Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/133 E. 2021/512 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/133
KARAR NO : 2021/512

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 23/02/2021
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili banka ile dava dışı … arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemi ile bu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … sayılı dosyalarında ilamsız icra takibi başlattıklarını, icra takiplerinin derdest olduğunu, müvekkili bankanın alacaklarının 06/05/2015, 06/02/2017, 22/05/2017 ve 07/06/2018 tarihli genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını, borcun doğum tarihinin genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih olduğunu, dava dışı …’nin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 24/01/2020 tarihli ilanı ile 09/01/2020 tarihli … sayılı genel kurul kararı gereğince sicilden terkin edildiğini, icra takiplerinin dolayısıyla müvekkili bankanın alacağının devam ettiği gözetildiğinde; müvekkilinin tüzel kişiliğin ihyasını istemekte hukuki yararının olduğunu, davanın ilgili Ticaret Sicili Müdürlüğü ile tasfiye memurları aleyhine yöneltilmesi gerektiğini, 8 Temmuz 2019 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ilanın göre şirketin tasfiye memurluğuna …’in atandığını, her ne kadar bir kısım kararlarda şirket tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden terkin ile sona ereceği, tüzel kişiliğin sona ermesi için de tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiği, şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişiliğin ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulünün olanaksız olduğuna hükmedilmişse de; müvekkilinin alacağının tasfiye işlemlerinden önce doğmuş olduğu gözetildiğinde; tasfiye işlemlerinde usulsüzlük olup olmadığının bu dava yönünden önem taşımadığını, şirket borcunun kaynağı genel kredi sözleşmesine dayalı ticari kredilerin kullandırılmasına dayandığından ve şirkete sağlanan krediler şirketin ticari defterlerine işlenmek zorunda olduğundan tasfiye memurlarının müvekkili bankanın alacağından haberdar olmaması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, bu husus bile; şirketin sicile yeniden kaydı ile yeniden tasfiye memuru atanarak tasfiye işlemlerinin tamamlanmasını gerektirdiğini, şirketin borçları ödenmeden usulüne aykırı biçimde tasfiye işlemi gerçekleştirildiğinden müvekkili nezdinde telafisi imkansız zararların meydana geldiğini, müvekkilinin, şirketten olan alacağının doğum tarihinin, terkin tarihinden öncesine tekabül ettiğini, borçlu şirketin ihyası dışında müvekkilinin alacağını tahsil imkanının olmadığını belirterek, …’nin ihyasına, tüzel kişiliğin ticaret siciline yeniden tescili ve işlemlerin gerçekleştirilmesi için son tasfiye memurunun veya yeni bir tasfiye memurunun atanarak tescil ve ilan ettirilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tasfiye memuru davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP;
Davalı … Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesi ile özetle; Tasfiye Halinde …’nin 12/11/1992 tarihinde tescil edildiğini, 12/06/2019 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak …’in seçildiğini, 09/01/2020 tarihli genel kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeniyle unvan ve işletme kaydının silinmesine karar verildiğini ve 17/01/2020 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescilinin yapılarak kaydının silindiğini, şirketin tasfiyesinin yasaya uygun olarak yapılmasının tasfiye memurunun sorumluluğunda olduğunu, müdürlüklerinin herhangi bir inceleme yükümlülüğünün bulunmadığını, müdürlüklerinin davanın türü itibariyle yasal hasım durumunda olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, müdürlükleri aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini istemiştir.
Dava dilekçesi diğer davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı … tarafından yasal süre içerisinde davaya cevap verilmemiştir.
11/06/2021 tarihli duruşmaya katılan davalı …; ihyası istenen şirketin yetkilisi olduğunu, şirket faaliyetine devam etmekteyken davacı bankadan kredi çektiklerini, 20 ay ödeme yapıldığını, borcun tamamının ödenemediğini, şirketin yaklaşık 15 yıldır tasfiye halinde olduğunu, üçüncü bir kişi tarafından şirket olarak dolandırıldıklarını, alacaklarını alamadıklarını, bu nedenle davacı bankaya ödeme yapamadıklarını, şirketin tasfiyesinin davacıya borcun ödenmemesi kastıyla yapılmadığını, açılan davayı kabul etmediğini belirtmiştir.
GEREKÇE;
Dava; sicildeki kaydı tasfiye nedeniyle silinen dava dışı şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Davalı … Sicil Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; “…” sicil numarasında kayıtlı dava dışı Tasfiye Halinde …’nin adresinin “… Mahallesi, … Sokak, No:… …/İZMİR” olduğu, faaliyet durumunun “17/01/2020 tarihinde tasfiye sonu terk” olarak gözüktüğü görülmüştür.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının davacı …, borçlusunun …, takip tarihinin 16/01/2020 olduğu, takipte toplam 84.183,31 TL alacağın tahsilinin istendiği, takibin dayanağının … numaralı ve … numaralı krediler ile kredi kartı olduğu, alacaklı bankanın kredi kartı için hesap kat tarihinin 24/10/2019 olduğu, takibin derdest olduğu görülmüştür.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; takip tarihinin 11/03/2020 olduğu, takipte toplam 463.147,50 TL alacağın tahsilinin istendiği, takibin dayanağının … numaralı ve … numaralı krediler olduğu, alacaklı bankanın kredi için hesap kat tarihinin 26/12/2019 olduğu, takibin derdest olduğu görülmüştür.
Her iki takipteki alacağın dayanağı ihyası istenen şirketin asıl borçlu sıfatıyla, …’in ise müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 06/05/2015, 06/02/2017, 22/05/2017 ve 07/06/2018 tarihli genel kredi sözleşmeleridir.
6102 sayılı TTK’ nun 547. maddesinde; “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bir şirket hakkında açılmış davanın bulunması, karar nedeni ile icra takibi yapılacak olması veya tasfiye edilmemiş mal varlığının bulunması şirketin tasfiye işlemlerinin eksik sonuçlandırıldığını gösterir.
Tüzel kişiliğin sona ermesi için tüm alacakların tahsil edilmiş, borçların da ödenmiş olması, bu şekilde tüzel kişiliğin tüm hak ve yükümlülüklerinin tasfiye edilmiş olması gerekir. Şirket tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinme ( terkin ) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için de, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirket tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır.
Somut olayda; ihyası istenen şirketin 12/06/2019 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru olarak şirketin yetkilisi olan davalı …’in seçildiği, 09/01/2020 tarihli genel kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeniyle unvan ve işletme kaydının silinmesine karar verildiği ve 17/01/2020 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescilinin yapıldığı, şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … sayılı dosyalarından icra takiplerinin başlatılmış olması nedeniyle davacı tarafın 6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince ihyayı istemekte hukuki yararının bulunduğu, davalı …’in mahkememizde “şirketin davacı bankaya borcunun bulunduğu ve bir kısmının ödenmediği” yönünde beyanda bulunduğu, kaldı ki imzalanan genel kredi sözleşmelerinde davalı …’in kefil olarak yer aldığı, dolayısıyla şirketin davacı bankaya kredi borcu olduğunu bilmesine rağmen davalı … tarafından dava dışı şirketin tasfiye sürecine sokulduğu, şirketin söz konusu takipler ile sınırlı olarak ihyasına karar verilebilme koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların bu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından, bu tür davalarda TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekeceğinden, ihyasına karar verilen şirkete, şirketin daha önce görevlendirilen tasfiye memuru olan davalı …’in görevlendirilmesine karar verilmiştir.
Davanın niteliği gereği davalı … Sicil Müdürlüğü “yasal hasım” konumunda olduğundan, aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmemiştir. Yargılama giderlerinden, tasfiye işlemini eksik yapan tasfiye memuru sorumlu olduğundan, vekalet ücreti ve yargılama giderleri davalı …’e yükletilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde “…” sicil numarasında kayıtlı dava dışı Tasfiye Halinde …’nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … sayılı dosyalarında taraf teşkili işlemlerinin, bu dosyalara konu davacı alacaklarının tahsili işlemlerinin ve sonrasında ek tasfiye işlemlerinin yapılması amacıyla sınırlı olmak üzere” ihyasına,
2-Ek tasfiye işlemlerini yapması için davalı tasfiye memuru …’in atanmasına,
3-Davalı tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına,
4-Şirketin ihya edildiği ve tasfiye memuru atandığı hususunun Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesine,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
6-Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç toplamı olan 118,60 TL’nin davalı …’den alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu tebligat ve posta gideri olan 38,10 TL’Lik yarılama giderinin davalı …’den alınarak, davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı …’in yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/06/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza