Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/179 E. 2021/555 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/179
KARAR NO : 2021/555

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2015
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizce verilen 11/12/2018 tarih … esas ve … karar sayılı karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. H.D.’nin 09/03/2021 tarih ve … esas ve karar sayılı ilamı ile bozularak, mahkememizin yukarıdaki esas sayılı dosyasına tevzii edilmekle yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili bozma öncesi duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Alacaklı tarafından müvekkili … ve diğer borçlu … aleyhine 30.01.2015 tarih, 35.000,00-TL bedelli çekin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine ilişkin 10 örnek ödeme emri 06.03.2015 tarihinde müvekkili …’ya tebliğ edildiğini, ancak ödeme emri ekinde yer alan çek fotokopisi incelendiğinde, çek tarihinde tahrifat yapıldığı 30.07.2014 tarihinin 31.01.2015 olarak değiştirildiğinin anlaşıldığını, bu düzeltmenin yanında yer alan imzaların ise kesinlikle müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin çekin tarihinde yapılan bu tahrifattan hiçbir şekilde haberinin olmadığını, söz konusu çek üzerinde belirtilen şekilde tahrifat yapılması, haksız olarak takip konusu yapılan çekin çek vasfını yitirmesi sonucunu doğurduğunu, bu yönde gerekli hukuki ve cezai başvuruların da taraflarınca gerçekleştirildiğini, takip dayanağı çek tarihinde yapılan tahrifat yanında bulunan imzaların kesinlikle müvekkiline ait olmadığını, keşideci tarafından imzalanıp onaylanmayan değişikliklerin yok sayılıp değişiklikten önceki hususların var kabul edileceğini, dolayısıyla çekin vadesinin 31.01.2015 değil gerçek tarih olan 30.07.2014 olarak kabul edilmesi gerektiği ve ibraz süresi geçtiği için işbu çekin kambiyo vasfı taşımadığı ve söz konusu çeke dayanılarak açılan takibin iptali gerektiğini, ayrıca bahis konusu çek tarihinin 30.07.2014 olsa dahi müvekkilinin alacaklıya gerek işbu takip konusu olan veya sair herhangi bir sebeple bir borcunun bulunmadığını, söz konusu çek arkasında yer alan ciro silsilesinin de şüphe yaratacak mahiyette olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin, İzmir …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takip konusu yapılan 35.000,00-TL bedelli çekin borçlusu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetle takip açmış olması nedeniyle davalı adına %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretini karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili bozma öncesi duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin, üçüncü şahıs olup çek üzerinde bulunan imzaların keşideciye ait olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, davacı borçlu keşideci kötüniyetli olduğunu, davacının iddiasına göre, çek tarihi 30/07/2014 tarihi olduğuna göre bu tarihten sonra bu çek bankaya ibraz edilmemiş ise bu çekin nasıl ticari piyasada dolaştığını, neden keşidecinin bu çeki iptal edip bankaya vermediğini, eğer bu çekin rızası hilafına elinden çıkmış ise neden zai davası davacı tarafça açılmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve çekin ticari piyasada dolaşmasına müsaade etmediğini, böylelikle müvekkili gibi iyiniyetli üçüncü şahısları zarara uğrattığını, davacı tarafın ayrıca müvekkilinden % 20 kötüniyet tazminatı talep ettiğini müvekkilinin iyiniyetli üçüncü şahıs olduğunu ve müvekkilinden tazminat talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenlele davanın reddine , dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası: İzmir …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 38.019,98- TL alacağın tahsili için ilamsız takip yoluyla takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 09/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 10/03/2015 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, dosyada başkaca bir işlem bulunmadığı anlaşılmıştır.
İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davacısının …, davalısının … olduğu, davasının icra takibine itiraz, takibin taliki veya iptail olduğu, dava tarihinin 11/03/2015 olduğu, dava konusuna göre alacaklı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibien ilişkin ödeme emrinin 06/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği, çek tarihnide tahrifat yapıldığı, bu düzeltmenin yanında yer alan imzaların kesinlikle müvekiline ait olmadığı, bu nedenle takibin ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, 12/05/2016 tarihli gerekçeli kararda davanın kabulü ile takibin davacı açısından iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu: İzmir …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden alınan 04/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre; … nolu çekin tanzim edilirken keşide tarihi hanesine ilk kez 30/07/2014 tarih rakamlarının bir kalemle yazıldığı, daha sonar ise ikinci bir kaleme, ilk kez yazılan 30/07/2014 tarih rakamlarından 07 ve 2014 rakamlarının üzeri çizelerek alt kısımlarına 01.2015 rakamlarının yazılmasıyla keşide tarihinin tahrifen 30/01/2015 rakamlarına dönüştürüldüğü, yapılan bu tahrifatları onaylar nitelikte ise tahrifatlı 30/01/2015 tarih rakamlarının üst sağ ve alt sol kenarlarına keşideci adına iki adet imzanın atıldığı, keşide tarihi hanesinde yapılan değişiklikleri onaylar nitelikte, keşide tarihi rakamlarının üst sağ ve alt sol kenarlarına keşide adına iki adet imzanın, bahis konusu çekin ön yüzü sağ alt köşesine keşideci adına atılmış bir adet imza ve mukayeseye esas belgelerindeki mevcut tatbike medar imzalarına atfen davacı … ‘nun elinden çıkmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Adli Tıp Raporu: İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinin 23/11/2017 tarihli adli tıp raporuna göre; İnceleme konusu çekin keşide tarihinin üst ve yan tarafına atılı paraf imzaların dar alana sıkışık vaziyette atılmış ve teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’nun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, inceleme konusu çekin keşide tarihi bölümünde üstte “30.07.2014” rakamları yazılı iken aylar ve yıllar bölümündeki rakamlarının üzeri çizildiği, altına farklı fiziki evsafta kalemle “01.2015” rakamlarının yazılmış olduğu, inceleme konusu çekin keşide tarihi bölümündeki “01.2015” rakamlarının sınırlı sayıda rakamdan ibaret olmaları nedeniyle aidiyetinin ve bu meyanda sorulduğu üzere …’nun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu: İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimatı üzerinden alınan 04/07/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; Dava konusu olan çek üzerinde yapılan inceleme neticesinde; çek üzerinde yer alan, İZMİR” yazısı, “30/07/2014” tarihi “35.000” rakamı, “…” ve “Otuzbeşbin” yazıları huzurda alınan yazı ve rakam örnekleri ile kıyaslandığında, grafolojik olarak ayırt edici özellikler içeren “G”,”OYR’7’3yOV4n gibi harf ve rakamlarda kuvvetli benzerlikler görüldüğünü, bu nedenle yukarıda yazılı yazı ve rakamların … eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, çek üzerindeki “01.2015” tarihinin ise farklı olarak ekseni daha diyagonal bir yapıda olduğunun anlaşıldığını, bununla birlikte “5” harfinin oluşturuş yapısında yer alan üst çizgideki dönüş hareketinin kısmi benzerlerine huzurda alınmış rakam örneklerinde de görüldüğünü ancak az sayıda rakamdan oluştuğu için tarih üzerinde ileri bir tespite gidilemediğini, çek üzerinde yer alan “30/07/2014” tarihinin “07/2014” rakamlarının üzeri çizilip tarihi oluşturan kalemden farklı bir kalem ile hemen altına “01.2015” tarihinin yazıldığının görüldüğünü, bu tarihlerin oluşturuş zamanları ile ilgili bir tespite gidilemediğini, çek üzerinde keşide tarihleri kısmında iki adet paraf niteliğinde küçük ve sıkışık iki adet imza atıldığının anlaşıldığını, imzaların iki ana hareketle oluşturulduğunun görüldüğünü, ilk hareket olarak sol üst noktadan aşağı yönde çekiş ile başlayıp hemen akabinde dönüş yaparak tekrar yukarıya geçildiğini ve devamında sıkışık bukleler yapılıp aşağı yönde iç bükey çekiş ile bu harekete son verildiğini, ikinci hareket olarak da imzayı alt noktada ikiye bölen yatay bir çizgi gidiş gelişin yapıldığının tespit edildiğini, huzurda alınmış imza ve paraf örnekleri ile dava konusu olan imzalar karşılaştırıldığında ise; huzurda alınmış paraf örneklerinin davacıya ait imza örnekleri ile oluşturuş hareketleri açısından aynı olduğunu, sadece daha küçük boyutta ve şıkışık olarak atıldığının anlaşıldığını, huzurda alınmış paraf örneklerinin de yukarıda yazılı oluşturuş hareketleri gibi iki ana harekette yapıldığının görüldüğünü bununla birlikte huzurda alınmış paraf örnekleri ile dava konusu imzalar arasında başlangıç hareketindeki yön açısından farklılıkların bulunduğunu, dava konusu imzalarda ilk hareketin üst noktadan aşağı yöne doğru başlanarak oluşturulduğunu ancak huzurda alınmış paraf örneklerinin bu başlangıcın davacının İmzalarında olduğu gibi alt noktadan yukarıya doğru olduğu ve bu durumdan ötürü de dava konusu imzalar hakkında ileri bir tespite gidilemediğini bildirmişlerdir.
İstinaf ortadan kaldırma kararı öncesi karar: Mahkememizce verilen 11/12/2018 tarih … esas ve … karar sayılı kararda ; “Hukuki yararın dava şartı olduğu 6100 sayılı hmk’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Tespit davalarında hukuki yararın bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir.(HMK’nun 106). Mahkeme tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında hukuki yararı kendiliğinden araştır ve yarar yoksa menfi tespit davasını bu nedenle reddeder. Menfi tespit davasında davacı dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerektiğini de ispat etmelidir. Menfi tespit davası borçlu hakkında bir takip yapılmadan önce açılabileceği gibi sonrada açılabilir. Takipten önce açılan menfi tespit davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede ise veya belirsizlik içeriyorsa hukuki yararın bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda davalı lehtar ciranta … dava konusu çeke dayalı olarak davacı keşideciye karşı icra takibi başlatmadığı gibi söz konusu çeke dayanarak yahut çekin verilmesine dayanak teşkil eden temel ilişkiyi ileri sürerek davacı keşideciye de müracaat etmemiştir. Dolayısıyla keşideci olan davacının, davalı lehtara karşı hukuki durumunun tehlikede olduğunu gösteren bir delil bulunmayıp, davacının dava tarihi itibariyle davalı lehtara karşı dava açmakta hukuki yararı olmadığından davalı lehtar hakkındaki menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının davalı hamil yönünden menfi tespit davası değerlendirildiğinde; dava konusu bir adet çekin gerçek keşide tarihinin 30.07.2014 olduğu, bu keşide tarihi düzeltilerek 30.01.2015 yazılıp muhatap bankaya ibraz edildiği, ancak keşide tarihindeki düzeltme ve parafa ilişkin imzanın davacıya keşideciye ait olduğunun belirlenmesinin mümkün olmadığının gerek Adli Tıp Kurumu raporu gerekse Marmara Üniversitesi Grafoloji bölümü öğretim üyelerinden alınan bilirkişi heyet raporu ile ortaya konulduğundan keşide tarihindeki düzeltme ve bu düzeltme üzerindeki parafın davacı keşidecinin eli ürünü olmadığı kanaatine varılmıştır. Çek tahrif edilmiş tarihe göre bankaya ibraz edildiğinden, tahrifat öncesi hale göre değerlendirme yapıldığında, dava konusu çekin süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmediği, çek vasfının kalmadığı, davacının bu çekten dolayı kambiyo hukukuna göre bir sorumluluğunun olmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davacının, davalı hamil …’a karşı TTK.’nun 818. maddesi göndermesi nedeniyle aynı Kanun’un 732. maddesinde özel olarak düzenlenen sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanan sorumluluğu devam etmektedir. Bu halde bir yıllık süre, çekin gerçek keşide tarihine göre muhatap bankaya ibraz edilebilecekleri sürenin sonundan itibaren başlamaktadır. Eldeki icra takibi 05.03.2015 tarihinde başlatılmış, menfi tespit davası da 13.03.2015 tarihinde açılmış olup, takip ve dava tarihi itibariyle davacının sebepsiz zenginleşme sorumluluğu devam etmektedir. Bu sebeple davacının takip alacaklısı olan davalı hamil … hakkındaki davasının reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle davacının davalı … hakkındaki davanın dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan reddine, davacının davalı … hakkındaki davasının esastan reddine karar verilmiştir.
İstinaf İlamı : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. H.D.’nin 09/03/2021 tarih ve … esas ve karar sayılı ilamında ; “….dava konusu çekte son hamil olan davalı …. , 6102 sayılı TTK’nun 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideci davacıya müracaat edebilecektir. Bu durumda sebepsiz zenginleşmediğini ispat külfeti keşideci davacıdadır. Öte yandan keşideci davacı ile birinci ciranta olan lehtar davalı … arasında temel ilişki bulunduğundan dava konusu çek bu temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Davalı (lehtar) temel ilişkiyi tanık dahil her türlü delille ispatlamak suretiyle keşideci davacıdan talepte bulunabilecektir. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin davalı hamil yönünden sırf sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak davacının sorumluluğu devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması, yine lehtar davalı yönünden de lehtarın davacı keşideciye karşı icra takibi başlatmadığı, temel ilişkiye dayanarak davacı keşideciye müracaat etmediği için davacı keşidecinin lehtar davalıya karşı dava açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Nitekim Yargıtay .. H. D’nin … …., …. … — K sayılı kararları da bu yöndedir. Buna göre mahkemece yukarıda açıklanan ispat yükü dikkate alınarak deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Dava; kambiyo senedinden kaynaklanan icra takibinden sonra İİK’nun 72. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme HGK’nun … esas, … karar sayılı, 03/03/2017 tarihli kararı ile “6100 sy HMK’nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan ve taraflarca hazırlanma ilkesinin geçerli olduğu davalarda hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtme, yani somutlaştırma külfeti getirdiğini, bu düzenlemeye göre açıkça yemin deliline dayanılmadığı takdirde tarafın yemin teklif etme hakkının bulunmadığı, tarafın “sair deliller, her türlü delil” gibi ifadeleri kullanmış olmasının yemin deliline açıkça dayanmış olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, bu çerçevede tarafın “sair delil, her türlü deliller gibi” gibi ibareleri kullanmış olması halinde hakimin taraflara yemin teklif etme hakkının bulunduğunu hatırlatmasının mümkün olmadığı” kararı verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. HD’nin … esas karar sayılı ortadan kaldırma gerekçesinde uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedenine dayanılmış ise de; davacı vekilince verilen dava dilekçesinde davacının dayandığı deliller kısmında yalnızca “İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, bilirkişi incelemesi, sair yasal deliller” denilmiş olup, ön inceleme duruşmasında HMK’nun 140/5. Fıkrasına göre verilen kesin süre içerisinde sunulan 21.09.2015 tarihli dilekçesinde davacının mukayeseye elverişli imza örneklerinin bulunduğu kurumlar bildirilmiş, başkaca delil bildirilmemiştir. Davalı lehtar ciranta … ise davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamış, süresi içerisinde bir delil bildiriminde bulunmamıştır. Davacının dayandığı delillerden İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ve bilirkişi raporu toplanmış olup, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. HD’nin … esas karar sayılı ortadan kaldırma kararından sonra UYAP entegrasyon ekrarından davalıların SGK kayıtları ve ticaret sicil kayıtları alınmıştır. Davacının bunun dışında toplanmayan delili bulunmamaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme HGK’nun … esas, … karar sayılı, 03/03/2017 tarihli kararı dikkate alındığında, davacı tarafın, delil bildirme süresi içinde bildirmediği bir delille sonradan dayanma hakkı bulunmamaktadır.
Davacının davalı hamil … yönünden menfi tespit davası değerlendirildiğinde; dava konusu bir adet çekin gerçek keşide tarihinin 30.07.2014 olduğu, bu keşide tarihi düzeltilerek 30.01.2015 yazılıp muhatap bankaya ibraz edildiği, ancak keşide tarihindeki düzeltme ve parafa ilişkin imzanın davacıya keşideciye ait olduğunun belirlenmesinin mümkün olmadığının gerek Adli Tıp Kurumu raporu gerekse Marmara Üniversitesi Grafoloji bölümü öğretim üyelerinden alınan bilirkişi heyet raporu ile ortaya konulduğundan keşide tarihindeki düzeltme ve bu düzeltme üzerindeki parafın davacı keşidecinin eli ürünü olmadığı kanaatine varılmıştır. Çek tahrif edilmiş tarihe göre bankaya ibraz edildiğinden, tahrifat öncesi hale göre değerlendirme yapıldığında, dava konusu çekin süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmediği, çek vasfının kalmadığı, davacının bu çekten dolayı kambiyo hukukuna göre bir sorumluluğunun olmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davacının, davalı hamil …’a karşı TTK.’nun 818. maddesi göndermesi nedeniyle aynı Kanun’un 732. maddesinde özel olarak düzenlenen sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanan sorumluluğu devam etmektedir. Bu halde bir yıllık süre, çekin gerçek keşide tarihine göre muhatap bankaya ibraz edilebilecekleri sürenin sonundan itibaren başlamaktadır. Eldeki icra takibi 05.03.2015 tarihinde başlatılmış, menfi tespit davası da 13.03.2015 tarihinde açılmış olup, takip ve dava tarihi itibariyle davacının sebepsiz zenginleşme sorumluluğu devam etmektedir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. HD’nin … esas karar sayılı ortadan kaldırma gerekçesinde belirtildiği üzere, dava konusu çekte son hamil olan davalı … , 6102 sayılı TTK’nun 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideci davacıya müracaat edebileceğinden, sebepsiz zenginleşmediğini ispat külfeti keşideci davacıda olup, davacı sebepsiz zenginlemediği ispat edemediğinden davacının hamil davalı … ’a karşı davasının reddine karar verilmiştir.
Öte yandan keşideci davacı ile lehtar ciranta olan davalı … arasında temel ilişki bulunduğundan dava konusu çek bu temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Davalı (lehtar) … temel ilişkiyi tanık dahil her türlü delille ispatlamak suretiyle keşideci davacıdan talepte bulunabileceğinden, davacının bu davalıya karşı dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Bu halde, kambiyo vasfını yitiren çek nedeniyle sebepsiz zenginleşmeye davayalı olarak davacı keşidecinin sorumluluğu yalnızca yetkili hamile karşı olup, davalı lehtar yönünden, davacı keşidecinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı sorumluğu bulunmadığından ve eldeki davada temel ilişkinin varlığını ve bu ilişki nedeniyle davacı keşidecinden alacaklı olduğunu ispat yükü davalı lehtar ciranta …’de olup, davalı lehtar ciranta hernangi bir delil bildirmemiş olup, davacı keşideciden alacaklı olduğunu ispat edemediğinden davacı keşidecinin bu davalıya karşı davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının, davalı … hakkındaki menfi tespit davasının KABULÜ ile,
Davacının, İzmir ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında takibe konulan …. Barkası A.Ş. …. Şubesine ait olan, 30.07.2014, … keşide 35.000,00 TL bedelli çek ile ilgili olarak bu davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının, davalı …. hakkındaki menfi tespit davasının REDDİNE,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 2.390,85 TL nispi harca, peşin alınan 597,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.793,13 TL karar ve ilam harcının davalı …’den alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Davalı … hakkındaki dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 0,60 TL dosya gideri, 4,10 TL vekalet suret harcı, 27,70 TL başvuru harcı, 597,72 TL peşin harç, 431,50 TL davetiye ve posta gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 460,00 TL ATK rapor ücreti olmak üzere toplam 3.021,62 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Davalı … hakkındaki dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın bu davalı yönünden yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.250,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine.
7-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve hakkındaki dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.250,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı … ‘a verilmesine.
8-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı … tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır