Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/786 E. 2022/1122 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/786 Esas
KARAR NO : 2022/1122

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı şirket arasında süregelen ticari ilişki olduğunu, faturalardan kaynaklı toplam 104.536,56 TL tutarında etiket satın aldığını, mutabakat da sağlandığını, fatura bedellerinin gerekçe gösterilmeksizin ödenmediğini, İzmir ……. sayılı dosyada başlatılan takibe kısmi ödeme yapılarak itiraz edildiğini, itirazı kayıtla dosyanın Bursa’ya gönderilmesinin talep edildiğini, Bursa 18. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyada gönderilen ödeme emrine davalının yine kısmi itirazda bulunduğunu, ancak davacı şirketçe dosyanın infazı talep edildiğini, süreç sorununda vadesi gelen diğer faturalar için işbu dava konusu İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyası konu yapılarak takip başlatıldığını, borcun tamamına faiz ve ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, başvurulan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşılamadığını, davalının borca itirazının gerçeğe aykırı haksız ve kötü niyetli olduğunu, ayıp ihbarının süresinde olmadığını, takip dayanağı faturalara konu malların ayıplı olmadığını, izah edilen gerekçeler çerçevesinde haksız itirazın iptalini, icra inkar tazminatı ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gizli ayıbın davacı tarafa ihbar edildiğini, iade edileceğinin bildirildiğini, içecek türleri bakımından üretimi durdurmak zorunda kaldığını, mutabakatın gizli ayıbın ortaya çıkmasından önceki bir tarihe ait olduğunu, kesilen fatura bedellerinin 09/09/2020 tarih ……. ve ……. no’lu faturalar ile iade fatura ile davacıya kesildiğini, davalı şirketin davacıya borcunun bulunmadığını, izah edilen gerekçeler çerçevesinde haksız davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: İzmir 2. Sulh hukuk Mahkemesi’nden … Esas sayılı dosya UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
İzmir 8. İcra Dairesi’nden … Esas sayılı dosya UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Bursa 18. İcra Dairesi’nden … Esas, ….karar sayılı UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Bursa Ertuğrulgazi Vergi Dairesi’nden Davalı … Meyve Suları ve Gıda Sanayii A.Ş.’nin, 2019-2020 yıllarına ait BA ve BS formları celp edilmiştir.
İzmir Konak Vergi Dairesi’nden Davacı … Basım Ambalaj LTD. ŞTİ.’nin 2019-2020 yıllarına ait BA ve BS formları celp edilmiştir.
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak bilirkişiler …,…….’in ticari defterleri incelemesi için yerinde inceleme yetkisi verilerek 25/04/2023 tarihli bilirkişi heyet raporu alınmıştır.
25/04/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tarafların itirazı doğrultusunda 21/06/2022 tarihli Bilirkişi ……….. bilirkişi raporu alınmıştır.
GEREKÇE :
Dava; Alım satım ilişkisi kapsamında ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK. 190. maddesi “”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir.( Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir.( M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı dava dilekçesinde davalı ile davacı şirket arasında süregelen ticari ilişki olduğunu, faturalardan kaynaklı toplam 104.536,56 TL tutarında etiket satın aldığını, mutabakat da sağlandığını, fatura bedellerinin gerekçe gösterilmeksizin ödenmediğini, İzmir 2020/6510 sayılı dosyada başlatılan takibe kısmi ödeme yapılarak itiraz edildiğini, itirazı kayıtla dosyanın Bursa’ya gönderilmesinin talep edildiğini, Bursa 18. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyada gönderilen ödeme emrine davalının yine kısmi itirazda bulunduğunu, ancak davacı şirketçe dosyanın infazı talep edildiğini, süreç sorununda vadesi gelen diğer faturalar için işbu dava konusu İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası konu yapılarak takip başlatıldığını, borcun tamamına faiz ve ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, başvurulan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşılamadığını, davalının borca itirazının gerçeğe aykırı haksız ve kötü niyetli olduğunu, ayıp ihbarının süresinde olmadığını, takip dayanağı faturalara konu malların ayıplı olmadığını, davalı taraf cevap dilekçesinde, davacının göndermiş olduğu ürünlerde ayıp olduğunu, gizli ayıbın davacı tarafa ihbar edildiğini, iade edileceğinin bildirildiğini, içecek türleri bakımından üretimi durdurmak zorunda kaldığını, mutabakatın gizli ayıbın ortaya çıkmasından önceki bir tarihe ait olduğunu, kesilen fatura bedellerinin 09/09/2020 tarih … ve …….. no’lu faturalar ile iade fatura ile davacıya kesildiğini, davalı şirketin davacıya borcunun bulunmadığını beyan ederek taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunu kabul ve ikrar etmiştir. Davacı ticari ilişkiyi ispat etmiş olup, verilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı konusunda ispat yükü davalı tarafa geçmiştir.
Davalı vekilinin ayıplı mal iddiasında bulunması nedeniyle etiketler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda ” etiket kendinden yapışkanlı bir etiket olmadığından, yani etikete bir yapıştırıcı sürülmesi koşulu ile ilgili şişeye yapıştığı ve de şeftali hariç diğer ürünlerde bu sorunun yaşanmadığı yazılı ifadelerde dosyada görüldüğünden, bahsedilen sorunun nihai tüketici değil de bayi tarafından fark edilmesinden,(bu hususu özellikle keşif esnasında kalite yetkilisi açıkladı) ve sadece belli bir partide fark edilmesinden ötürü tarafımızca sorunun etiketlerde olmadığı anlaşılmıştır. Netice de sorun eğer etikette olsa aynı partide üretilen tüm malzemelerde aynı sorunun ortaya çıkması gerekirdi. Ve tekrar ifade edersek, etiketler kendinden yapışmamaktadır. Etiketler; Aroma tesisinde ilgili hat içinde kullanılan etiketlere yapışkan sürmek sureti ile şişeye yapışmaktadır.” belirtildiğinden, bilirkişilerin yerinde inceleme yetkisi de verildiği dikkate alınarak yapmış oldukları inceleme sonucunda düzenlemiş oldukları raporun denetime elverişli şekilde tanzim edilmiş olması nedeniyle davalı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yönündeki itirazları reddedilmiştir.
Ayrıca dosyaya sunulan 25/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda “Davacı şirketin icra takibi yapılan faturalardan dolayı 60.573,74 TL alacaklı olduğu, davalı şirket tarafından, Davacı şirketin banka hesabına 15.03.2021 tarihinde 24.179,92 TL ödeme gönderilmiş olduğu, Davalı şirket tarafından, Davacı şirkete düzenlenen iade faturalarında Şeftali etiketlerinin toplam bedelinin 19.981,84 TL olduğu”, 21/06/2022 tarihli ek raporunda ” Ayıplı olduğu belirtilerek davalı tarafından davacı adına düzenlendiği anlaşılan toplam 36.393,82TL bedelli 2 adet iade faturası içeriği emteanın tamamının ayıplı olmadığının kabulü halinde davalının 2020 yılı kendi yasal ticari defterlerine göre davacıya 16.09.2020 takip tarihi itibariyle 60.573,74TL asıl borcunun bulunduğu takip ve dava tarihinden sonra 15.03.2021 tarihinde davalı tarafından davacıya yapıldığı anlaşılan 24.179,92TL ödeme düşüldüğünde ise davacının 15.03.2021 tarihi itibariyle 36.393,82TL asıl alacağının bulunduğu” nun belirtildiği, davacı tarafın davalı şirket ile olan ticari ilişkisinin ispat edildiği, davalı tarafın ileri sürdüğü ayıp iddiasının haklı olmadığı, davalı ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı tarafın davacı şirkete 60.573,74 TL borçlu olduğu, davalı tarafından 24.179,92 TL ödeme gönderilmiş olması nedeniyle 36.393,82TL bakiye borcu kaldığına yönelik tespitin davacı ticari defterlerinde de yer alması ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının iddiasını kısmen ispatlamış olması nedeniyle itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nun 67/2. Fıkrasına göre ;bir davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
Kanuni düzenlemeye göre davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için takip tarihi itibari ile itirazında haksız bulunması yeterlidir. Diğer bir anlatımla kötüniyetli olması alacaklı bakımından getirilmiş bir koşuldur. Ancak itirazın haksızlığı tek başına icra inkar tazminatına hükmedilmesine elverişli değildir. Yani bu tazminata hükmedilmesi için takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesinin mümkün nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. (Yargıtay HGK 13/12/1967 Tarih, 9/1344- 615) Diğer bir anlatımla alacağın likit ve belli olması gerekir.
Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının 36.393,82 TL borca ilişkin İTİRAZIN İPTALİ ile takip talebindeki koşullarda TAKİBİN DEVAMINA,
2-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğunda asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.486,06 TL nispi harçtan, peşin alınan 730,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.755,72 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına.
5-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 730,34 TL peşin harcı olmak üzere 784,74 TL’sinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 1.500,00 TL Bilirkişi ücreti, 227,75 TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.727,75 TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.038,06 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
9-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/02/2023

Katip..
e-imzalıdır

Hakim ..
e-imzalıdır