Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/16 E. 2022/410 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/16
KARAR NO : 2022/410

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 08/01/2021
KARAR TARİHİ : 28/04/2022
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;14 Mart 2020 tarihinde sabah saatlerinde davalı …. sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halindeyken aşırı hızı ve dikkatsizliği sonucunda yolun karşı tarafına geçmek isteyen müvekkillerine çarparak basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve kemik kırığı oluşturacak şekilde belinden yaralanmasına sebebiyet verdiği, İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesinde …. Esas …. Karar Sayılı dosyada yapılan yargılamada davalı sürücü tali kusurlu bulunarak cezalandırılmasına karar verilmiş, karar kesinleştiği, olayla ilgili düzenlenen kaza tespit tutanağına göre , kusur oranlarının belirlenmesi amacıyla savcılık tarafından resen görevlendirilen trafik bilirkişisinin düzenlediği 01/10/2019 tarihli rapora göre meydana gelen trafik kazasında davalının tali kusurlu , müvekkillerinin ise asli kusurlu olduğunun belirtildiği, müvekkillerinin belinde ” lomber vertebra ” kırığı meydana geldiği, kırık nedeniyle müvekkilin % 24 oranında engelli hale geldiğine dair rapor düzenlendiği, müvekkillerinin rahatsızlığı sebebiyle hastanede yattığı, bir buçuk seneye yakın bir süre oluşan rahatsızlık nedeniyle çalışamadığı, davalı …; Aracı kullanan ve kazada tali kusurlu olan maddi ve manevi tazminatlar yönünden sorumlu olan kişi olduğu, davalı … A.Ş. meydana gelen maddi zarardan KTK Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinde belirtilen maddi tazminat miktarları ile sınırlı olmak üzere yasadan kaynaklanan nedenlerle sorumlu olduğu, araç sürücüsü oluşan maddi zarardan davalı sigorta şirketi ile birlikte müşterek ve müteselsilen ve manevi zarardan ise tek başına sorumlu olduğu, sigorta şirketi ise sürücü ile birlikte maddi zarardan sorumlu olduğu, Davalı sigorta şirketi ile yapılan ilk müracaat görüşmelerinde sonuçsuz kalındığı, ara buluculuk başvurusunda da sonuç alınamadığı, yapılan ara buluculuk görüşmeleri 19/11/2019 tarihinde uzlaşmazlık tutanağına bağlandığı 6098 s.y. 54/1 kapsamındakiler hastane giderleri SGK tarafından karşılandığı ancak davacı, dava tarihine kadar sayısı tam olarak tespit edilememekle birlikte defalarca , kontrol, muayene v.b. nedenlerle hastaneye gidip gelmiş toplu taşıma aracı yerine ticari taksi kullandığı, davacının ulaşım masrafları refakatindeki kişinin de varlığı dikkate alınarak hesaplanması gerektiği, hastane ve ameliyat giderleri devlet tarafından karşılanmış ise de davacı müvekkilleri ilaç katkı payı ödemesi yapmış , korse vb. aldığı, bu yöndeki maddi zarar için şimdilik 500,00 TL talep ettiği, 6098 s.y. 54/2 kapsamındaki davacı müvekkillerinin, kaza tarihine kadar pazarlama – satış elemanı olarak çalışmakta olup usta tecrübeli eleman konumunda olduğu, müvekkillerinin aylık ücretinden ayrı olarak her gün en az 2 saat fazla mesai ücretini alamaması nedeniyle ilave maddi zararı olduğu, hukuk davalarında çalışılamayan süre, ceza davalarında olduğu gibi yalnızca tıbbi tedavi süresi olarak değerlendirilmemekte bu sürelerde zarar hesabında dikkate alınmakta olduğu, ayrıca, müvekkillerinin işi ve tecrübesi itibariyle asgari ücret ile çalışmasının mümkün olmadığı, Yargıtay 21. HD. 2011/12797 E. 2012/18481 K. sayılı kararında, vasıflı işçinin asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ücretin meslek odasından sorulması gerektiği belirtildiği, bu nedenle, satış elemanı olarak çalışan bir kişinin maaşının ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasından sorulması gerektiği, öte yandan müvekkillerinin sigorta tarafından kısmi ödemeler yapılmış ise de bunlar zararı karşılayacak miktarda olmadığı, Müvekkillerinin 4 Ay çalışamamış , işe gidememiş olduğu, bu çerçevede müvekkillerinin kazanç kaybı için 1 500 ,00 TL talep ettiği, 098 s.y. 54/3-4 kapsamındaki, müvekkillerinin geçirdiği ameliyat ve belindeki kırık nedeniyle ya uzun yıllar çalıştığı alanda çalışamayacak, ya da çalışmasında daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacak veya daha az gelir getiren başka bir iş bulacağı, kısaca, davacı iyileşse bile mesleğini eskisi gibi icra edemeyeceği, bu nedenle, yaptığı işi de dikkate alınarak kaza nedeniyle çalışma gücünün ne oranda azaldığının ayrıca tespit edilmesini talep ettikleri, Kanun çalışma gücünün azalması ya da tamamen kaybına ek olarak ekonomik geleceğin sarsılmasından doğacak zararların da tazminini öngörmekte olduğu, yani çalışma gücü azalmasa dahi haksız fiil kaynaklı olarak ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle zarar oluşması söz konusu olduğu, nitekim Yargıtay 4. H.D. 27.03.1979 gün ve 1978/13013 E. 1979/4136 K. sayılı kararında da (ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan zararların istenebileceği belirtilmiştir. Zira müvekkil yaşadığı kazanın etkisi ve yaralanması nedeniyle benzer iş kollarında iş bulmakta güçlükler yaşayacak , kendisi bu tarz işleri talep etmeyebilecek olduğu, çalışma gücünün azalmasından ve belirli oranda yitirilmesinden doğan kayıplar ile ekonomik sarsılmasından doğan kayıplar nedeniyle uğranılan zarara karşılık şimdilik 3 000,00 TL talep ettikleri, kazadan dolayı müvekkillerinin manevi çöküntüye uğradığı, belinde kırık olan müvekkilin ruh ve beden huzurunun bozulduğu, müvekkillerinin uzun bir süre hiç yürüyemeyeceği korkusu yaşadığı, davalı araç sürücüsü müvekkilleri ile süreç içerisinde hiçbir şekilde ilgilenmediği, bu yaralanma sonucunda çektiği ağrılar kendisinde manevi çöküntü yarattığı, eskisi gibi her işte çalışamayacğı endişesi ile kendisini işe yaramaz gibi hissetmeye başladığı, alışık olmadığı bu durum müvekkilin manevi kişiliğini yıpratmış elem ve ızdırap çekmesine neden olduğu, 1982 doğumlu ve genç yaşta olan müvekkilin ızdırabının bir nebze de olsa telafisi için 15.000.00 ( On beş bin) T.L. manevi tazminatın davalı … ‘dan alınıp müvekkillerinw verilmesi yönünde dava dilekçesini mahkememize sunmuştur.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri …, 14.03.2019 tarihinde kendi sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosikletle Talatpaşa Bulvarı’nda seyir halinde iken davacı …’ya çarpmış bu çarpma neticesinde davacı yaralanmdığı, kaza sonrasında taraflar uzlaşamamış müvekkil aleyhine dava açıldığı, İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. … K. Sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesine müvekkil …’a adli para cezası verildiği, davacı dava dilekçesinde kaza sonucu uğradığı zararların tazmini istemiş olsa da ceza mahkemesinde yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre davacı … asli kusurlu olarak bulunduğu, ancak aynı raporda müvekkilleri … da tali kusurludur denilerek yanlış bir irdelemede bulunulduğu, zira müvekkilleri davalı, trafiğin günün her saatinde yoğun olarak aktığı herkes tarafından bilinen Talatpaşa Bulvarı’nda normal seyrinde ve trafik kurallarına uygun olarak hız limitlerini aşmadan saatte 45-50 kilometre hızla dikkatli bir biçimde gitmekte iken herhangi bir yaya geçidi olmayan bir bölgede davalının birden karşıdan karşıya geçmesi sonucu aniden çarpışma gerçekleşmiş olduğu, görüldüğü gibi müvekkillerinin olaya ilişkin hiçbir kusuru bulunmadığı halde müvekkili tali kusurlu olarak gösterilmesi hatalı bir değerlendirme olduğu açık olduğu, söz konusu rapora istinaden istenen tazminatlar yasal dayanaktan yoksun ve fahiş olduğu bilindiği üzere maddi-manevi tazminat taleplerinde hükmedilecek miktar kusur oranına göre değişmekte olduğu, olayda müvekkil …’ın kaza anında hiçbir kusuru bulunmadığı, zira yaya olan davacı yan tamamiyle kendi inisiyatifini kullanarak ve sadece 70 metre uzaklıktaki ışıklı yaya geçidini kullanmayarak trafiğin yoğun olarak aktığı gündüz saatlerinde, şehir merkezinin en işlek bulvarında karşıdan karşıya geçmeye çalıltığı, kaldı ki taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmelerinin yasak olduğu, davacının tamamiyle kendi hatası ve kusuru dolayısıyla sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu tazminat istemleri tarafımızca anlaşılamamakla birlikte hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, sonuç olarak olayın ve olay anının, yol durumunun, müvekkillerinin trafik kurallarına uygun olarak seyir halinde olmasının tamamı birlikte değerlendirildiğinde ve müvekkillerinin olay anında hiçbir kusurunun olmaması aksine davacı yayanın kendi kusuruyla bu kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle, davacının tazminat taleplerinin kabul edilebilmesi mümkün olmadığı, açıklanan sebeplerle davacının haksız davasının reddini, yargılama ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesine talep eder cevap dilekçesini mahkememize sunmuştur.
Davalı … Türk Sigorta Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın ibraz ettiği deliller ve özellikle kaza tespit tutanağı taraflarına tebliğ edilmediği, bu nedenle belge suretleri ve delillerin tarafımıza tebliğini talep eder ve tebliğ edildiğinde cevap verme ve karşı delil ibraz etme hakkımızı saklı tuttukları, belgeler tebliğ edilmediğinden dava konusu kaza ispatlanamadığı, davacı yanın dava konusu kazayı ispatlamasını talep ettiği, dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç dava dilekçesinde bahsi geçen ….. nolu poliçe ile 20.09.2018/2019 vadeli olarak sigortalandığı, işbu dava ile istenen tazminatının talep hakkı zamanaşımına uğradığı, KTK 109 uyarınca motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava konusu olay 14.03.2019 tarihinde gerçekleştiğinden, davacıların talep hakkı zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini talep ettikleri, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilleri Şirketin Sorumluluğu Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğu, yapılacak yargılamada araçların kusur durumlarının tespit edilmesi gerekmekte olduğu, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, meblağ sigortası olmadığından, poliçede üst limit olarak belirlenen tutarın her olayda otomatik olarak ödenmesi mümkün olmadığı, müvekkilleri şirket, ancak sigortaladığı araç işletenin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceği, bunun için öncelikle kazada araçların kusur durumunun tespiti gerekmekte olduğu, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.11.2012 tarih 2013/17-72 E. 2012/1558 K. Sayılı ilamı bu yönde olduğu, öncelikle sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmedikleri, ancak her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep ettikleri, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettikleri. Üstelik Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları A.1. Maddesinde, “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına” sebep olunmasının teminat altına alındığı görüldüğü, dolayısıyla Poliçe teminatının üç boyutu olduğu, bir kimsenin ölümü; bir kimsenin yaralanması veya bir şeyin hasara uğraması. Yargıtay yerleşik kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, trafik sigortası (ZMM); yalnızca aracın verdiği doğrudan maddi zararı temin eder. Dolayısıyla davacı yanın tedavi süresince yaptığı ulaşım giderleri ve kazanç kaybı dolaylı bir zarar olup; sigorta şirketinin dolaylı zarardan sorumlu tutulması mümkün olmadığı, nitekim ZMM Genel Şartları A-3 maddesi (m) bendinde “Dolaylı zararlar”ın teminat dışı olduğu açıkça belirtildiği, dava konusu olayla ilgili olarak ceza soruşturma dosyasındaki tüm delillerin, ifade tutanaklarının, tanık beyanlarının ve nihayet bilirkişi raporunun temini gerektiği, ancak hukuk mahkemesi ceza mahkemesi bilirkişi raporu ile bağlı olmayacağından, kusura ilişkin incelemenin yukarıda izah ettiğimiz hususlar da dikkate alınarak resen yapılmasını talep ettikleri, ceza dosyası ve varsa Kusur durumunu gösteren bilirkişi raporu celp edildikten sonra meydana gelen kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini talep ettikleri, davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını talep ettikleri, bu nedenle maluliyet hesabında yalnız fiziki ve sürekli nitelik taşıyan arazların dikkate alınması, buna göre kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet oranının belirlenmesi gerektiği, davacının sosyal ve ekonomik durumlarının ve hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına tabi olduğunun sayın mahkemenizce tespit edilmesi gerektiği, bilindiği üzere eğer davacılar Sosyal Güvenlik Kurumundan geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi gideri ya da peşin sermaye değeri almış ise, Sosyal Güvenlik Kurumunun kendi özel kanunlarına göre müvekkil şirket Anadolu Sigortaya rücu imkanı doğmakta olduğu, Anadolu Sigortanın davacıların dışında, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının da aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların re’sen yapılması gerektiği, dolayısıyla davacının Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitini talep ettikleri, diğer yandan kusur durumu ve maluliyet belirlendiğinde dosyanın hesaplama amacıyla, aktüeryal rapor hazırlanabilmesi için aktüer siciline kayıtlı uzman bilirkişiye verilmesini talep ettikleri, ancak aktüer hesabı yapılırken kullanılan yaşam tablosuna göre bakiye ömür, bilinen dönem, aktif ve pasif dönemin ayrı ayrı ve denetime elverişli biçimde hesaplanması gerekmekte olduğu, ayrıca arttırımsız yıllık net kazanç, yüzde on arttırım uygulanmış yıllık gelir ve yüzde on indirim yapılmış iskontolu yıllık kazanç’ın üç ayrı sütun halinde açık şekilde gösterilmesi gerekmekte olduğu, ancak bu şekilde yapılan hesaplamaların içeriği, kullanılan katsayıların doğru olup olmadığı taraf, mahkeme ve Yargıtay tarafından denetlenebileceği, ZMM Genel Şartları B.2. Maddesi gereği kaza tarihinden faiz talep edilmesi usul ve yasa gereği mümkün olmadığı, anılan genel şartlar gereği temerrüt söz konusu olamayacağından; temerrüt tarihi olarak Mahkemece hesaba esas tüm evrakların tarafımıza tebliğ edileceği (maluliyet raporu ve kusur raporu dahil) tarihin belirlenmesi gerekmekte olduğu, bu yönüyle kaza tarihinden faiz talebinin de reddine karar verilmesini talep eder cevap dilekçesini mahkememize sunmuştur.
Dava; meydana gelen trafik kazası nedeni ile açılmış maddi ve manevi tazminat talepli tazminat davasıdır.
İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı dosyası, davacının tedavi evrakları getirtilmiş. Ege Üniversitesi’nden maluliyet raporu alınmış, SGK’dan gelen cevabi yazıda davacıya 14/03/2020 tarihli trafik kazası nedeni ile ödeme yapılmadığının bildirildiği görülmüş, davacı tanığı …, …. mahkememizce dinlenmiş ayrıca Tıp Doktoru ve Aktüerya uzmanından usul, yasa ve mevzuata uygun karar vermemize dayanak teşkil eden 25/03/2022 tarihli rapor alınmış, davacı vekili HMK. 107/2 uyarınca dava değerini arttırmış, usulüne uygun dilekçesini vermiş, harcını yatırmış ve karşı tarafa tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 14/03/2020 tarihli trafik kazasında kesinleşen İzmir Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas, …. karar sayılı dosyası, mahkeme ilamı, bu dosyadaki alınan kusur raporu, bu raporda davacının ağırlıklı derecede asli kusurlu olduğu, araç sürücüsü …’ın alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu belirtilmekle tüm dosya içeriğine göre davacının kesinleşen ceza dosyasındaki ağırlıklı derecede asli kusurlu olduğu belirtilmekle %80 oranında araç sürücüsü davalı …’ın alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu belirtilmekle mahkememizce takdiren tüm dosya içeriğine göre %20 tali kusurlu olduğu kabul edilmiş, maluliyet raporuna göre alınan sağlık raporundaki geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatları %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutularak hesaplanmış ve Bayraklı’da ikamet eden davacının Urla Devlet Hastanesi EÜTF Hastanesi ve Özel Batı Anadolu Hastanesi’ne gidiş geliş ulaşım bedeli, tedavi esnasında belgelendirilmeyen bir kısım giderlerinin olacağı da mümkün olacağından hastane gidiş geliş ücreti, ulaşım gideri, tedavi giderleri de kusur oranına göre kısmen kabul edilmiş, meydana gelen kaza nedeni ile davacının gerek fiziksel olarak acı çekmiş olmuş olması, manevi olarak elem ve ızdırap çekmiş olması dikkate alınarak adalet duygusunun gerçekleştiği hissini verebilmek, sebepsiz zenginleşmeye neden olmamak adına tüm dosya içeriği değerlendirilerek, davacının kendisinin meydana gelen kazada %80 oranında kusurlu olduğu da göz önüne alınarak manevi tazminatın kısmen kabulüne dair mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-a-Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
2.425,08 TL geçici iş göremezlik tazminatı;
64.809,34 TL sürekli iş göremezlik tazminatı;
60,00 TL tedavi gideri;
60,00 TL ulaşım gideri’nin;
Davalı sigorta şirketinden temerrüde düştüğü 24/10/2019 tarihinden itibaren (sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere), davalı …’dan kaza tarihi olan 14/03/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin ve şartları oluşmadığından ticari faize yönelik talebin REDDİNE;
b-Maddi tazminat yönünden dava kısmen kabul edildiğinden, kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.556,07 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
c-Maddi tazminat yönünden dava kısmen reddedildiğinden, reddedilen miktar yönünden hesaplanmış olan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 13.044,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
2-aDavacının manevi tazminat talebinin; kusur durumu, tüm dosya içeriği değerledirilerek kısmen kabulü ile;
5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/03/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE;
b-Manevi tazminat yönünden dava kısmen kabul edildiğinden, kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak, davacıya verilmesine,
c-Manevi tazminat yönünden dava kısmen reddedildiğinden, reddedilen miktar yönünden hesaplanmış olan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı …’a verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.768,68 TL harcın peşin olarak alınan 341,55 TL harç ile 2.785,11 TL tamamlama harcının toplamı olan 3.126,66‬ TL harcın düşülmesi ile kalan 1.642,02‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL’si başvurma harcı, 341,55 TL’si peşin harç, 2.785,11 TL’si tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.185,96 ‬TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 255,00 TL’si posta-tebligat gideri ve 1.500,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.755,00‬ TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 669,18 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davanın kabul ret oranına göre takdiren 503,32 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, kalan 816,68‬ TL
davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
7-Davalılar yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı ve vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulünce anlatıldı28/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza