Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/130 E. 2022/814 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/130
KARAR NO : 2022/814

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/08/2012
KARAR TARİHİ : 11/10/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından davalı borcu hakkında 47.153,76 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Takibin dayanağı olarak 30/07/2012 tarihli cari hesap gösterilmiştir.
Kendisine 03/08/2012 tarihinde ödeme emri tebliğ edilen davalı yasal süre içerisinde verdiği 06/08/2012 tarihli dilekçesi ile; borcun dayanağı olarak gösterilen cari hesap ekstresindeki son faturanın tarafına tebliğ edilmediğini, buna ilişkin malın da tarafınca teslim alınmadığını, kaldı ki, cari hesaba ilişkin olarak borcun vadesinin de gelmediğini, bu nedenle borca, faiz ve ferilerine itiraz ettiklerini belirtmiştir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalıya satıp teslim ettiği demirlerden dolayı alacağının bulunduğunu, 47.153,76 TL kalan alacağın tahsili için davalı hakkında İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, itiraz edilen son faturaya ilişkin sipariş (teklif) formunun düzenlendiğini ve davalı tarafça imzalandığını, malların müvekkilinden alınarak … numaralı sevk irsaliyesi ile …’ne teslim edildiğini, 12/07/2012 tarihli ve KDV dahil 39.606,00 TL tutarlı faturanın ise Aras Kargo’nun 12/07/2012 tarihli teslim tutanağı ile davalıya gönderildiğini, firma çalışanı … tarafından alındığını belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi vermemiş, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası, SGK yazışması, BA/BS formları, bilirkişi raporları.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında alım satım ilişkisi nedeniyle cari hesaba dayalı ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili 10/04/2013 tarihli dilekçesi ile; taraflarına tebliğ edilen sevk irsaliyeleri üzerindeki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili; her ne kadar faturalarla ilgili olarak sevk irsaliyesi düzenlenmiş ise de taşıma alıcı tarafından yaptırıldığı için müvekkilinin düzenlediği sevk irsaliyelerinde davalının imzasının bulunmadığını, zira; davalının, müvekkilinden aldığı malları doğrudan kendi aracına yükleyerek alıcısına gönderdiğini, faturaların Aras Kargo yolu ile gönderildiğini, davalı çalışanı … tarafından teslim alındığını, aradaki ticari ilişki kapsamında 10/07/2012 tarihli teklif formunun düzenlendiğini belirtmiştir.
İzmir SGK İl Müdürlüğü’nün yazısında; …’un davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafların defterlerine delil olarak dayanmıştır.
Mali müşavir bilirkişi … 24/06/2013 tarihli raporunda; davacının defterlerini süresinde sunmadığını, ibraz süresini kaçırdığını, davalının 2012 yılı defterlerinin incelendiğini, tasdik süresinin dolmadığını, davalı defterlerine göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 5.223,76 TL alacaklı olduğunu, takip konusu 09/07/2012 tarihli, … numaralı 41.930,00 TL bedelli faturadan kaynaklanan uyuşmazlıkta sevk irsaliyesinde teslim imzasının bulunmadığını, sadece araç plakasının yazılı olduğunu, faturanın ise davalıya tebliğ edildiğine dair belgenin olmadığını, davacının, davalıdan takip tarihi itibariyle 5.223,76 TL alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili 24/0272014 tarihli dilekçesi ile; her ne kadar icra takibinde cari hesaptaki son faturaya itiraz etmiş iseler de bundan kasıtlarının ödeme emrinde borcun sebebi olarak gösterilen “30/07/2012 tarihli 47.153,76 TL bedelli bir adet cari hesap” kelimesi olduğunu, zira; ödeme emri ekinde cari hesap ekstresinin gönderilmediğini, bu nedenle sanki bu miktar ve tarihli fatura varmış ve bu da taraflar arasındaki son faturaymış gibi bir düşünceyle itiraz edildiğini belirtmiştir.
… tarafından düzenlenen 15/01/2014 tarihli raporda; davalının takipte itirazının son fatura olan 39.606,00 TL bedelli faturanın ve fatura konusu malların kendisine teslim edilmediğine ve alacağın vadesinin gelmediğine ilişkin olduğunu, bu nedenle 09/07/2012 tarihli … numaralı 41.930,00 TL bedelli faturanın uyuşmazlık konusu olmadığını, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğunu, davalı tarafça imzalanan ve sözleşme haline gelen sipariş formlarında da “ödeme şekli” kısmında takip tarihinden önceki 10/07/2012, 17/07/2012, 10/07/2012, 06/07/2012 tarihlerinin yer aldığını, davalının temerrüte düştüğünü, itiraza konu 39.606,00 TL bedelli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, bunun da faturanın ve fatura konusu malların teslim edildiği anlamını taşıdığını, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 47.153,76 TL alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Mali müşavir bilirkişi … 06/06/2014 tarihli raporunda özetle; taraflar arasında temel farklılığın davacının davalı adına düzenlediği 41.930,00 TL tutarlı faturadan kaynaklandığını, bu faturanın davalı kayıtlarında yer almadığını, davalı kayıtlarına göre davalı borcunun 5.223,76 TL olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 24/07/2014 tarihli dilekçesi ile yemin deliline dayanmadıklarını belirtmiştir. 12/11/2013 tarihli duruşmada da yemin delilini kullanmayacaklarını bildirmiştir.
Mahkememizce; “dosyanın işlemden kaldırma tarihi olan 19/02/2015 tarihinden itibaren yasal 3 aylık süre dolduğu halde dosyanın yenilenmediği” gerekçesiyle “Davanın HMK’nın 150/6 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına” ilişkin 22/05/2015 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karar davacı tarafça temyiz edilmekle Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2020 tarihli, …/… Esas ve …/…. Karar sayılı kararı ile; “2004 sayılı İİK’nın hukuk davalarının tatili başlıklı 194. maddesinde, acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davalarının duracağı ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabileceğinin hüküm altına alındığı, dava dosyasının incelenmesinde davacı şirketin, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2014 gün, …/… esas sayılı dosyası ile iflasına karar verildiği, iflas tasfiyesinin İzmir İflas Müdürlüğü’nün …/… iflas dosyasında yürütülmekte olduğu, davacı şirketin iflasından önceki vekili Av. …’ın dava dosyasına sunduğu 01/12/2014 tarihli dilekçesi ile davacı şirketin iflas ettiğini, vekalet ilişkisinin son bulduğunu, davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar duracağını, ikinci alacaklılar toplantısının İzmir İflas Müdürlüğü’nden araştırılmasını istediği, bu hususta mahkemenin iflas müdürlüğüne yazı yazdığı, iflas müdürlüğü tarafından iflasın açıldığının, müflis şirketle ilgili ikinci alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığının, iflas idaresinin henüz seçilmediğinin ve birinci alacaklılar toplantısının 16/01/2015 tarihinde yapılacağının mahkemeye 11/12/2014 tarihli cevabi yazı ile bildirildiği hususlarının anlaşıldığı, davacı şirket iflas etmiş olduğundan mahkemece anılan madde hükmü uyarınca gerekli prosedür işletilmeden 19/02/2015 tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırılmasına ve akabinde üç aylık yasal süre içinde yenilenmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru görülmediği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2020 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargılama sırasında İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2014 tarihli ve …/… Esas sayılı karar ile davacı şirketin iflasına karar verilmiş, iflas işlemleri İzmir İflas Müdürlüğü’nün …/… iflas sayılı dosyasında yürütülmüştür. Bu dosyada 2. alacaklılar toplantısı 21/12/2017 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Davacı vekili 24/07/2014 tarihli dilekçesi ile; teklif formunun “not” başlıklı bölümünün 2 numaralı bendinde de belirtildiği üzere malların Malatya’ya teslim edileceğinin taraflarca kararlaştırıldığını, bu karar doğrultusunda müvekkili tarafından 09/07/2012 tarihli ve … numaralı sevk irsaliyesinin düzenlendiğini, davalı şirketin de 05/07/2012 tarihli ve … numaralı kendi sevk irsaliyesini düzenleyerek malların kendi alıcısı … İnşaatın “… Cad. …, No:… Malatya” adresine sevk edilmesini temin ettiğini, dolayısıyla malların da faturanın da davalıya teslim edildiğini belirtmiştir.
04/07/2012 tarihli teklif formu incelendiğinde; toplam tutarın KDV dahil 72.800,00 TL olduğu, istenilen malzemenin toplam 52.000 kg nervürlü inşaat demiri olduğu, “not” bölümünde; “İş bu fiyatlar Malatya … şantiyeniz teslimidir” yazılı olduğu görülmüştür.
Ayrıca düzenlenen 05/07/2012 tarihli iki adet teklif formu incelendiğinde; birinde “İstanbul … Şantiyeniz teslimidir”; diğerinde “Malatya … şantiyeniz teslimidir” yazılı olduğu, KDV dahil 35.620,00 TL ve KDV dahil 39.200,00 TL bedelli oldukları görülmüştür.
10/07/2012 tarihli teklif formu incelendiğinde; toplam tutarın KDV dahil 40.320,00 TL olduğu, istenilen malzemenin toplam 28.000 kg nervürlü inşaat demiri olduğu, “not” bölümünde; “İş bu fiyatlar Malatya … şantiyeniz teslimidir” yazılı olduğu görülmüştür.
Davacının düzenlediği 09/07/2012 tarihli … numaralı sevk irsaliyesi incelendiğinde; 09/07/2012 tarihli KDV dahil 41.930,00 TL bedelli faturaya ilişkin olduğu, içeriğinde toplam 29.950 kg malzemenin bulunduğu, teslim eden kısmında isim bulunmadığı, imzanın olduğu; teslim alan kısmında ise isim ve imza olmadığı, malın … plakalı kamyona yüklendiğinin yazılı olduğu görülmüştür.
Davalının düzenlediği 05/07/2012 tarihli … numaralı sevk irsaliyesi incelendiğinde; “… İnş. … Caddesi, … No:… Malatya” adresi adına düzenlendiği, fatura numarasının ya da ürünlerin kg bilgilerinin yazılı olmadığı görülmüştür.
Takibin dayanağı olan cari hareket dökümü incelendiğinde; davacı tarafından düzenlenen ve cari hareket dökümünde yer alan faturaların 14/06/2012 tarihli 26.895,60 TL bedelli; 23/06/2012 tarihli 16.952,60 TL bedelli; 25/06/2012 tarihli 4.045,50 TL bedelli; 05/07/2012 tarihli 36.102,60 TL bedelli; 05/07/2012 tarihli 35.739,90 TL bedelli; 09/07/2012 tarihli 34.774,56 TL bedelli; 09/07/2012 tarihli 41.930,00 TL bedelli; 12/07/2012 tarihli 39.606,00 TL bedelli faturalar olduğu; 20/07/2012 tarihinde davalı aleyhine 47.153,76 TL borç bakiyesi verdiği görülmüştür.
Davalı defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi … 02/09/2013 tarihli ek raporunda; 09/07/2012 tarihli 41.930,00 TL bedelli fatura yönünden sevk irsaliyesinde teslim alan imzasının bulunmadığını, teslim konusunda ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının davalı defterlerine göre 5.223,76 TL alacaklı olduğunu, icra dosyasına verdiği dilekçesinde cari hesap ekstresindeki son faturanın kendisine tebliğ edilmediğini, buna ilişkin malın da teslim alınmadığını, cari hesaba ilişkin borcun vadesinin de gelmediğini ileri süren davalı mahkemedeki cevaplarında her ne kadar icra takibinde cari hesaptaki son faturaya itiraz etmiş iseler de bundan kasıtlarının ödeme emrinde borcun sebebi olarak gösterilen “30/07/2012 tarihli 47.153,76 TL bedelli bir adet cari hesap” kelimesi olduğunu bildirmiştir. Mali müşavir bilirkişi … da; en son fatura olan 39.606,00 TL bedelli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, itirazın bu faturaya ilişkin olduğunu, 41.930,00 TL bedelli faturanın uyuşmazlık konusu olmadığını bildirmiştir.
Bozma kararı sonrasında görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … 19/07/2022 tarihli raporunda özetle; davacı şirkete ait 2012 yılı ticari defterlerin incelemeye sunulması ile ilgili olarak İzmir İflas Müdürlüğü’nün …/… İflas dosyasından 10/05/2022 tarihli yazısında “herhangi bir ticari defter bulunmamaktadır” şeklinde yazılı bildirimde bulunulmuş olması nedeniyle davacı şirketin ticari defter kayıtlarının incelenmediğini; davalı şirkete ait 2012 yılı ticari defterleri tasdik yönünden incelendiğinde; defterlerin açılış onaylarının ve yevmiye defteri yılsonu kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldını, ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğunu; davacı tarafça düzenlenen faturalardan, taraflar arasında hesap farkına neden olan: 09/07/2012 tarihli, …-… no’lu, 41.930,00 TL tutarındaki faturanın davalı şirkete ait ticari defter kayıtlarında kayıtlı olmadığını; icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin cari hareket dökümü tablosunda davalı şirketin davacıya 47.153,76 TL borçlu göründüğünü; davalı şirketin muhasebe kayıtlarında ise davacının 5.223,76 TL alacaklı göründüğünü; tarafların hesaplarda mutabık olmadıklarını; taraflar arasındaki bakiye farkının (47.153,76-5.223,76=) 41.930,00 TL’den oluştuğunu; davalının kaşeli ve imzalı teklif formu ile siparişini verdiği davacıdan alındığı anlaşılan ticari malın (demirlerin) Malatya şantiyesine sevk edilmek üzere davalının kendi sevk irsaliyesini aynı malların belirtilmek suretiyle düzenlediğini, SGK kayıtlı … isimli çalışanına ait kargo teslim formlarında imzasının bulunduğunu, davacının davalıya düzenlediği faturadaki malların dava dışı bir şirketten satın aldığına yönelik sunulan belgeler vb birlikte değerlendirildiğinde davalının muhasebe kayıtlarında kaydı bulunmayan ve tarafların muhasebe kayıtlarında bakiye farkın çıkmasına neden olan 09/07/2012 tarihli, …-… nolu 41.930,00 TL tutarındaki faturada belirtilen ticari malların (demirlerin) davalı şirkete teslim edilmiş olduğu yönünde kanaate varılmış ise de takdirin mahkemeye ait olduğunu; davacı vekili tarafından sunulan teslim ve tesellüm belgelerinin mahkemece kabul edilmesi durumunda davalının davacıya takipte belirtilen 47.153,76 TL tutarında borcunun bulunduğu sonucuna varılabileceğini; davacı vekili tarafından sunulan teslim ve tesellüm belgelerinin mahkeme tarafından kabul görmemesi durumunda ise davalının davacıya 5.223,76 TL tutarında borcunun bulunduğu sonucuna varılabileceğini; itirazın iptali ile icra takip tutarının kısmi veya tamamı üzerinden devamına karar vermesi durumunda, davacının icra takip tarihinden itibaren borçlunun ödeme tarihine kadar olan süre için % 16,50 avans faiz oranından başlamak üzere değişen oranlarda hesaplanacak temerrüt faizi isteyebileceğini bildirmiştir.
Bu rapor somut olaya uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Benimsenen bilirkişi raporu, sunulan ve getirtilen deliller ile tüm dosya içeriğine göre; taraf şirketler arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, bu nedenle aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği, davalı defterlerinin sunulamadığı, davalı defterlerinin yasal tasdiklerinin bulunduğu ve davalı defterlerinde davalı borcunun 5.223,76 TL olarak gözüktüğü, davacı tarafça sunulan cari hareket dökümüne göre ise davalının davacıya olan borcunun 47.153,76 TL olarak gözüktüğü; cari hareket dökümünde 14/06/2012 tarihli 26.895,60 TL bedelli; 23/06/2012 tarihli 16.952,60 TL bedelli; 25/06/2012 tarihli 4.045,50 TL bedelli; 05/07/2012 tarihli 36.102,60 TL bedelli; 05/07/2012 tarihli 35.739,90 TL bedelli; 09/07/2012 tarihli 34.774,56 TL bedelli; 09/07/2012 tarihli 41.930,00 TL bedelli; 12/07/2012 tarihli 39.606,00 TL bedelli faturaların olduğu; davacının cari hesap dökümü ile davalı defterlerindeki borç miktarı arasındaki farkın 41.930,00 TL olduğu; davalı şirketin 04/07/2012, 05/07/2012 ve 10/07/2012 tarihli teklif formlarında istenen malzemelerin “nervürlü inşaat demiri” olarak gösterildiği ve miktar, kg, fiyat gibi hususların yazılı olduğu, teklif formlarının davalı şirketin kaşesini ve imzaları içerdiği, teklif formlarında “Malatya … şantiyemiz teslimidir” ifadesinin yer aldığı, davalı şirket tarafından düzenlenen sevk irsaliyelerinde de ürünün nervürlü inşaat demiri olarak ifade edildiği ve adresin “Malatya” olarak gösterildiği; her ne kadar içeriğinde ne olduğu belirtilmemiş ise de Aras Kargo teslim formlarında imzası bulunan … isimli kişinin davalının sigortalı çalışanı olduğu, işlem silsilesi değerlendirildiğinde davaya konu malların davacıdan teslim alınarak davalı şirketin sevk irsaliyeleri ile dava dışı … İnş. Aydınlatma Mob. San. Tic. Ltd. Şti.’ye teslim edildiği kanaatine ulaşıldığı, aradaki alım-satım ilişkisinde davacının üzerine düşen teslimi ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği, davalının davacıya bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde 47.153,76 TL tutarında borcunun bulunduğu, davalının borca itirazında haksız olduğu anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Alacak belirlenebilir nitelikte görüldüğünden ayrıca davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Mahkememiz kısa kararında her ne kadar kanun yolu olarak Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiş ise de; mahkememiz dosyası daha önce Yargıtay incelemesinden geçtiğinden ve Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olduğundan yapılan bu maddi hata hüküm kısmında düzeltilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında davalının 47.153,76 TL borca itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip talebinde belirtilen koşullarda devamına,
2-47.153,76 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭3.221,07 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 464,55 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭2.756,52‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacının yatırmış olduğu 21,15 TL başvurma harcı ve 464,55 TL peşin harç toplamı olan ‭485,7‬0 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 416,63 TL’si tebligat-posta gideri, 1.950,00 TL’si bilirkişi ücreti, keşif harcı 170,80 TL ve keşif araç ücreti 100,00 TL olmak üzere toplam 2.637,43 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/10/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza