerin onaylı hak edişe dayalı faturanın yükleniciye teslim edilmesinin ardından 30 gün içinde yüklenicinin hesabına ödeneceği” belirtilmiştir. Sözleşmenin 26. maddesinde “bu sözleşmenin uygulanmasından doğabilecek uyuşmazlıkların çözümünde …Ticaret Odası Tahkim Kurulunun görevli ve yetkili olacağı” kararlaştırılmıştır.
Dava dışı … Yapı San ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı … arasında aynı konuda aynı yerle ve aynı işle ilgili olarak 01/08/2016 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşmenin 3. maddesinde; “işin bütününe ait toplam anahtar teslimi götürü bedelin KDV dahil 44.398.680,00 TL olduğu” belirtilmiştir. Bu sözleşmenin 26. maddesinde; “uyuşmazlık durumunda İzmir Ticaret Odası tahkim kurulunun görevli ve yetkili olduğu” kararlaştırılmıştır. 10. maddesinde; “sözleşme bedelinin % 10’u olan 4.439.868,00 TL tutarında kesin, süresiz gayrikabili rücu, ibrazı halinde derhal ödenecek limit için bir teminat mektubunun yüklenici … tarafından iş sahibi Ticaret Odası’na teslime edileceği, …teminat mektubunun, sözleşme konusu işlerin kesin kabul işlemlerinin tamamlanması, SGK ilişiksizlik belgesinin getirilmesi ve işin, sözleşe ve ihale doküman hükümlerine uygun olarak tamamen yerine getirilmesi ve yüklenicinin bu işten dolayı iş sahibine herhangi bir borcunun olmadığının iş sahibi tarafından tespit edilmesinden sonra yükleniciye iade edileceği” düzenlenmiştir.
18/07/2019 tarihli duruşmada davacı vekilinin 411.393,16 TL üzerinden eksik harcı tamamlaması konusunda süre verilmiş, davacı vekili süresinde eksik harcı tamamladığından dava değerinin 300.000,00 TL’nin üzerine çıkması nedeniyle davaya bu aşamadan sonra heyetçe bakılmasına ilişkin 04/10/2019 tarihli karar verilmiştir.
Mahkememizce; “eser sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesinde, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlandığı, kural olarak eser sözleşmelerinde iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi bulunmayıp, yüklenicinin iş sahibinden bağımsız olarak yüklendiği işi sözleşmeye uygun olarak tamamlayıp eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde iş sahibine teslim etmekle yükümlü olduğu, dolayısıyla bu tip sözleşmelerde iş sahibinin adam çalıştıran sıfatının olmadığı, somut olayda; davacı vekilinin, müvekkilinin dava dışı … şirketinden alacaklı olduğunu, bu alacağını aralarında imzaladıkları 26/09/2016 tarihli sözleşmenin 1. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde davalıdan isteyebileceğini ileri sürdüğü, bu iddiayı ileri sürerken de işin, davalı iş sahibinin emir ve talimatları ile yürütüldüğü, sözleşmede bu yönde hüküm bulunduğu gerekçesinden ve davalı işverenin müteselsilen sorumluluğu olduğu düşüncesinden yola çıktığı, davacı şirket ile dava dışı şirket arasında imzalanan sözleşmenin bir alt yüklenici sözleşmesi olduğu, zira; dava konusu işte dava dışı şirketin asıl yüklenici, davacı şirketin ise alt yüklenici konumunda oldukları, davalı işveren ile davacı alt yüklenici şirket arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin olmadığı, istisnaları bulunmakla birlikte kural olarak iş sahibinin, alt yükleniciye karşı herhangi bir istekte bulunamayacağı, bunun yanında kural olarak alt yüklenicinin de iş sahibinden bedel isteğinde bulunamayacağı, bunun istisnasının ise; iş sahibinin alt yükleniciye, asıl yüklenicinin borcuna karşılık müteselsil borçlu ya da kefil olarak bedel ödeme taahhüdünde bulunmuş olması veya garanti vermiş olması hali olduğu, yeniden somut olaya dönüldüğünde; her ne kadar davacı alt yüklenici şirket ile dava dışı yüklenici şirket arasında düzenlenen sözleşme, iş sahibi davalı ile dava dışı yüklenici şirket arasında imzalanan sözleşmenin ayrılmaz parçası olarak kabul edilmiş ise de; dava dışı … Yapı San ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı … arasında düzenlenen 01/08/2016 tarihli sözleşmede davalı işverenin, asıl yüklenici dava dışı şirketin davacı alt yükleniciye olan eser bedelini müteselsil borçlu ya da kefil olarak ödemeyi taahhüt ettiğine ya da garanti sıfatı üstlendiğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, davacı vekilinin delil olarak dayandığı ve emsal olarak gösterdiği kararlarda kastedilen 3. kişinin zararının haksız fiil zararı olduğunun anlaşıldığı, olayda haksız fiilin varlığından ve davalının müteselsilen sorumluluğundan söz edilemeyeceği” gerekçeleriyle; “Davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” ilişkin 25/12/2020 tarihli, … Esas ve… Karar sayılı karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkememiz kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2021 tarihli,… Esas ve … Karar sayılı kararı ile; “somut olayda; uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğu, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olmasının zorunlu olduğu, davacı şirketin yüklenici, davalı …’nın iş sahibi olduğu, davacı şirketin, uyuşmazlık konusu olan … Ticaret Odası yeni binasının mekanik tesisatı yapım işini ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmadığı, buna karşılık davalı …’nın uyuşmazlık konusu işi ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirdiği, davalı …’nın, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 4.maddesi gereğince kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğu, davalı …’nın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/II.maddesi uyarınca tacir olarak kabulünün mümkün olmadığı, davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu” gerekçeleriyle ortadan kaldırılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, mal varlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Aynı kanunun 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu ile kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davalar, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlenmiştir.
Somut olayda; davacı şirket yüklenici, davalı … iş sahibi olup, uyuşmazlık konusu olan … Ticaret Odası yeni binasının mekanik tesisatı yapım işi davacı şirketin ticari işletmesiyle ilgili bir iştir. Buna karşılık davalı … yönünden uyuşmazlık konusu iş ticari işletmesiyle ilgili değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgilidir. Davalı …, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 4. maddesi gereğince kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğundan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/II. maddesi gereğince tacir olarak kabulü mümkün değildir.
Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınacağından ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 15/04/2021 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararında da vurgulandığı şekilde uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının davaya bakmakla görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, taraflardan birinin iki hafta içerisinde gönderme isteğinde bulunmaması halinde, taraflardan birisinin isteği üzerine mahkememizce “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilerek, aynı karar ile yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nnn 331. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca karara bağlanmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/06/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza