Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/117 E. 2021/683 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/117
KARAR NO : 2021/683

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2021
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; …isimli şahsın müvekkili ile daire satışı sonrası kalan borcuna karşılık, … A.Ş Gaziemir Şubesi’nin … seri numaralı, … keşide tarihli, 25.000-TL bedelli çeki verdiğini, çekin yasal süresi içinde bankaya ibraz edildiğini fakat ibraz edilen çekin karşılığının çıkmadığını, bunun üzerine …hakkında İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ve… tarihinde de karşılıksız çek keşide etmek suçu sebebiyle hakkında İzmir.. İcra Ceza Mahkemesi’nin… E. sayılı dosyasından şikayette bulunulduğunu ve dava açıldığını, İzmir ..İcra Ceza Mahkemesinin … tarihli, … E. ve … K. Sayılı kararında; “5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3/4 maddesinde “Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.” denilerek “karşılıksızdır” işleminin ne şekilde yapılacağı belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen madde ile İzmir BAM 11. CD’nin 12/10/2020 tarihli …K sayılı kararı da emsal olarak dikkate alınıp şikayete konu çek incelendiğinde, ibraz tarihindeki hesap durumu, karşılıksız kalan kısım ve diğer hususların açıkça yazılıp belirtilmediği, bu nedenle “karşılıksızdır” işleminin usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından unsuru oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar vermek gerekmiştir “gerekçesi ile beraat kararı verildiğini, dolayısıyla gerekçede açıklanan sebeplerle karşılıksız çek keşide etme suçundan bankanın usulsüz işlemi sebebi ile sanığın beraatine karar verildiğini, dosyada sanığın karşılıksız çek keşide etme suçundan ceza alma imkanının kalmadığını ve çekin tahsilatının zorlaştığını, müvekkilinin karşılıksız kalan çek bedelini tahsil imkanının zayıfladığını ve çek bedeli ile icra ceza mahkemesinin yargı masrafları, icra mahkemesi karşı vekalet ücreti ile maddi zararlarının oluştuğunu, tüm bu zarar kalemlerinin oluşmasının nedeninin davalı banka memurunun açıkça Çek Kanunu’na göre usulsüz işlem yapması ve Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan özen yükümlülüğüne aykırı davranması olduğunu, bu nedenle de davalı bankanın, banka memurunun haksız eylemi sonucu meydana gelen zarardan sorumluluğunun doğduğunu, müvekkilinin tazminat hakkının doğduğunu, müvekkilinin zararını tam olarak tespit edebilmelerinin mümkün olmadığını, tahkikat sonunda belirlenecek maddi zararının karşılanabilmesi için işbu davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle, tahkikat sonucunda müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 1500-TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan … tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili Bankanın Gaziemir Şubesinin … Seri numaralı, … keşide tarihli, keşide yeri İzmir olan 25.000,00 TL bedelli çekinin …tarafından … lehine keşide edildiğini, 03.07.2019 tarihinde çekin; … Ltd. Şti tarafından … Bankası Söğütözü Şubesine ibraz edildiğini ve işbu çeke istinaden karşılıksızdır işleminin … tarafından yapıldığını, … Ltd. Şti tarafından ibraz edilen çekin karşılıksız çıkması üzerine çekin davacıya geri döndüğünü ve davacının da davalı bankaya, bankanın sorumluluğunda olan çek yaprağı bedelini tahsil etmek için talepte bulunduğunu, görüleceği üzere çekteki karşılıksız işleminin … tarafından yapıldığını, davanın bu nedenle de husumet yokluğu nedeniyle reddi ile … ya ihbarının gerektiğini, davacının tazminat talebinin haksız fiilden kaynaklanan tazminat niteliğinde olduğunu, haksız fiilden kaynaklı bir tazminat hakkı doğabilmesi için zararın, kusurun ve uygun illiyet bağının gerektiğini, somut olayda davacının uğradığı bir zararın bulunmadığını, müvekkili bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusur olmadığı gibi, iddia olunan zarar ile müvekkili bankanın işlemleri arasında uygun illiyet bağının da mevcut olmadığını, davacı tarafından açılmış haksız ve mesnetsiz davanın reddinin gerektiğini, davacının … Bankasına ödeme için ibrazından tam 23 gün sonra, … tarihinde …’a başvurduğunu, 15 günlük sürenin geçmesinin ardından müvekkili bankanın davacıya karşı sorumluluğunun yasa gereği kalmadığını, ciranta ve o tarihteki hamil … Ltd. Şti tarafından … Bankası TAO Söğütözü Şubesine 03.07.2019 tarihinde ibraz edilerek; Vakıfbank AŞ tarafından karşılıksızdır işlemi yapılan çekin; kendisine dönmesi sonucu davacının, çek yaprağı bedelini almak üzere çeki davalı bankaya getirdiğini , davalı bankanın sorumluluğunda olan çek yaprağı bedelinin kendisine ödendiğini, kısacası karşılıksızdır işleminin … tarafından yapıldığını, … tarafından karşılıksız işlemi gören çekin; çek yaprağı sorumluluk bedelinin davalı banka tarafından ödendiğini, davacı taraf karşılıksızdır işlemini yapan hamil olmadığı için, konuya ilişkin olarak şikayet hakkının da olmadığını, keşideci …’ün yargılamada beraat edip etmemiş olmasının davacının alacak hakkı üzerinde etkisi olmadığını, bu temele dayandırılarak açılmış olan huzurdaki davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, huzurdaki davanın belirlenemeyen zararlar doğrultusunda arttırılmak üzere 1500 TLlik kısmi bir dava olarak açıldığını ancak arabuluculuk tutanağına bakıldığında davacı tarafın iddia ettiği zararı küsuratına kadar belirlediğinin görüldüğünü, müvekkili banka ile davacı taraf arasında imzalanan arabuluculuk tutanağında davacının 1240 TL vekalet ile 81.80 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 24.291.80 TL maddi tazminat belirlediğinin görüldüğünü, dava dilekçesinde ise “maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 1500 TL talepli” maddi tazminat talebinde bulunulduğunu, davacı tarafın iddia ettiği zararı tam olarak belirleyebilmesine rağmen 1500 TL talep ile işbu davayı açmış olmasının, davanın haksız ve kötü niyetle açıldığının bir göstergesi olduğunu, TTK 710 hükmü gereği takasa ibrazın muhataba ibraz gibi olduğunu, karşılıksız işleminde yapılan bir usulsüzlük mevcutsa karşılıksız işlemini yapan müvekkili banka olmadığı için müvekkili bankanın somut olaya ilişkin bir sorumluluğunun bulunmadığını, kaldı ki davacı karşılıksız işlemi yapılırken yetkili hamil olmadığı için, usulsüz olduğunu iddia ettiği işleme dair tazminat talebinde bulunamayacağını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: İhbar olunan taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili … Bankası’na ihbarı yapılan işbu davada müvekkili bankanın taraf sıfatına haiz olmadığını, müvekkili yönünden davanın usulden reddinin gerektiğini, hem İzmir Bam 11 CD’nin hem de İzmir 4. İcra Ceza Mahkemesi’nin anılı kararlarında, Çek Kanunu 3/4 maddeye göre belirtilen hususları çekin arka yüzüne şerh etmek suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılması istenen muhatabın … olduğunu, müvekkili bankanın yani muhatap banka dışındaki bir bankanın, Çek Kanunu 3/4 maddesinde belirtilen hususları tamamen çekin arka yüzüne şerh etmek suretiyle hamilin talebi ile birlikte imza altına almasının kanunen zorunlu olmadığını, takas odasına ibraz şeklinde müvekkili bankaya yapılan ibrazda; çekin arka yüzüne Kanunda yazılı olduğu şekilde “karşılıksızdır” işlemi yapmasının beklenmeyeceğini, bu nedenle davalı … vekilinin müvekkili bankaya davanın ihbar edilmesi yönündeki talebinin öncelikle bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Kanunun 3/4. Maddede belirtili koşulları talep ettiği muhatap Banka olan … olduğunu, kaldı ki davalı Bankanın … tarihinde kendisine yapılan ibrazda, ‘banka sorumluluk bedeli’ olan 2030-TL’yi ödediğini, mahkemenin kararında bahsi geçen şerhlerin bir kısmını da yazdığını, ancak Banka sorumluluk bedeli düşüldükten sonra kalan bakiye çek bedelinin yazılmadığını, bunun eksiklik olarak değerlendirilmesi halinde bu eksikten sorumlu olanın banka sorumluluk bedelini de ödeyen muhatap Banka olan … olduğunun veya olacağının açık olduğunu, çekin, muhatap banka dışında başka bir bankaya süresinde ibrazı halinde ise; 5941 sayılı Çek Kanunu’nun “Hesaben ödeme” başlıklı 8. maddesi hükümlerinin uygulanacağını, çekin TTK’da belirlenen yasal ibraz süresi içinde muhatap banka dışında başka bir bankaya ibrazında; çek karşılığının bankalararası takas sisteminde (takas odasında) tamamen bulunmadığı halde çekin ibraz edildiği bankanın bu durumu tespit ederek karşılığının bulunmadığını belirtmesinin yeterli olduğunun değerlendirildiğini, çekin, bankalararası takas sisteminde tam olarak karşılığının bulunmadığının anlaşılması halinde, muhatap banka dışındaki başka bir banka tarafından, çek hesabının bulunduğu bankadan gelen provizyon işlemine göre “vekaleten” yapılan işlemin hukuki niteliğinin, 5941 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde belirtilen “karşılıksızdır” işlemi olarak kabul edilmesinin mümkün görülmediğini, çekin arka yüzünde yapılacak karşılıksızdır şerhinin muhatap bankaca sonradan tamamlanmasının da mümkün olduğunu, ilk kez başka bir bankaya ibraz edilen çekin arka yüzüne, sonradan muhatap banka tarafından zorunlu hususlar yazılmak suretiyle tamamlanan “karşılıksızdır” işleminin, en geç ceza davası açmak için öngörülen şikayet süresi içinde yapılması gerektiğini, müvekkili … Bankası’nın davaya konu işleminde hukuka aykırı hiç bir yön bulunmadığının açık olduğunu, müvekkili tarafından yapılan işlemin usulüne ve kanuna uygun olarak yapıldığını ve bu durumun da bahsi geçen karar ve yazılarda açıkca görülebildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra dosyası : İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu …aleyhine, 22.970,00-TL asıl alacak, 454,05 TL işlemiş faiz, 2.297,00-TL. çek tazminatı, 68,91-TL. komisyon olmak üzere 25.789,96 TL toplam alacak kalemleri için ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, dosyada fiili haciz olmadığı, araç haczi bulunduğu anlaşılmıştır.
Takibe konu çek : … Gaziemir İzmir Şubesine ait keşidecisi …, hamili … olan, 30/06/2019 keşide tarihli 25.000,00-TL. bedelli çek olduğu anlaşılmıştır.
Dava; davalı banka tarafından çek karşılıksız işleminin usulüne uygun yapılmaması nedeniyle uğranılan maddi zararın tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunu’nun 107. maddesiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.
6100 sayılı Kanunun 107. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir”.
6100 sayılı Kanunun 107. maddenin 2. fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de “karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin bilirkişi ya da keşif incelemesi sonucu)” belirlenebilme hali açıklanmıştır.
Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin hâkimin takdirine bağlı olduğu durumlarda hukuki imkânsızlık söz konusu olur. Bu durumda davacı alacaklı, hâkimin takdir yetkisini nasıl kullanacağını bilemeyeceği için davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını belirleyebilecek durumda değildir.
Sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmez. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır.
Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.
Madde gerekçesinde “Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez.” şeklindeki açıklamayla, alacağın belirli veya belirlenebilir nitelikte olması durumunda, belirsiz alacak davası açılarak bu davanın sağladığı imkânlardan yararlanmanın mümkün olmadığına işaret edilmiştir. Şu halde davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri belirlenebilir durumda ise, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Burada hukuki yarar eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı olmadığı sonucuna varılmıştır. 7251 sayılı Kanun ile 107. maddede yapılan değişiklikler şartları olmadığı halde açılan belirsiz alacak davasında davacıya süre verilerek hukuki yarar eksikliğini tamamlama imkânı tanımamaktadır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı, davalı banka tarafından çek karşılıksız işleminin usulüne uygun yapılmaması nedeniyle İcra Ceza Mahkemesi tarafından karşılıksız çek keşide etmek suçundan dava dışı keşideci sanığın beraatine karar verildiğinden, şikayetçi sıfatıyla ceza dosyasında davacının katlanmak zorunda kaldığı yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile dava dışı keşidecinin karşılıksız çek keşide etmek suçundan beraat etmesi nedeniyle dava konusu çekin tahsilinin imkansız hale geldiği veya aşırı derecede güçleştiği dikkate alınarak çek bedeli ve faizinden haksız fiil hükümlerine göre davalının sorumlu olduğunu iddia ederek eldeki davayı belirsiz alacak davası olarak açtığı, davacının dava açarken icra ceza mahkemesinde yapılan yargılama giderlerine dair belgeleri dosyada taraf olduğu da gözetilerek kolaylıkla temin edebileceği ve yargılama giderleri ile icra ceza mahkesimesi kararında açıkça belirtilen vekalet ücreti miktarını dava açarken belirleyebileceği, çek bedelinin ise zaten çekin üzerinde yazdığı ve fer’isi niteliğindeki faiz tutarının ise basit bir hesaplama ile tespit edilebileceği, dolayısıyla eldeki dava açılırken maddi zarar miktarının objektif olarak tam ve kesin şekilde belirlenmesi mümkün iken davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yaranının bulunmadığı ve hukuki yarar dava şartı olup, dava açılırken mevcut olmayan bu şartın sonradan tamamlanabilir dava şartı niteliğinde de bulunmadığı gözetilerek davacının davasının hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının, maddi tazminat davasını belirsiz alacak davası olarak açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-h maddesi ve 115. Maddesine göre usulden REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
4-Dava reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/09/2021

Katip..
e-imza

Hakim..
e-imza