Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/106 E. 2022/786 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/106
KARAR NO : 2022/786

DAVA : Maddi Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin her birinin dava dışı … Tıp Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş.’nin 96.064 adet nama yazılı kurucu pay sahibi ortağı olduklarını, şirket sermayesinin 750.000,00 TL değerinde olduğunu, bu sermayenin her birinin 1,00 TL değerinde 750.000 paya ayrıldığını, şirkette … …’nin 96.094, …’in 96.094, …’in 225.000, …’ın 95.625, …’nın 75.000, …’ün 75.000, …’ın 75.000, …’ın 7.500 ve …’nun 4.687 payının bulunduğunu, dava dışı şirketin fiili olarak tek iştigal konusunun … Hastanesi’nin işletmeciliği olduğunu, başkaca ticari faaliyetinin olmadığını, şirket esas sözleşmesinde yapılan değişiklikle şirketin yönetim kurulu üye sayısının 1 kişi olarak belirlendiğini ve 17/02/2017 tarihli genel kurulda davalının 3 yıl süre ile tek başına yönetim kuruluna seçildiğini, yapılan genel kurullarda ibra oylamalarında müvekkillerinin “davalının ibra edilmemesi” yönünde oy kullandıklarını, davalının 15/03/2019 tarihli noter bildirimi ile bu tarih itibariyle yönetim kurulundan istifa ettiğini, 11/01/2019 tarihli genel kurulda yapılan oylamada 2017 yılı için müvekkillerinin karşı oylarına rağmen oy çokluğu ile ibra edildiğini, 2017 yılından istifa tarihine kadar olan dönemdeki yöneticilik faaliyetlerinden dolayı ibra edilmediğini, davalının istifasının ardından dava dışı şirkete İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile yeni yönetim kurulu belirleninceye kadar yönetim kayyımı atandığını, kayyım tarafından olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, yapılan toplantıda müvekkillerinden … …’nin yönetim kuruluna aday olduğunu, başkaca aday çıkmadığını, ancak yeterli çoğunluk sağlanmadığından yönetim kurulunun oluşturulamadığını, davalının, yönetim kurulu başkan ve üyesi olduğu dönemlerdeki eylem ve faaliyetleriyle ve özellikle yönetim kurulu başkan ve üyeliğinden istifası ile şirkete zarar verdiğini, hastanenin faaliyetinin durmasına ve kapanmasına neden olduğunu, şirketin 11/01/2019 tarihli toplantısında alınan kararların iptali ve tedbiren durdurulması istemiyle taraflarınca İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde …/… Esas sayılı davayı açtıklarını, davalının, hastane personeline gönderdiği yazılar ile “faaliyet durdurma kararı nedeniyle 15/03/2019 tarihi itibari ile hizmet sözleşmelerinin feshedildiğini” bildirdiğini, davalının bu fesihten sonra 15/03/2019 tarihli noter bildirimi ile bu tarih itibari ile yönetim kurulundan istifa ettiğini, istifanın şirketin zararına olacak bir zamanda yapıldığını, davalının, şirketin bu yüzden uğradığı zararları tazminle yükümlü olduğunu, hastane ruhsatının, bedel karşılığı devir ve satışı mümkün olan ekonomik bir değer olduğunu, dava dışı hastanenin sahip olduğu ruhsatın değerinin … İcra Müdürlüğü’nün …/… talimat sayılı dosyasında 12.950,00 TL olarak belirlendiğini, faaliyetin durmasından itibaren 2 yıl içinde hastanenin eksikliklerinin giderilerek tekrar faaliyete geçmemesi halinde ruhsatının iptal olacağını, davalının yeni yönetim kurulu oluşmadan istifası ile dava dışı şirketin ruhsatını tamamen kaybetme noktasına geldiğini, kredi borçlarının ödenmediğini, şirketin büyük miktarda işçilik alacakları ile karşı karşıya kaldığını, yine davalının zamansız istifası ile faaliyeti duran hastanenin personelinin işçilik alacaklarının ödenmediğini, buna ilişkin icra takipleri ve davaların açıldığını, dava dışı şirketin tüm mal varlığı üzerinde halen çok sayıda haciz bulunduğunu, 2017 yılına ait mali tablolar incelendiğinde davalının şirketi zarara uğratan eylem ve işlemlerinin görüleceğini, davalının TTK’nın 369/1 maddesinde düzenlenen özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığını, meydana gelen zarardan doğrudan sorumluluğunun bulunduğunu, TTK’nın 553 ve devamı maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyesinin sorumluluğundan kaynaklanan zarar miktarının bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, dava dışı … Tıp Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş.’ye ödenmesine, davalının dava dışı … Tıp Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş.’de bulunan hisselerinin üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Türk Ticaret Kanunu’nun 560. maddesinde “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verildiğini, TTK’nın 553. maddesi kapsamında açılacak davalara ilişkin 2 yıllık özel bir zamanaşımının öngörüldüğünü, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacılar tarafından bu davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, dava dışı … Tıp Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş.’nin 17/02/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda müvekkilinin 3 yıl için şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığını ve yönetim kurulu başkanı seçildiğini, şirketin, bünyesindeki … Hastanesinin işletmecisi olduğunu, hastanenin yabancı hasta kaynağının her zaman toplam gelirin en az % 50’sini oluşturduğunu ancak 2016 ve 2017 yılları için bölgeye gelen yabancı turist sayısında % 50 oranında düşme olduğunu, bu da hastane gelirlerinin % 50’sinin kaybına sebep olduğunu, yerli hasta gelirleri açısından şirkete ait hastaneden hizmet alan yerli hastaların yaklaşık % 95’inin SGK’lı hastalar olduğunu ve SGK’nın bu hastalar için tüm özel hastanelere paket fiyatlar çerçevesinde ödeme yaptığını, malzeme ve tıbbi cihazların bakımı ve yenilenmesi, doktor ve personel giderlerindeki ciddi artış ve benzeri sebeplerden ötürü şirketin gittikçe zarar ettiğini, ayrıca şirket ortaklarından …’ın vefatı sonucu mirasçılarının şirkete ortak olması ile ortaklar arasında baş gösteren uyumsuzluğun mahkemelere yansıdığını, gerek ortaklar arasında gerekse … mirasçıları olan davacılar ile şirket arasında çok sayıda dava açıldığını, bu durumun, şirketin içinde bulunduğu ekonomik darboğazla birlikte şirketin tamamen faaliyetlerini yürütemez hale gelmesine sebebiyet verdiğini, bu sebeplerle; şirketin 11/01/2019 tarihli genel kurul toplantısında “hastane faaliyetinin 15/03/2019 tarihi itibarı ile geçici süre askıya alınması” kararı alındığını, bu kararın genel kurul tarafından alındığını, ancak şirket ortaklarının İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtıkları …/… Esas sayılı genel kurulun iptali davasında 28/02/2019 tarihli ara kararı ile söz konusu kararın tedbiren durdurulduğunu, hastanenin faaliyetlerini sürdürememesi, ortaklar arasında anlaşmazlık bulunması sebebiyle şirket yönetimi imkansız hale geldiğinden müvekkilinin Manisa … Noterliği’nin 15/03/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile istifa ettiğini, dolayısıyla, davacıların iddia ettiğinin aksine, şirketin faaliyetlerinin müvekkili sebebiyle değil, şirket genel kurulunun kararıyla durdurulduğunu, genel kurulun bu kararı almasının asıl sebebinin ise şirketin içerisinde bulunduğu mali durum olduğunu, İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı davasında verilen kararın henüz kesinleşmediğini, dosyanın istinaf incelemesinde olduğunu, şirketin faaliyetlerinin durdurulmasına ilişkin 11/01/2019 tarihli genel kurul kararı sonrasında müvekkilinin genel kurul tarafından alınan faaliyet durdurma kararı gereği ihbar önellerine uymak suretiyle tüm personele hastanenin kapatılacağını 04/02/2019 tarihi itibariyle bildirdiğini ancak İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında verilen 28/02/2019 tarihli tedbir kararı uyarınca yönetim tarafından tüm personele 9 Martta ikinci bir tebligat yapılarak “hastanenin faaliyetlerini sürdüreceğinin” bildirildiğini, müvekkilinin, hastanenin personel sayısının bilinçli olarak azalmasına sebebiyet verdiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin maddi çıkmazlardan şirketin en iyi şekilde çıkabilmesi için sürekli çaba sarf ettiğini, bu konuda şirket ortaklarına yazılar gönderdiğini ancak, şirketin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz ile birlikte şirket ortakları arasındaki uyuşmazlıkların ve bu konuda sayısız dava açılmasının şirket yönünden yönetimsel anlamda müvekkili açısından da manevi anlamda çekilmez hal aldığını, bu nedenle istifa ettiğini, müvekkilinin, yönetim kurulu üyeliği sırasında görevini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirdiğini ve dürüstlük kurallarına uygun şekilde şirketin menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğini, bu sebeple, hastanenin tamamen kapanmasına sebebiyet veren olaylar silsilesinde müvekkiline kusur yüklenemeyeceğini, müvekkilinin 11/01/2019 tarihinde yapılan 2017 yılına ait olağan şirket genel kurul toplantısında toplantı tutanağının 2. maddesinde oy çokluğu ile ibra edildiğini, 6102 sayılı TTK’nın 558. maddesinde; “(1) İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz. 445 inci madde hükmü saklıdır. (2) Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.” hükmüne yer verildiğini, ibraya ilişkin olumsuz oy kullanan pay sahiplerinin ibra tarihinden itibaren 6 ay içerisinde dava açması gerektiğini, 11/01/2019 tarihinde yapılan genel kurulda alınan ibra kararının üzerinden 2 yıldan fazla süre geçtiğini, davacılar tarafından bu davanın hak düşürücü sürenin geçmesiyle açıldığını, davacı tarafın 2017 yılına ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğunu, şirketlerdeki bazı kayıtların zaman zaman Devletin de verdiği imkânlarla düzeltildiğini, şirketin bu tür işleminin bu dava ile herhangi bir ilgisi olmadığı gibi davacı lehine ya da aleyhine bir durum olarak da değerlendirilemeyeceğini, davacıların “şirket ortaklarından bazıları tarafından paravan şirket kurulduğu ve bu yolla dava dışı şirketin zarara uğratıldığı” iddiasının asılsız ve soyut olduğunu, kaldı ki davacılar tarafından 11/01/2019 tarihli genel kurulda alınan ibra kararının ve buna ilişkin alınan diğer kararların iptali konusunda herhangi bir şekilde yargı yoluna başvurulmadığını, TTK’nın 553. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde zarardan sorumlu olduklarının düzenlendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; TTK’nın 553. ve devam eden maddeleri gereğince sorumluluk davasıdır.
Taraflarca 22/04/2022 tarihli duruşmaya mazeretsiz olarak gelinmediğinden, mahkememizce aynı duruşmada “taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının HMK’nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına” karar verilmiştir.
Davalı vekili 13/04/2022 tarihli dilekçesi ile; davacı taraftan vekalet ücreti isteklerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Dosyanın işlemden kaldırıldığı 22/04/2022 tarihinden bu yana geçen 3 aylık süreye rağmen davanın yenilenmediği anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/5. maddesi gereğince davacının davasının açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının HMK’nın 150/5. maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin olarak yatırılan 8.538,75 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭8.458,05‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL’nin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın vekalet ücreti isteği bulunmadığından, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, taraf vekillerinin yokluklarında, tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi. 28/09/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza