Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/190 E. 2022/170 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/190
KARAR NO : 2022/170

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/07/2016
KARAR TARİHİ : 25/02/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin 2012 yılı Temmuz ayında Didim ilçesinde bulunan “…” isimli bir bara gittiğini, bu barda kendisine gelen hesabı ödeyememesi üzerine müvekkilinin hile ve tehdit ile boş bir senede imza atmaya zorlandığını, müvekkilinin okuma yazma bilmemesi sebebiyle itiraz ve şikayet haklarını kullanamadığını, müvekkili hakkında davalı tarafça İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasında bu senede dayalı olarak kambiyo takibi başlatıldığını, icra dosyasında haciz işleminin uygulandığını, taşınmazının haczedilerek satışı konusunda ilan verildiğini, müvekkilinin Didim 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını, ancak bu dosyada davalı tarafça yetki itirazında bulunulması üzerine “dava dosyasının yetkili İzmir Mahkemeleri’ne gönderilmesine” karar verildiğini, ihmal sonucu süre kaçırıldığı için “Davanın Açılmamış Sayılmasına” karar verildiğini, müvekkilinin söz konusu bonodan dolayı davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin boş olarak imza atmaya zorlandığı senet içeriğini bilmediğini, boş kısımlarının bizzat davalı tarafından doldurulmuş olma ihtimalinin bulunduğunu, bunun yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını, davalı hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacaklarını, bonoda lehtar olarak gözüken ……. bonoyu ciro etmiş gözükse de bu imzanın sahte olduğunu, bu olayların 2012 yılında gerçekleştiğini, Metin Yazıcı’nın ise 2009 yılında vefat ettiğini, senedin düzenlenme tarihinin 2008 olarak yazıldığını, senet üzerindeki imzanın ….’ya ait olmadığının tespitini istediklerini, ciro silsilesi kopuk olduğu için davalının meşru hamil olmadığını, üzerindeki “nakden” ibaresi ile senedin talil olduğunu, bu kaydın senet bedelinin keşideciye ödendiğini ifade ettiğini, ancak müvekkiline senet bedeli olan 385.000,00-TL’nin ödenmediğini, alacaklı olduğunu ispat yükünün davalıya ait olduğunu belirterek, müvekkilinin bu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip konusu alacağın % 40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın müvekkilinin alacağını almasını engellemeye çalışarak kötü niyetle hareket ettiğini, davacı iddialarının soyut olduğunu, müvekkilinin senedin nasıl doldurulduğunu bilmediğini ve bilmek durumda da olmadığını, müvekkilinin senedi alacağına karşılık …….’dan alırken ciro edilmiş haliyle aldığını, senet metninden anlaşılamayan durumların iyi niyetli 3. kişi olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin alacaklı olduğu …….ya elden bir kaç defa para verdiğini ve alacağını alamayınca bu senedin ……. tarafından ciro edilerek müvekkiline verildiğini, müvekkilinin parasını kurtarmanın peşinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasıyla senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dava konusu senet incelendiğinde; davacı tarafından dava dışı ……emrine düzenlendiği, 15/12/2008 düzenleme, 15/12/2009 ödeme tarihli, 385.000,00-TL bedelli olduğu, senet metninde “nakden” ibaresinin bulunduğu, senedin …….’nın cirosu ile davalı …’a geçtiği görülmüştür.
Davalı tarafından bu senet dayanak tutulmak suretiyle İzmir……. İcra Müdürlüğü’nün …..sayılı dosyasında davacı ve …….hakkında 27/07/2012 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmış, takip itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacının mahkememizde ileri sürdüğü gerekçelerle Didim 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı menfi tespit davasında mahkemece …. Esas ve …… Karar sayılı, 17/03/2014 tarihli yetkisizlik kararı ile “dava dosyasının yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar verilmiştir.
Didim 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21/11/2014 tarihli ek kararı ile ise “yetkisizlik kararının 05/09/2014 tarihinde kesinleşmesi sonrasında HMK’nın 20/1. maddesine göre iki hafta içinde yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulması gerektiği halde bu sürenin geçirildiği” gerekçesiyle “davanın açılmamış sayılmasına” karar vermiştir.
Mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “davalı tarafça İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı dosyasında takibe konu edilen ve 15/12/2008 düzenleme, 15/12/2009 ödeme tarihli, 385.000,00-TL bedelli senedin davacıya hile ve tehdit ile boş olarak imzalattırılıp imzalattırılmadığı, senedin bedelsiz olup olmadığı, davalının bu senedi bilerek davacının zararına, kötü niyetle kazanıp kazanmadığı, senet nedeniyle davacının davalıya borcunun bulunup bulunmadığı” konularında olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekili, dava konusu senetlerin tehdit ve hile ile alındığı iddiası ile ilgili olarak tanık deliline dayanmıştır.
Dava konusu senedin tehdit ve hile yolu alındığı yönündeki davacı iddiası karşısında HMK’nın 203. maddesi çerçevesinde davacı tanıklarının dinlenmelerine karar verilmiş ve bu amaçla bulundukları yer mahkemesine talimat yazılmıştır.
Dinlenen tanıkların tamamı anlatımlarında özetle; davacının okuma yazma bilmediğini, çiftçilik yaptığını, ticaretle uğraşmasının mümkün olmadığını, senedi imzalayıp imzalamadığını görmediklerini, senedin tehdit ve hile ile imzalatıldığını davacının anlattığını bildirmişlerdir.
Mahkememizce; “somut olayda; davalının, dava konusu çeki ciro yolu ile devralmış hamil olduğu, dolayısıyla; yukarıda belirtilen düzenleme gereğince davalıya gidilebilmesi için, davalının çeki devralırken bile bile davacı borçlunun zararına hareket etmesi gerektiği, ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı tarafça bu konuda ve senedin hile ve tehditle alındığı konusunda ispata yarar yazılı bir delil sunulmadığı, dinlenen tanıkların da görgüye dayalı bilgileri bulunmayıp, davacı vekilinin dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline de dayanmadığı, davanın ispat edilemediği” gerekçeleriyle “Davanın Reddine” ilişkin 22/06/2018 tarihli, …… Esas …… Karar sayılı karar verilmiştir.
Bu karara karşı istinaf yoluna gidilmiştir.
Mahkememiz kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.HD’sinin 21/01/2021 tarihli, …..Esas ve …. Karar sayılı kararı ile; “davacı tarafın senedin vade tarihinde tahrifat yapıldığı iddialarına yönelik mahkemece hiç bir araştırma yapılmadığı ve gerekçede tartışılmadığı, borçlunun hamil/alacaklıya karşı, senet metninde sahtekarlık (tahrifat) iddiasının, mutlak def’i olduğu ve mahkemece bu iddianın incelenmesi gerektiği” gerekçeleriyle davacının diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kaldırılmıştır.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile; senette tahrifat olduğunu, senette vade olarak yazılan “onbeşaralıkikibinsekiz” yazısının daha sonra “onbeşaralıkikibindokuz” olarak değiştirildiğini belirtmiştir.
Mahkememizce İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden “İzmir …….. İcra Müdürlüğü’nün …….sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 15/12/2008 düzenleme, 15/12/2009 ödeme tarihli, 385.000,00-TL bedelli senedin vade tarihinde (rakam ve yazı bölümünde) tahrifat yapılıp yapılmadığı” konusunda rapor aldırılmıştır.
Kurum tarafından düzenlenen 19/10/2021 tarihli raporda; inceleme konusu senette “tediye tarihi” bölümünde yıllar hanesinin birler basamağında önce mahiyeti taraflarınca anlaşılamayan ibarenin üzerinde kısmi fiziksel silinti yapılıp sonrasında sürşarj ve tamamlama yöntemiyle farklı fiziki nitelikte bir kalem ile “9” ibaresine dönüştürülmüş olduğu, yazı ile tarih belirtir bölümde yer alan “dokuz” ibaresinin önce mahiyeti taraflarınca anlaşılamayan ibarenin fiziksel silinti yapılarak tahrif edilmesi sonrasında oluşturulmuş olduğu bildirilmiştir.
Davalı vekili dilekçesi ile; 19/10/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …soruşturma ve ……. Karar sayılı soruşturma dosyasında alınan rapor ile çeliştiğini, söz konusu soruşturmanın takipsizlik kararı ile sonuçlandığını, soruşturmada aldırılan rapora göre herhangi bir tahrifatın bulunmadığını, senet altındaki imzanın borçluya ait olduğu hususunun daha önceki bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu belirtmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/5920 sayılı soruşturma dosyası incelendiğinde; soruşturmanın müşteki …’ın şikayeti üzerine şüpheli … hakkında “resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları ve benzeri tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, mağdurun bir senedi vermeye mecbur edilmesi suretiyle yağma” suçları nedeniyle başlatıldığı, suç tarihinin 27/07/2017 ve 27/07/2018 olduğu, müşteki tarafından İzmir ………. İcra Müdürlüğü’nün …..sayılı dosyasında takibe konu edilen bononun sahtecilik suretiyle düzenlenmiş olabileceği hususunun ileri sürüldüğü, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Bu doğrultuda başlatılan soruşturma sırasında beyanı alınan müşteki 2012 yılı Haziran ayı içerisinde kahvede oturduğu sırada rahatsızlandığını, arkadaşları olan …….ın kendisini hastaneye götürmek üzere aracı bindirdiklerini, ancak hastaneye götürmeyip ……. Bar isimli birahaneye götürdüklerini, burada yanlarına bayan da geldiğini, birlikte bira içtiklerini, hesap istendiğinde 385,00 TL gelen hesabı ödemeye parasının yetişmediğini, bu nedenle bar çalışanlarının kendisini bir odaya götürüp zorla bir senet imzalattırdıklarını, bunun senet olduğunu sonradan anladığını, muhtemelen 385,00 TL olarak zorla imzalatılan senete daha sonra ilave yapılarak 385.000 TL ye dönüştürülmüş olabileceğini, bu işlem ve eylem sırasında …..’in de yanında olduğunu, beyan etmiş, bu beyan doğrultusunda ….ve …ın beyanları alınmış ise de, beyanları alınan her iki tanık da 2012 yılında birlikte bara gittiklerini doğrulamakla birlikte hesabın bizzat müşteki tarafından nakit olarak ödendiğini, herhangi bir tehdit veya darp olayının gerçekleşmediği gibi herhangi bir kağıdın zorla müştekiye imzalatılma olayının da gerçekleşmediğini belirtmişler, soruşturma kapsamında icra müdürlüğünden temin edilerek adli emanetin 2018/2733 sırana kayıt edilen bono üzerine yaptırılan incelemede de bonodaki borçlu imzalarının müşteki eli ürünü olduğu, herhangi tahrifat kazıntı, silinti veya sonradan eklemenin bulunmadığı yönünde bilirkişi tarafından rapor tanzim edilmiş olup bu haliyle de müşteki vekilinin de müştekinin iddia ettiği suçların işlendiği yönünde soyut iddia ve anlatım dışında kovuşturmaya yeterli ve inandırıcı delilin bulunmadığı tespit edilmiş olmakla” gerekçeleriyle “Kamu Adına Kovuşturma Yapılamsına Yer Olmadığına” ilişkin 14/12/2018 tarihli kararın verildiği, bu soruşturma kapsamında adli tıp uzmanı bilirkişi ….tarafından 25/10/2018 tarihli raporun düzenlendiği, bu raporda davamızın da konusu olan senedin “arka yüzünde bulunan bir ciro imzası ile müştekinin imzaları arasında grafoloji açısından bir ilişki bulunmadığı, arka yüzünde bulunan iki ciro yazısının ve imzasının şüphelinin eli ürünü olduğu, senet aslının ön yüzünde bulunan yazıların, rakamların ve arka yüzünde bulunan birinci ciro yazısının ve imzasının şüpleli …’ın eli ürünü olmadığı, senet aslında bulunan iki adet borçlu imzası ile müştekiye ait imzalar açısından grafolojik açıdan uygunluk ve benzerlik belirlendiği, iki adet borçlu imzasının müştekinin eli ürünü olduğu” hususlarının belirlendiği görülmüştür.
Geçersizlik defileri ve senet metninden anlaşılan defiler olarak karşımıza çıkan mutlak defiler, kambiyo senedini ödemekle yükümlü olan kişinin, kendisinden senet bedelini isteyen her hamile karşı ileri sürebileceği defilerdir. Nispi defiler ise, aynı zamanda kişisel defi olarak da adlandırılır ve herkese karşı değil sadece belli bir senet alacaklısına karşı ileri sürülebilirler.
Bono veya emre yazılı senelerin unsurlarını içeren 6102 sayılı TTK’nın 776. maddesinde; “(1) Bono veya emre yazılı senet; a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini, c) Vadeyi, d) Ödeme yerini, e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, f) Düzenlenme tarihini ve yerini, g) Düzenleyenin imzasını içerir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan raporun ATK tarafından düzenlenmiş bulunması, soruşturmada aldırılan raporun ise tek bir bilirkişi tarafından düzenlenmiş bulunması ve üstelik bu raporda senedin vade tarihindeki tahrifat ile ilgili olarak bir değerlendirmenin olmaması karşısında raporlar arasında çelişki olmadığı kabul edilmiş, ATK raporu çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.
Somut olayda; aldırılan bilirkişi raporu ile davaya ve takibe konu senedin vade tarihinde tahrifat yapıldığı belirlenmiştir. Böylece senet, kambiyo senedi niteliğini yitirmiştir. Senedin tahrifat nedeniyle geçerli bir vade tarihi yoktur ve kambiyo senetlerinde sahtecilik def’i mutlak def’idir. İspat yükü, kaydın aksini ileri süren davalı tarafta olup, davalı tarafça herhangi bir yazılı delil sunulmayıp, cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanılmamış olduğundan, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacının İzmir……. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭37.331,39 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 6.574,84 TL harcın ve 2.760,00 TL tamamlama harcının düşülmesi ile kalan ‭27.996,55‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacının yatırmış olduğu 29,20 TL başvurma harcı, 6.574,84 TL peşin harç ve 2.760,00 TL tamamlama harcı toplamı olan ‭9.364,04‬ TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 134,28 TL’si tebligat-posta gideri ve 500,00 TL’si bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 634,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 44.374,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/02/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza